he separated/divided or put apart a thing from another thing, made a separation/partition, distinct/plain/clear/manifest, explain in detail, to distinguish, deciding between two things (e.g. what is true and what is not), distinct portion/section.FASALA: To set apart, separate, distinguish, set a limit, part, depart, decide, set out, divide into parts, expatiate into detail, make clear (statement), distinct, judge, narrate a thing with all its particulars. FASLUN: Distinguishing, DecisiveMUFASSALAN: Clearly explainedFUSSILAT: DetailedMUFASSALAT: Fully detailed
bir şeyi başka bir şeyden ayırdı veya ayırdı veya ayırdı, ayırma veya bölme yaptı, belirgin veya açık veya açık veya açık, ayrıntılı olarak açıklamak, ayırt etmek, iki şey (örneğin neyin doğru ve neyin doğru olmadığı) arasında karar vermek, farklı FASALA: Bir şeyi ayırmak, ayırmak, ayırt etmek, sınır koymak, bölmek, ayrılmak, karar vermek, yola çıkmak, parçalara ayırmak, ayrıntıya inmek, açıklığa kavuşturmak (ifade), ayırt etmek, yargılamak, bir şeyi tümü ile anlatmak. onun özellikleri. FASLUN: Ayırt edici, KararlıMUFASSALAN: Açıkça anlatılmışFUSSILAT: AyrıntılıMUFASSALAT: Tümüyle ayrıntılı
ف ص ل kelimesinden türemiş Kuran da geçen bütün kelimeler