To pull/strip/throw/cast something off, to be removed from or divested of, to forsake allegiance/obedience to someone, to repudiate or renounce someone, to ransom off, to contend with someone, to come off or fall off, become disjointed/seperated/displaced, to go away secretly, to annull/dissolve/break a pact or covenant, divorce one's wife for a ransom given by her, grow insane or diabolically possessed, to be gripped with weakness and fear/fright, say or do what one pleases (without care or fear of blame), play in games of hazard (for stakes laid by both players to be taken by the winner), to be of vitious or immoral conduct
Bir şeyi çekmek veya soymak veya atmak veya atmak, ondan uzaklaştırmak veya elden çıkarmak, birine biat veya itaatten vazgeçmek, birini reddetmek veya ondan vazgeçmek, fidye vermek, biriyle çekişmek, çıkmak veya düşmek, kopuk veya ayrılmış veya yerinden edilmiş, gizlice uzaklaşmak, bir anlaşmayı veya ahdi feshetmek veya feshetmek veya bozmak, birinin verdiği bir fidye için karısını boşamak, delirmek veya şeytani bir şekilde ele geçirmek, zayıflık ve korku veya korkuya kapılmak, diyelim veya canının istediğini yapmak (dikkatsizlik veya suçlama korkusu olmadan), tehlike oyunlarında oynamak (her iki oyuncunun da bahisleri kazanan tarafından alınması için), hain veya ahlaksız davranışta bulunmak
خ ل ع kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler