Dil Göster/Sakla
Fatir (Fatir) suresi


Fatir (Fatir) suresi Kuranın 35. suresidir. Fatir suresi iniş sırasına göre ise 43. sıradadır.

Fatir suresi yaratıcı anlamına gelmektedir. Toplam da 45 ayet den oluşmaktadır. Fatir suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Mekke'de indirildiğine inanildigi için Mekke suresi olarak kabul edilir. Sure, Melekler anlamına gelen El-Mela'ikaha olarak da bilinir. Sure adını ilk âyetinden alır.

Allah bu surede, kafirleri İslam'a ve Hz. Muhammed'e karşı olumsuz tutumları konusunda uyarmaktadır. Bu surenin ana konusu, var eden, yaratan olan Allah'ın birliğini ve her şeyin rızık olarak O'na dayandığını yinelemektir.

Bütün peygamberler yalanlanmıştır. Allah her şeyin yaratıcısıdır ve her şeyi bilir. Ay da güneş de Allah'ı yüceltir eder. İnsanın Tanrı'ya ihtiyacı vardır ama Tanrı'nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Kıyamet gününde herkes kendi yaptıklarından sorumlu olacaktır. Her topluma kendi peygamberi gönderilmiştir. Allah hayırseverleri ödüllendirir. Kuran, indirilmiş olan önceki kitapların tasdik edicisidir. Arap müşriklerine, kendilerinden önceki milletlerin başına geleneleri görmeleri öğütlendi.

35:1
Hamt, Fatır olan Allah'adır; gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur. Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir.
Elhamdü lillahi fatıris semavati vel erdı caılil melaiketi rusülen ülı ecnihatim mesna ve sülase ve ruba yezıdü fil halkı ma yeşa innellahe ala külli şeyin kadır
ٱلحمد لله فاطر ٱلسمـوت وٱلأرض جاعل ٱلملـئكة رسلا أولى أجنحة مثنى وثلـث وربـع يزيد فى ٱلخلق ما يشاء إن ٱلله على كل شىء قدير
35:2
Allah'ın insanlar için açıp yaydığı rahmeti hiç kimse tutup kısamaz. Onun tutup kıstığını ise O'ndan sonra salıp açacak yoktur. Aziz'dir O, Hakim'dir.
Ma yeftehıllahü lin nasi mir rahmetin fe la mümsike leha ve ma yümsik fe la mürsile lehu mim badih ve hüvel azızül hakım
ما يفتح ٱلله للناس من رحمة فلا ممسك لها وما يمسك فلا مرسل لهۥ من بعدهۦ وهو ٱلعزيز ٱلحكيم
35:3
Ey insanlar, Allah'ın, üzerinizdeki nimetini anın! Allah'tan başka yaratıcı mı var? Sizi gökten ve yerden rızıklandırır. O'ndan başka ilah yoktur. Hal böyle iken nasıl oluyor da yüz geri çevriliyorsunuz?
Ya eyyühen nasüzküru nımetellahi aleyküm hel mim halikın ğayrullahi yerzükulüm mines semai vel ard la ilahe illa hüve fe enna tüfekun
يـأيها ٱلناس ٱذكروا نعمت ٱلله عليكم هل من خـلق غير ٱلله يرزقكم من ٱلسماء وٱلأرض لا إلـه إلا هو فأنى تؤفكون
35:4
Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki resuller de yalanlanmıştır. Bütün işler ve oluşlar Allah'a döndürülür.
Ve iy yükezzibuke fe kad küzzibet rusülüm min kablik ve ilellahi türceul ümur
وإن يكذبوك فقد كذبت رسل من قبلك وإلى ٱلله ترجع ٱلأمور
35:5
Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.
Ya eyyühen nasü inne vadellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahil ğarur
يـأيها ٱلناس إن وعد ٱلله حق فلا تغرنكم ٱلحيوة ٱلدنيا ولا يغرنكم بٱلله ٱلغرور
35:6
Şu bir gerçek ki, şeytan sizin için bir düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç kuşkusuz, o kendi hizbini cehennem yaranından olmaları için çağırır durur.
İnneş şeytane leküm adüvvün fettehızuhü adüvva innema yedu hızbehu li yekunu min ashabis seıyr
إن ٱلشيطـن لكم عدو فٱتخذوه عدوا إنما يدعوا حزبهۥ ليكونوا من أصحـب ٱلسعير
35:7
Küfre sapanlar için şiddetli bir azap vardır. İman edip hayra ve barışa yönelik ameller işleyenlere gelince onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül olacaktır.
Ellezıne keferu lehüm azabün şedıd vellezıne amenu ve amilus salihati lehüm mağfiratüv ve ecrun kebır
ٱلذين كفروا لهم عذاب شديد وٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت لهم مغفرة وأجر كبير
35:8
Ya o kişi? Yaptıklarının kötülüğü kendisine allanıp pullanmış da onu güzel görüvermiş. Doğrusu şu: Allah dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. O halde canın onlar için üzüntülere dalmasın. Hiç kuşkusuz, Allah onların ürettiklerini/ortaya koydukları oyunları çok iyi bilmektedir.
E fe men züyyine lehu suü amelihı fe raahü hasena fe innellahe yüdıllü mey yeşaü ve yehdı mey yeşaü fe la tezheb nefsüke aleyhim haserat innellahe alımüm bima yasneun
أفمن زين لهۥ سوء عملهۦ فرءاه حسنا فإن ٱلله يضل من يشاء ويهدى من يشاء فلا تذهب نفسك عليهم حسرت إن ٱلله عليم بما يصنعون
35:9
Allah odur ki, rüzgarları gönderdi. Rüzgarlar bir bulut kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye sevk ettik de ölümünden sonra toprağa onunla hayat verdik. İşte ölümünden sonra dirilme de böyledir.
Vallahüllezı erseler riyaha fe tüsıru sehaben fe suknahü ila beledüm meyyitin fe ahyeyna bihil erda bade mevtiha kezaliken nüşur
وٱلله ٱلذى أرسل ٱلريـح فتثير سحابا فسقنـه إلى بلد ميت فأحيينا به ٱلأرض بعد موتها كذلك ٱلنشور
35:10
Onur ve yücelik isteyen bilsin ki, onur ve yüceliğin tümü Allah'adır. Temiz ve güzel kelime O'na yükselir; hayra ve barışa yönelik amel de o kelimeyi yüceltir. Kötülükleri kuranlara/kötülükleri tuzak yapanlara gelince, onlar için şiddetli bir azap vardır. Ve böylelerinin tuzağı tarumar olur.
Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yasadül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezıne yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur
من كان يريد ٱلعزة فلله ٱلعزة جميعا إليه يصعد ٱلكلم ٱلطيب وٱلعمل ٱلصـلح يرفعهۥ وٱلذين يمكرون ٱلسيـات لهم عذاب شديد ومكر أولـئك هو يبور
35:11
Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi. O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır.
Vallahü halekaküm min türabin sümme min nutfetin sümme cealeküm ezvaca ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa bi ılmih ve ma tahmilü min ünsa la tedau illa bi ılmih ve ma yüammeru min müammeriv ve la yünkasu min umurihı illa fı kitab inne zalike alellahi yesır
وٱلله خلقكم من تراب ثم من نطفة ثم جعلكم أزوجا وما تحمل من أنثى ولا تضع إلا بعلمهۦ وما يعمر من معمر ولا ينقص من عمرهۦ إلا فى كتـب إن ذلك على ٱلله يسير
35:12
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün.
Ve ma yestevil bahrani haza azbün füratün saiğun şerabühu ve haza milhun ücacve min küllin tekülune lahmen tariyyev ve testahricune hılyeten telbesuneha ve teral fülke fıhi mevahıra li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun
وما يستوى ٱلبحران هـذا عذب فرات سائغ شرابهۥ وهـذا ملح أجاج ومن كل تأكلون لحما طريا وتستخرجون حلية تلبسونها وترى ٱلفلك فيه مواخر لتبتغوا من فضلهۦ ولعلكم تشكرون
35:13
Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.
Yulicül leyle fin nehari ve yulicün nehar fil leyli ve sehhareş şemse vel kamera küllüy yecrı li ecelim müsemma zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk vellezıne tedune min dunihı ma yemlikune min kıtmır
يولج ٱليل فى ٱلنهار ويولج ٱلنهار فى ٱليل وسخر ٱلشمس وٱلقمر كل يجرى لأجل مسمى ذلكم ٱلله ربكم له ٱلملك وٱلذين تدعون من دونهۦ ما يملكون من قطمير
35:14
Onlara çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkar ederler. Hiç kimse sana, Habir olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez.
İn teduhüm la yesmeu düaeküm ve lev semiu mestecabu leküm ve yevmel kıyameti yekfürune bi şirkiküm ve la yünebbiüke mislü habır
إن تدعوهم لا يسمعوا دعاءكم ولو سمعوا ما ٱستجابوا لكم ويوم ٱلقيـمة يكفرون بشرككم ولا ينبئك مثل خبير
35:15
Ey insanlar, siz Allah'a yönelmiş yoksullarsınız! Allah ise mutlak Gani, mutlak Hamid'dir.
Ya eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül hamıd
يـأيها ٱلناس أنتم ٱلفقراء إلى ٱلله وٱلله هو ٱلغنى ٱلحميد
35:16
Dilerse sizi yok eder, yepyeni bir halk getirir.
İy yeşe yüzhibküm ve yeti bi halkın cedıd
إن يشأ يذهبكم ويأت بخلق جديد
35:17
Ve bu, Allah'a hiç de güç gelmez.
Ve ma zalike alellahi bi azız
وما ذلك على ٱلله بعزيز
35:18
Hiçbir günahkar, bir başkasının günahını yüklenmez. Yükü ağır gelen, onu taşımaya çağırsa bile, kendisinden hiçbir şey yüklenilmez. Akraba bile olsa... Sen ancak Rablerinden için için korkanları ve namazı/duayı yerine getirenleri uyarırsın. Arınıp temizlenen, kendi benliği için arınıp temizlenir. Dönüş Allah'adır.
Ve la teziru vaziratüv vizra uhra ve in tedu müskaletün ila hımliha la yuhmel minhü şeyüv ve lev kane za kurba innema tünzirullezıne yahşevne rabbehüm bil ğaybi ve ekamus salah ve men tezekka fe innema yetezekka li nefsih ve ilellahil mesıyr
ولا تزر وازرة وزر أخرى وإن تدع مثقلة إلى حملها لا يحمل منه شىء ولو كان ذا قربى إنما تنذر ٱلذين يخشون ربهم بٱلغيب وأقاموا ٱلصلوة ومن تزكى فإنما يتزكى لنفسهۦ وإلى ٱلله ٱلمصير
35:19
Körle, gören bir olmaz!
Ve ma yesteil ama vel besıyr
وما يستوى ٱلأعمى وٱلبصير
35:20
Karanlıklarla ışık da bir olmaz!
Ve lez zulümatü ve len nur
ولا ٱلظلمـت ولا ٱلنور
35:21
Gölge ile sıcaklık da aynı değildir.
Ve lez zıllü ve lel harur
ولا ٱلظل ولا ٱلحرور
35:22
Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine/dileyene işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin!
Ve ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu mey yeşa ve ma ente bi müsmiım men fil kubur
وما يستوى ٱلأحياء ولا ٱلأموت إن ٱلله يسمع من يشاء وما أنت بمسمع من فى ٱلقبور
35:23
Sen sadece bir uyarıcısın!
İn ente illa nezır
إن أنت إلا نذير
35:24
Şu bir gerçek ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.
İnna erselnake bil hakkı beşırav ve nesıra ve im min ümmetin illa hala fıha nezır
إنا أرسلنـك بٱلحق بشيرا ونذيرا وإن من أمة إلا خلا فيها نذير
35:25
Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Resulleri onlara açık-seçik mesajlar, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.
Ve iy yükezzibuke fe kad kezzebellezıne min kablihim caethüm rusülühüm bil kitabil münır
وإن يكذبوك فقد كذب ٱلذين من قبلهم جاءتهم رسلهم بٱلبينـت وبٱلزبر وبٱلكتـب ٱلمنير
35:26
Sonra ben, inkar edenleri yakaladım. Ama nasıl oldu benim azabım?!
Sümme ehaztüllezıne keferu fe keyfe kane nekır
ثم أخذت ٱلذين كفروا فكيف كان نكير
35:27
Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyvelar çıkardık. Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var.
E lem tera ennellahe enzele mines semai maa fe ahracna bihı semeratim muhtelifen elvanüha ve minel cibali cüdedüm bıduv ve humrum muhtelifün elvanüha ve ğarabıbü sud
ألم تر أن ٱلله أنزل من ٱلسماء ماء فأخرجنا بهۦ ثمرت مختلفا ألونها ومن ٱلجبال جدد بيض وحمر مختلف ألونها وغرابيب سود
35:28
Aynı şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah Aziz'dir, Gafur'dur.
Ve minen nasi ved devabbi vel enami muhtelifün elvanühu kezalik innema yahşellahe min ıbadihil ulema innellahe azızün ğafur
ومن ٱلناس وٱلدواب وٱلأنعـم مختلف ألونهۥ كذلك إنما يخشى ٱلله من عباده ٱلعلمـؤا إن ٱلله عزيز غفور
35:29
Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı/duayı yerine getirenler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık infak edenler, asla batmayacak bir ticaret umabilirler.
İnnellezıne yetlune kitabellahi ve ekamus salete ve enfeku mimma razaknahüm sirrav va alaniyetey yercune ticaratel len tebur
إن ٱلذين يتلون كتـب ٱلله وأقاموا ٱلصلوة وأنفقوا مما رزقنـهم سرا وعلانية يرجون تجـرة لن تبور
35:30
Çünkü Allah onlara ücretlerini tam ödeyecek, lütfundan onlara artırma da yapacaktır. Gafur'dur O, çok affeder; Şekur'dur, şükredenlere mutlaka karşılık verir.
Li yüveffiyehüm ücurahüm ve yezıdehüm min fadlih innehu ğafurun şekur
ليوفيهم أجورهم ويزيدهم من فضلهۦ إنهۥ غفور شكور
35:31
Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam haberdardır, onları iyice görmektedir.
Vellezı evhayna ileyke minel kitabi hüvel hakku müsaddikal lima beyne yedeyh innellahe bi ıbadihı le habırum besıyr
وٱلذى أوحينا إليك من ٱلكتـب هو ٱلحق مصدقا لما بين يديه إن ٱلله بعبادهۦ لخبير بصير
35:32
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi kitaba mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir.
Sümme evrasnel kitabellezınestafeyna min ıbadina fe minhüm zalimül li nefsih ve minhüm muktesıdve minhüm sabikum bil hayrati bi iznillah zalike hüvel fadlül kebır
ثم أورثنا ٱلكتـب ٱلذين ٱصطفينا من عبادنا فمنهم ظالم لنفسهۦ ومنهم مقتصد ومنهم سابق بٱلخيرت بإذن ٱلله ذلك هو ٱلفضل ٱلكبير
35:33
Adn cennetlerine girerler onlar, orada altından bilezikler ve inci takınırlar. Orada giysileri ise ipektir.
Cennatü adniy yedhuluneha yühallevne fiha min esavira min zehebiv ve lülüa ve libasühüm fıha harir
جنـت عدن يدخلونها يحلون فيها من أساور من ذهب ولؤلؤا ولباسهم فيها حرير
35:34
Şöyle derler: "Hamt olsun, üzüntüyü bizden gideren Allah'a! Rabbimiz mutlak Gafur, mutlak Şekur'dur.
Ve kalül hamdü lillahillezı ezhebe annel hazın inne rabbena le ğafurun şekur
وقالوا ٱلحمد لله ٱلذى أذهب عنا ٱلحزن إن ربنا لغفور شكور
35:35
Lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz. Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz."
Ellezı ehallena daral mükameti min fadlih la yemessüna fıha nesabüv ve la yemessüna fıha lüğub
ٱلذى أحلنا دار ٱلمقامة من فضلهۦ لا يمسنا فيها نصب ولا يمسنا فيها لغوب
35:36
İnkar edenlere de cehennem ateşi var. Ne haklarında hüküm verilir ki ölsünler ne de azapları hafifletilir. İşte böyle cezalandırırız tüm nankörleri biz.
Vellezıne keferu lehüm naru cehennem la yukda aleyhim fe yemutu ve la yühaffefü anhüm min azabiha kezalike neczı külle kefur
وٱلذين كفروا لهم نار جهنم لا يقضى عليهم فيموتوا ولا يخفف عنهم من عذابها كذلك نجزى كل كفور
35:37
Feryat edip dururlar orada: "Rabbimiz, çıkar bizi de önceden yaptığımızdan başka şey yapalım. Barışa ve hayra yönelik iyi bir iş yapalım." Sizi biz, öğüt alanın öğüt alacağı bir süre ömürlendirmedik mi? Uyarıcı da geldi size. Hadi, tadın bakalım azabı! Zalimler için hiçbir yardımcı yok artık.
Ve hüm yastarihune fıha rabbena ahricna namel salihan ğayrallezı künna namel e ve lem nüammirküm ma yetezekkeru fıhi men tezekkera ve caekümün nezır fe zuku fe ma liz zalimıne min nesıyr
وهم يصطرخون فيها ربنا أخرجنا نعمل صـلحا غير ٱلذى كنا نعمل أولم نعمركم ما يتذكر فيه من تذكر وجاءكم ٱلنذير فذوقوا فما للظـلمين من نصير
35:38
Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir/Alim'dir. O, göğüslerin özündekini de çok iyi bilir.
İnnellahe alimü ğaybis semavati vel ard innehu alımüm bi zatüs sudur
إن ٱلله عـلم غيب ٱلسمـوت وٱلأرض إنهۥ عليم بذات ٱلصدور
35:39
Sizi yeryüzünde halefler yapan O'dur. Nankörlük edenin nankörlüğü kendi aleyhinedir. Kafirlerin küfrü, Rableri katında öfkeden başka bir şey artırmaz. Kafirlerin küfrü hüsran ve yıkımdan başka bir şey artırmaz.
Hüvellezı cealeküm halaife fil ard fe men kefera fe aleyhi küfruh ve la yezıdül kafirıne rüfruhüm ınde rabbihim illa makta ve la yezıdül kafirıne küfruhüm illa hasara
هو ٱلذى جعلكم خلـئف فى ٱلأرض فمن كفر فعليه كفرهۥ ولا يزيد ٱلكـفرين كفرهم عند ربهم إلا مقتا ولا يزيد ٱلكـفرين كفرهم إلا خسارا
35:40
De ki: "Allah'ın berisinden yakardığınız şu ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana topaktan neyi yarattı onlar!" Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa onlara bir kitap verdik de kendileri o kitaptan bir kanıt üzerinde midirler? Hayır, zalimler birbirlerine aldanıştan/aldatıştan başka hiçbir şey vaat etmezler.
Kul eraeytüm şürakaekümüllezıne tedune min dunillah erunı maza haleku minel erdı em lehüm şirkün fis semavat em ateynahüm kitaben fehüm ala beyyinetim minh bel iy yeıdüz zalimune baduhüm badan illa ğurura
قل أرءيتم شركاءكم ٱلذين تدعون من دون ٱلله أرونى ماذا خلقوا من ٱلأرض أم لهم شرك فى ٱلسمـوت أم ءاتينـهم كتـبا فهم على بينت منه بل إن يعد ٱلظـلمون بعضهم بعضا إلا غرورا
35:41
Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Halim'dir O, Gafur'dur.
İnnellahe yümsiküs semavati vel erda en tezula ve lein zaleta in emsekehüma min ehadim mim badih innehu kane halımen ğafura
إن ٱلله يمسك ٱلسمـوت وٱلأرض أن تزولا ولئن زالتا إن أمسكهما من أحد من بعدهۦ إنهۥ كان حليما غفورا
35:42
Yeminlerinin tüm gücüyle Allah'a ant içmişlerdi ki, eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerin herhangi birinden çok daha doğru bir gidiş üzere olacaklar. Fakat uyarıcı onlara gelince, bu onlara nefretle kaçıştan başka bir katkı sağlamadı.
Ve aksemu billahi cehde eymanihim lein caehüm nezırul le yekununne ehda min ıhdel ümem felemma caehüm nezırum mazadehüm illa nüfura
وأقسموا بٱلله جهد أيمـنهم لئن جاءهم نذير ليكونن أهدى من إحدى ٱلأمم فلما جاءهم نذير ما زادهم إلا نفورا
35:43
Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgahladılar. Oysaki tezgahlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın!
İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
ٱستكبارا فى ٱلأرض ومكر ٱلسيئ ولا يحيق ٱلمكر ٱلسيئ إلا بأهلهۦ فهل ينظرون إلا سنت ٱلأولين فلن تجد لسنت ٱلله تبديلا ولن تجد لسنت ٱلله تحويلا
35:44
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından bunlardan daha zorluydular. Göklerde de yerde de Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Alim'dir O, Kadir'dir.
E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveh ve ma kanellahü li yucizehu min şeyin fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen kadıraw
أولم يسيروا فى ٱلأرض فينظروا كيف كان عـقبة ٱلذين من قبلهم وكانوا أشد منهم قوة وما كان ٱلله ليعجزهۥ من شىء فى ٱلسمـوت ولا فى ٱلأرض إنهۥ كان عليما قديرا
35:45
Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir.
Ve lev yüahızüllahün nase bima kesebu ma terake ala zahriha min dabbetiv ve lakiy yüahhıruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm fe innellahe kane bi ıbadihı besıyra
ولو يؤاخذ ٱلله ٱلناس بما كسبوا ما ترك على ظهرها من دابة ولـكن يؤخرهم إلى أجل مسمى فإذا جاء أجلهم فإن ٱلله كان بعبادهۦ بصيرا
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.