Dil Göster/Sakla
Yunus (Yunus) suresi


Yunus (Yunus) suresi Kuranın 10. suresidir. Yunus suresi iniş sırasına göre ise 51. sıradadır.

Yunus suresi Yunus anlamına gelmektedir. Toplam da 109 ayet den oluşmaktadır. Yunus suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Yunus suresi, peygamber Yunus'un adını almıştır. Bu surenin İslam peygamberi Muhammed ve takipçilerinin Mekke'den Medine'ye hicretinden önce indirildiğine inanılır, bu nedenle Mekke suresi olarak bilinir.

Sure, Hz. Muhammed'in zamanında ortaya çıkan bazı yanlış inanınçlara karşı bir açıklama ve cevap olarak indirilmiştir. Özellikle, Mekkeli müşrikler, Kuran'ın uydurma olduğuna inanıyorlar ve ilahi ya da kutsal olarak bütünlüğünü sorguluyorlardı. 2. ayette Muhammed'den alaycı bir şekilde "büyücü" veya "büyücü" olarak söz ettiklerinden bahsetmektedir. Sure onları, yollarını değiştirmezlerse başlarına gelecek olan belaya karşı uyarır.

Surenin adını aldığı 93. ayet de Yunus Peygamberin anlatılması, hepsi helak olan Musa, Lut ve Nuh topluluklarının aksine, uyarıya kulak verdikleri için kurtulan bir topluluğa örnek olarak gösterilmektedir.  Bu, doğru yola girenleri bekleyen rahmeti göstermek içindir ve hidayeti aramak ve gerçeği kabul etmek için geç olmadığını göstermektedir.

Surenin ilk ayetleri (1-70), İslam ve ona inanmayanlar arasında tartışmaya dayalı bir diyalog sunar. Kalan ayetler, tümü İslam'da peygamber olarak kabul edilen Nuh, Musa ve Yunus'un hikayelerini içerir.

10:1
Elif, Lam, Ra. İşte sana hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri.
Elif lam ra tilke ayatül kitabil hakım
الر تلك ءايـت ٱلكتـب ٱلحكيم
10:2
"İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür." dediler.
E kane linnasi aceben en evhayna ila racülim minhüm en enzirin nase ve beşşirillezıne amenu enne lehüm kademe sıdkın ınde rabbihim kalel kafirune inne haza le sahırum mübın
أكان للناس عجبا أن أوحينا إلى رجل منهم أن أنذر ٱلناس وبشر ٱلذين ءامنوا أن لهم قدم صدق عند ربهم قال ٱلكـفرون إن هـذا لسـحر مبين
10:3
Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine egemenik kurup iş ve oluşu çekip çeviren Allah'tır. O'nun izni olmadıkça hiçbir şefaatçı devreye giremez. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz. Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz?
İnne rabbe kümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yüdebbirul emr ma min şefıın illa mim badi iznih zalikümüllahü rabbüküm fabüduh efela tezekkerun
إن ربكم ٱلله ٱلذى خلق ٱلسمـوت وٱلأرض فى ستة أيام ثم ٱستوى على ٱلعرش يدبر ٱلأمر ما من شفيع إلا من بعد إذنهۦ ذلكم ٱلله ربكم فٱعبدوه أفلا تذكرون
10:4
Allah'tan hak bir vaat olarak hepinizin dönüşü yalnız O'nadır. Yaratılışı başlatır, sonra yarattıklarını varlık alanına ardarda çıkarır ki, iman edip hayra ve barışa yönelik amelleri yerli yerince sergileyenleri ödüllendirsin. Küfre dalanlara gelince, onlar için, nankörlük edip gerçeği örtmeleri yüzünden, kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap öngörülmüştür.
İleyhi merciuküm cemıa vadellahi hakka innehu yebdeül halka sümme yüıydühu li yecziyellezıne amenu ve amilus salihati bil kıst vellezıne keferu lehüm şerabüm min hamımiv ve azabün elımüm bima kanu yekfürun
إليه مرجعكم جميعا وعد ٱلله حقا إنهۥ يبدؤا ٱلخلق ثم يعيدهۥ ليجزى ٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت بٱلقسط وٱلذين كفروا لهم شراب من حميم وعذاب أليم بما كانوا يكفرون
10:5
Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor.
Hüvellezı cealeş şemse dıyaev vel kamera nurav ve kadderahu menazile li talemu adedes sinıne vel hısab ma halekallahü zalike illa bil hakk yüfassılül ayati li kavmiy yalemun
هو ٱلذى جعل ٱلشمس ضياء وٱلقمر نورا وقدرهۥ منازل لتعلموا عدد ٱلسنين وٱلحساب ما خلق ٱلله ذلك إلا بٱلحق يفصل ٱلـايـت لقوم يعلمون
10:6
Şu bir gerçek ki, geceyle gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız ayetler vardır.
İnne fıhtilafil leyli ven nehari ve ma halekallahü fis semavati vel erdı le ayatil li kavmiy yettekun
إن فى ٱختلـف ٱليل وٱلنهار وما خلق ٱلله فى ٱلسمـوت وٱلأرض لـايـت لقوم يتقون
10:7
Şu bir gerçek ki, bize kavuşmayı ummayanlar, iğreti hayatla tatmin bulup onunla rahatlayanlar ve ayetlerimizden uzaklaşıp gaflete dalanlar,
İnnellezıne la yercune likaena ve radu bil hayatid dünya vatmeennu biha vellezıne hüm an ayatina ğafilun
إن ٱلذين لا يرجون لقاءنا ورضوا بٱلحيوة ٱلدنيا وٱطمأنوا بها وٱلذين هم عن ءايـتنا غـفلون
10:8
Kazandıkları şeyler yüzünden varış yerleri ateş olacakların ta kendileridir.
Ülaike mevahümün naru bima kanu yeksibun
أولـئك مأوىهم ٱلنار بما كانوا يكسبون
10:9
İman edip haya ve barışa yönelik amel sergileyenlere gelince, Rableri onları imanlarıyla doğruya ve güzele iletir. Nimetlerle dolu cennetlerde onların altlarından ırmaklar akacaktır.
İnnellezıne amenu ve amilus salihati yehdıhim rabbühüm bi ımanihim tecrı min tahtihimül enharu fı cennatin neıym
إن ٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت يهديهم ربهم بإيمـنهم تجرى من تحتهم ٱلأنهـر فى جنـت ٱلنعيم
10:10
Orada onların yakarışı, "Tespih ederiz seni ey Allahımız!" ve birbirlerine esenlik dilemeleri, "Selam!" şeklindedir. Ve onların son çağırışları şudur: Bütün övgüler alemlerin Rabbi Allah'adır.
Davahüm fıha sübhanekellahümme ve tehıyyetühüm fıha selam ve ahıru davahüm enil hamdü lillahi rabbil alemın
دعوىهم فيها سبحـنك ٱللهم وتحيتهم فيها سلـم وءاخر دعوىهم أن ٱلحمد لله رب ٱلعـلمين
10:11
Allah, insanlara şerri, onların hayrı acele istedikleri gibi çabucak verseydi, ecellerinin onlara ulaşmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Ama biz, bize kavuşmayı ummayanları kendi azgınlıkları içinde körü körüne bocalamaya bırakırız.
Ve lev yüaccilüllahü lin nasiş şerratıcalehüm bil hayri le kudiye ileyhim ecelühüm fe nezerullezıne la yercune likaena fı tuğyanihim yamehun
ولو يعجل ٱلله للناس ٱلشر ٱستعجالهم بٱلخير لقضى إليهم أجلهم فنذر ٱلذين لا يرجون لقاءنا فى طغيـنهم يعمهون
10:12
İnsanlara zorluk dokunduğu zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bize yalvarır. Ama sıkıntısını çözdüğümüzde, kendisine dokunan bir zorluk yüzünden bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider. Haksızlığa/aşırılığa sapanlara, yapmakta oldukları, işte böyle süslü gösterilmiştir.
Ve iza messel insaned durru deanna li cembihı ev kaıden ev kaima felemma keşefna anhü durrahu merra keel lem yeduna ila durrim messeh kezalike züyyine lil müsrifıne ma kanu yamelun
وإذا مس ٱلإنسـن ٱلضر دعانا لجنبهۦ أو قاعدا أو قائما فلما كشفنا عنه ضرهۥ مر كأن لم يدعنا إلى ضر مسهۥ كذلك زين للمسرفين ما كانوا يعملون
10:13
Yemin olsun ki, biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.
Ve le kad ehleknel kurune min kabilküm lemma zalemu ve caethüm rusülühüm bil beyyinati ve ma kanu li yüminu kezalike neczil kavmel mücrimın
ولقد أهلكنا ٱلقرون من قبلكم لما ظلموا وجاءتهم رسلهم بٱلبينـت وما كانوا ليؤمنوا كذلك نجزى ٱلقوم ٱلمجرمين
10:14
Sonra onların ardından yeryüzünde sizi halefler kıldık ki, nasıl iş yapacağınızı görelim.
Sümme cealnaküm halaife fil erdı mim badihim li nenzura keyfe tamelun
ثم جعلنـكم خلـئف فى ٱلأرض من بعدهم لننظر كيف تعملون
10:15
Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim."
Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne la yercune likaeneti bi kuranin ğayri haza ev beddilh kul ma yekunü lı en übeddilehu min tilkai nefsı in ettebiu illa ma yuha ileyy innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym
وإذا تتلى عليهم ءاياتنا بينـت قال ٱلذين لا يرجون لقاءنا ٱئت بقرءان غير هـذا أو بدله قل ما يكون لى أن أبدلهۥ من تلقائ نفسى إن أتبع إلا ما يوحى إلى إنى أخاف إن عصيت ربى عذاب يوم عظيم
10:16
De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?"
Kul lev şaellahü ma televtühu aleyküm ve la edraküm bihı fe kad lebistü fıküm umüram min kablih e fela takılun
قل لو شاء ٱلله ما تلوتهۥ عليكم ولا أدرىكم بهۦ فقد لبثت فيكم عمرا من قبلهۦ أفلا تعقلون
10:17
Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler.
Fe men azlemü mimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe vi ayatih innehu la yüflihul mücrimun
فمن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا أو كذب بـايـتهۦ إنهۥ لا يفلح ٱلمجرمون
10:18
Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.
Ve yabüdune min dunillahi ma la yedurruhüm ve la yenfeuhüm ve yekulune haülai şüfeaüna ındellah kul etünebbiunellahe bima la yalemü fis semavati ve la fil ard sübhanehu ve teala amma yaşrikun
ويعبدون من دون ٱلله ما لا يضرهم ولا ينفعهم ويقولون هـؤلاء شفعـؤنا عند ٱلله قل أتنبـون ٱلله بما لا يعلم فى ٱلسمـوت ولا فى ٱلأرض سبحـنهۥ وتعـلى عما يشركون
10:19
İnsanlar bir tek ümmetten başka değilken ihtilafa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz öne geçmemiş olsaydı, tartışıp durdukları konuda aralarında hüküm verilir/iş mutlaka bitirilirdi.
Ve ma kanen nasü illa ümmetev vahıdeten fahtelefu ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudiye beynehüm fıma fıhi yahtelifun
وما كان ٱلناس إلا أمة وحدة فٱختلفوا ولولا كلمة سبقت من ربك لقضى بينهم فيما فيه يختلفون
10:20
Şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Gayb, Allah'ın tekelinde. Hadi bekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim."
Ve yekulune lev la ünzile aleyhi ayetüm mir rabbih fe kul innemel ğaybü lillahi fentezıru innı meaküm minel müntezırın
ويقولون لولا أنزل عليه ءاية من ربهۦ فقل إنما ٱلغيب لله فٱنتظروا إنى معكم من ٱلمنتظرين
10:21
İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan sonra bir rahat tattırdığımızda, ayetlerimiz hakkında hemen bir tuzak sergilerler. De ki: "Tuzak kurma bakımından Allah daha hızlıdır." Zaten, resullerimiz, kurmakta oldukları tuzakları kaydediyorlar.
Ve iza ezaknen nase rahmetem mim badi darrae messethüm iza lehüm merun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun
وإذا أذقنا ٱلناس رحمة من بعد ضراء مستهم إذا لهم مكر فى ءاياتنا قل ٱلله أسرع مكرا إن رسلنا يكتبون ما تمكرون
10:22
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latif bir rüzgarla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız."
Hüvellezı yüseyyiruküm fil berri vel bahr hatta iza küntüm fil fülk ve cerayne bihim bi rıyhın tayyibetiv ve ferihu biha caetha rıhun asıfüv ve caehümül mevcü min külli mekaniv ve zannu ennehüm ühıyta bihim deavüllahe muhlisıyne lehüd dın lein enceytena min hazihı le nekunenne mineş şakirın
هو ٱلذى يسيركم فى ٱلبر وٱلبحر حتى إذا كنتم فى ٱلفلك وجرين بهم بريح طيبة وفرحوا بها جاءتها ريح عاصف وجاءهم ٱلموج من كل مكان وظنوا أنهم أحيط بهم دعوا ٱلله مخلصين له ٱلدين لئن أنجيتنا من هـذهۦ لنكونن من ٱلشـكرين
10:23
Ama Allah onları kurtarınca, hiç vakit geçirmeden yeryüzünde haksızlığa sapıp azgınlaşırlar. Ey insanlar! Şu iğreti hayatın menfaati için yaptığınız azgınlık ve taşkınlık yalnız sizin aleyhinizedir. Bir süre sonra bize döndürüleceksiniz ve yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
Felemma encahüm izahüm yebğune fil erdı bi ğayril hakk ya eyyühennasü innema bağyüküm ala enfüsiküm metaal hayatid dünya sümme ileyna merciuküm fe nünebbiüküm bima küntüm tamelun
فلما أنجىهم إذا هم يبغون فى ٱلأرض بغير ٱلحق يـأيها ٱلناس إنما بغيكم على أنفسكم متـع ٱلحيوة ٱلدنيا ثم إلينا مرجعكم فننبئكم بما كنتم تعملون
10:24
Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.
İnnema meselül hayatid dünya ke main enzelnahü mines semai fahteleta bihı nebatül erdı mimma yekülün nasü vel enam hatta iza ehazetil erdu zuhrufeha vezzeyyenet ve zanne ehlüha ennehüm kadirune aleyha etaha emruna leylen ev neharan fe cealnaha hasıyden ke el lem tağne bil ems kezalike nüfessılül ayati li kavmiy yetefekkerun
إنما مثل ٱلحيوة ٱلدنيا كماء أنزلنـه من ٱلسماء فٱختلط بهۦ نبات ٱلأرض مما يأكل ٱلناس وٱلأنعـم حتى إذا أخذت ٱلأرض زخرفها وٱزينت وظن أهلها أنهم قـدرون عليها أتىها أمرنا ليلا أو نهارا فجعلنـها حصيدا كأن لم تغن بٱلأمس كذلك نفصل ٱلـايـت لقوم يتفكرون
10:25
Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini dosdoğru bir yola kılavuzlar.
Vallahü yedu ila daris selam ve yehdı mey yeşaü ila sıratım müstekıym
وٱلله يدعوا إلى دار ٱلسلـم ويهدى من يشاء إلى صرط مستقيم
10:26
Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada.
Lillezıne ahsenül husna ve ziyadeh ve la yerheku vücuhehüm kateruv ve la zilleh ülaike ashabül cenneh hüm fıha halidun
للذين أحسنوا ٱلحسنى وزيادة ولا يرهق وجوههم قتر ولا ذلة أولـئك أصحـب ٱلجنة هم فيها خـلدون
10:27
Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde.
Vellezıne kesebüs seyyiati cezaü seyyietim bi misliha ve terhekuhüm zilleh ma lehüm minellahi min asım keennema uğşiyet vücuhühüm kıtaam minel leyli muslima ülaike ashabün nar hüm fıha halidun
وٱلذين كسبوا ٱلسيـات جزاء سيئة بمثلها وترهقهم ذلة ما لهم من ٱلله من عاصم كأنما أغشيت وجوههم قطعا من ٱليل مظلما أولـئك أصحـب ٱلنار هم فيها خـلدون
10:28
Gün olur, onları bir araya toplarız; sonra şirke batmışlara sesleniriz: "Siz ve ortak yaptıklarınız, yerlerinize!" Aralarını ayırmışızdır. Allah'a ortak tuttukları şöyle haykırır: "Siz sadece bize kulluk/ibadet etmiyordunuz."
Ve yevme nahşüruhüm cemıan sümme nekulü lillezıne eşraku mekaneküm entüm ve şürakaüküm fe zeyyelna beynehüm ve kale şürakaühüm ma küntüm iyyana tabüdun
ويوم نحشرهم جميعا ثم نقول للذين أشركوا مكانكم أنتم وشركاؤكم فزيلنا بينهم وقال شركاؤهم ما كنتم إيانا تعبدون
10:29
"Sizinle bizim aramızda tanık olarak Allah yeter. Doğrusu, biz sizin ibadetinizden tamamen habersizdik."
Fe kefa billahi şehıdem beynena ve beyneküm in künna an ıbadetiküm leğafilın
فكفى بٱلله شهيدا بيننا وبينكم إن كنا عن عبادتكم لغـفلين
10:30
İşte orada, her benlik önceden gönderdiği şeyi kendisi deneyecektir. Hepsi gerçek Mevla'larına döndürülmüş, iftira aracı yaptıkları şeyler kendilerini koyup gitmiştir.
Hünalike teblu küllü nefsim ma eslefet ve ruddu ilellahi mevlahümül hakkı ve dalle anhüm ma kanu yefterun
هنالك تبلوا كل نفس ما أسلفت وردوا إلى ٱلله مولىهم ٱلحق وضل عنهم ما كانوا يفترون
10:31
Sor: "Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya o işitme gücünün ve gözlerin sahibi kim? Kim çıkarıyor ölüden diriyi ve kim çıkarıyor diriden ölüyü? Kim çekip çeviriyor iş ve oluşu?" Hemen, "Allah!" diyecekler. De ki: "Hala kendinize gelmiyor musunuz?"
Kul mey yerzükuküm mines semai vel erdı emmey yemliküs sema vel ebsara ve mey yuhricül hayye minle miyyiti ve yuhricül meyyite minel hayyi ve mey yüdebbirul emr fe seyekulunellah fe kul efela tettekun
قل من يرزقكم من ٱلسماء وٱلأرض أمن يملك ٱلسمع وٱلأبصـر ومن يخرج ٱلحى من ٱلميت ويخرج ٱلميت من ٱلحى ومن يدبر ٱلأمر فسيقولون ٱلله فقل أفلا تتقون
10:32
İşte bu Allah'tır sizin Hak Rabbiniz. Hak'tan sonra, sapıklıktan başka ne kalır ki? Peki, nasıl oluyor da yüz geri döndürülüyorsunuz?
Fe zalikümüllahü rabbükümülhakk fe maza ba7del hakkı illed dalal fe enna tusrafun
فذلكم ٱلله ربكم ٱلحق فماذا بعد ٱلحق إلا ٱلضلـل فأنى تصرفون
10:33
Bu, budur! Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, "Onlar iman etmezler!" sözü gerçekleşmiştir.
Kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezıne feseku ennehüm la yüminun
كذلك حقت كلمت ربك على ٱلذين فسقوا أنهم لا يؤمنون
10:34
De ki: "Ortak tuttuklarınız içinde, yaratışa başlayan, sonra, yarattığını çevirip bir daha yaratan kim var?" De ki: "Allah! Yaratışı başlatır, sonra onu çevirip yeniden yaratır. O halde nasıl oluyor da başka bir yöne döndürülüyorsunuz?"
Kul hel min şürakaiküm mey yebdeül halka sümme yüıydüh kulillahü yebdeül halkü sümme yüıydühu fe enna tüfekun
قل هل من شركائكم من يبدؤا ٱلخلق ثم يعيدهۥ قل ٱلله يبدؤا ٱلخلق ثم يعيدهۥ فأنى تؤفكون
10:35
Şunu da söyle: "Ortak tuttuklarınızdan kim var hakka götüren?" De ki: "Allah götürür hakka. Hakka götürebilen mi izlenmeye daha layıktır yoksa kılavuzlanmadıkça yolu bulamayan mı? Peki, ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz siz?"
Kul hel min şürakaiküm mey yehdı ilel hakk kulillahü yehdı lil hakk e fe mey yehdı ilel hakkı ehakku ey yüttebea emmel la yehiddı illa ey yühda fe ma leküm keyfe tahkümun
قل هل من شركائكم من يهدى إلى ٱلحق قل ٱلله يهدى للحق أفمن يهدى إلى ٱلحق أحق أن يتبع أمن لا يهدى إلا أن يهدى فما لكم كيف تحكمون
10:36
Onların çoğu sanıdan başka bir şeyin ardınca gitmiyor. Doğrusu da şu ki sanı, haktan hiçbir şey ifade etmez. Allah, onların yaptıklarını iyice bilmektedir.
Ve ma yettebiu ekseruhüm illa zanna innez zanne la yuğnı minel hakkı şeya innellahe alımüm bima yefalun
وما يتبع أكثرهم إلا ظنا إن ٱلظن لا يغنى من ٱلحق شيـا إن ٱلله عليم بما يفعلون
10:37
Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Alemlerin Rabbi'ndendir o.
Ve ma kane hazel kuranü ey yüftera min dunillahi ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıylel kitabi la raybe fıhi mir rabbil alemın
وما كان هـذا ٱلقرءان أن يفترى من دون ٱلله ولـكن تصديق ٱلذى بين يديه وتفصيل ٱلكتـب لا ريب فيه من رب ٱلعـلمين
10:38
Yoksa, "onu uydurdu" mu diyorlar! De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz Allah dışında, elinizin yettiklerini de çağırın da onun benzeri bir sure ortaya çıkarın."
Em yekulunefterah kul fetu bi suratim mislihı vedu menistetatüm min dunillahi in küntüm sadikıyn
أم يقولون ٱفترىه قل فأتوا بسورة مثلهۦ وٱدعوا من ٱستطعتم من دون ٱلله إن كنتم صـدقين
10:39
Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu!
Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma yetihim tevılüh kezalike kezzebellezıne min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın
بل كذبوا بما لم يحيطوا بعلمهۦ ولما يأتهم تأويلهۥ كذلك كذب ٱلذين من قبلهم فٱنظر كيف كان عـقبة ٱلظـلمين
10:40
İçlerinden buna inanacak var, inanmayacak var. Bozguncuları Rabbin daha iyi bilir.
Ve minhüm mey yüminü bihı ve minhüm mel la yüminü bih ve rübbüke alemü bil müfsidın
ومنهم من يؤمن بهۦ ومنهم من لا يؤمن بهۦ وربك أعلم بٱلمفسدين
10:41
Seni yalanladılarsa şöyle söyle: "Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım."
Ve in kezzebuke fe kul lı amelı ve leküm amelüküm entüm berıune mimma amelü ve ene berıüm mimma tamelun
وإن كذبوك فقل لى عملى ولكم عملكم أنتم بريـون مما أعمل وأنا برىء مما تعملون
10:42
İçlerinde sana kulak verenler de vardır. Peki, sağırlara sen mi işittireceksin? Hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa!
Ve minhüm mey yestemiune ileyk e fe ente tüsmius summe ve lev kanu la yakılun
ومنهم من يستمعون إليك أفأنت تسمع ٱلصم ولو كانوا لا يعقلون
10:43
Onlardan sana bakanlar da vardır. Peki, körlere sen mi kılavuzluk edeceksin? Hele, kalp gözleriyle de görmüyorlarsa!
Ve minhüm mey yenzuru ileyk e fe ente tehdil umye ve lev kanu la yübsırun
ومنهم من ينظر إليك أفأنت تهدى ٱلعمى ولو كانوا لا يبصرون
10:44
Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar.
İnnellahe la yazlimün nase şeyev ve lakinnen nase enfüsehüm yazlimun
إن ٱلله لا يظلم ٱلناس شيـا ولـكن ٱلناس أنفسهم يظلمون
10:45
Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır.
Ve yevme yahşüruhüm keel lem yelbesu illa saatem minen nehar iyetearafune beynehüm kad hasirallezıne kezzebu bi likaillahi ve ma kanu mühtedın
ويوم يحشرهم كأن لم يلبثوا إلا ساعة من ٱلنهار يتعارفون بينهم قد خسر ٱلذين كذبوا بلقاء ٱلله وما كانوا مهتدين
10:46
Onlara vaat ettiğimizin bazısını sana göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bizedir. Sonunda Allah, işlemiş olduklarına tanıklık edecektir.
Ve imma nüriyenneke badallezı neıdühüm ev neteveffeyenneke fe ileyna merciuhüm sümmellahü şehıdün ala ma yefalun
وإما نرينك بعض ٱلذى نعدهم أو نتوفينك فإلينا مرجعهم ثم ٱلله شهيد على ما يفعلون
10:47
Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar.
Ve likülli ümmetir rasul fe iza cae rasulühüm kudiye beynehüm bil kıstı ve hüm la yuzlemun
ولكل أمة رسول فإذا جاء رسولهم قضى بينهم بٱلقسط وهم لا يظلمون
10:48
Diyorlar ki: "Doğru sözlülerseniz bu vaat ne zaman?"
Ve yekulune meta hazel vadü in küntüm sadikıyn
ويقولون متى هـذا ٱلوعد إن كنتم صـدقين
10:49
De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler."
Kul la emlikü li nefsı darrav ve la nefan illa ma şaellah likülli ümmetinecel iza cae ecelühüm fe la yestehırune saatev ve la yestakdimun
قل لا أملك لنفسى ضرا ولا نفعا إلا ما شاء ٱلله لكل أمة أجل إذا جاء أجلهم فلا يستـخرون ساعة ولا يستقدمون
10:50
Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size gündüzün veya geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?"
Kul eraeytüm in etaküm azabühu beyaten ev neharam maza yestacilü minhül mücrimun
قل أرءيتم إن أتىكم عذابهۥ بيـتا أو نهارا ماذا يستعجل منه ٱلمجرمون
10:51
O azap başınıza patladıktan sonra mı iman ettiniz! Şimdi mi? Hani onu aceleden isteyip duruyordunuz?
E sümme iza ma vekaa amentüm bih al ane ve kad küntüm bihı testacilun
أثم إذا ما وقع ءامنتم بهۦ ءالــن وقد كنتم بهۦ تستعجلون
10:52
Sonra, zulmedenlere şöyle denecek: " O uzun süreli azabı tadın! Kazandığınız şeyler dışında bir şeyle cezalandırılmayacaksınız!"
Sümme kıyle lillezıne zalemu zuku azabel huld hel tüczevne illa bima küntüm teksibun
ثم قيل للذين ظلموا ذوقوا عذاب ٱلخلد هل تجزون إلا بما كنتم تكسبون
10:53
Soruyorlar sana: "Doğru mu bu?" De ki: "Evet! Rabbime yemin ederim, o doğrunun ta kendisidir! Ve siz ondan yakayı kurtaramayacaksınız."
Ve yestembiuneke ehakkun hu kul ı ve rabbı innehu lehakkuv ve ma entüm bi mucizın
ويستنبـونك أحق هو قل إى وربى إنهۥ لحق وما أنتم بمعجزين
10:54
Zulmetmiş her benlik, yeryüzündekiler kendinin olsa, kurtulmak için tümünü fidye verecektir. Azabı gördüklerinde pişmanlğı ta içlerinde duyarlar. Aralarında adaletle hükmedilmiştir. Asla zulme uğratılmazlar!
Ve lev enne li külli nefsin zalemet ma fil erdı leftedet bih ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve kudiye beynehüm bil kıstı ve hüm la yuzlemun
ولو أن لكل نفس ظلمت ما فى ٱلأرض لٱفتدت بهۦ وأسروا ٱلندامة لما رأوا ٱلعذاب وقضى بينهم بٱلقسط وهم لا يظلمون
10:55
Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar.
E la inne lillahi ma fis semavati vel ard e la inne vadellahi hakkuv ve lakinne ekserahüm la yalemun
ألا إن لله ما فى ٱلسمـوت وٱلأرض ألا إن وعد ٱلله حق ولـكن أكثرهم لا يعلمون
10:56
O, hayat verir, O öldürür. O'na döndürüleceksiniz.!
Hüve yuhyı ve yümıtü ve ileyhi türceun
هو يحىۦ ويميت وإليه ترجعون
10:57
Ey insanlar! İşte, size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi.
Ya eyyühen nasü kad caetküm mevızatüm mir rabbiküm ve şifaül lima fis suduri ve hüdev ve rahmetül lil müminın
يـأيها ٱلناس قد جاءتكم موعظة من ربكم وشفاء لما فى ٱلصدور وهدى ورحمة للمؤمنين
10:58
De ki: "Allah'ın lütfuyla, O'nun rahmetiyle, sadece onunla sevinip ferahlasınlar! O, onların toplayıp yığdıklarından hayırlıdır."
Kul bi fadlillahi ve bi rahmetihı fe bi zalike felyefrahu hüve hayrum mimma yecmeun
قل بفضل ٱلله وبرحمتهۦ فبذلك فليفرحوا هو خير مما يجمعون
10:59
De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"
Kul e raeytüm ma enzelellahü leküm mir rizkın fe cealtüm minhü haramev ve halala kul allahü ezine leküm em alellahi tefterun
قل أرءيتم ما أنزل ٱلله لكم من رزق فجعلتم منه حراما وحلـلا قل ءالله أذن لكم أم على ٱلله تفترون
10:60
Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar.
Ve ma zannüllezıne yefterune alellahil kezibe yevmel kıyameh innellahe lezu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahüm la yeşkürun
وما ظن ٱلذين يفترون على ٱلله ٱلكذب يوم ٱلقيـمة إن ٱلله لذو فضل على ٱلناس ولـكن أكثرهم لا يشكرون
10:61
Bir iş ve oluşta bulunsan, Kur'an'dan bir şey okusan; herhangi bir iş yapsanız, siz ona dalıp gitmişken biz üstünüzde mutlaka tanıklarız. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey, ondan daha küçüğü de daha büyüğü de Rabbinden uzakta/gizli kalmaz; tümü apaçık bir kitaptadır.
Ve ma tekunü fı şeniv ve ma tetlu minhü min kuraniv ve la tamelune min amelin illa künna aleyküm şühuden iz tüfıdune fıh ve ma yazübü ar rabbike mim miskali zirratin fil erdı ve la fis semai ve la asğara min zalike ve la ekbera illa fı kitabim mubın
وما تكون فى شأن وما تتلوا منه من قرءان ولا تعملون من عمل إلا كنا عليكم شهودا إذ تفيضون فيه وما يعزب عن ربك من مثقال ذرة فى ٱلأرض ولا فى ٱلسماء ولا أصغر من ذلك ولا أكبر إلا فى كتـب مبين
10:62
Gözünüzü açın! Allah'ın velileri için hiçbir korku yoktur. Tasaya da düşmezler onlar.
E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun
ألا إن أولياء ٱلله لا خوف عليهم ولا هم يحزنون
10:63
Onlar inanmış, takvaya sarılmışlardır.
Ellezıne amenu ve kanu yettekun
ٱلذين ءامنوا وكانوا يتقون
10:64
Dünya hayatında da ahirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.
Lehümül büşra fil hayated dünya ve fil ahırah la tebdıle li kelimatillah zalike hüvel fevzül azıym
لهم ٱلبشرى فى ٱلحيوة ٱلدنيا وفى ٱلـاخرة لا تبديل لكلمـت ٱلله ذلك هو ٱلفوز ٱلعظيم
10:65
Onların sözü seni üzmesin. Tüm onur ve kudret Allah'ındır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Ve la yahzünke kavlühüm innel ızzete lillahi cemıa hüves semıul alım
ولا يحزنك قولهم إن ٱلعزة لله جميعا هو ٱلسميع ٱلعليم
10:66
Gözünüzü açın! Göklerde kim var yerde kim varsa Allah'ındır! Allah'ın yanında başka şeylere yalvaranlar, ortak koştuklarına uymuyorlar/Allah'ın yanında ortaklara yalvaranlar neyin ardı sıra gidiyorlar? Onlar sadece sanıya uyuyorlar ve onlar sadece saçmalıyorlar.
E la inne lillahi men fis semavati ve men fil ard ve ma yettebiullezıne yedune min dunillahi şüraka iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun
ألا إن لله من فى ٱلسمـوت ومن فى ٱلأرض وما يتبع ٱلذين يدعون من دون ٱلله شركاء إن يتبعون إلا ٱلظن وإن هم إلا يخرصون
10:67
O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuşkusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır.
Hüvellezı ceale lekümül leyle li zalike le ayatil li kavmiy yesmeun
هو ٱلذى جعل لكم ٱليل لتسكنوا فيه وٱلنهار مبصرا إن فى ذلك لـايـت لقوم يسمعون
10:68
"Allah çocuk edindi!" dediler. Haşa! Allah bundan arınmıştır! O Gani'dir, hiçbir şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde, söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi söylüyorsunuz?
Kalüttehazellahü veleden sübhaneh hüvel ğaniyy lehu ma fis semavati ve ma fil ard in ındeküm min sültanim bi haza e tekulune alellahi ma la talemun
قالوا ٱتخذ ٱلله ولدا سبحـنهۥ هو ٱلغنى لهۥ ما فى ٱلسمـوت وما فى ٱلأرض إن عندكم من سلطـن بهـذا أتقولون على ٱلله ما لا تعلمون
10:69
De ki: "Allah hakkında yalan düzüp iftira edenler iflah etmeyeceklerdir!"
Kul innillezıne yefterune alellahil kezibe la yüflihun
قل إن ٱلذين يفترون على ٱلله ٱلكذب لا يفلحون
10:70
Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleri bize! Sonra biz, inkar ettikerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız.
Metaun fid dünya sümme ileyna merciuhum sümme nüzıkuhümül azabeş şedıde bima kanu yekfürun
متـع فى ٱلدنيا ثم إلينا مرجعهم ثم نذيقهم ٱلعذاب ٱلشديد بما كانوا يكفرون
10:71
Onlara Nuh'un haberini de oku! Hani, toplumuna şöyle demişti: "Eğer benim konumum ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa artık ben, Allah'a dayandım. Siz de ortaklarınızla bir araya gelip işinize bakın. Yapacağınız şey size bir kaygı da vermesin, hükmünüzü bana uygulayın. Ve bana fırsat da vermeyin."
Vetlü aleyhim nebee nuh iz kale li kavmihı ya kavmi in kane kebüra aleyküm mekamı ve tezkırıı bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltü fe ecmiu emraküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm aleyküm ğummeten sümmakdu ileyye ve la tünzırun
وٱتل عليهم نبأ نوح إذ قال لقومهۦ يـقوم إن كان كبر عليكم مقامى وتذكيرى بـايـت ٱلله فعلى ٱلله توكلت فأجمعوا أمركم وشركاءكم ثم لا يكن أمركم عليكم غمة ثم ٱقضوا إلى ولا تنظرون
10:72
"Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi."
Fe in tevelleytüm fe ma seeltüküm mir ecrv in ecriye illa alellahi ve ümirtü en ekune minel müslimın
فإن توليتم فما سألتكم من أجر إن أجرى إلا على ٱلله وأمرت أن أكون من ٱلمسلمين
10:73
Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!
Fe kezzebuhü fe necceynahü ve min meahu fil fülki ve cealnahüm halaife ve ağraknellezıne kezzebu bi ayatina fenzur keyfe kane akıbetül münzerın
فكذبوه فنجينـه ومن معهۥ فى ٱلفلك وجعلنـهم خلـئف وأغرقنا ٱلذين كذبوا بـايـتنا فٱنظر كيف كان عـقبة ٱلمنذرين
10:74
Nuh'un ardından birçok resulleri daha toplumlarına gönderdik. Onlara açık-seçik kanıtlar getirdiler. Ama onlar daha önceden yalanladıkları şeye bir türlü inanmadılar. Azgınlığa sapanların kalplerini biz, işte böyle mühürleriz.
Sümme beasna mim badihı rusülen ila kavmihim fe cauhüm bil beyyinati fe ma kanu li yüminu bima kezzebu bihı min kabl kezalike natbeu ala kulubil mutedın
ثم بعثنا من بعدهۦ رسلا إلى قومهم فجاءوهم بٱلبينـت فما كانوا ليؤمنوا بما كذبوا بهۦ من قبل كذلك نطبع على قلوب ٱلمعتدين
10:75
Onların ardından da Musa ile Harun'u ayetlerimiz eşliğinde Firavun ve kurmaylarına gönderdik. Kibre saptılar ve günahkar bir topluluk oldular.
Sümme beasna mim badihim musa ve harune ila firavne ve meleihı bi ayatina festekberu ve kanu kavmem mücrimın
ثم بعثنا من بعدهم موسى وهـرون إلى فرعون وملإيهۦ بـايـتنا فٱستكبروا وكانوا قوما مجرمين
10:76
Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür."
Fe lemma caehümül hakku min ındina kalu inne haza le sıhrum mübın
فلما جاءهم ٱلحق من عندنا قالوا إن هـذا لسحر مبين
10:77
Musa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur."
Kale musa e tekulune lil hakkı lemma caeküm e sıhrun haza ve la yüflihus sahırun
قال موسى أتقولون للحق لما جاءكم أسحر هـذا ولا يفلح ٱلسـحرون
10:78
Dediler ki: "Sen bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden bizi çeviresin de bu toprakta devlet ve ululuk ikinizin olsun diye mi geldin? Biz, ikinize de inanmıyoruz."
Kalu e citena li telfitena amma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekümel kibriyaü fil ard ve ma nahnü leküma bi müminın
قالوا أجئتنا لتلفتنا عما وجدنا عليه ءاباءنا وتكون لكما ٱلكبرياء فى ٱلأرض وما نحن لكما بمؤمنين
10:79
Firavun seslendi: "Tüm bilgin büyücüleri huzuruma getirin!"
Ve kale firavnütunı bi külli sahırin alım
وقال فرعون ٱئتونى بكل سـحر عليم
10:80
Büyücüler gelince, Musa onlara şöyle dedi: "Ortaya koyma gücünde olduğunuz şeyleri sergileyin."
Felemma caes seharatü kale lehüm musa elku ma entüm mülkun
فلما جاء ٱلسحرة قال لهم موسى ألقوا ما أنتم ملقون
10:81
Onlar hünerlerini ortaya koyunca Musa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez."
Fe lemma elkav kale musa ma citüm bihis sıhr innellahe seyübtılüh innellahe la yuslihu amelel müfsidın
فلما ألقوا قال موسى ما جئتم به ٱلسحر إن ٱلله سيبطلهۥ إن ٱلله لا يصلح عمل ٱلمفسدين
10:82
"Ve suçlular hoş görmese de Allah, hakkı, kelimeleriyle ortaya çıkarıp kanıtlayacaktır."
Ve yühıkkullahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun
ويحق ٱلله ٱلحق بكلمـتهۦ ولو كره ٱلمجرمون
10:83
Firavun ve kodamanlarının kendilerine kötülük etmelerinden korktukları için, kavmi arasından bir gençlik grubu dışında hiç kimse Musa'ya inanmadı. Çünkü Firavun, o toprakta gerçekten çok üstündü ve gerçekten sınır tanımaz azgınlardan biriydi.
Fe ma amene li musa illa zürriyyetüm min kavmihı ala havfim min firavne ve meleihim ey yeftinehüm ve inne firavne lealin fil ard ve innehu le minel müsrifın
فما ءامن لموسى إلا ذرية من قومهۦ على خوف من فرعون وملإيهم أن يفتنهم وإن فرعون لعال فى ٱلأرض وإنهۥ لمن ٱلمسرفين
10:84
Musa dedi ki: "Ey toplumum! Eğer Allah'a inanmışsanız, müslümanlarsanız/Allah'a teslim olanlarsanız yalnız Allah'a dayanıp güvenin!"
Ve kale musa ya kavmi in küntüm amentüm billahi fealleyhi tevekkelu in küntüm müslimın
وقال موسى يـقوم إن كنتم ءامنتم بٱلله فعليه توكلوا إن كنتم مسلمين
10:85
Şöyle yakardılar: "Yalnız Allah'a dayandık. Rabbimiz! Bizleri, zulmedenler toplumu için bir imtihan aracı yapma!"
Fe kalu alellahi tevekkelna rabbena la tecalna fitnetel lil kavmiz zalimın
فقالوا على ٱلله توكلنا ربنا لا تجعلنا فتنة للقوم ٱلظـلمين
10:86
"O küfre sapmış toplumdan rahmetinle bizi kurtar!"
Ve neccina bi rahmetike minel kavmil kafirun
ونجنا برحمتك من ٱلقوم ٱلكـفرين
10:87
Musa'ya ve kardeşine şunu vahyettik: Kavminiz için kendilerini yerleştirmek üzere Mısır'da evler hazırlayın. Evlerinizi kıble yapın/karşılıklı yapın ve namazı/duayı yerine getirin! İnananlara müjde ver.
Ve evhayna ila musa ve ehıyhi en tebevvea likavmiküma bi mısra büyutev vecalu büyuteküm kıbletev ve ekıymus salah ve beşşiril müminın
وأوحينا إلى موسى وأخيه أن تبوءا لقومكما بمصر بيوتا وٱجعلوا بيوتكم قبلة وأقيموا ٱلصلوة وبشر ٱلمؤمنين
10:88
Musa şöyle dedi: "Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına şu geçici hayatta debdebe verdin, mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür, kalplerini şiddetle sık ki, acıklı azabı görünceye kadar inanmasınlar!"
Ve kale musa rabbena inneke ateyte firavne ve melehu zınetev ve emvalen fil hayetid dünya rabbena li yüdıllu an sebılik rabbenatmis ala emvalihim veşdüd ala kulubihim fe la yüminu hatta yeravül azabel elım
وقال موسى ربنا إنك ءاتيت فرعون وملأهۥ زينة وأمولا فى ٱلحيوة ٱلدنيا ربنا ليضلوا عن سبيلك ربنا ٱطمس على أمولهم وٱشدد على قلوبهم فلا يؤمنوا حتى يروا ٱلعذاب ٱلأليم
10:89
Allah cevap verdi: "İkinizin duası kabul edildi. Doğruluktan şaşmayın! İlimden nasipsizlerin yolunu izlemeyin!"
Kale kad ücıbet davetüküma festekıyma ve la tettebianni sebılellezıne la yalemun
قال قد أجيبت دعوتكما فٱستقيما ولا تتبعان سبيل ٱلذين لا يعلمون
10:90
Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: "İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de O'na teslim olanlardanım."
Ve cavezna bi benı israilil bahra fe etbeahüm firavnü ve cünudühu bağyev ve adva hatta iza edrakehül ğaraku kale amentü ennehu la ilahe illezı amenet bihı benu israile ve ene minel müslimın
وجـوزنا ببنى إسرءيل ٱلبحر فأتبعهم فرعون وجنودهۥ بغيا وعدوا حتى إذا أدركه ٱلغرق قال ءامنت أنهۥ لا إلـه إلا ٱلذى ءامنت بهۦ بنوا إسرءيل وأنا من ٱلمسلمين
10:91
"Şimdi mi? Daha önce isyan etmiş, bozgunculardan olmuştun."
Al ane ve kad asayte kablü ve künte minel müfsidın
ءالــن وقد عصيت قبل وكنت من ٱلمفسدين
10:92
"Bugün senin bedenini kurtaracağız ki, arkandan gelenlere bir ibret olasın. Ama insanların çoğu bizim ayetlerimizden gerçekten habersiz bulunuyor."
Fel yevme nüneccıke bi bedenike li tekune limen halfeke ayeh ve inne kesıram minen nasi an ayatina le ğafilun
فٱليوم ننجيك ببدنك لتكون لمن خلفك ءاية وإن كثيرا من ٱلناس عن ءايـتنا لغـفلون
10:93
Yemin olsun, biz, İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve kendilerine temiz yiyeceklerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Ve le kad bevvena benı israıle mübevvee sıdkıv ve razaknahüm minet tayyibat femahtelefu hatta caehümül ılm inne rabbeke yakdıy beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun
ولقد بوأنا بنى إسرءيل مبوأ صدق ورزقنـهم من ٱلطيبـت فما ٱختلفوا حتى جاءهم ٱلعلم إن ربك يقضى بينهم يوم ٱلقيـمة فيما كانوا فيه يختلفون
10:94
Şayet sen, sana indirdiğimizden kuşkulanmakta isen, senden önce kitabı okuyanlara sor. Yemin olsun, hak sana Rabbinden gelmiştir. O halde, sakın kuşkulananlardan olma!
Fe in künte fı şekkim mimma enzelna ileyke feselillezıne yakraunel kitab min kablike le kad caekel hakku mir rabbike fe la tekununne minel mümterın
فإن كنت فى شك مما أنزلنا إليك فسـل ٱلذين يقرءون ٱلكتـب من قبلك لقد جاءك ٱلحق من ربك فلا تكونن من ٱلممترين
10:95
Ve sakın ayetlerimizi yalanlayanlardan olma, yoksa hüsrana düşenlerden olursun.
Ve la tekunenne minellezıne kezzebu bi ayatillahi fe tekune minel hasirın
ولا تكونن من ٱلذين كذبوا بـايـت ٱلله فتكون من ٱلخـسرين
10:96
Aleyhlerine Rabbinin kelimesi hak olanlar iman etmezler;
İnnellezıne hakkat aleyhim kelimetü rabbike la yüminun
إن ٱلذين حقت عليهم كلمت ربك لا يؤمنون
10:97
Tüm ayetler onlara gelse bile. Ta, o korkunç azabı görünceye kadar.
Ve lev caethüm küllü ayetin hatta yeravül azabel elım
ولو جاءتهم كل ءاية حتى يروا ٱلعذاب ٱلأليم
10:98
Bir kent inansa da imanı kendisine yarar sağlasa ya! Yunus'un kavmi müstesna. Onlar inanınca, dünya hayatında rezillik azabını üstlerinden kaldırmış ve kendilerini belirli bir süreye kadar nimetlendirmiştik.
Fe lev la kanet karyetün amenet fe nefealna ımanüha illa kavme yunüs lemma amenu keşefna anhüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve mettanahüm ila hıyn
فلولا كانت قرية ءامنت فنفعها إيمـنها إلا قوم يونس لما ءامنوا كشفنا عنهم عذاب ٱلخزى فى ٱلحيوة ٱلدنيا ومتعنـهم إلى حين
10:99
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların tümü toplu halde mutlaka iman ederlerdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın!
Ve lev şae rabbüke le amene men fil erdı küllühüm cemıa e fe ente tükrihün nase hatta yekunu müminın
ولو شاء ربك لـامن من فى ٱلأرض كلهم جميعا أفأنت تكره ٱلناس حتى يكونوا مؤمنين
10:100
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.
Ve ma kane li nefsin en tümine illa bi iznillah ve yecalür ricse alellezıne la yakılun
وما كان لنفس أن تؤمن إلا بإذن ٱلله ويجعل ٱلرجس على ٱلذين لا يعقلون
10:101
De ki: "Göklerde ve yerde neler var/neler oluyor, bir bakın!" O ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiçbir işine yaramaz.
Kulinzuru maza fis semavati vel ard ve ma tuğnil ayatü ven nüzüru an kavmil la yüminun
قل ٱنظروا ماذا فى ٱلسمـوت وٱلأرض وما تغنى ٱلـايـت وٱلنذر عن قوم لا يؤمنون
10:102
Onlar, sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibisini bekliyorlar. De ki: "Bekleyin! Sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim."
Fe hel yentezırune illa misle eyyamillezıne halev min kablihim kul fentezuru innı meaküm minel müntezırın
فهل ينتظرون إلا مثل أيام ٱلذين خلوا من قبلهم قل فٱنتظروا إنى معكم من ٱلمنتظرين
10:103
Sonunda biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız.
Sümme nüneccı rusülena vellezıne amenü kezalik hakkan aleyna nüncil müminın
ثم ننجى رسلنا وٱلذين ءامنوا كذلك حقا علينا ننج ٱلمؤمنين
10:104
De ki: "Ey insanlar, benim dinimden kuşkuda iseniz, ben sizin Allah'ın berisinden kulluk ettiklerinize kulluk etmeyeceğim. Tam aksine ben, sizin canınızı alacak olan Allah'a kulluk edeceğim. Bana, müminlerden olmam emredildi."
Kul ya eyyühen nasü in küntüm fı şekkim min dını fe la abüdüllezıne tabüdune min dunillahi ve lakin abüdüllahellezı yeteveffaküm ve ümirtü en ekune minel müminun
قل يـأيها ٱلناس إن كنتم فى شك من دينى فلا أعبد ٱلذين تعبدون من دون ٱلله ولـكن أعبد ٱلله ٱلذى يتوفىكم وأمرت أن أكون من ٱلمؤمنين
10:105
Şu da emredildi: "Yüzünü, bir hanif olarak dine çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Ve en ekım vecheke lid dıni hanıfa ve la tekunenne minel müşrikın
وأن أقم وجهك للدين حنيفا ولا تكونن من ٱلمشركين
10:106
"Allah'ın berisinden, sana yarar sağlamayacak ve zarar veremeyecek şeylere yakarma! Eğer bunu yaparsan mutlaka zalimlerden olursun."
Ve la tedu min dunillahi ma la yenfeuke ve la yedurruk fe in fealte fe inneke izem minez zalimın
ولا تدع من دون ٱلله ما لا ينفعك ولا يضرك فإن فعلت فإنك إذا من ٱلظـلمين
10:107
Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kaldıracak olan başkası değil, yine O'dur. O sana bir hayır dilerse, O'nun lütfunu reddedecek yoktur. Kullarından dilediğini lütfuyla nasiplendirir. Gafur'dur O, Rahim'dir.
Ve iy yemseskellahü bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve iy yüridke bi hayrin fe la radde li fadlih yüsıybü bihı mey yeşaü min ıbadih ve hüvel ğafurur rahıym
وإن يمسسك ٱلله بضر فلا كاشف لهۥ إلا هو وإن يردك بخير فلا راد لفضلهۦ يصيب بهۦ من يشاء من عبادهۦ وهو ٱلغفور ٱلرحيم
10:108
De ki: "Ey insanlar! Şu bir gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil değilim."
Kul ya eyyühen nasü kad caekümül hakku mir rabbiküm fe menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ene aleyküm bi vekıl
قل يـأيها ٱلناس قد جاءكم ٱلحق من ربكم فمن ٱهتدى فإنما يهتدى لنفسهۦ ومن ضل فإنما يضل عليها وما أنا عليكم بوكيل
10:109
Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hakimlerin en hayırlısıdır.
Vettebıma yuha ileyke vasbir hatta yahkümellah ve hüve hayrul hakimın
وٱتبع ما يوحى إليك وٱصبر حتى يحكم ٱلله وهو خير ٱلحـكمين
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.