To inspire, to make or render obligatory/necessary, settle a thing firmly, decree/ordain/pronounce a thing, to establish, be unavoidable, decide a thing judicially, necessitate a thing, wish good for someone, to be soft/yielding/crummy/easily broken, crumble or break into small bits, break into pieces, to be cheerful/brisk/lively/sprightly, cut or cut off a thing.
İlham vermek, farz veya lüzumlu kılmak, bir şeyi sağlam bir şekilde yerleştirmek, bir şeyi hükmetmek veya takdir etmek veya ilân etmek, bir şeyi tesis etmek, kaçınılmaz olmak, bir şeye yargıyla karar vermek, bir şeyi zorunlu kılmak, bir kimse için hayır dilemek, yumuşak veya boyun eğmek veya ufalanmış veya kolayca kırılmış, parçalanmış veya küçük parçalara ayrılmak, parçalara ayrılmak, neşeli veya canlı veya canlı veya canlı olmak, bir şeyi kesmek veya kesmek.
ح ت م kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler