Dil Göster/Sakla
Ankebut (Al-Ankabut) suresi


Ankebut (Al-Ankabut) suresi Kuranın 29. suresidir. Ankebut suresi iniş sırasına göre ise 85. sıradadır.

Ankebut suresi Örümcek anlamına gelmektedir. Toplam da 69 ayet den oluşmaktadır. Al-Ankabut suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Mekke'de indirildiğine inanıldığı için Mekke suresi olarak kabul edilir. Bu sure adını 41. ayetten alır.

Sure, Nuh, İbrahim, Lut, Şuayb, Hud, Salih, Musa ve Muhammed'in Allah'ın peygamberleri olduğunu belirtir. Hepsi zorluklara göğüs germişlerdir. Örneğin, Nuh ile sık sık alay edilmiş ve İbrahim ateşe atılmıştır. Fakat Allah, haddi aşan kavimlerini hepsini helâk etmiştir.

Bu sure, müminlere imanda kuvvetli olmalarını, zorluk ve musibetler karşısında pes etmemelerini hatırlatmak için gönderilmiştir. Muhammed'den önceki peygamberlerin hikayeleri, onların takipçilerinin de karşılaştıkları yoldaki zorlukları göstermektedir. Bütün peygamberler kavimleri tarafından reddedilmiş ve zulme uğramıştır.

29:1
Elif, Lam, Mim.
Elif lam mım
الم
29:2
İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar!
E hasiben nasü ey yütraku ey yekulu amenna ve hüm la yüftenun
أحسب ٱلناس أن يتركوا أن يقولوا ءامنا وهم لا يفتنون
29:3
Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.
Ve le kad fetennellezıne min kablihim fe le yalemennellahüllezıne sadeku ve le yalemennel kazibın
ولقد فتنا ٱلذين من قبلهم فليعلمن ٱلله ٱلذين صدقوا وليعلمن ٱلكـذبين
29:4
Yoksa o kötülükleri sergileyenler bizi geçeceklerini mi sandılar! Ne kötü hüküm veriyorlar!
Em hasibellezıne yamelunes seyyiati ey yesbikuna sae ma yahkümun
أم حسب ٱلذين يعملون ٱلسيـات أن يسبقونا ساء ما يحكمون
29:5
Allah'a kavuşmayı umanlara gelince, şu bir gerçek ki, Allah'ın belirlediği vakit mutlaka gelecektir. O, Semi'dir, Alim'dir.
Men kane yercu likaellahi fe inne ecelellahi leat ve hüves semıul alım
من كان يرجوا لقاء ٱلله فإن أجل ٱلله لـات وهو ٱلسميع ٱلعليم
29:6
Ve kim didinir, gayret sarfederse hiç kuşkusuz, kendi benliği lehine gayret sarfetmiş olur. Gerçek olan şu ki, Allah, alemlere muhtaç olmaktan uzak, mutlak bir Gani'dir.
Ve men cahede fe innema yücahidü li nefsih innellahe le ğaniyyün anil alemın
ومن جـهد فإنما يجـهد لنفسهۦ إن ٱلله لغنى عن ٱلعـلمين
29:7
İman edip hayra/barışa yönelik hareketler sergileyenlere gelince, biz onların çirkinliklerini elbette ki örteceğiz! Ve biz onları, yapmakta oldukları işlerin en güzeliyle elbette ödüllendireceğiz!
Vellezıne amenu ve amilus salihati le nükeffiranne ahüm seyyiatihim ve le necziyennehüm ahsenellezı kanu yamelun
وٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت لنكفرن عنهم سيـاتهم ولنجزينهم أحسن ٱلذى كانوا يعملون
29:8
Biz insana, anne-babasına en güzel bir biçimde davranmasını, şunu söyleyerek önerdik: "Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyle bana ortak koşman için seninle çekişirlerse, o takdirde onlara itaat etme. Yalnız banadır dönüşünüz. Nihayet, ben size yapıp-ettiğiniz şeylerin haberini bildireceğim."
Ve vassaynel insane bi valideyhi husna ve in cahedake li tüşrike bı ma leyse leke bihı ılmün fe la tütıhüma ileyye merciuküm fe ünebbiüküm bima küntüm tamelun
ووصينا ٱلإنسـن بولديه حسنا وإن جـهداك لتشرك بى ما ليس لك بهۦ علم فلا تطعهما إلى مرجعكم فأنبئكم بما كنتم تعملون
29:9
İman edip hayra/barışa yönelik eylemler sergileyenlere gelince, biz onları elbette ki iyilik/barış severler arasına koyacağız.
Vellezıne amenu ve ameilus salihati le nüdhılennehüm fis salihıyn
وٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت لندخلنهم فى ٱلصـلحين
29:10
İnsanlar içinden öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der fakat Allah uğrunda bir eziyete uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah'ın azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Biz sizinle beraberdik." Allah, alemlerin göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu?
Ve minen nasi mey yekulü amenna billahi fe iza uziye fillahi ceale fitneten nasi keazzabillah ve lein cae nasrum mir rabbike le yekulünne inna künna meaküm e ve leysellahü bi aleme bima fı suduril alemın
ومن ٱلناس من يقول ءامنا بٱلله فإذا أوذى فى ٱلله جعل فتنة ٱلناس كعذاب ٱلله ولئن جاء نصر من ربك ليقولن إنا كنا معكم أوليس ٱلله بأعلم بما فى صدور ٱلعـلمين
29:11
Allah iman edenleri elbette bilecektir. Ve münafık olanları da elbette bilecektir.
Ve le yalemennellahüllezıne amenu ve le yalemennel münafikıyn
وليعلمن ٱلله ٱلذين ءامنوا وليعلمن ٱلمنـفقين
29:12
İnkar edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar.
Ve kalellezıne keferu lillezıne amenüt tebiu sebılena vel nahmil hatayaküm ve ma hüm bi hamilıne min hatayahüm min şey innehüm lekazibun
وقال ٱلذين كفروا للذين ءامنوا ٱتبعوا سبيلنا ولنحمل خطـيـكم وما هم بحـملين من خطـيـهم من شىء إنهم لكـذبون
29:13
Onlar hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet günü de iftira edip durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir.
Ve le yahmilünne eskalehüm eskalem mea eskalihim ve leyüselünne yevmel kıyameti amma kanu yefterun
وليحملن أثقالهم وأثقالا مع أثقالهم وليسـلن يوم ٱلقيـمة عما كانوا يفترون
29:14
Yemin olsun, biz Nuh'u toplumuna gönderdik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.
Ve le kad erselna nuhan ila kavmihı fe lebise fıhim elfe senetin illa hamsıne ama fe ehazehümüt tufanü ve hüm salimun
ولقد أرسلنا نوحا إلى قومهۦ فلبث فيهم ألف سنة إلا خمسين عاما فأخذهم ٱلطوفان وهم ظـلمون
29:15
Biz, Nuh'u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi alemlere ibret yaptık.
Fe enceynahü ve ashabes sefıneti ve cealnaha ayetel lil alemın
فأنجينـه وأصحـب ٱلسفينة وجعلنـها ءاية للعـلمين
29:16
İbrahim'i de gönderdik. Toplumuna şöyle demişti: "Allah'a kulluk/ibadet edin, O'ndan sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."
Ve ibrahıme iz kale li kavmihıbüdüllahe vettekuh zaliküm hayrul leküm in küntüm talemun
وإبرهيم إذ قال لقومه ٱعبدوا ٱلله وٱتقوه ذلكم خير لكم إن كنتم تعلمون
29:17
"Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz."
İnnema tabüdune min dunillahi evsanev ve tahlükune ifka innellezıne tabüdune min dunillahi la yemlikune leküm rizkan febteğu ındellahir rizka vabüduhü veşküru leh ileyhi türceun
إنما تعبدون من دون ٱلله أوثـنا وتخلقون إفكا إن ٱلذين تعبدون من دون ٱلله لا يملكون لكم رزقا فٱبتغوا عند ٱلله ٱلرزق وٱعبدوه وٱشكروا لهۥ إليه ترجعون
29:18
"Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."
Ve in tükezzibu fe kad kezzebe ümemüm min kabliküm ve ma aler rasuli illel belağul mübın
وإن تكذبوا فقد كذب أمم من قبلكم وما على ٱلرسول إلا ٱلبلـغ ٱلمبين
29:19
Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.
E ve lem yerav keyfe yübdiüllahül halka sümme yüıydüh inne zalike alellahi yesır
أولم يروا كيف يبدئ ٱلله ٱلخلق ثم يعيدهۥ إن ذلك على ٱلله يسير
29:20
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadir'dir.
Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe bedeel halka sümmellahü yünşiün neşetel ahırahinnellahe ala külli şeyin kadır
قل سيروا فى ٱلأرض فٱنظروا كيف بدأ ٱلخلق ثم ٱلله ينشئ ٱلنشأة ٱلـاخرة إن ٱلله على كل شىء قدير
29:21
Dilediğine/dileyene azap eder, dilediğine/dileyene rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.
Yüazzibü mey yeşaü ve yerhamü mey yeşa ve ileyhi tuklebun
يعذب من يشاء ويرحم من يشاء وإليه تقلبون
29:22
Siz ne yerde ne de gökte kimseyi aciz bırakamazsınız. Ve sizin, Allah'tan başka ne bir dostunuz vardır ne de bir yardımcınız.
Ve ma entüm bi mucizıne fil erdı ve la fis semai ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la nasıyr
وما أنتم بمعجزين فى ٱلأرض ولا فى ٱلسماء وما لكم من دون ٱلله من ولى ولا نصير
29:23
Allah'ın ayetlerini ve Allah'a varmayı inkar edenler, işte onlar, rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Ve bunlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.
Vellezıne keferu bi ayatillahi ve likaihi ülaike yeisu mir rahmetı ve ülaike lehüm azabün elım
وٱلذين كفروا بـايـت ٱلله ولقائهۦ أولـئك يئسوا من رحمتى وأولـئك لهم عذاب أليم
29:24
Toplumunun İbrahim'e cevabı sadece şunu söylemeleri oldu: "Bunu öldürün, yahut yakın!" Ama Allah onu ateşten kurtardı. İnanan bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.
Fema kane cevabe kavmihı illa en kaluktüluhü ev harrikuhü fe necahüllahü minen nar inne fı zalike le ayatil li kavmiy yüminun
فما كان جواب قومهۦ إلا أن قالوا ٱقتلوه أو حرقوه فأنجىه ٱلله من ٱلنار إن فى ذلك لـايـت لقوم يؤمنون
29:25
İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."
Ve kale innemet tehaztüm min dunillahi evsanem meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme yevmel kıyameti yekfüru baduküm bi badıv ve yelanü baduküm badav ve mevakümün naru ve ma leküm min nasırın
وقال إنما ٱتخذتم من دون ٱلله أوثـنا مودة بينكم فى ٱلحيوة ٱلدنيا ثم يوم ٱلقيـمة يكفر بعضكم ببعض ويلعن بعضكم بعضا ومأوىكم ٱلنار وما لكم من نـصرين
29:26
O'na Lut iman etti. Ve dedi: "Ben Rabbime hicret edeceğim. Kuşkusuz, O, mutlak Aziz, mutlak Hakim'dir."
Fe amene lehu lut ve kale innı mühacirun ila rabbı innehu hüvel azızül hakım
فـامن لهۥ لوط وقال إنى مهاجر إلى ربى إنهۥ هو ٱلعزيز ٱلحكيم
29:27
Biz, İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği ve Kitap'ı yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Ahirette de o, elbetteki iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır.
Ve vehebna lehu ishaka ve yakube ve cealna fı zürriyyetihin nübüvvete vel kitabe ve ateynahü ecrahu fid dünya ve innehu fil ahırati le mines salihıyn
ووهبنا لهۥ إسحـق ويعقوب وجعلنا فى ذريته ٱلنبوة وٱلكتـب وءاتينـه أجرهۥ فى ٱلدنيا وإنهۥ فى ٱلـاخرة لمن ٱلصـلحين
29:28
Lut'u da gönderdik. Toplumuna şöyle demişti o: "Öyle bir iğrençliğe bulaşıyorsunuz ki, sizden önce alemlerden bir tek kişi bunu yapmamıştır."
Ve lutan iz kale li kavmihı inneküm le tetunel fahışete ma sebekaküm biha min ehadim minel alemın
ولوطا إذ قال لقومهۦ إنكم لتأتون ٱلفـحشة ما سبقكم بها من أحد من ٱلعـلمين
29:29
"Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?" Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: "Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını!"
E inneküm le tatuner ricale ve taktaunes sebıle ve tetune fı nadıkümül münker fema kane cevabe kavmihı illa en kalutina bi azabillahi in künte mines sadikıyn
أئنكم لتأتون ٱلرجال وتقطعون ٱلسبيل وتأتون فى ناديكم ٱلمنكر فما كان جواب قومهۦ إلا أن قالوا ٱئتنا بعذاب ٱلله إن كنت من ٱلصـدقين
29:30
Lut dedi: "Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et."
Kale rabbinsurnı alel kavmil müfsidın
قال رب ٱنصرنى على ٱلقوم ٱلمفسدين
29:31
Elçilerimiz, İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz şu kentin halkını helak edeceğiz. Çünkü ora halkı zalim oldular."
Ve lemma caet rusülüna ibrahıme bil büşra kalu inna mühliku elhi hazihil karyeh inne ehleha kanu zalimın
ولما جاءت رسلنا إبرهيم بٱلبشرى قالوا إنا مهلكوا أهل هـذه ٱلقرية إن أهلها كانوا ظـلمين
29:32
İbrahim dedi: "Ama orada Lut var." Dediler: "Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak."
Kale inne fıha luta kalu nahnü alemü bi men fıha le nünecciyennehu ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirın
قال إن فيها لوطا قالوا نحن أعلم بمن فيها لننجينهۥ وأهلهۥ إلا ٱمرأتهۥ كانت من ٱلغـبرين
29:33
Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli-kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma dediler, biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın, azaba terk edilenlerden olacaktır."
Ve lemma en caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zerav ve kalu la tehaf ve la tahzen inna müneccuke ve ehleke illemraeteke kanet minel ğabirın
ولما أن جاءت رسلنا لوطا سىء بهم وضاق بهم ذرعا وقالوا لا تخف ولا تحزن إنا منجوك وأهلك إلا ٱمرأتك كانت من ٱلغـبرين
29:34
"Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."
İnna münzilune ala ehli hazihil karyeti riczem mines semai bima kanu yefsükun
إنا منزلون على أهل هـذه ٱلقرية رجزا من ٱلسماء بما كانوا يفسقون
29:35
Yemin olsun, biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.
Ve le kad terakna minha ayetem beyyinetel li kavmiy yakılun
ولقد تركنا منها ءاية بينة لقوم يعقلون
29:36
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum, Allah'a ibadet edin. Ahiret gününe umut bağlayın. Bozgunculuk yaparak ülkenin huzurunu kaçırmayın."
Ve ila medyene ehahüm şüayben fe kale ya kavmıbüdüllahe vercül yevmel ahıra ve la tasev fil erdı müfsidın
وإلى مدين أخاهم شعيبا فقال يـقوم ٱعبدوا ٱلله وٱرجوا ٱليوم ٱلـاخر ولا تعثوا فى ٱلأرض مفسدين
29:37
Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.
Fe kezzebuhü fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın
فكذبوه فأخذتهم ٱلرجفة فأصبحوا فى دارهم جـثمين
29:38
Ad'ı, Semud'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı.
Ve adev ve semude ve kad tebeyyene leküm mim mesakinihim ve zeyyene lehümüş şeytanü amalehüm fe saddehüm anis sebıli ve kanu müstebsırın
وعادا وثمودا وقد تبين لكم من مسـكنهم وزين لهم ٱلشيطـن أعمـلهم فصدهم عن ٱلسبيل وكانوا مستبصرين
29:39
Karun'u, Firavun'u, Haman'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Musa onlara açık-seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi.
Ve karune firavne ve hamane ve le kad caehüm musa bil beyyinati festekberu fil erdı ve ma kanu sabikıyn
وقـرون وفرعون وهـمـن ولقد جاءهم موسى بٱلبينـت فٱستكبروا فى ٱلأرض وما كانوا سـبقين
29:40
Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
Fe küllen ehazna bi zembih fe minhüm men erselna aleyhi hasıba ve minhüm men ehazethüs sayhah ve minhüm men hasefna bihil ard ve minhüm men ağrakna ve ma kanellahü li yazlimehüm ve lhakin kanu enfüsehüm yazlimun
فكلا أخذنا بذنبهۦ فمنهم من أرسلنا عليه حاصبا ومنهم من أخذته ٱلصيحة ومنهم من خسفنا به ٱلأرض ومنهم من أغرقنا وما كان ٱلله ليظلمهم ولـكن كانوا أنفسهم يظلمون
29:41
Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!
Meselüllezınet tehazu min dunillahi evliyae ke meselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel büyuti le beytül ankebut lev kanu yalemun
مثل ٱلذين ٱتخذوا من دون ٱلله أولياء كمثل ٱلعنكبوت ٱتخذت بيتا وإن أوهن ٱلبيوت لبيت ٱلعنكبوت لو كانوا يعلمون
29:42
Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını/nasıl bir şey için çağrı yaptıklarını bilir. O'dur Aziz, O'dur, Hakim.
İnnallahe yalemü ma yedune min dunihı min şey ve hüvel azızül hakım
إن ٱلله يعلم ما يدعون من دونهۦ من شىء وهو ٱلعزيز ٱلحكيم
29:43
Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.
Ve tilkel emsalü nadribüha lin nas ve ma yakılüha illel alimun
وتلك ٱلأمثـل نضربها للناس وما يعقلها إلا ٱلعـلمون
29:44
Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmıştır. Kuşkusuz, bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır.
Halekallahüs semavati vel erda bil hakk inne fı zalike le ayetel lil müminın
خلق ٱلله ٱلسمـوت وٱلأرض بٱلحق إن فى ذلك لـاية للمؤمنين
29:45
Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı/duayı yerine getir! Çünkü namaz/dua, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki, Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.
Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vallahü yalemü ma tasneun
ٱتل ما أوحى إليك من ٱلكتـب وأقم ٱلصلوة إن ٱلصلوة تنهى عن ٱلفحشاء وٱلمنكر ولذكر ٱلله أكبر وٱلله يعلم ما تصنعون
29:46
Ehlikitap'la, en güzel olan yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: "Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O'na teslim olanlarız."
Ve la tücadilu ehlel kitabi illa billetı hiye ahsenü illellezıne zalemu minhüm ve kulu amenna billezı ünzile ileyna ve ünzile ileyküm ve ilahüna ve ilahüküm vahıdüv ve nahnü lehu müslimun
ولا تجـدلوا أهل ٱلكتـب إلا بٱلتى هى أحسن إلا ٱلذين ظلموا منهم وقولوا ءامنا بٱلذى أنزل إلينا وأنزل إليكم وإلـهنا وإلـهكم وحد ونحن لهۥ مسلمون
29:47
Kitap'ı sana işte böyle indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar içinden de ona inananlar vardır. Bizim ayetlerimize, gerçeği örtenlerden başkası kafa tutmaz.
Ve kezalike enzelna ileykel kitab fellezıne ateynahümül kitabe yüminune bih ve min haülai mey yüminü bih ve ma yechadü bi ayatina illel kafirun
وكذلك أنزلنا إليك ٱلكتـب فٱلذين ءاتينـهم ٱلكتـب يؤمنون بهۦ ومن هـؤلاء من يؤمن بهۦ وما يجحد بـايـتنا إلا ٱلكـفرون
29:48
Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.
Ve ma künte tetlu min kablihı min kitabiv ve la tehuttuhu bi yemınike izel lertabel mübtılun
وما كنت تتلوا من قبلهۦ من كتـب ولا تخطهۥ بيمينك إذا لٱرتاب ٱلمبطلون
29:49
Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin göğüsleri içinde ayan-beyan ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi, zalimlerden başka kimse inkar etmez.
Bel hüve ayatüm beyyinatün fı sudurillezine utül ılm ve ma yechadü bi ayatina illaz zalimun
بل هو ءايـت بينـت فى صدور ٱلذين أوتوا ٱلعلم وما يجحد بـايـتنا إلا ٱلظـلمون
29:50
Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu."
Ve kalu lev la ünzile aleyhi ayatüm mir rabbih kul innemel ayatü ındellah ve innema ene nezırum mübın
وقالوا لولا أنزل عليه ءايـت من ربهۦ قل إنما ٱلـايـت عند ٱلله وإنما أنا نذير مبين
29:51
Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
E ve lem yekfihim enna enzelna aleykel kitabe yütla aleyhim inne fı zalike le rahmetev ve zikra li kavmiy yüminun
أولم يكفهم أنا أنزلنا عليك ٱلكتـب يتلى عليهم إن فى ذلك لرحمة وذكرى لقوم يؤمنون
29:52
De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Batıla iman edip Allah'ı inkar edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir."
Kul kefa billahi beynı ve beyneküm şehıda yalemü ma fis semavati vel ard vellezıne amenu bil batıli ve keferu billahi ülaike hümül hasirun
قل كفى بٱلله بينى وبينكم شهيدا يعلم ما فى ٱلسمـوت وٱلأرض وٱلذين ءامنوا بٱلبـطل وكفروا بٱلله أولـئك هم ٱلخـسرون
29:53
Azabı senden çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kuşku yok.
Ve yestaciluneke bil azab ve lev la ecelüm müsemmel la caehümül azab ve le yetiyennehüm bağtetev ve hüm la yeşurun
ويستعجلونك بٱلعذاب ولولا أجل مسمى لجاءهم ٱلعذاب وليأتينهم بغتة وهم لا يشعرون
29:54
Azabı senden acele istiyorlar. Oysa cehennem, o küfre sapanları çepeçevre kuşatmış bulunuyor.
Yestaciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun
يستعجلونك بٱلعذاب وإن جهنم لمحيطة بٱلكـفرين
29:55
Gün olur, azap onları tepelerinden, ayaklarının altından sarıverir ve der: "Tadın bakalım, yapıp ettiklerinizi."
Yevme yağşahümül azabü min fevkıhim ve min tahti erculihim ve yekulü zuku ma küntüm tamelun
يوم يغشىهم ٱلعذاب من فوقهم ومن تحت أرجلهم ويقول ذوقوا ما كنتم تعملون
29:56
Ey benim iman eden kullarım! Hiç kuşkusuz, benim yerkürem geniştir. O halde, yalnız bana kuluk/ibadet edin.
Ya ıbadiyellezıne amenu inne erdıy vasiatün fe iyyaye fabüdun
يـعبادى ٱلذين ءامنوا إن أرضى وسعة فإيـى فٱعبدون
29:57
Her can, ölümü tadacaktır; sonra bize döndürüleceksiniz.
Küllü nefsin saikatül mevti sümme ileyna türceun
كل نفس ذائقة ٱلموت ثم إلينا ترجعون
29:58
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetin görkemli odalarına yerleştireceğiz. Sürekli kalacaklardır orada. Ne güzeldir iş yapıp değer üretenlerin ödülü!
Vellezıne amenu ve amilus salihati le nübevviennehüm minel cenneti ğurafen tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha nıme ecrul amilın
وٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت لنبوئنهم من ٱلجنة غرفا تجرى من تحتها ٱلأنهـر خـلدين فيها نعم أجر ٱلعـملين
29:59
Onlar ki sabrettiler ve yalnız Rablerine dayanıp güvenmektedirler.
Ellezıne saberu ve ala rabbihim yetevekkelun
ٱلذين صبروا وعلى ربهم يتوكلون
29:60
Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semi'dir O, Alim'dir.
Ve keeyyim min dabbetil la tahmilü rizkahellahü yerzükuha ve iyyaküm ve hüves semıul alım
وكأين من دابة لا تحمل رزقها ٱلله يرزقها وإياكم وهو ٱلسميع ٱلعليم
29:61
Onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş'i ve Ay'ı kim boyun eğdirdi?" diye sorarsan, mutlaka şöyle diyecekler: "Allah!" Peki nasıl döndürülüyorlar?
Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda ve sehharaş şemse vel kamera le yekulünnellah fe enna yüfekun
ولئن سألتهم من خلق ٱلسمـوت وٱلأرض وسخر ٱلشمس وٱلقمر ليقولن ٱلله فأنى يؤفكون
29:62
Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayar da ölçülü verip kısar da. Allah herşeyi çok iyi bilir.
Allahü yebsütur riska li mey yeşaü min ıbadihı ve yakdiru lehv innellahe bi külli şeyin alım
ٱلله يبسط ٱلرزق لمن يشاء من عبادهۦ ويقدر لهۥ إن ٱلله بكل شىء عليم
29:63
Onlara, "Gökten suyu kim indirdi de onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı?" diye sorsan, mutlaka "Allah!" derler. De ki: "Hamt Allah'adır. Fakat onların çokları akletmiyorlar."
Ve lein seeltehüm men nezzele mines semai maen fe ahya bihil erda mim badi mevtiha le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la yakılun
ولئن سألتهم من نزل من ٱلسماء ماء فأحيا به ٱلأرض من بعد موتها ليقولن ٱلله قل ٱلحمد لله بل أكثرهم لا يعقلون
29:64
Şu iğreti dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka şey değil. Ahiret yurduna gelince, asıl hayat işte odur. Ah, bilebilselerdi!
Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvüv ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu yalemun
وما هـذه ٱلحيوة ٱلدنيا إلا لهو ولعب وإن ٱلدار ٱلـاخرة لهى ٱلحيوان لو كانوا يعلمون
29:65
Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;
Fe iza rakibu fil fülki deavüllahe muhlisıyne lehüd dın felemma neccahüm ilel berri izahüm yüşrikun
فإذا ركبوا فى ٱلفلك دعوا ٱلله مخلصين له ٱلدين فلما نجىهم إلى ٱلبر إذا هم يشركون
29:66
Verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve birazcık zevklensinler diye... Yakında bilecekler.
Li yekfüru bima ateynahüm ve li yetemetteu fe sevfe yalemun
ليكفروا بما ءاتينـهم وليتمتعوا فسوف يعلمون
29:67
Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar çarpılıp götürülürken Harem'i güven içinde tuttuk. Hala batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
E ve lem yerav enna cealnü haramen aminev ve yütehattafün nasü min havlihim e fe bil batıli yüminune ve bi nımetillahi yekfürun
أولم يروا أنا جعلنا حرما ءامنا ويتخطف ٱلناس من حولهم أفبٱلبـطل يؤمنون وبنعمة ٱلله يكفرون
29:68
Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kafirlerin barınağı?
Ve men azlenü minmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bil hakkı lemma caeh e leyse fı cehenneme mesvel lil kafirın
ومن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا أو كذب بٱلحق لما جاءهۥ أليس فى جهنم مثوى للكـفرين
29:69
Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
Vellezıne cahedu fına le nehdiyennehüm sübülena ve innellahe le meal muhsinın
وٱلذين جـهدوا فينا لنهدينهم سبلنا وإن ٱلله لمع ٱلمحسنين
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.