To be empty, vacant, void, destitute, unoccupied, to be free from fault or a thing or affair, free of accusation or suspicion, to be alone or without any companion, meet with one in a vacant/unoccupied place, to pass away, to dismiss, let loose or let go a thing, permit or allow a thing, to forsake/relinquish/desert/abandon a thing, to be distant/remote/aloof/far from a thing, be at leisure, unoccupied (unemployed).
Boş, boş, boş, kimsesiz, meskensiz, kusurdan veya bir şeyden veya olaydan ari olmak, suçlama veya şüpheden uzak olmak, yalnız veya refakatçisiz olmak, boş veya boş bir yerde biriyle buluşmak, vefat etmek , bir şeyi reddetmek, salıvermek veya salıvermek, bir şeye izin vermek veya izin vermek, bir şeyi terk etmek veya terk etmek veya terk etmek veya terk etmek, bir şeyden uzak veya uzak veya uzak veya uzak olmak, boşta olmak, boş (işsiz) olmak .
خ ل و kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler