To be changed, come in between, pass by. To be altered or transmuted or changed, to shift or turn from one thing to another, to be shifted or transferred, to move or remove, to become crooked or uneven, shift from one's way or direction or manner, shift or move from one's place, to be shifted or moved to another place, to withdraw or recede from a covenant/compact/agreement/engagement, leap and seat oneself firmly on the back of his beast or horse, to pass, to revolve and pass, become complete, intervene as a seperation/partition/fence/barrier/obstacle/obstruction, to intervene and prevent conjunction or communication, to pour out or forth, make or pronounce a thing to be absurd/inconsistent/self-contradictory/unreal/impossible, to desire or seek a thing using skill/management/blandishment/artifice, seek or endevour a person to do a thing, almost congealed or freezing, look sharply or intently or cast ones eyes on a person, to strike or desire to strike a person with a whip, reckon a person, esteem a person weak, practice evasion or elusion, practice artifice or artful contrivance or device against a person, to trick or plot, practice strategem.
Değişmek, araya girmek, geçmek. Değiştirilmek, dönüştürülmek veya değiştirilmek, bir şeyden diğerine geçmek veya çevrilmek, kaydırılmak veya nakledilmek, taşınmak veya uzaklaştırılmak, eğri veya düzensiz olmak, birinin yolundan, yönünden veya tarzından kaymak, yerinden kaymak veya hareket etmek , başka bir yere taşınmak veya taşınmak, bir ahitten veya sözleşmeden veya sözleşmeden veya sözleşmeden çekilmek veya geri çekilmek, sıçrayıp hayvanının veya atının sırtına sıkıca oturmak, geçmek, dönmek ve geçmek, tam olmak, müdahale etmek bir ayırma veya bölme veya çit veya engel veya engel veya engel olarak, araya girmek ve birleşmeyi veya iletişimi önlemek, dışarı veya dışarı dökmek, bir şeyi absürt veya tutarsız veya kendi içinde çelişkili veya gerçek dışı veya imkansız kılmak veya telaffuz etmek, arzu etmek veya beceri veya yönetim veya yumuşaklık veya hile kullanarak bir şey aramak, bir şeyi yapmak için bir kişiyi aramak veya çabalamak, neredeyse donmuş veya donmuş, keskin veya dikkatli bakmak veya bir kişiye gözlerini dikmek, bir kişiye kamçı ile vurmak veya vurmak arzusu , Hesaba katmak bir kişiye, zayıf bir kişiye değer vermek, kaçınma veya kaçma, bir kişiye karşı hile veya hileli düzen veya düzen uygulama, hile veya komplo kurma, strateji uygulama.
ح و ل kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler