Dil Göster/Sakla
Isra (Al-Isra) suresi


Isra (Al-Isra) suresi Kuranın 17. suresidir. Isra suresi iniş sırasına göre ise 50. sıradadır.

Isra suresi Gece Yolculuğu anlamına gelmektedir. Toplam da 111 ayet den oluşmaktadır. Al-Isra suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Mekke'de indirildiğine inanılır. Bu sure aynı zamanda Beni İsrail (İsrailoğulları) olarak da bilinir. Bu Mekke suresi hicretten önceki son yılda indirilmiştir. Tüm Mekke sureleri gibi, Allah'ın birliğini, peygamberlerin otoritesini vurgular. Ancak surenin ana teması duadır. Ayrıca sure, zinayı yasaklamakta, anne ve babaya saygı gösterilmesini, Müslüman toplumun o dönemde maruz kaldığı zulümler karşısında sabırlı ve kontrollü olmayı istemektedir.

Bu sure, Müslümanların uyması gereken önemli ahlaki ve İslami ilkeleri vurgular. Allah'ın rehberliği olmadan insan kötülük, günah ve sefalet içindedir. İsra Suresi de kibir ve kibrin kötülüklerinden bahseder ve insanları Allah'ın ayetlerini dikkatlice düşünmeye ve ibadetde alçakgönüllü olmaya teşvik eder.

Musa'nın yasası, İsrailoğullarına bir yöndür ve İsrailoğullarının çifte günahı ve ceza ile sonuçlanmıştır. Kuran hem inananlara hem de inanmayanlara yol göstericidir. Gece de gündüz de insanlar için birer ibrettir. Tanrı, yargı gününde her insana hayatının kaydını verecektir.

Uyarıcısız hiçbir millet kalmayacak ve uyarıcıları görmezden gelen milletler yok olacaktır. Anne babaya, fakire ve yabancıya yapılacak iyilik önemlidir. Yoksulların geçimine katkıda bulunamayanlar, onlara nazik davranarak ve güzel konuşarak onlara yardım edebilirler. Cimrilik ve akılsızca savurganlık, Bebek öldürme, zina ve adam öldürme yasaktır. Yetimin malları kutsal bir şekilde korunmalıdır ce çarçur edilmemelidir.

Melekler Allah'ın kızları değildir. Ölüler diriltiklerinde kendilerini sadece birkaç gün ölmuş gibi zannederler. Allah bazı peygamberleri bazılarına üstün kılar. İblis, Allah'a isyan eder ve bunun sonucunda lanetlenir, insanları aldatmak için izin alır, ancak Allah'ın inanan kulları üzerinde hiçbir gücü olmayacaktır. İnsanlar ve cinler, Kuran gibi bir kitap ortaya çıkaramazlar.

Eski kabilelerin inançsızlığı nedeniyle Muhammed'in mucizeler yaratmasına izin verilmedi. Allah, insanlara insan elçiler, melekler için de melek elçiler gönderir. Firavun, Musa'yı ve onun 9 işaretini görmezden geldiği için yok edildi. Bazı Hristiyanlar ve Yahudiler Kuran'a inanırlar. Allah'ın çocukları ve ortağı yoktur.

17:1
Bütün varlıkların tespihi o kudretdir ki, ayetlerimizden bazılarını kendisine gösterelim/kendisini ayetlerimizden bir parça olarak gösterelim diye kulunu, gecenin birinde Mescit-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya/o en uzak secdegaha yürütmüştür. Hiç kuşkusuz, O'dur Semi' ve Basir.
Sübhanellezı esra bi abdihı leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezı barakna havlehu li nüriyehu min ayatina innehu hüves semıul besıyr
سبحـن ٱلذى أسرى بعبدهۦ ليلا من ٱلمسجد ٱلحرام إلى ٱلمسجد ٱلأقصا ٱلذى بـركنا حولهۥ لنريهۥ من ءايـتنا إنهۥ هو ٱلسميع ٱلبصير
17:2
Musa'ya Kitap'ı verdik ve onu, "Benden başka bir vekil tutmayın!" buyruğuyla Beniisrail'e bir kılavuz kıldık.
Ve ateyna musel kitabe ve cealnahü hüdel li beni israiyle ella tettehızu min dunı vekıla
وءاتينا موسى ٱلكتـب وجعلنـه هدى لبنى إسرءيل ألا تتخذوا من دونى وكيلا
17:3
Ey Nuh ile beraber taşıdığımız kişilerin soyu! Gerçek şu ki, Nuh çok şükreden bir kuldu.
Zürriyyete men hamelna mea nuh innehu kane abden şekura
ذرية من حملنا مع نوح إنهۥ كان عبدا شكورا
17:4
Biz, Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle böbürleneceksiniz.
Ve kadayna ila benı israiyle fil kitabi le tüfsidünne fil erdı merrateyni ve le talünne ulüvven kebıra
وقضينا إلى بنى إسرءيل فى ٱلكتـب لتفسدن فى ٱلأرض مرتين ولتعلن علوا كبيرا
17:5
Nihayet, o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.
Fe iza cae vadü ulahüme beasna aleyküm ıbadel lena ülı besin şedıdin fe casu hılaled diyar ve kane vadem mefula
فإذا جاء وعد أولىهما بعثنا عليكم عبادا لنا أولى بأس شديد فجاسوا خلـل ٱلديار وكان وعدا مفعولا
17:6
Sonra onlar üzerinde size tekrar egemenlik verdik, mallar ve oğullarla sizi güçlendirdik ve sizi toplum olarak çoğalttık.
Sümme radedna lekümül kerrate aleyhim ve emdednaküm bi emvaliv ve benıne ve cealnaküm eksera nefıra
ثم رددنا لكم ٱلكرة عليهم وأمددنـكم بأمول وبنين وجعلنـكم أكثر نفيرا
17:7
Eğer güzel davranırsanız, kendi benlikleriniz için güzellik sergilemiş olursunuz. Ve eğer kötülük yaparsanız o da benlikleriniz aleyhine olur. Bu sırada, yüzlerinizi çirkinleştirsinler, ilk kez girdikleri gibi mabede girsinler ve egemenlik altına aldıklarını yerle bir etsinler diye ikinci vaat geldi.
İn ahsentüm ahsentüm li enfüsiküm ve in esetüm feleha fe iz cae vadül ahırati li yesuu vücuheküm ve li yedhulül mescide kema dehaluhü evvele merrativ ve liyütebbiru ma alev tetbıra
إن أحسنتم أحسنتم لأنفسكم وإن أسأتم فلها فإذا جاء وعد ٱلـاخرة ليسـۥـوا وجوهكم وليدخلوا ٱلمسجد كما دخلوه أول مرة وليتبروا ما علوا تتبيرا
17:8
Rabbiniz size belki rahmet eder. Ve eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de döneriz. Ve biz, cehennemi, küfre batanlar için çepeçevre kuşatan bir zından yapmışızdır.
Asa rabbüküm ey yerhameküm ve in udtüm udna ve cealna cehenneme lil kafirıne hasıyra
عسى ربكم أن يرحمكم وإن عدتم عدنا وجعلنا جهنم للكـفرين حصيرا
17:9
Şüpheniz olmasın ki bu Kur'an en kalıcı, en doğru olana kılavuzlar ve müminlere şu yolda müjde verir: Barışa/hayra yönelik işler yapanlar için büyük bir ödül vardır.
İnne hazel kurane yehdı lilletı hiye akvemü ve yübeşşirul müminınellezıne yamelunes salihati enne lehüm ecran kebıra
إن هـذا ٱلقرءان يهدى للتى هى أقوم ويبشر ٱلمؤمنين ٱلذين يعملون ٱلصـلحـت أن لهم أجرا كبيرا
17:10
Ahirete inanmayanlar var ya, onlar için biz korkunç bir azap hazırlamışızdır.
Ve ennellezıne la yüminune bil ahırati atedna lehüm azaben elıma
وأن ٱلذين لا يؤمنون بٱلـاخرة أعتدنا لهم عذابا أليما
17:11
İnsan, hayra davet eder gibi şerri çağırıyor/insan, hayra duasıyla şerri davet ediyor. İnsan çok acelecidir.
Ve yedul insanü biş şerri düaehu bil hayr ve kanel insanü acula
ويدع ٱلإنسـن بٱلشر دعاءهۥ بٱلخير وكان ٱلإنسـن عجولا
17:12
Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.
Ve cealnel leyle ven nehara ayeteyni fe mehavna ayetel leyli ve cealna ayeten nehari mübsıratel li tebteğu fadlem mir rabbiküm ve li talemu adedes sinıne vel hısab ve külle şeyin fassalnahü tefsıyla
وجعلنا ٱليل وٱلنهار ءايتين فمحونا ءاية ٱليل وجعلنا ءاية ٱلنهار مبصرة لتبتغوا فضلا من ربكم ولتعلموا عدد ٱلسنين وٱلحساب وكل شىء فصلنـه تفصيلا
17:13
Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız:
Ve külle insanin elzemnahü tairahu fı unukıh ve nuhricü lehu yevmel kıyameti kitabey yelkahü menşura
وكل إنسـن ألزمنـه طـئرهۥ فى عنقهۦ ونخرج لهۥ يوم ٱلقيـمة كتـبا يلقىه منشورا
17:14
"Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter."
İkra kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba
ٱقرأ كتـبك كفى بنفسك ٱليوم عليك حسيبا
17:15
Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkar, bir başka günahkarın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz.
Menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve la teziru vaziratüv vizra uhra ve ma künna müazzibıne hatt nebase rasula
من ٱهتدى فإنما يهتدى لنفسهۦ ومن ضل فإنما يضل عليها ولا تزر وازرة وزر أخرى وما كنا معذبين حتى نبعث رسولا
17:16
Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.
Ve iza eradna en nühlike karyeten emarna mütrafıha fe fesku fıha fe hakka aleyhel kavlü fe demmernaha tedmıra
وإذا أردنا أن نهلك قرية أمرنا مترفيها ففسقوا فيها فحق عليها ٱلقول فدمرنـها تدميرا
17:17
Nuh'tan sonra da nice kuşakları helak ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter.
Ve kem ehlena minel kuruni mim badi nuh ve kefa bi rabbike bi zünubi ıbadihı habıram besıyra
وكم أهلكنا من ٱلقرون من بعد نوح وكفى بربك بذنوب عبادهۦ خبيرا بصيرا
17:18
Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak.
Men kane yürıdül acilete accelna lehu fiha ma neşaü li men nürıdü sümme cealna lehu cehennem yaslaha mezmumem medhura
من كان يريد ٱلعاجلة عجلنا لهۥ فيها ما نشاء لمن نريد ثم جعلنا لهۥ جهنم يصلىها مذموما مدحورا
17:19
Kim de ahireti ister ve inanmış olarak ona yaraşır bir gayretle çalışırsa, böylelerinin gayretleri teşekkürle karşılanır.
Ve men eradel ahırate ve sea leha sayeha ve hüve müminün fe ülaike kane sayühüm meşkura
ومن أراد ٱلـاخرة وسعى لها سعيها وهو مؤمن فأولـئك كان سعيهم مشكورا
17:20
Rabbinin lütfundan nimetlerle hepsine uzanırız: Onlara da bunlara da. Rabbinin lütfu, kimse tarafından engellenemez/kısıtlanamaz.
Küllen nümiddü haülai ve haülai min atai rabbik ve ma kane ataü rabbike mahzura
كلا نمد هـؤلاء وهـؤلاء من عطاء ربك وما كان عطاء ربك محظورا
17:21
Bak nasıl, kimini kimine üstün kıldık! Ama ahiret, dereceler bakımından elbette daha büyük, lütuflandırma bakımından daha yücedir.
Ünzur keyfe faddalna badahüm ala bad ve lel ahıratü ekberu deracativ ve ekberu tefdıyla
ٱنظر كيف فضلنا بعضهم على بعض وللـاخرة أكبر درجـت وأكبر تفضيلا
17:22
Allah'ın yanına başka bir ilah koyma ki, yapayalnız ve horlanmış olarak oturup kalmayasın!
La tecal meallahi ilahen ahara fe takude mezmumem mahzula
لا تجعل مع ٱلله إلـها ءاخر فتقعد مذموما مخذولا
17:23
Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına kulluk/ibadet etmeyin, anaya-babaya çok güzel davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı-iltifatlı söz söyle.
Ve kada rabbüke elle tabüdu illa iyyahü ve bil valedeyni ıhsana imma yeblüğanne ındekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerıma
وقضى ربك ألا تعبدوا إلا إياه وبٱلولدين إحسـنا إما يبلغن عندك ٱلكبر أحدهما أو كلاهما فلا تقل لهما أف ولا تنهرهما وقل لهما قولا كريما
17:24
Rahmetten yerlere eğilme kanadını onlar için indir ve de ki: "Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup büyüttükleri gibi."
Vahfıd lehüma cenahaz zülli miner rahmeti ve kur rabbirhamhüma kema rabbeyanı sağıyra
وٱخفض لهما جناح ٱلذل من ٱلرحمة وقل رب ٱرحمهما كما ربيانى صغيرا
17:25
Benliklerinizin içindekini Rabbiniz daha iyi bilir. Eğer siz barışsever/iyi kişiler olursanız O, tövbeye sarılanları affeder.
Rabbüküm alemü bima fı nüfusiküm in tekunu salihıyne fe innehu kane lil evvabıne ğafura
ربكم أعلم بما فى نفوسكم إن تكونوا صـلحين فإنهۥ كان للأوبين غفورا
17:26
Akrabaya hakkını ver! Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma!
Ve ati zel kurba hakkahu vel miskıne vebnes sebıli ve la tübezzir tebzıra
وءات ذا ٱلقربى حقهۥ وٱلمسكين وٱبن ٱلسبيل ولا تبذر تبذيرا
17:27
Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabbine nankörlük etmiştir.
İnnel mübezzirıne kanu ıhvaneş şeyatıyn ve kaneş şeytanü li rabbihı kefura
إن ٱلمبذرين كانوا إخون ٱلشيـطين وكان ٱلشيطـن لربهۦ كفورا
17:28
Eğer onlardan, Rabbinden ümit ettiğin bir rahmeti bekleme yüzünden yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak/tatlı bir söz söyle.
Ve imma turidanne anhümübtiğae rahmetim mir rabbike tercuha fe kul lehüm kavlem meysura
وإما تعرضن عنهم ٱبتغاء رحمة من ربك ترجوها فقل لهم قولا ميسورا
17:29
Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.
Ve la tecal yedek mağluleten ila unukike ve la tebsutha küllel beştı fe takude melumem mahsura
ولا تجعل يدك مغلولة إلى عنقك ولا تبسطها كل ٱلبسط فتقعد ملوما محسورا
17:30
Hiç kuşkusuz Rabbin, dilediğine rızkı açar da kısar da. O, kullarını görüyor, onlardan haber alıyor.
İnne rabbeke yebsütur riska li mey yeşaü ve yakdir innehu kane bi ıbadihı habıram besıyra
إن ربك يبسط ٱلرزق لمن يشاء ويقدر إنهۥ كان بعبادهۦ خبيرا بصيرا
17:31
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır.
Ve la taktülu evladeküm haşyete imlak nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hiten kebıra
ولا تقتلوا أولـدكم خشية إملـق نحن نرزقهم وإياكم إن قتلهم كان خطـا كبيرا
17:32
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür.
Ve la takrabüz zina innehu kane fahışeh ve sae sebıla
ولا تقربوا ٱلزنى إنهۥ كان فـحشة وساء سبيلا
17:33
Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
Ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihı sültanen fe la yüsrif fil katl innehu kane mensura
ولا تقتلوا ٱلنفس ٱلتى حرم ٱلله إلا بٱلحق ومن قتل مظلوما فقد جعلنا لوليهۦ سلطـنا فلا يسرف فى ٱلقتل إنهۥ كان منصورا
17:34
Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz. Ahdinize vefalı olun çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.
Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiye ahsenü hatta yeblüğa eşüddehu ve evfu bil ahd innel ahde kane mesula
ولا تقربوا مال ٱليتيم إلا بٱلتى هى أحسن حتى يبلغ أشدهۥ وأوفوا بٱلعهد إن ٱلعهد كان مسـولا
17:35
Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın. Bu, hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir.
Ve evfül keyle iza kiltüm vesinu bil kıstasil müstekıym zalike hayruv ve hasenü tevıla
وأوفوا ٱلكيل إذا كلتم وزنوا بٱلقسطاس ٱلمستقيم ذلك خير وأحسن تأويلا
17:36
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Ve la takfü ma leyse leke bihı ılm innes sema vel besara vel füade küllü ülaike kane anhü mesula
ولا تقف ما ليس لك بهۦ علم إن ٱلسمع وٱلبصر وٱلفؤاد كل أولـئك كان عنه مسـولا
17:37
Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın.
Ve la temşi fil erdı merah inneka len tahrikal erda ve len teblüğal cibale tula
ولا تمش فى ٱلأرض مرحا إنك لن تخرق ٱلأرض ولن تبلغ ٱلجبال طولا
17:38
Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbin katında çirkin görülmüştür.
Küllü zalike kane seyyiühu ınde rabbike mekruha
كل ذلك كان سيئهۥ عند ربك مكروها
17:39
Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş olduklarıdır. Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş bir halde cehenneme atılmayasın.
Zalike mimma evha ileyke rabbüke minel hıkmeh ve la tecal meallahi ilahen ahara fe tülka fı cehenneme melumem medhura
ذلك مما أوحى إليك ربك من ٱلحكمة ولا تجعل مع ٱلله إلـها ءاخر فتلقى فى جهنم ملوما مدحورا
17:40
Rabbiniz, oğulları seçip size özgüledi de kendisi meleklerden kızlar mı edindi? Gerçekten siz çok dehşet verici bir söz söylüyorsunuz!
E fe asfaküm rabbüküm bil benıne vettehaze minel melaiketi inasa innekü le tekulune kavlen azıyma
أفأصفىكم ربكم بٱلبنين وٱتخذ من ٱلملـئكة إنـثا إنكم لتقولون قولا عظيما
17:41
Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.
Ve le kad sarrafna fı hazel kurani li yezzekkeru ve ma yezıdühüm illa nüfura
ولقد صرفنا فى هـذا ٱلقرءان ليذكروا وما يزيدهم إلا نفورا
17:42
De ki: "Eğer onların dediği gibi Allah'la beraber ilahlar olsaydı, o zaman onlar arşın sahibine varmak için elbette bir yol ararlardı."
Kul lev kane meahu alihetün kema yekulune izel lebteğav ila zil arşi sebıla
قل لو كان معهۥ ءالهة كما يقولون إذا لٱبتغوا إلى ذى ٱلعرش سبيلا
17:43
O hep tespih edilen, onların söylediklerinden çok uzak ve çok yüksek; hem de ölçüye sığmayacak kadar yüksek...
Sübhanehu ve teala amma yekulune ulüvven kebıra
سبحـنهۥ وتعـلى عما يقولون علوا كبيرا
17:44
Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O Halim'dir, Gafur'dur.
Tüsebbihu lehüs semavatüs sebu vel erdu ve men fıhinn ve im min şeyin illa yüsebbihu bi hamdihı ve lakil la tefkahune tesbıhahüm innehu kane halimen ğafura
تسبح له ٱلسمـوت ٱلسبع وٱلأرض ومن فيهن وإن من شىء إلا يسبح بحمدهۦ ولـكن لا تفقهون تسبيحهم إنهۥ كان حليما غفورا
17:45
Kur'an okuduğunda, seninle, ahirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.
Ve iza karatel kurane cealna beyneke ve beynellezıne la yüminune bil ahırati hıcabem mestura
وإذا قرأت ٱلقرءان جعلنا بينك وبين ٱلذين لا يؤمنون بٱلـاخرة حجابا مستورا
17:46
Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman/Kur'an'da yalnız O'nu andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.
Ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kurani vahdehu vellev ala edbarihim nüfura
وجعلنا على قلوبهم أكنة أن يفقهوه وفى ءاذانهم وقرا وإذا ذكرت ربك فى ٱلقرءان وحدهۥ ولوا على أدبـرهم نفورا
17:47
Onların seni dinlerken, neye kulak verdiklerini biz daha iyi biliriz. Aralarında fısıldaşırlarken de şöyle konuşur o zalimler: "Büyülenmiş bir adamdan başkasının ardı sıra gitmiyorsunuz!"
Nahnü alemü bima yestemiune bihı iz yestemiune ileyke ve iz hüm necva iz yekulüz zalimune in tetteiune illa racülem meshura
نحن أعلم بما يستمعون بهۦ إذ يستمعون إليك وإذ هم نجوى إذ يقول ٱلظـلمون إن تتبعون إلا رجلا مسحورا
17:48
Bak nasıl örnekler verdiler sana, nasıl sapıttılar. Artık hiçbir yola varamazlar.
Ünzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fela yestetfyune sebıla
ٱنظر كيف ضربوا لك ٱلأمثال فضلوا فلا يستطيعون سبيلا
17:49
Dediler ki: "Biz, bir yığın kemik olduğumuz, un-ufak hale geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz o zaman mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz."
Ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten en inna le mebusune halkan cedıda
وقالوا أءذا كنا عظـما ورفـتا أءنا لمبعوثون خلقا جديدا
17:50
De ki: "İster taş olun ister demir!"
Kul kunu hıcareten ev hadıda
قل كونوا حجارة أو حديدا
17:51
"İsterseniz gönlünüzde büyüyen herhangi bir yaratık olun." Diyecekler ki: "Peki bizi yeniden kim yaratacak?" De ki: "Sizi ilk kez yaratan kimse, o!" Bunun üzerine başlarını sana doğru alaylı bir biçimde sallayarak şöyle konuşacaklar: "Ne zaman o?" De ki: "Çok yakın olabilir!"
Ev halkam mimma yekbüru fı suduriküm fe seyekulune mey yüıydüna kulillezı fetaraküm evvele merrah feseyünğıdune ileyke ruusehüm ve yekulune meta hu kul asa ey yekune karıba
أو خلقا مما يكبر فى صدوركم فسيقولون من يعيدنا قل ٱلذى فطركم أول مرة فسينغضون إليك رءوسهم ويقولون متى هو قل عسى أن يكون قريبا
17:52
Sizi çağıracağı gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. Ve sadece az bir süre kaldığınızı düşüneceksiniz.
Yevme yeduküm fe testecıbune bi hamdihı ve tezunnune il lebistüm illa kalila
يوم يدعوكم فتستجيبون بحمدهۦ وتظنون إن لبثتم إلا قليلا
17:53
Kullarıma de ki: En güzel olan neyse onu söylesinler. Çünkü şeytan, aralarına yamukluk sokar. Şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.
Ve kul li ıbadı yekulülletı hiye ahsen inneş şeytane yenzeğu beynehüm inneş şeytane kane lil insani adüvvem mübına
وقل لعبادى يقولوا ٱلتى هى أحسن إن ٱلشيطـن ينزغ بينهم إن ٱلشيطـن كان للإنسـن عدوا مبينا
17:54
Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size rahmet eder, dilerse size azap eder. Biz seni onlar üzerine vekil göndermedik.
Rabbüküm alemü bilküm iy yeşe yerhamküm ev iy yeşe yüazzibküm ve ma erselnake aleyhim vekıla
ربكم أعلم بكم إن يشأ يرحمكم أو إن يشأ يعذبكم وما أرسلنـك عليهم وكيلا
17:55
Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun, biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davud'a da Zebur'u verdik.
Ve rabbüke alemü bi men fis semavati vel ard ve le kad faddalna badan nebiyyıne ala badıv ve ateyna davude zebura
وربك أعلم بمن فى ٱلسمـوت وٱلأرض ولقد فضلنا بعض ٱلنبيـن على بعض وءاتينا داوۥد زبورا
17:56
De ki: "O'nun berisinden bel bağladıklarınızı çağırın; onlar, başınızdaki zorluk ve sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler."
Kulidullezıne zeamtaüm min dunihı fe la yemlikune keşfed durri anküm ve la tahvıla
قل ٱدعوا ٱلذين زعمتم من دونهۦ فلا يملكون كشف ٱلضر عنكم ولا تحويلا
17:57
O yakarıp durduklarının kendileri, en çok yakınlık kazanmışları da dahil, Rablerine varmaya vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar, O'nun azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkulasıdır.
Ülaikellezıne yedune yebteğune illa rabbihimül vesılete eyyühüm akrabü ve yercune rahmetehu ve yehafune azabeh inne azabe rabbike kane mahzura
أولـئك ٱلذين يدعون يبتغون إلى ربهم ٱلوسيلة أيهم أقرب ويرجون رحمتهۥ ويخافون عذابهۥ إن عذاب ربك كان محذورا
17:58
Hiçbir kent/medeniyet dışta kalmamak üzere, kıyamet gününden önce hepsini ya helak edeceğiz yahut da şiddetli bir azapla azaplandıracağız. İşte bu, Kitap'ta satır satır yazılmış bulunuyor.
Ve im min karyetin illa nahnü mühlikuha kable yevmil kıyameti ev müazzibuha azaben şedıda kane zalike fil kitabi mestura
وإن من قرية إلا نحن مهلكوها قبل يوم ٱلقيـمة أو معذبوها عذابا شديدا كان ذلك فى ٱلكتـب مسطورا
17:59
Bizi, mucizeler göstermekten alıkoyan, daha öncekilerin onları yalanlamış olmasından başka bir şey değildir. Semud kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onunla kendilerine zulmettiler. Biz, mucizeleri yalnız korkutup sindirmek için göndeririz.
Ve ma meneana en nürsile bil ayati illa en kezzebe bihel evvelun ve ateyna semuden nakate mübsıraten fe zalemu biha ve ma nürsilü bil ayati illa tahvıfa
وما منعنا أن نرسل بٱلـايـت إلا أن كذب بها ٱلأولون وءاتينا ثمود ٱلناقة مبصرة فظلموا بها وما نرسل بٱلـايـت إلا تخويفا
17:60
Hani, sana: "Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır." demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı/soyu da insanları sınamak dışında bir sebeple göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama bu onların kudurganlığını artırmaktan başka bir katkı sağlamıyor.
Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ruyelletı eraynake illa fitnetel linnasi veş şeceratel melunete fil kuran ve nühavvifühüm fe ma yezıdühüm illa tuğyanen kebıra
وإذ قلنا لك إن ربك أحاط بٱلناس وما جعلنا ٱلرءيا ٱلتى أرينـك إلا فتنة للناس وٱلشجرة ٱلملعونة فى ٱلقرءان ونخوفهم فما يزيدهم إلا طغيـنا كبيرا
17:61
Hani, meleklere: "Adem'e secde edin!" demiştik; onlar da secde etmişlerdi. Ama İblis secde etmemiş, şöyle demişti: "Çamur olarak yarattığın kişiye secde mi ederim?"
Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs kale e escüdü li men halakte tıyna
وإذ قلنا للملـئكة ٱسجدوا لـادم فسجدوا إلا إبليس قال ءأسجد لمن خلقت طينا
17:62
Yine dedi: "Şu benden üstün kıldığına bir baksana! Yemin olsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına alacağım."
Kale e raeyteke hazellezı kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kıyameti le ahtenikenne zürriyyetehu illa kalıla
قال أرءيتك هـذا ٱلذى كرمت على لئن أخرتن إلى يوم ٱلقيـمة لأحتنكن ذريتهۥ إلا قليلا
17:63
Allah buyurdu: "Defol git! Onlardan kim sana uyarsa, cezanız cehennem olacaktır. Ne de mükemmel ceza."
Kalezheb fe men tebiake minhüm fe inne cehenneme ceazüküm cezaem mevfura
قال ٱذهب فمن تبعك منهم فإن جهنم جزاؤكم جزاء موفورا
17:64
"Onlardan güç yetirdiğini sesinle yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla yaygara çıkarıp üzerlerine çullan. Mallarda, evlatlarda onlara ortak ol, onlara ha bire vaatte bulun." Şeytan onlara bir aldanıştan başka ne vaat eder ki?!
Vestefziz menistetate minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veıdhüm ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura
وٱستفزز من ٱستطعت منهم بصوتك وأجلب عليهم بخيلك ورجلك وشاركهم فى ٱلأمول وٱلأولـد وعدهم وما يعدهم ٱلشيطـن إلا غرورا
17:65
"Kuşkusuz, benim kullarım üzerinde senin hiçbir sultan olmayacaktır." Vekil olarak Rabbin yeter.
İnne ıbadı leyse leke aleyhim sültan ve kefa bi rabbike vekıla
إن عبادى ليس لك عليهم سلطـن وكفى بربك وكيلا
17:66
Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok merhametlidir.
Rabbükümüllezı yüzcı lekümül fülke fil bahri li tebteğu min fadlih innehu kane bi küm rahıyma
ربكم ٱلذى يزجى لكم ٱلفلك فى ٱلبحر لتبتغوا من فضلهۦ إنهۥ كان بكم رحيما
17:67
Denizde size bir zorluk dokunduğunda, O'nun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür.
Ve iza messekümüd durru fil bahri dalle men tedune illa iyyah felemma neccaküm ilel berri aradtüm ve kanel insanü kefura
وإذا مسكم ٱلضر فى ٱلبحر ضل من تدعون إلا إياه فلما نجىكم إلى ٱلبر أعرضتم وكان ٱلإنسـن كفورا
17:68
Peki, kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız.
E fe emintüm ey yahsife biküm canibel berri ev yürsile aleyküm hasıben sümme la tecidu leküm vekıla
أفأمنتم أن يخسف بكم جانب ٱلبر أو يرسل عليكم حاصبا ثم لا تجدوا لكم وكيلا
17:69
Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkar ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öcünü alacak birini de bulamazsınız.
Em emintüm ey yüıydekim fıhi taraten uhra fe yürsile aleyküm kasıfem miner rıhı fe yuğrikaküm bima kefartüm sümme la tecidu leküm aleyna bihı tebıa
أم أمنتم أن يعيدكم فيه تارة أخرى فيرسل عليكم قاصفا من ٱلريح فيغرقكم بما كفرتم ثم لا تجدوا لكم علينا بهۦ تبيعا
17:70
Yemin olsun, biz, ademoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.
Ve le kad kerramna benı ademe ve hamelnahüm fil berri vel bahri ve razaknahüm minet tayyibati ve faddalnahüm ala kesırim mimmen halakna tefdıyla
ولقد كرمنا بنى ءادم وحملنـهم فى ٱلبر وٱلبحر ورزقنـهم من ٱلطيبـت وفضلنـهم على كثير ممن خلقنا تفضيلا
17:71
Gün olur, insan gruplarından herbirini kendi önderiyle çağırırız. O gün kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklar.
Yevme nedu külle ünasim bi imamihim fe men utiye kitabehu bi yemınihı fe ülaike yakraune kitabehüm ve la yuzlemune fetıla
يوم ندعوا كل أناس بإمـمهم فمن أوتى كتـبهۥ بيمينهۦ فأولـئك يقرءون كتـبهم ولا يظلمون فتيلا
17:72
Bu dünyada kör olan, ahirette de kördür. Yolca da daha sapıktır o.
Ve men kane fı hazihı ama fe hüve fil ahırati ama ve edallü sebıla
ومن كان فى هـذهۦ أعمى فهو فى ٱلـاخرة أعمى وأضل سبيلا
17:73
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.
Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izel lettehazuke halıla
وإن كادوا ليفتنونك عن ٱلذى أوحينا إليك لتفترى علينا غيرهۥ وإذا لٱتخذوك خليلا
17:74
Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.
Ve lev la en sebbetnake le kad kidte terkenü ileyhim şeyen kalıla
ولولا أن ثبتنـك لقد كدت تركن إليهم شيـا قليلا
17:75
İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli acılarını tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.
İzel le ezaknake dıfel hayati ve dıfel memati sümme la tecidü leke aleyna nesıyra
إذا لأذقنـك ضعف ٱلحيوة وضعف ٱلممات ثم لا تجد لك علينا نصيرا
17:76
Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.
Ve in kadu leyestefizzuneke minel erdı li yuhricuke minha ve izel la yelbesune hılafeke illa kalıla
وإن كادوا ليستفزونك من ٱلأرض ليخرجوك منها وإذا لا يلبثون خلـفك إلا قليلا
17:77
Senden önce gönderdiğimiz resullerimize uygulanan yöntem de buydu. Sen bizim yol ve yöntemimizde değişme bulamazsın.
Sünnete men kad erselna kableke mir rusülina ve la tecidü li sünnetina tahvıla
سنة من قد أرسلنا قبلك من رسلنا ولا تجد لسنتنا تحويلا
17:78
Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı/duayı yerine getir. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir.
Ekımes salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kuranel fecr inne kuranel fecri kane meşhuda
أقم ٱلصلوة لدلوك ٱلشمس إلى غسق ٱليل وقرءان ٱلفجر إن قرءان ٱلفجر كان مشهودا
17:79
Sana özgü bir davranış olarak, gecenin bir kısmında, o Kur'an'la meşgul olmak üzere uyanık ol/uykudan uyan. Böylece Rabbinin seni övgüye layık bir konuma ulaştırması umulur.
Ve minel leyli fe tehecced bihı nafiletel leke asa ey yebaseke rabbüke mekamem mahmuda
ومن ٱليل فتهجد بهۦ نافلة لك عسى أن يبعثك ربك مقاما محمودا
17:80
Şöyle yakar: "Rabbim! Beni, gireceğim yere doğruluk-dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğruluk-dürüstlükle çıkar. Katından bana yardımcı bir güç/kanıt ver."
Ve kur rabbi edhılnı müdhale sıdkıv ve ahricnı muhrace sıdkıv vecal lı mil ledünke sültanen nesıyra
وقل رب أدخلنى مدخل صدق وأخرجنى مخرج صدق وٱجعل لى من لدنك سلطـنا نصيرا
17:81
Ve de ki: "Hak geldi batıl yıkılıp gitti. Batıl, yok olmaya zaten mahkumdu."
Ve kul cael hakku ve zehekal batıl innel batıle kane zehuka
وقل جاء ٱلحق وزهق ٱلبـطل إن ٱلبـطل كان زهوقا
17:82
Biz Kur'an'dan, inananlar için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin yıkımını artırmaktan başka katkı sağlamıyor.
Ve nünezzilü minel kurani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil müminıne ve la yezıdüz zalimıne illa hasara
وننزل من ٱلقرءان ما هو شفاء ورحمة للمؤمنين ولا يزيد ٱلظـلمين إلا خسارا
17:83
İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da hemen ümitsiz oluverir.
Ve iza enamna alel insani arada ve nea bi canibih ve iza messehüş şerru kane yeusa
وإذا أنعمنا على ٱلإنسـن أعرض ونـا بجانبهۦ وإذا مسه ٱلشر كان يـوسا
17:84
De ki: "Herkes, kendi varlık yapısına uygun iş görür. Yolca daha doğru gidenin kim olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir."
Kul küllüy yamelü ala şakiletih fe rabbüküm alemü bi men hüve ehda sebıla
قل كل يعمل على شاكلتهۦ فربكم أعلم بمن هو أهدى سبيلا
17:85
Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir."
Ve yeseluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbı ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla
ويسـلونك عن ٱلروح قل ٱلروح من أمر ربى وما أوتيتم من ٱلعلم إلا قليلا
17:86
Yemin olsun, biz dilesek sana vahyetmiş olduğumuzu tamamen gideriveririz, sonra onu elde etmek için bizim katımızda kendine bir vekil de bulamazsın.
Ve lein şina le nezhebenne billezı evhayna ileyke sümme la tecidü leke bihı aleyna vekıla
ولئن شئنا لنذهبن بٱلذى أوحينا إليك ثم لا تجد لك بهۦ علينا وكيلا
17:87
Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür.
İlla rahmetem mir rabbik inne fadlehu kane aleyke kebıra
إلا رحمة من ربك إن فضلهۥ كان عليك كبيرا
17:88
De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler şu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar, birbirlerine de destek olsalar, onun bir benzerini yine de ortaya getiremezler."
Kul leinictemeatil insü vel cinnü ala ey yetu bi misli hazel kurani la yetune bi mislihı ve lev kane baduhüm li badın zahıra
قل لئن ٱجتمعت ٱلإنس وٱلجن على أن يأتوا بمثل هـذا ٱلقرءان لا يأتون بمثلهۦ ولو كان بعضهم لبعض ظهيرا
17:89
Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkar ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Ve le kad sarrafna lin nasi fı hazel kurani min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura
ولقد صرفنا للناس فى هـذا ٱلقرءان من كل مثل فأبى أكثر ٱلناس إلا كفورا
17:90
Dediler ki: "Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana asla inanmayacağız!"
Ve kalu len nümine leke hatta tef cüra lena minel erdı yembua
وقالوا لن نؤمن لك حتى تفجر لنا من ٱلأرض ينبوعا
17:91
"Yahut senin, hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın."
Ev tekune leke cennetüm min nehıyliv ve ınebin fe tüfecciral enhara hılaleha tefcıra
أو تكون لك جنة من نخيل وعنب فتفجر ٱلأنهـر خلـلها تفجيرا
17:92
"Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza dikmelisin."
Ev tüskıtas semae kema zeamte aleyna kisefen ev tetiye billahi vel melaiketi kabıla
أو تسقط ٱلسماء كما زعمت علينا كسفا أو تأتى بٱلله وٱلملـئكة قبيلا
17:93
"Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız!" De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?"
Ev yekune leke beytüm min zuhrufin ev terka fis sema min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura ve len nümine li rukıyyike hatta tünezzile aleyna kitaben nakraüh kul sübhane rabbı hel küntü illa beşerar rasula
أو يكون لك بيت من زخرف أو ترقى فى ٱلسماء ولن نؤمن لرقيك حتى تنزل علينا كتـبا نقرؤهۥ قل سبحان ربى هل كنت إلا بشرا رسولا
17:94
Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?"
Ve ma menean nase ey yüminu iz caehümül hüda illa en kalu e beasellahü beşerar rasula
وما منع ٱلناس أن يؤمنوا إذ جاءهم ٱلهدى إلا أن قالوا أبعث ٱلله بشرا رسولا
17:95
De ki: "Eğer yeryüzünde doygunluğa ulaşmış melekler dolaşır olsaydı, elbette gökten onlara bir melek-resul gönderirdik."
Kul lev kane fil erdı melaiketüy yemşune mutmeinnıne le nezzelna aleyhim mines semai meleker rasula
قل لو كان فى ٱلأرض ملـئكة يمشون مطمئنين لنزلنا عليهم من ٱلسماء ملكا رسولا
17:96
De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberdardır, onları görmektedir."
Kul kefa billahi şehıdem beynı ve beyneküm innehu kane bi ıbadihı habıram besıyra
قل كفى بٱلله شهيدا بينى وبينكم إنهۥ كان بعبادهۦ خبيرا بصيرا
17:97
Allah kime hidayet verirse doğru olan yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz.
Ve mey yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehüm evliyae min dunih ve nahşüruhüm yevmel kıyameti ala vücuhihim umyev ve bükmev ve summa mevahüm cehennem küllema habet zidnahüm seıyra
ومن يهد ٱلله فهو ٱلمهتد ومن يضلل فلن تجد لهم أولياء من دونهۦ ونحشرهم يوم ٱلقيـمة على وجوههم عميا وبكما وصما مأوىهم جهنم كلما خبت زدنـهم سعيرا
17:98
Cezaları işte budur. Çünkü ayetlerimizi inkar ettiler ve şöyle dediler: "Biz, bir kemik yığını olduktan, un-ufak hale geldikten sonra mı, sahi bundan sonra mı, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"
Zalike cezaühüm bi ennehüm keferu bi ayatina ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten e inna le mebusune halkan cedıda
ذلك جزاؤهم بأنهم كفروا بـايـتنا وقالوا أءذا كنا عظـما ورفـتا أءنا لمبعوثون خلقا جديدا
17:99
Görmediler mi ki, o, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini yaratmaya da Kaadir'dir. Onlar için bir süre belirlemiştir, bunda kuşku yok. Ama zalimler, inkardan başka bir şeyde direnmiyorlar.
E ve lem yerav ennellahellezı halekas semavati vel erda kadirun ala ey yahlüka mislehüm ve ceale lehüm ecelel la raybe fıh fe ebez zalimune illa küfura
أولم يروا أن ٱلله ٱلذى خلق ٱلسمـوت وٱلأرض قادر على أن يخلق مثلهم وجعل لهم أجلا لا ريب فيه فأبى ٱلظـلمون إلا كفورا
17:100
De ki: "Eğer Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da harcanır-biter korkusuyla cimri davranırdınız." İnsan çok cimridir.
Kul lev entüm temlikune hazine rahmeti rabbı izel le emsektüm heşyetel infak ve kanel insanü katura
قل لو أنتم تملكون خزائن رحمة ربى إذا لأمسكتم خشية ٱلإنفاق وكان ٱلإنسـن قتورا
17:101
Yemin olsun, biz, Musa'ya açık-seçik dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor: Hani, Musa onlara geldiğinde Firavun ona şöyle demişti: "Ben senin kesinlikle büyülendiğini düşünüyorum, ey Musa!"
Ve le kad ateyna musa tisa ayatim beyyinatin fesel benı israıle iz caehüm fe kale lehu firavnü innı le ezunnüke ya musa meshura
ولقد ءاتينا موسى تسع ءايـت بينـت فسـل بنى إسرءيل إذ جاءهم فقال لهۥ فرعون إنى لأظنك يـموسى مسحورا
17:102
Musa dedi: "Yemin olsun, sen bilmektesin ki, bunları, basiretle görülebilecek ibretler halinde/basiretler olarak o, göklerin ve yerin Rabbinden başkası indirmedi. Vallahi ben seni mahvolmuş görüyorum, ey Firavun!"
Kale le kad alimte ma enzele haülai illa rabbüs semavati vel erdı besair ve innı le ezunnüke ya firavnü mesbura
قال لقد علمت ما أنزل هـؤلاء إلا رب ٱلسمـوت وٱلأرض بصائر وإنى لأظنك يـفرعون مثبورا
17:103
Firavun onları o topraktan sürüp çıkarmak istedi de biz onu ve yanındakilerin tümünü boğduk.
Fe erade ey yestefizzehüm minel erdı fe ağraknahü ve mem meahu cemıa
فأراد أن يستفزهم من ٱلأرض فأغرقنـه ومن معهۥ جميعا
17:104
Bunun ardından, İsrailoğullarına şöyle dedik: "Şu toprakta oturun. Ahiret vaadi/ikinci vaat gelince, sizi toplayıp bir araya getireceğiz."
Ve kulna mim badihı li benı israiyleskünül erda fe iza cae vadül ahırati cina biküm lefıfa
وقلنا من بعدهۦ لبنى إسرءيل ٱسكنوا ٱلأرض فإذا جاء وعد ٱلـاخرة جئنا بكم لفيفا
17:105
Biz onu hak ile indirdik ve o hak ile indi. Seni de ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ve bil hakkı enzelnahü ve ibl hakkı nezel ve ma erselnake illa mübeşşirav ve nezıra
وبٱلحق أنزلنـه وبٱلحق نزل وما أرسلنـك إلا مبشرا ونذيرا
17:106
Onu, okunacak şeyleri toplayan bir kitap/ bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik.
Ve kuranen feraknahü li takraehu alen nasi ala müksiv ve nezzelnahü tenzıla
وقرءانا فرقنـه لتقرأهۥ على ٱلناس على مكث ونزلنـه تنزيلا
17:107
De ki: "İster inanın ona, ister inanmayın. O, kendilerine daha önce ilim verilmiş olanlara okunduğunda, onlar, çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar."
Kul aminu bihı ev la tüminu innellezıne utül ılem min kablihı iza yütla aleyhim yehırrune lil ezkani sücceda
قل ءامنوا بهۦ أو لا تؤمنوا إن ٱلذين أوتوا ٱلعلم من قبلهۦ إذا يتلى عليهم يخرون للأذقان سجدا
17:108
Ve diyorlar: "Rabbimizin şanı yücedir, Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşecektir!"
Ve yekulune sübhane rabbina in kane vadü rabbina le mefula
ويقولون سبحـن ربنا إن كان وعد ربنا لمفعولا
17:109
Ağlayarak çeneleri üstü kapanıyorlar; o onların huşuunu artırıyor.
Ve yehırrune lil ezkani yebkune ve yezıdühüm huşua
ويخرون للأذقان يبكون ويزيدهم خشوعا
17:110
De ki: "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmaül Hüsna O'nundur. Namazında/duanda sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut."
Kulidullahe evidur rahman eyyem ma tedu fe lehül esmaül husna ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebıla
قل ٱدعوا ٱلله أو ٱدعوا ٱلرحمـن أيا ما تدعوا فله ٱلأسماء ٱلحسنى ولا تجهر بصلاتك ولا تخافت بها وٱبتغ بين ذلك سبيلا
17:111
Şöyle de: "Hamt, o Allah'a özgüdür ki, çocuk edinmemiştir; mülk ve yönetiminde ortağı yoktur; acizlik yüzünden dost edinmemiştir." Ve tekbir edip yücelt O'nu!
Ve kulil hamdü lillahillezı lem yettehız veledev ve lem yekül lehu şerıkün fil mülki ve lem yekül lehu veliyyüm minez zülli ve kebbirhü tekbıra
وقل ٱلحمد لله ٱلذى لم يتخذ ولدا ولم يكن لهۥ شريك فى ٱلملك ولم يكن لهۥ ولى من ٱلذل وكبره تكبيرا
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.