Dil Göster/Sakla
Enbiya (Al-Anbiya) suresi


Enbiya (Al-Anbiya) suresi Kuranın 21. suresidir. Enbiya suresi iniş sırasına göre ise 73. sıradadır.

Enbiya suresi Peygamberler anlamına gelmektedir. Toplam da 112 ayet den oluşmaktadır. Al-Anbiya suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Bu sûrenin İkinci Mekke Dönemi'nde nazil olduğuna inanıldığı için Mekke suresi olarak kabul edilir. Bu sûrenin ana teması Peygamberler ve peygamberlik mertesidir. Sure adını buradan alır.

Bütün peygamberler ölümlü insanlardı. Düşmanlarının elinde acı çektiler. Allah onları imtihan etti ve onlar hep Allah'a güvendiler ve O'nun emrine göre yaşadılar. Zorluklara göğüs gerdiler ve dua ederek Allah'a yöneldiler ve Allah da rahmetiyle onlara karşılık verdi.

Bütün peygamberlerin konusu aynıdır. Peygamberler, Allah tarafından seçilir ve Allah'ın uyarı ve mesajlarıyla kavimlerine gönderilir. Kendi milletleri tarafından reddedilirler ve kötü muamele görürler, sadece birkaçı onlara itaat eder ve onları takip eder. Sonunda Allah kâfirlere azap edecek, inananlara ve peygamberlere yardım edecektir.

Sure, Allah'ın birliğinden ve tüm peygamberlerin Allah'ın büyüklüğüne ve birliğine nasıl şahitlik ettiğinden bahseder. Melekler Allah'ın kulları oldukları için ibadet edilmemelidir. Bütün varlıklar ölümle yüzleşecektir. Bu surede Musa, Harun, İbrahim, Muhammed, Nuh, Davut Süleyman, İsa, Yunus, Zekeriya, Lût, Eyüp peygamberlerin isimleriyle birlikte anılmaktadırlar.

Tek bir gerçek din vardır ancak insanlar mezhepler oluşturarak dini kendilerine göre değiştirip Allahın gerçek dininden uzaklaşırlar. 

21:1
Yaklaştı insanlara hesapları! Ve onlar hala gaflet içinde yüz çevirip durmadalar.
İkterabe lin nasi hısabühüm ve hüm fı ğafletim muridun
ٱقترب للناس حسابهم وهم فى غفلة معرضون
21:2
Rablerinden kendilerine ulaşan, söze bürünmüş her yeni öğüt ve hatırlatmayı ancak eğlenerek dinliyorlar.
Ma yetıhim min zikrim mir rabbihim muhdesin illestemeuhü ve hüm yelabun
ما يأتيهم من ذكر من ربهم محدث إلا ٱستمعوه وهم يلعبون
21:3
Kalpleri hep oyun ve oyalanmada. O zulüm sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice koyulaştırdılar: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka büyüye mi gidiyorsunuz!"
Lahiyeten kulubühüm ve eserrun necvellezıne zalemu hel haza illa beşerum mislüküm e fetetunes sıhra ve entüm tübsırun
لاهية قلوبهم وأسروا ٱلنجوى ٱلذين ظلموا هل هـذا إلا بشر مثلكم أفتأتون ٱلسحر وأنتم تبصرون
21:4
Dedi: "Rabbim, gökteki sözü de yerdeki sözü de bilir. O, herşeyi duyan, her şeyi bilendir!"
Kale rabbi yalemül kavle fis semai vel erdı ve hüves semiul alim
قال ربى يعلم ٱلقول فى ٱلسماء وٱلأرض وهو ٱلسميع ٱلعليم
21:5
Şöyle de dediler: "Saçma sapan rüyalar bunlar! Belki de uydurduğu bir yalandır. Belki de bir şairdir o. Hadi bir mucize getirsin bize, öncekilere gönderildiği gibi..."
Bel kalu adğasü ahlamim belifterahü bel hüve şaır felyetina bi ayetin kema ürsilel evvelun
بل قالوا أضغـث أحلـم بل ٱفترىه بل هو شاعر فليأتنا بـاية كما أرسل ٱلأولون
21:6
Onlardan önce yere batırdığımız hiçbir yurt ve uygarlık iman etmemiştir. Onlar mı iman edecekler!...
Ma amenet kablehüm min karyetin ehleknaha e fe hüm yüminun
ما ءامنت قبلهم من قرية أهلكنـها أفهم يؤمنون
21:7
Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...
Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhıy ileyhim feselu ehlez zikri in küntüm la talemun
وما أرسلنا قبلك إلا رجالا نوحى إليهم فسـلوا أهل ٱلذكر إن كنتم لا تعلمون
21:8
Biz onları yemek yemez bir ceset olarak yaratmadık. Onlar sonsuza dek kalıcı da değillerdi.
Ve ma cealnahüm cesedel la yekülunet taame ve ma kanu halidın
وما جعلنـهم جسدا لا يأكلون ٱلطعام وما كانوا خـلدين
21:9
Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve israfa saplanıp haddi aşanları helak ettik.
Sümme sadaknahümül vade fe enceynahüm ve men neşaü ve ehleknel müsrifın
ثم صدقنـهم ٱلوعد فأنجينـهم ومن نشاء وأهلكنا ٱلمسرفين
21:10
Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hala aklınızı çalıştırmayacak mısınız?
Le kad enzelna ileyküm kitkaben fıhi zikruküm e fe la takılun
لقد أنزلنا إليكم كتـبا فيه ذكركم أفلا تعقلون
21:11
Zulmetmiş nice kenti/medeniyeti biz kırıp geçirdik ve arkalarından başka bir topluluk oluşturduk.
Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimetev ve enşena badeha kavmen aharın
وكم قصمنا من قرية كانت ظالمة وأنشأنا بعدها قوما ءاخرين
21:12
Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.
Felemma ehassu besena izahüm minha yerküdun
فلما أحسوا بأسنا إذا هم منها يركضون
21:13
Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.
La terküdu varciu ila ma ütriftüm fıhi ve mesakiniküm lealleküm tüselun
لا تركضوا وٱرجعوا إلى ما أترفتم فيه ومسكنكم لعلكم تسـلون
21:14
Dediler: "Eyvah bize! Biz gerçekten zalimlermişiz."
Kalu ya veylena inna künna zalimin
قالوا يويلنا إنا كنا ظلمين
21:15
Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
Fe ma zalet tilke davahüm hatta cealnahüm hasıyden haidın
فما زالت تلك دعوىهم حتى جعلنهم حصيدا خمدين
21:16
Biz, gökleri de yeri de bunlar arasındakileri de eğlenip eğlendirelim diye yaratmadık.
Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma laıbın
وما خلقنا ٱلسماء وٱلأرض وما بينهما لعبين
21:17
Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.
Lev eradna en nettehıze lehvel lettehaznahü mil ledünna in künna faılın
لو أردنا أن نتخذ لهوا لٱتخذنه من لدنا إن كنا فعلين
21:18
Hayır, biz hakkı, batılın üzerine fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size!
Bel nakzifü bil hakkı alel batıli fe yedmeğuhu fe iza hüve zahık ve lekümül veylü mimma tesıfun
بل نقذف بٱلحق على ٱلبطل فيدمغهۥ فإذا هو زاهق ولكم ٱلويل مما تصفون
21:19
Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar.
Ve lehu men fis semavati vel ard ve men ındehu la yestekbirune an ıbadetihı ve la yestahsirun
ولهۥ من في ٱلسموت وٱلأرض ومن عندهۥ لا يستكبرون عن عبادتهۦ ولا يستحسرون
21:20
Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar.
Yüsebbihunelleyle ven nehara la yeftürun
يسبحون ٱليل وٱلنهار لا يفترون
21:21
Yoksa yerden bazı ilahlar edindiler de topraktan çıkarıp diriltme işini onlar mı yapacak?
Emittehazu alihetem minel erdı hüm yünşirun
أم ٱتخذوا ءالهة من ٱلأرض هم ينشرون
21:22
Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.
Lev kane fıhima alihetün ilellahü lefesedeta fe sübhanellahi rabbil arşi amma yasıfun
لو كان فيهما ءالهة إلا ٱلله لفسدتا فسبحن ٱلله رب ٱلعرش عما يصفون
21:23
O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar hesaba çekilirler.
La yüselü amma yefalü ve hüm yüselun
لا يسـل عما يفعل وهم يسـلون
21:24
Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler."
Emittehazu min dunihı aliheh kul hatu bürhanekümv haza zikru mem meıye ve zikru men kablı bel ekseruhüm la yalemunel hakka fehüm muridun
أم ٱتخذوا من دونهۦ ءالهة قل هاتوا برهنكم هذا ذكر من معي وذكر من قبلي بل أكثرهم لا يعلمون ٱلحق فهم معرضون
21:25
Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu: İlah yok benden başka, artık bana kulluk/ibadet edin."
Ve ma erselna min kablike mir rasulin illa nuhıy ileyhi ennehu la ilahe illa ene fadüdun
وما أرسلنا من قبلك من رسول إلا نوحي إليه أنهۥ لا إله إلا أنا فٱعبدون
21:26
"Rahman çocuk edindi" dediler. Haşa, bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır.
Ve kalüttehazer rahmanü veleden sübhaneh bel ıbadüm mükramun
وقالوا ٱتخذ ٱلرحمن ولدا سبحنهۥ بل عباد مكرمون
21:27
Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.
La yesbikunehu bil kavli ve hüm bi emrihı yamelun
لا يسبقونهۥ بٱلقول وهم بأمرهۦ يعملون
21:28
O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
Yalemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve la yeşfeune illa li menirteda ve hüm min haşyetihı müşfikun
يعلم ما بين أيديهم وما خلفهم ولا يشفعون إلا لمن ٱرتضى وهم من خشيتهۦ مشفقون
21:29
İçlerinden her kim, "Ben O'nun berisinden/alt mertebesinden bir ilahım!" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.
Ve mey yekul minhüm innı ilahüm min dunihı fe zalike neczıhi cehennem kezalike necziz zalimın
ومن يقل منهم إني إله من دونهۦ فذلك نجزيه جهنم كذلك نجزي ٱلظلمين
21:30
O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitişik idi, biz onları ayırdık. Her canlı şeyi sudan oluşturduk. Hala iman etmeyecekler mi?
E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şeyin hayy e fe la yüminun
أولم ير ٱلذين كفروا أن ٱلسموت وٱلأرض كانتا رتقا ففتقنهما وجعلنا من ٱلماء كل شيء حي أفلا يؤمنون
21:31
Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.
Ve cealna fıha ficacen sübülel leallehüm yehtedun
وجعلنا في ٱلأرض روسي أن تميد بهم وجعلنا فيها فجاجا سبلا لعلهم يهتدون
21:32
Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hala yüz çeviriyorlar.
Ve cealnes semae sakfem mahfusa ve hüm an ayatiha muridun
وجعلنا ٱلسماء سقفا محفوظا وهم عن ءايتها معرضون
21:33
O odur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
Ve hüvellezı halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer küllün fı felekiy yesbehun
وهو ٱلذي خلق ٱليل وٱلنهار وٱلشمس وٱلقمر كل في فلك يسبحون
21:34
Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ölümsüz mü olacaklar?"
Ve ma cealna li beşerim min kablikel huld efeim mitte fehümül halidun
وما جعلنا لبشر من قبلك ٱلخلد أفإين مت فهم ٱلخلدون
21:35
Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
Küllü nefsin zaikatül mevt ve nebluküm biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna türceun
كل نفس ذائقة ٱلموت ونبلوكم بٱلشر وٱلخير فتنة وإلينا ترجعون
21:36
O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkar ediyorlar.
Ve iza raakellezıne keferu iy yettehızuneke illa hüzüva e hazellezı yezküru aliheteküm ve hüm bi zikrir rahmani hüm kafirun
وإذا رءاك ٱلذين كفروا إن يتخذونك إلا هزوا أهذا ٱلذي يذكر ءالهتكم وهم بذكر ٱلرحمن هم كفرون
21:37
İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin!
Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testacilun
خلق ٱلإنسن من عجل سأوريكم ءايتي فلا تستعجلون
21:38
Diyorlar ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz bu vaat ne zaman?"
Ve yekulune meta hazel vadü in küntüm sadikıyn
ويقولون متى هذا ٱلوعد إن كنتم صدقين
21:39
O inkar edenler, ne yüzlerinden ne sırtlarından azabı uzak tutamayacakları ve hiçbir yardım da göremeyecekleri zamanı bir bilselerdi!
Lev yalemüllezıne keferu hıyne la yeküffune av vücuhihimün nara ve la an zuhurihim ve la hüm yünsarun
لو يعلم ٱلذين كفروا حين لا يكفون عن وجوههم ٱلنار ولا عن ظهورهم ولا هم ينصرون
21:40
Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecek de onları şaşkınlıktan donduracak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ne de yüzlerine bakılacak.
Bel tetıhim bağteten fe tebhetühüm fe la yestetıyune raddeha ve la hüm yünzarun
بل تأتيهم بغتة فتبهتهم فلا يستطيعون ردها ولا هم ينظرون
21:41
Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu yaptıkları şey kuşatıverdi.
Ve le kadistühzie bi rusülim min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm ma kanu bihı yestehziun
ولقد ٱستهزئ برسل من قبلك فحاق بٱلذين سخروا منهم ما كانوا بهۦ يستهزءون
21:42
De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar.
Kul mey yekleüküm bil leyli vne nehari miner rahmanv bel hüm an zikri rabbihim muridun
قل من يكلؤكم بٱليل وٱلنهار من ٱلرحمن بل هم عن ذكر ربهم معرضون
21:43
Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.
Em lehüm alihetün metneuhüm min dunina la yestetıyune nasra enfüsihim ve la hüm minna yushabun
أم لهم ءالهة تمنعهم من دوننا لا يستطيعون نصر أنفسهم ولا هم منا يصحبون
21:44
Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hala görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?
Bel mettana haülai ve abaehüm hatta tale aleyhimül umür e fela yeravne enna netil erda nenkusuha min atrafiha e fehümül ğalibun
بل متعنا هؤلاء وءاباءهم حتى طال عليهم ٱلعمر أفلا يرون أنا نأتي ٱلأرض ننقصها من أطرافها أفهم ٱلغلبون
21:45
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
Kul innema ünziruküm bil vahyi ve la yesmeus summüd düae iza ma yünzerun
قل إنما أنذركم بٱلوحي ولا يسمع ٱلصم ٱلدعاء إذا ما ينذرون
21:46
Rabbinin azabından onlara bir esinti dokunsa, yemin olsun şöyle diyecekler: "Vay bizlere, biz zalimlermişiz!"
Ve leim messethüm nefhatüm min azabi rabbike le yekulünne ya veylena inna künna zalimın
ولئن مستهم نفحة من عذاب ربك ليقولن يويلنا إنا كنا ظلمين
21:47
Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar birşey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz!
Ve nedaul mevazinel kısta li yevmil kıyameti fe la tuzlemü nefsün şeya ve in kane miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibın
ونضع ٱلموزين ٱلقسط ليوم ٱلقيمة فلا تظلم نفس شيـا وإن كان مثقال حبة من خردل أتينا بها وكفى بنا حسبين
21:48
Yemin olsun, biz, Musa'ya ve Harun'a hak ile batılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan furkanı verdik.
Ve le kad ateyna musa ve harunel fürkane ve dıyaev ve zikral lil müttekıyn
ولقد ءاتينا موسى وهرون ٱلفرقان وضياء وذكرا للمتقين
21:49
O korunanlar ki, hiç görmeden Rablerinden korkarlar. Kıyamet saatinden de ürperirler onlar.
Ellezıne yahşevne rabbehüm bil ğaybi ve hüm mines saati müşfikun
ٱلذين يخشون ربهم بٱلغيب وهم من ٱلساعة مشفقون
21:50
Bu, bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. Yoksa siz onu inkar mı ediyorsunuz?
Ve haza zikrum mübarakün enzelnah e fe entüm lehu münkirun
وهذا ذكر مبارك أنزلنه أفأنتم لهۥ منكرون
21:51
Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz.
Ve lekad ateyna ibrahıme ruşdehu min kablü ve künna bihı alimın
ولقد ءاتينا إبرهيم رشدهۥ من قبل وكنا بهۦ علمين
21:52
Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?"
İz kale li ebıhi ve kavmihı ma hazihit teemasılülletı entüm leha akifun
إذ قال لأبيه وقومهۦ ما هذه ٱلتماثيل ٱلتي أنتم لها عكفون
21:53
Dediler: "Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk."
Kau vecedna abaena leha abidın
قالوا وجدنا ءاباءنا لها عبدين
21:54
Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."
Kale le kad küntüm entüm ve abaüküm fı dalalim mübın
قال لقد كنتم أنتم وءاباؤكم في ضلل مبين
21:55
Dediler: "Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?"
Kalu ectena bil hakkı em ente minel laıbın
قالوا أجئتنا بٱلحق أم أنت من ٱللعبين
21:56
Dedi: "Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim."
Kale ber rabbüküm rabbüs semavati vel erdıllezı fetarahünne ve ene ala zaliküm mineş şahidın
قال بل ربكم رب ٱلسموت وٱلأرض ٱلذي فطرهن وأنا على ذلكم من ٱلشهدين
21:57
"Allah'a yemin ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim."
Ve tellahi le ekıdenne asnameküm bade en tüvlelu müdbirın
وتٱلله لأكيدن أصنمكم بعد أن تولوا مدبرين
21:58
Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
Fe cealehüm cüzazen illa kebıral lehüm leallehüm ileyhi yarciun
فجعلهم جذذا إلا كبيرا لهم لعلهم إليه يرجعون
21:59
Dediler: "Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle zalimlerdendir."
Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimın
قالوا من فعل هذا بـالهتنا إنهۥ لمن ٱلظلمين
21:60
Dediler: "Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine 'İbrahim' deniyor."
Kalu semına fetey yezküruhüm yükalü lehu ibrahım
قالوا سمعنا فتى يذكرهم يقال لهۥ إبرهيم
21:61
Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."
Kalu fetu bihı ala ayünin nasi leallehüm yeşhedun
قالوا فأتوا بهۦ على أعين ٱلناس لعلهم يشهدون
21:62
Dediler: "Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?"
Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahım
قالوا ءأنت فعلت هذا بـالهتنا يإبرهيم
21:63
Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!"
Kale bel fealehu kebiruhüm haza feseluhüm in kanu yentıkun
قال بل فعلهۥ كبيرهم هذا فسـلوهم إن كانوا ينطقون
21:64
Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz."
Fe raceu ila enfüsihim fe kalu inneküm entümüz zalimun
فرجعوا إلى أنفسهم فقالوا إنكم أنتم ٱلظلمون
21:65
Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."
Sümme nükisu ala ruusihim lekad alimte ma haülai yentıkun
ثم نكسوا على رءوسهم لقد علمت ما هؤلاء ينطقون
21:66
İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?"
Kale efetabüdune min dunillahi ma la yenfeuküm şeyev ve la yedurruküm
قال أفتعبدون من دون ٱلله ما لا ينفعكم شيـا ولا يضركم
21:67
"Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden taptıklarınıza! Siz hala aklınızı kullanmayacak mısınız?"
Üffil leküm ve li ma tabüdune min dunillah efela takılun
أف لكم ولما تعبدون من دون ٱلله أفلا تعقلون
21:68
Dediler: "Yakın bunu! Eğer birşey yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım edin."
Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm faılın
قالوا حرقوه وٱنصروا ءالهتكم إن كنتم فعلين
21:69
Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!"
Kulna ya naru kunı berdev ve selamen ala ibrahım
قلنا ينار كوني بردا وسلما على إبرهيم
21:70
Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.
Ve eradu bihı keyden fe cealnahümül ahserın
وأرادوا بهۦ كيدا فجعلنهم ٱلأخسرين
21:71
Biz onu da Lut'u da kurtarıp içinde alemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
Ve necceynahü ve lutan ilel erdılletı birakna fıha lil alemın
ونجينه ولوطا إلى ٱلأرض ٱلتي بركنا فيها للعلمين
21:72
Ona İshak'ı bağışladık, ayrıca Yakub'u da hediye ettik. Hepsini hak ve barış için çalışan insanlar yaptık.
Ve vehebna lehu ishak ve yakube nafileh ve küllen cealna salihıyn
ووهبنا لهۥ إسحق ويعقوب نافلة وكلا جعلنا صلحين
21:73
Onları, bizim buyruğumuzla yol alan önderler yaptık. Onlara iyilikler yapmayı, duayı/namazı yerine getirmeyi, zekat vermeyi vahyettik. Onlar, yalnız bize kulluk ediyorlardı.
Ve cealna hüm eimmetey yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fılel hayrati ve ikames salati ve ıtaez zekah ve kanu lena abidın
وجعلنهم أئمة يهدون بأمرنا وأوحينا إليهم فعل ٱلخيرت وإقام ٱلصلوة وإيتاء ٱلزكوة وكانوا لنا عبدين
21:74
Lut'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi.
Ve lutan ateynahü hukmev ve ılmev ve necceynahü minel karyetilletı kanet tamelül habis innehüm kanu kavme sevin fasikıyn
ولوطا ءاتينه حكما وعلما ونجينه من ٱلقرية ٱلتي كانت تعمل ٱلخبئث إنهم كانوا قوم سوء فسقين
21:75
Onu rahmetimizin içine soktuk. O, hak ve barış için çalışanlardandı.
Ve edhalnahü fı rahmetina innehu mines salihıyn
وأدخلنه في رحمتنا إنهۥ من ٱلصلحين
21:76
Nuh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı. Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Ve nuhan iz nada min kablü festecebna lehu fenecceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym
ونوحا إذ نادى من قبل فٱستجبنا لهۥ فنجينه وأهلهۥ من ٱلكرب ٱلعظيم
21:77
Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.
Ve nasarnahü minel kavmillezıne kezzebu bi ayatina innehüm kanu kavme sevin fe ağraknahüm ecmeyın
ونصرنه من ٱلقوم ٱلذين كذبوا بـايتنا إنهم كانوا قوم سوء فأغرقنهم أجمعين
21:78
Ve Davud ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.
Ve davude ve süleymane iz yahkümani fil harsi iz nefeşet fıhi ğanemül kavm ve künna li hukmihim şahidın
وداوۥد وسليمن إذ يحكمان في ٱلحرث إذ نفشت فيه غنم ٱلقوم وكنا لحكمهم شهدين
21:79
Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Davud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz!
Fe fehhemnaha süleyman ve küllen ateyna hukmev ve ılmev ve sehharna mea davudel cibale yüsebbıhne vet tayr ve künna faılın
ففهمنها سليمن وكلا ءاتينا حكما وعلما وسخرنا مع داوۥد ٱلجبال يسبحن وٱلطير وكنا فعلين
21:80
Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki, siz şükrediyor musunuz?
Ve allemnahü sanate lebusil leküm li tuhsıneküm mim besiküm fe hel entüm şakirun
وعلمنه صنعة لبوس لكم لتحصنكم من بأسكم فهل أنتم شكرون
21:81
Ve Süleyman'a kasırgayı boyun eğdirdik. İçini bereketlerle doldurduğumuz toprağa doğru onun emriyle akıp giderdi. Her şeyi bilenleriz biz!
Ve li süleymaner rıha asıfeten tecrı bi emrihı ilel erdılletı barakna fıha ve künna bi külli şeyin alimın
ولسليمن ٱلريح عاصفة تجري بأمرهۦ إلى ٱلأرض ٱلتي بركنا فيها وكنا بكل شيء علمين
21:82
Kendisi için dalgıçlık eden, daha başka iş de yapan bazı şeytanları da onun emrine verdik. Biz onları koruyup gözetiyorduk.
Ve mineş şeyatıyni mey yeğusune lehu ve yamelune amelen dune zalik ve künna lehüm hafizıyn
ومن ٱلشيطين من يغوصون لهۥ ويعملون عملا دون ذلك وكنا لهم حفظين
21:83
Ve Eyyub... Rabbine şöyle yakarmıştı: "Dert/zorluk gelip çattı bana; sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin!"
Ve eyyube iz nada rabbehu ennı messeniyed durru ve ente erhamür rahımın
وأيوب إذ نادى ربهۥ أني مسني ٱلضر وأنت أرحم ٱلرحمين
21:84
Hemen cevap verdik ona, kendisindeki derdi kaldırdık. Tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatırlatma olarak, ona ailesini ve beraberinde, benzerlerini de verdik.
Festecebna lehu fe keşefna ma bihı min durriv ve ateynahü ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem min ındina ve zikra lil abidın
فٱستجبنا لهۥ فكشفنا ما بهۦ من ضر وءاتينه أهلهۥ ومثلهم معهم رحمة من عندنا وذكرى للعبدين
21:85
İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi.
Ve ismaıyle ve idrıse ve zel kifl küllüm mines sabirın
وإسمعيل وإدريس وذا ٱلكفل كل من ٱلصبرين
21:86
Hepsini rahmetimize soktuk. Onlar hak ve barış için çalışanlardandı.
Ve edhalnahüm fı rahmetina innehüm mines salihıyn
وأدخلنهم في رحمتنا إنهم من ٱلصلحين
21:87
Ve Zünnun. Hani, kızarak gitmişti de ona asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: "Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum."
Ve zen nuni iz zehebe müğadıben fe zanne el len nakdira aleyhi fe nada fiz zulümati el la ilahe illa ente sübhaneke innı küntü minez zalimın
وذا ٱلنون إذ ذهب مغضبا فظن أن لن نقدر عليه فنادى في ٱلظلمت أن لا إله إلا أنت سبحنك إني كنت من ٱلظلمين
21:88
Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!
Festecebna lehu ve necceynahü minel ğamm ve kezalike nüncil müminın
فٱستجبنا لهۥ ونجينه من ٱلغم وكذلك نـجي ٱلمؤمنين
21:89
Ve Zekeriyya. Hani, Rabbine yakarmıştı: "Rabbim, beni yapayalnız, bir başıma bırakma! Sen, Varis olanların/mirasçıların en hayırlısısın!"
Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezernı fardev ve ente hayrul varisın
وزكريا إذ نادى ربهۥ رب لا تذرني فردا وأنت خير ٱلورثين
21:90
Kendisine hemen cevap vermiş. Yahya'yı ona hediye etmiş, karısını kendisi için doğurmaya elverişli hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışırlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, bize ürpererek saygı gösterirlerdi.
Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh innehüm kanu yüsariune fil hayrati ve yedunena rağabev ve raheba ve kanu lena haşiıyn
فٱستجبنا لهۥ ووهبنا لهۥ يحيى وأصلحنا لهۥ زوجهۥ إنهم كانوا يسرعون في ٱلخيرت ويدعوننا رغبا ورهبا وكانوا لنا خشعين
21:91
Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu alemler için bir mucize yaptık.
Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha mir ruhına ve cealnaha vebneha ayetel lil alemın
وٱلتي أحصنت فرجها فنفخنا فيها من روحنا وجعلنها وٱبنها ءاية للعلمين
21:92
İşte şu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de Rabbinimiz. O halde bana ibadet edin.
İnne hazihı ümmetüküm ümmetev vahıdetev ve ene rabbüküm fabüdun
إن هذهۦ أمتكم أمة وحدة وأنا ربكم فٱعبدون
21:93
İşlerini aralarında parçaladılar. Hepsi bize dönecekler.
Ve tekattau emrahüm beynehüm küllün ileyna raciun
وتقطعوا أمرهم بينهم كل إلينا رجعون
21:94
Kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez. Biz böylesi lehine katiplik ederiz.
Fe mey yamel minas salihati ve hüve müminün fe la küfrane li sayih ve inna lehu katibun
فمن يعمل من ٱلصلحت وهو مؤمن فلا كفران لسعيهۦ وإنا لهۥ كتبون
21:95
Helak ettiğimiz bir kente/medeniyete yaşamak haram edilmiştir. Onlar bir daha geri dönemezler.
Ve haramün ala karyetin ehleknaha ennahüm la yarciun
وحرم على قرية أهلكنها أنهم لا يرجعون
21:96
Ye'cuc ve Me'cuc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler.
Hatta iza fütihat yecucü ve mecucü ve hüm min külli hadebiy yensilun
حتى إذا فتحت يأجوج ومأجوج وهم من كل حدب ينسلون
21:97
Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!" derler.
Vakterabel vadül hakku fe iza hiye şahısatün ebsarullezıne keferu ya veylena kad künna fı ğafletim min haza bel künna zalimın
وٱقترب ٱلوعد ٱلحق فإذا هي شخصة أبصر ٱلذين كفروا يويلنا قد كنا في غفلة من هذا بل كنا ظلمين
21:98
Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz.
İnneküm ve ma tabüdune min dunillahi hasabü cehennem entüm leha varidun
إنكم وما تعبدون من دون ٱلله حصب جهنم أنتم لها وردون
21:99
Eğer onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi. Oysaki, hepsi orada uzun süre kalacaklardır.
Lev kane haülai alihetem ma veraduha ve küllün fıha halidun
لو كان هؤلاء ءالهة ما وردوها وكل فيها خلدون
21:100
Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.
Lehüm fiha zefıruv ve hüm fıha la yesmeun
لهم فيها زفير وهم فيها لا يسمعون
21:101
Tarafımızdan kendilerine güzellik hazırlananlara gelince, bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.
İnnellezıne sebekat lehüm minel husna ülaike anha mübadun
إن ٱلذين سبقت لهم منا ٱلحسنى أولئك عنها مبعدون
21:102
Onun uğultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır.
La yesmeune hasıseha ve hüm fı meştehet enfüsühüm halidun
لا يسمعون حسيسها وهم في ما ٱشتهت أنفسهم خلدون
21:103
O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat edilen gününüzdür!"
La yahzünülümül fezeul ekberu ve tetelekkahümül melaikeh haza yevmükümüllezı küntüm tuadun
لا يحزنهم ٱلفزع ٱلأكبر وتتلقىهم ٱلملئكة هذا يومكم ٱلذي كنتم توعدون
21:104
Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.
Yevme natvis semae ke tayyis sicililli lil kütüb kema bedena evvele halkın nüıydüh vaden aleyna inna künna faılın
يوم نطوي ٱلسماء كطي ٱلسجل للكتب كما بدأنا أول خلق نعيدهۥ وعدا علينا إنا كنا فعلين
21:105
Yemin olsun, zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne benim iyilik ve barış seven kullarım varis olacaktır.
Ve le kad ketabna fiz zeburi mim badiz zikri ennel erda yerisüha ıbadiyas salihun
ولقد كتبنا في ٱلزبور من بعد ٱلذكر أن ٱلأرض يرثها عبادي ٱلصلحون
21:106
Kuşkusuz, bunda, ibadet eden/iş yapıp değer üreten bir topluluk için kesin bir tebliğ vardır.
İnne fı haza le belağal li kavmil abidın
إن في هذا لبلغا لقوم عبدين
21:107
Ve biz seni ancak alemlere bir merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik.
Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemın
وما أرسلنك إلا رحمة للعلمين
21:108
De ki: "Bana şu vahyediliyor: "Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Peki, siz, müslümanlar/Allah'a teslim olanlar mısınız?"
Kul innema yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıd fe hel entüm müslimun
قل إنما يوحى إلي أنما إلهكم إله وحد فهل أنتم مسلمون
21:109
Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?"
Fe in tevellev fe kul azentüküm ala seva ve in edrı e karıbün em beıydüm ma tuadun
فإن تولوا فقل ءاذنتكم على سواء وإن أدري أقريب أم بعيد ما توعدون
21:110
Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarımızı da bilir.
İnnehu yalemü ma tektümun
إنهۥ يعلم ٱلجهر من ٱلقول ويعلم ما تكتمون
21:111
Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir.
Ve in edrı leallehu fitnetül leküm ve metaun ila hıyn
وإن أدري لعلهۥ فتنة لكم ومتع إلى حين
21:112
Resul şöyle yakardı: "Rabbim, hak ile hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin nitelendirmelerinize karşı yardımına başvurulandır, Müstean'dır."
Kale rabbıhküm bil hakk ve rabbüner rahmanül müsteanü ala ma tesıfu
قل رب ٱحكم بٱلحق وربنا ٱلرحمن ٱلمستعان على ما تصفون
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.