Becoming false, untrue, wrong, incorrect, fictitious, spurious, unfounded, unsound, vain, unreal, worthless, futile, unprofitable, ineffectual, devoid of virtue, null, void or of no accountA thing perishing or becoming lostBecoming idle, unoccupied or without workDiverted from profitable enterprises (in this life or the next)Jesting, joking or not serious in conversationBecoming or being courageous, brave, strong hearted (in war or fight)Pursuit of vain, frivolous diversion or sport, ignorant conductIblees, Satan, devils or enchantersOne who says a thing in which there is no truth or reality, embellishing speech with lies.
Yanlış, gerçek dışı, yanlış, yanlış, hayali, düzmece, asılsız, çürük, boş, gerçek dışı, değersiz, nafile, kârsız, etkisiz, erdemden yoksun, hükümsüz, hükümsüz ya da önemsiz olmak Yok olan ya da kaybolan bir şey Aylak, boş ya da boş olmak İş Kârlı girişimlerden (bu hayatta veya sonraki hayatta) Şaka yapmak, şakalaşmak veya konuşmada ciddi olmamak Cesur olmak veya olmak, cesur, yürekli (savaşta veya savaşta) Boşuna, anlamsız oyalanma veya spor peşinde koşma, cahil davranışlar, Şeytan, şeytanlar veya Sihirbazlar Kendisinde hakikat ve hakikat olmayan bir şeyi söyleyen, sözü yalanlarla süsleyen kimse.
ب ط ل kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler