To have much earth, have dust in the hands, dusty, be destitute, poverty, neediness, misery, suffering loss. Poor man intimately acquainted with his mother earth. He sank from the wealth.Soil/earth/dust. Cemetery, burial-place, grave.Contemporary friend, companion, match/fellow/equal, suiting the age and matching in all other aspects, peer, one having similar tastes/habits/views.Breast, breast bones, chest, ribs.
Toprağı çok olmak, eli tozlu olmak, tozlu olmak, yoksul olmak, fakirlik, muhtaçlık, sefalet, ziyana uğramak. Zavallı adam toprak anasını yakından tanıyordu. Servetten battı. Toprak veya toprak veya toz. Mezarlık, defin yeri, mezar. Çağdaş arkadaş, refakatçi, kibrit veya hemcins veya dengi, yaşına uygun ve diğer tüm yönleriyle eşleşen, akran, benzer zevklere veya alışkanlıklara veya görüşlere sahip olan. Göğüs, göğüs kemikleri, göğüs, kaburgalar.
ت ر ب kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler