Dil Göster/Sakla
Meryem (Maryam) suresi


Meryem (Maryam) suresi Kuranın 19. suresidir. Meryem suresi iniş sırasına göre ise 44. sıradadır.

Meryem suresi Meryem anlamına gelmektedir. Toplam da 98 ayet den oluşmaktadır. Maryam suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Bu Kuran suresi adını İsa'nın annesi olan ve Hıristiyan inancındaki Meryem Ana'dan almıştır. İsa'nın doğumuna kadar olan olayları anlatır. Surenin metni, İshak, Yakup, Musa, Harun, İsmail, İdris, Adem, Zekeriya ve Nuh gibi bilinen birçok peygamberlere de atıfta bulunur. Kadın adını taşıyan tek suredir.

Mekke'de indirildiğine inanılan erken bir Mekke suresidir. Bölümün ana teması, Tanrı'nın varlığı hakkındadır. Isa'nın hikayesini ayrıntılarıyla ele alır. 

Zekeriya bir evlat için dua eder ve Yahya ona bir oğul olarak verilir. Sure ayrıca Meryem'in mucizevi hikayesinden ve İsa'nın doğumundan da bahseder. Bu sure, Allah'ın oğlu olmadığını ve tüm varlıkların Allah tarafından yaratıldığını açıkça ortaya koymaktadır. 

Allah, kendi dinini değiştirerek onun farklı versiyonlarını oluşturan Hıristiyanların ve Yahudilerin nasıl cezaya çarptırılacağı konusunda uyarmaktadır. İbrahim peygamberin hikayesi de bu surede ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Allah tek Efendi dir (Rab) ve hiçbir benzeri yoktur. Müminler ve kafirler arasındaki fark ve Kıyamet günü ve ne zaman ölü dirilecek ve yargılanacak gibi konular bu sure de anlatılmaktadır.

19:1
Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
Kef ha ya ayn sad
كهيعص
19:2
Rabbinin rahmetinin, Zekeriyya kuluna anılışıdır bu...
Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya
ذكر رحمت ربك عبدهۥ زكريا
19:3
Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,
İz nada rabbehu nidaen hafiyya
إذ نادى ربهۥ نداء خفيا
19:4
Şöyle demişti: "Rabbim, işte karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu. Sana yakarma/senin için çağrı yapma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht/zorluk ve şiddet yanlısı olmadım."
Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer rasü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekıyya
قال رب إنى وهن ٱلعظم منى وٱشتعل ٱلرأس شيبا ولم أكن بدعائك رب شقيا
19:5
"Ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla;
Ve innı hıftül mevaliye miv veraı ve kanetimraetı akıran feheb lı mil ledünke veliyya
وإنى خفت ٱلمولى من وراءى وكانت ٱمرأتى عاقرا فهب لى من لدنك وليا
19:6
Ki hem bana mirasçı olsun hem de Yakub hanedanına mirasçı olsun. Ve onu hoşnutluğunu kazanmış bir kul eyle, Rabbim."
Yerisüni ve yerisü min ali yakube vecalhü rabbi radıyya
يرثنى ويرث من ءال يعقوب وٱجعله رب رضيا
19:7
Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.
Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem necal lehu min kablü semiyya
يـزكريا إنا نبشرك بغلـم ٱسمهۥ يحيى لم نجعل لهۥ من قبل سميا
19:8
Dedi: "Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım."
Kale rabbi enna yekunü lı ğulamüv ve kanetimraeti akırav ve kad belağtü minel kiberi ıtiyya
قال رب أنى يكون لى غلـم وكانت ٱمرأتى عاقرا وقد بلغت من ٱلكبر عتيا
19:9
"Bu budur." dedi. Rabbin şöyle buyurdu: "Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."
Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şeya
قال كذلك قال ربك هو على هين وقد خلقتك من قبل ولم تك شيـا
19:10
Dedi: "Rabbim, bana bir işaret ver." Cevap verdi: "İşaretin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşmamandır."
Kale rabbical lı ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya
قال رب ٱجعل لى ءاية قال ءايتك ألا تكلم ٱلناس ثلـث ليال سويا
19:11
Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "sabah-akşam tespih edin" diye işaret verdi.
Fe harace ala kavmihı minel mıhrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya
فخرج على قومهۦ من ٱلمحراب فأوحى إليهم أن سبحوا بكرة وعشيا
19:12
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya
يـيحيى خذ ٱلكتـب بقوة وءاتينـه ٱلحكم صبيا
19:13
Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.
Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekıyya
وحنانا من لدنا وزكوة وكان تقيا
19:14
Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil.
Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asıyya
وبرا بولديه ولم يكن جبارا عصيا
19:15
Selam olsun ona, doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün.
Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yübasü hayya
وسلـم عليه يوم ولد ويوم يموت ويوم يبعث حيا
19:16
Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir mekana çekilmişti.
Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkıyya
وٱذكر فى ٱلكتـب مريم إذ ٱنتبذت من أهلها مكانا شرقيا
19:17
Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.
Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya
فٱتخذت من دونهم حجابا فأرسلنا إليها روحنا فتمثل لها بشرا سويا
19:18
Meryem demişti: "Ben senden, Rahman'a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dikkatli ol."
Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya
قالت إنى أعوذ بٱلرحمـن منك إن كنت تقيا
19:19
Ruh dedi: "Ben, sadece Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan bağışlamak için buradayım."
Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya
قال إنما أنا رسول ربك لأهب لك غلـما زكيا
19:20
Dedi: "Benim nasıl oğlum olur; bana herhangi bir insan dokunmadı. Ben bir kahpe de değilim."
Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesnı beşeruv ve lem ekü beğıyya
قالت أنى يكون لى غلـم ولم يمسسنى بشر ولم أك بغيا
19:21
Dedi: "İşte böyle! Rabbin buyurdu ki: 'O benim için çok kolaydır. Böyle olması onu, insanlara bir mucize ve bizden bir rahmet yapmamız içindir. Hükme bağlanmış bir iştir bu."
Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li necalehu ayetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdıyya
قال كذلك قال ربك هو على هين ولنجعلهۥ ءاية للناس ورحمة منا وكان أمرا مقضيا
19:22
Ona gebe kaldı. Ardından da onunla uzak bir mekana çekildi.
Fe hamelethü fentebezet bihı mekanen kasıyya
فحملته فٱنتبذت بهۦ مكانا قصيا
19:23
Nihayet doğum sancısı onu, bir hurma ağacının kütüğüne götürdü. "Ah dedi, keşke daha önce ölseydim, keşke unutulup gitseydim."
Fe ecaehel mehadu ila cizın nahleh kaletya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya
فأجاءها ٱلمخاض إلى جذع ٱلنخلة قالت يـليتنى مت قبل هـذا وكنت نسيا منسيا
19:24
Altından ona şöyle seslendi: "Tasalanma, Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirdi."
Fe nadaha min tahtiha ella tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya
فنادىها من تحتها ألا تحزنى قد جعل ربك تحتك سريا
19:25
"Hurma ağacının kütüğünü kendine doğru salla, üzerine olgun, taze hurma dökülecektir."
Ve hüzzı ileyki bi cizın nahleti tüsakıt aleyki rutaben ceniyya
وهزى إليك بجذع ٱلنخلة تسـقط عليك رطبا جنيا
19:26
"Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: 'Ben Rahman için oruç adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım."
Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya
فكلى وٱشربى وقرى عينا فإما ترين من ٱلبشر أحدا فقولى إنى نذرت للرحمـن صوما فلن أكلم ٱليوم إنسيا
19:27
Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!"
Fe etet bihı kavmeha tahmilüh kalu ya meryemü le kad citi şeyen feryya
فأتت بهۦ قومها تحملهۥ قالوا يـمريم لقد جئت شيـا فريا
19:28
"Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir adam değildi. Annen de bir kahpe değildi."
Ya uhte harune ma kane ebukimrae seviv ve ma kanet ümmüki beğıyya
يـأخت هـرون ما كان أبوك ٱمرأ سوء وما كانت أمك بغيا
19:29
Meryem, çocuğa işaret etti. Dediler: "Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?"
Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükelimü men kane fil mehdi sabiyya
فأشارت إليه قالوا كيف نكلم من كان فى ٱلمهد صبيا
19:30
Sabi dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yaptı."
Kale innı abdüllahi ataniyel kitabe ve cealenı nebiyya
قال إنى عبد ٱلله ءاتىنى ٱلكتـب وجعلنى نبيا
19:31
"Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı/duayı, zekatı önerdi."
Ve cealenı mübaraken eyne ma küntü ve evsanı bis salati vez zekati ma dümtü hayya
وجعلنى مباركا أين ما كنت وأوصـنى بٱلصلوة وٱلزكوة ما دمت حيا
19:32
"Anneme iyilik etmemi önerdi. Beni zorba bir eşkıya yapmadı."
Ve berram bi validetı ve lem yecalnı cebbaran şekıyya
وبرا بولدتى ولم يجعلنى جبارا شقيا
19:33
"Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün."
Vesselamü aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme übasü hayya
وٱلسلـم على يوم ولدت ويوم أموت ويوم أبعث حيا
19:34
İşte Meryem'in oğlu İsa budur! Hakkında kuşku ve çelişmeye düştükleri şeyin doğrusu bu sözdür.
Zalike ıysebnü meryem kavlel hakkıllezı fıhi yemterun
ذلك عيسى ٱبن مريم قول ٱلحق ٱلذى فيه يمترون
19:35
Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, ona sadece "Ol!" der, o hemen oluverir.
Ma kane lillahi ey yettehıze miv veledin sübhaneh iza kada emran fe innema yekulü lehu küm fe yekun
ما كان لله أن يتخذ من ولد سبحـنهۥ إذا قضى أمرا فإنما يقول لهۥ كن فيكون
19:36
Şüphesiz, Allah, benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin. Dosdoğru yol budur.
Ve innellahe rabbı ve rabbüküm fabüduh haza sıratum müstekıym
وإن ٱلله ربى وربكم فٱعبدوه هـذا صرط مستقيم
19:37
Kendi aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Büyük bir günün tanıklığından ötürü vay o inkarcıların haline!
Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne keferu mim meşhedi yevmin azıym
فٱختلف ٱلأحزاب من بينهم فويل للذين كفروا من مشهد يوم عظيم
19:38
Bize gelecekleri gün neler işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün, açık bir sapıklık içindedirler.
Esmıbihim ve ebsır yevme yetunena lakiniz zalimunel yevme fı dalalim mübın
أسمع بهم وأبصر يوم يأتوننا لـكن ٱلظـلمون ٱليوم فى ضلـل مبين
19:39
Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.
Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudıyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yüminun
وأنذرهم يوم ٱلحسرة إذ قضى ٱلأمر وهم فى غفلة وهم لا يؤمنون
19:40
Yeryüzüne ve üzerindekilere biz mirasçı olacağız, biz! Ve bize döndürülecekler.
İnna nahnü nerisül erda ve men aleyha ve ileyna yürceun
إنا نحن نرث ٱلأرض ومن عليها وإلينا يرجعون
19:41
Kitap'ta İbrahim'i de an. O, özü-sözü doğru bir peygamberdi.
Vezkür fil kitabi ibrahım innehu kane sıddıkan nebiyya
وٱذكر فى ٱلكتـب إبرهيم إنهۥ كان صديقا نبيا
19:42
Hani, babasına demişti ki: "Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar sağlamayan şeylere niçin kulluk ediyorsun?"
İz kale li ebıhi ya ebeti lime tabüdü ma la yesmeu ve la yübsıru ve la yuğnı anke şeya
إذ قال لأبيه يـأبت لم تعبد ما لا يسمع ولا يبصر ولا يغنى عنك شيـا
19:43
"Babacığım, bana ilimden, sana ulaşmayan bir nasip geldi. O halde bana uy ki, seni düzgün bir yola ileteyim!"
Ya ebeti innı kad caenı minel ılmi ma lem yetike fettebını ehdike sıratan seviyya
يـأبت إنى قد جاءنى من ٱلعلم ما لم يأتك فٱتبعنى أهدك صرطا سويا
19:44
"Babacığım, şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan Rahman'a isyan etmişti."
Ya ebeti la tabüdiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asıyya
يـأبت لا تعبد ٱلشيطـن إن ٱلشيطـن كان للرحمـن عصيا
19:45
"Babacığım, ben sana Rahman'dan bir azap dokunmasından, böylece şeytanın dostu haline gelmenden korkuyorum!"
Ya ebeti ninı ehafü ey yemesseke azabüm miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya
يـأبت إنى أخاف أن يمسك عذاب من ٱلرحمـن فتكون للشيطـن وليا
19:46
Babası dedi: "Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi seni taşlarım! Uzun bir süre uzak kal benden!"
Kale erağıbün ente an alihetı ya ibrahım leil lem tentehi le ercümenneke vehcürnı meliyya
قال أراغب أنت عن ءالهتى يـإبرهيم لئن لم تنته لأرجمنك وٱهجرنى مليا
19:47
Dedi: "Selam sana! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkardır."
Kale selamün aleyk se estağfiru leke rabbı innehu kane bı hafiyya
قال سلـم عليك سأستغفر لك ربى إنهۥ كان بى حفيا
19:48
"Sizden de Allah dışındaki yakardıklarınızdan da ayrılıyorum; Rabbime dua edeceğim. Umarım, Rabbime yakarışımla/Rabbim için çağrımda bahtsızlığa/eşkıyalığa düşmem."
Ve atezilüküm ve ma tedune min dunillahi ve edu rabbı asa ella ekune bi düai rabbı şekıyya
وأعتزلكم وما تدعون من دون ٱلله وأدعوا ربى عسى ألا أكون بدعاء ربى شقيا
19:49
İbrahim, onlardan ve Allah dışında kulluk ettiklerinden uzaklaşınca, ona İshak'ı ve Yakub'u bağışladık ve hepsini peygamber yaptık.
Felemmatezelehüm ve ma yabüdune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve yakub ve küllen cealna nebiyya
فلما ٱعتزلهم وما يعبدون من دون ٱلله وهبنا لهۥ إسحـق ويعقوب وكلا جعلنا نبيا
19:50
Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.
Ve vehebna lehüm mir rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya
ووهبنا لهم من رحمتنا وجعلنا لهم لسان صدق عليا
19:51
Kitap'ta Musa'yı da an. Çünkü o, içtenlik ve dürüstlüğe erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi.
Vezkür fil kitabi musa innehu kane muhlesav ve kane rasulen nebiyya
وٱذكر فى ٱلكتـب موسى إنهۥ كان مخلصا وكان رسولا نبيا
19:52
Ona Tur'un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.
Ve nadeynahü min canibit turil eymeni ve karrabnahü neciyya
ونـدينـه من جانب ٱلطور ٱلأيمن وقربنـه نجيا
19:53
Rahmetimizden ona kardeşi Harun'u bir peygamber olarak armağan ettik.
Ve vehebna lehu mir rahmetina ehahü harune nebiyya
ووهبنا لهۥ من رحمتنا أخاه هـرون نبيا
19:54
Kitap'ta İsmail'i de an. Çünkü o, vaadinde sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi.
Vezkür fil kitabi ismaıyle innehu kane sadikal vadi ve kane rasulen nebiyya
وٱذكر فى ٱلكتـب إسمـعيل إنهۥ كان صادق ٱلوعد وكان رسولا نبيا
19:55
Ailesine namazı/duayı, zekatı emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi.
Ve kane yemüru ehlehu bis salati vez zekati ve kane ınde rabbihı merdıyya
وكان يأمر أهلهۥ بٱلصلوة وٱلزكوة وكان عند ربهۦ مرضيا
19:56
Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.
Vezkür fil kitabi idrıse innehu kane sıddıkan nebiyya
وٱذكر فى ٱلكتـب إدريس إنهۥ كان صديقا نبيا
19:57
Onu yüce bir mekana yükselttik.
Ve rafanahü mekanen aliyya
ورفعنـه مكانا عليا
19:58
İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Adem'in soyundan, Nuh'la birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere kapanırlardı.
Ülaikellezıne enamellahü aleyhim minen nebiyyıne min zürriyyeti ademe ve mimmen hamelna mea nuhıv ve min zürriyyeti ibrahıme ve israıle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayatür rahmani harru süccedev ve bükiyya
أولـئك ٱلذين أنعم ٱلله عليهم من ٱلنبيـن من ذرية ءادم وممن حملنا مع نوح ومن ذرية إبرهيم وإسرءيل وممن هدينا وٱجتبينا إذا تتلى عليهم ءايـت ٱلرحمـن خروا سجدا وبكيا ا
19:59
Ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı/duayı yitirdiler, şehvetlere uydular. Bunlar, azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.
Fe halefe mim badihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya
فخلف من بعدهم خلف أضاعوا ٱلصلوة وٱتبعوا ٱلشهوت فسوف يلقون غيا
19:60
Tövbe eden, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar.
İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şeya
إلا من تاب وءامن وعمل صـلحا فأولـئك يدخلون ٱلجنة ولا يظلمون شيـا
19:61
Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir.
Cennati adninilletı veader rahmanü ıbadehu bil ğayb innehu kane vadühu metiyya
جنـت عدن ٱلتى وعد ٱلرحمـن عبادهۥ بٱلغيب إنهۥ كان وعدهۥ مأتيا
19:62
Orada boş lakırdı değil, yalnızca "selam" işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da hazırdır.
La yesmeune fıha bükratev ve aşiyya
لا يسمعون فيها لغوا إلا سلـما ولهم رزقهم فيها بكرة وعشيا
19:63
Kullarımızdan takva sahibi olanları mirasçı yapacağımız cennet işte budur.
Tilkel cennetülletı nurisü min ıbadina men kane tekıyya
تلك ٱلجنة ٱلتى نورث من عبادنا من كان تقيا
19:64
Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki herşey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.
Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya 58 Ayet secde ayetidir
وما نتنزل إلا بأمر ربك لهۥ ما بين أيدينا وما خلفنا وما بين ذلك وما كان ربك نسيا
19:65
Göklerin, yerin ve bunlar arasındaki şeylerin Rabbidir o. O'na ibadet et ve O'na ibadette sabırlı ol. O'na adaş olacak birini biliyor musun?
Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma fabüdhü vastabir li ıbadetih hel talemü lehu semiyya
رب ٱلسمـوت وٱلأرض وما بينهما فٱعبده وٱصطبر لعبـدتهۦ هل تعلم لهۥ سميا
19:66
Diyor ki insan: "Öldüğüm zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?"
Ve yekulül insanü e iza ma mittü le sevfe uhracü hayya
ويقول ٱلإنسـن أءذا ما مت لسوف أخرج حيا
19:67
Hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.
E ve la yezkürul insanü enna halaknahü min kablü ve lem yekü şeya
أولا يذكر ٱلإنسـن أنا خلقنـه من قبل ولم يك شيـا
19:68
Rabbine yemin olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıyne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya
فوربك لنحشرنهم وٱلشيـطين ثم لنحضرنهم حول جهنم جثيا
19:69
Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız.
Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya
ثم لننزعن من كل شيعة أيهم أشد على ٱلرحمـن عتيا
19:70
Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler oldğunu herkesten iyi biliriz.
Sümme le nahnü alemü billezıne hüm evla biha sıliyya
ثم لنحن أعلم بٱلذين هم أولى بها صليا
19:71
İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.
Ve im minküm illa varidüha kane ala kabbike hatmem makdıyya
وإن منكم إلا واردها كان على ربك حتما مقضيا
19:72
Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.
Sümme nüneccillezınet tekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya
ثم ننجى ٱلذين ٱتقوا ونذر ٱلظـلمين فيها جثيا
19:73
Onlara ayetlerimiz açık-seçik okunduğunda, inkar edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisce daha güzel?"
Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne keferu lillizıne amenu eyyül ferıkayni hayrum mekamev ve ahsenü nediyya
وإذا تتلى عليهم ءايـتنا بينـت قال ٱلذين كفروا للذين ءامنوا أى ٱلفريقين خير مقاما وأحسن نديا
19:74
Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar.
Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasev ve riya
وكم أهلكنا قبلهم من قرن هم أحسن أثـثا ورءيا
19:75
De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekanca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."
Kul men kane fid dalaleti felyemdüd lehür rahmanü medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seyalemune men hüve şerrum mekanev ve adafü cünda
قل من كان فى ٱلضلـلة فليمدد له ٱلرحمـن مدا حتى إذا رأوا ما يوعدون إما ٱلعذاب وإما ٱلساعة فسيعلمون من هو شر مكانا وأضعف جندا
19:76
Allah, doğru yolda olanların hidayetini artırır. Barışa ve hayra yönelik kalıcı işler, Rabbin katında sevapça daha üstün, sonuç bakımından daha hayırlıdır.
Ve yezıdüllahüllezınehtedev hüda vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrum meradda
ويزيد ٱلله ٱلذين ٱهتدوا هدى وٱلبـقيـت ٱلصـلحـت خير عند ربك ثوابا وخير مردا
19:77
Ayetlerimizi inkar edip, "Bana mal da evlat da kesinlikle verilecek." diyeni gördün mü?
E fe raeytellezı kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malev ve veleda
أفرءيت ٱلذى كفر بـايـتنا وقال لأوتين مالا وولدا
19:78
Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa Rahman katında bir söz mü aldı?
Ettaleal ğaybe emittehaze ınder rahmani ahda
أطلع ٱلغيب أم ٱتخذ عند ٱلرحمـن عهدا
19:79
Hayır, hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve onun için azabı uzattıkça uzatacağız.
Kella senektübü ma yekulü ve nemüddü lehu minel azabi medda
كلا سنكتب ما يقول ونمد لهۥ من ٱلعذاب مدا
19:80
O dediklerine biz varis olacağız. Kendisi bir başına bize gelecek.
Ve nerisühu ma yekulü ve yetına ferda
ونرثهۥ ما يقول ويأتينا فردا
19:81
Kendilerine onur ve destek olsunlar diye Allah dışında ilahlar edindiler.
Vettehazu min dunillahi alihetel li yekunu lehüm ızza
وٱتخذوا من دون ٱلله ءالهة ليكونوا لهم عزا
19:82
Hayır, hayır! Onlar, onların ibadetlerini inkar edecekler ve onların aleyhinde düşman kesilecekler.
Kella seyekfürune bi ıbadetihim ve yekunune aleyhim dıdda
كلا سيكفرون بعبادتهم ويكونون عليهم ضدا
19:83
Görmedin mi biz, şeytanları inkarcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
E lem tera enna erselneş şeyatıyne alel kafirıne teüzzühüm ezza
ألم تر أنا أرسلنا ٱلشيـطين على ٱلكـفرين تؤزهم أزا
19:84
Onlar için acele etme. Biz onlar için günleri teker teker sayıyoruz.
Fe la tacel aleyhim innema neuddülehüm adda
فلا تعجل عليهم إنما نعد لهم عدا
19:85
Gün olur, o sakınanları biz, Rahman'ın huzurunda heyet halinde toplarız.
Yevme nahşürul müttekıyne iler rahmani vefda
يوم نحشر ٱلمتقين إلى ٱلرحمـن وفدا
19:86
Suçluları da susuz ve yaya olarak cehenneme sevk ederiz.
Ve nesukul mücrimıne ila cehenneme virda
ونسوق ٱلمجرمين إلى جهنم وردا
19:87
Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkanı bulamazlar.
La yemlikuneş şefaate illa menttehaze ınder rahmani ahda
لا يملكون ٱلشفـعة إلا من ٱتخذ عند ٱلرحمـن عهدا
19:88
"Rahman çocuk edindi." dediler.
Ve kalittehazer rahmanü veleda
وقالوا ٱتخذ ٱلرحمـن ولدا
19:89
Yemin olsun ki siz, çok çirkin bir iddiada bulundunuz.
Le kad citüm şeyen idda
لقد جئتم شيـا إدا
19:90
Bu söz yüzünden neredeyse gökler çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;
Tekadüs semavatü yetefettarne minhü ve tenşekkul erdu ve tehırrul cibalü hedda
تكاد ٱلسمـوت يتفطرن منه وتنشق ٱلأرض وتخر ٱلجبال هدا
19:91
Rahman için çocuk iddia ettiklerinden ötürü.
En deav lirrahmani veleda
أن دعوا للرحمـن ولدا
19:92
Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.
Ve ma yembeğıy lir rahmani ey yettehıze veleda
وما ينبغى للرحمـن أن يتخذ ولدا
19:93
Göklerde ve yerde bulunan herkes, Rahman'a kul olarak gelecektir.
İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda
إن كل من فى ٱلسمـوت وٱلأرض إلا ءاتى ٱلرحمـن عبدا
19:94
Yemin olsun, O onların hepsini kuşatmış ve tamamını tek tek saymıştır.
Le kad ahsahüm ve addehüm adda
لقد أحصىهم وعدهم عدا
19:95
Ve onların hepsi kıyamet günü O'na tek tek gelecektir.
Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda
وكلهم ءاتيه يوم ٱلقيـمة فردا
19:96
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Rahman onlar için bir sevgi oluşturacaktır.
İnnellezıne amenu ve amilus salihati se yecalü lehümür rahmanu vüdda
إن ٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت سيجعل لهم ٱلرحمـن ودا
19:97
Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın.
Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıyne ve tünzira bihı kavmel lüdda
فإنما يسرنـه بلسانك لتبشر به ٱلمتقين وتنذر بهۦ قوما لدا
19:98
Biz onlardan önce de nice kuşaklar helak ettik. Onlardan herhangi birini hissediyor musun, yahut onların bir iniltisini duyuyor musun?
Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühussü minhüm min ehadin ev temeu lehüm rikza
وكم أهلكنا قبلهم من قرن هل تحس منهم من أحد أو تسمع لهم ركزا
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.