Dil Göster/Sakla
Rum (Ar-Rum) suresi


Rum (Ar-Rum) suresi Kuranın 30. suresidir. Rum suresi iniş sırasına göre ise 84. sıradadır.

Rum suresi Romalılar anlamına gelmektedir. Toplam da 60 ayet den oluşmaktadır. Ar-Rum suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Mekke'nin son dönemlerinde indirildiğine inanıldığı için Mekke suresi olduğu kabul edilir.

Rum adı, Roman kelimesinden türemiştir ve Doğu Romalılar, Yunanlılar veya Bizanslılar anlamına gelir.

Sure, 602-628 Bizans-Sasani savaşı hakkında bilgi vermektedir. Sure, Bizanslıların Kudüs'te Sasanilere karşı son yenilgisiyle başlar. Bu, tektanrıcılığa karşı çok tanrıcılık arasındaki bir savaş olarak anılmkatadır.

Üçüncü ve dördüncü ayetlerde, Bizanslıların yenilgilerini bir zafere çevirecekleri ve "birkaç yıl sonra" Kudüs'ü geri alacakları, böylece tek tanrılı inancın galip geleceği Müslüman topluluğa vaat edilmektedir. Bu Kuran kehaneti, Bizans'ın 622'de Sasaniler'i mağlup etmesiyle gerçekleşmiş kabul edilmiştir.

Sure, Allah'ın her şeye kadir olduğunu insanlara hatırlatmaktadır. Dar görüşlüler sadece önlerindekini görürler, fakat kâinatın bir Yaratıcısı olduğunu ve her şeye hakim olanın O olduğunu idrak edemezler. Son karar Allah'a aittir.

Bu surenin ana teması tek tanrı inancı ile çok tanrı arasındaki çekişmedir. Allah'a ortak koşmaya karşı mantıklı argümanlar sunmanın yanı sıra, birkaç ayet müşrikler ve inananlar için farklı kaderleri özetlemektedir. Allah'ın muhteşem ayetleri ve mucizevi yaratışı tasvirleriyle Allah'ın birliğine de vurgu yapılmaktadır. Sonuçta bu surenin ana dersleri Allah'a ortak koşmamak ve her zaman inançlı olmaktır.

30:1
Elif, Lam, Mim.
Elif lam mım
الم
30:2
Yenilgiye uğratıldı Rum.
ğulibetirrum
غلبت ٱلروم
30:3
Yeryüzünün en yakın/en alçak bir yerinde. Ama onlar yengilerinin ardından galip duruma geçecekler,
Fı ednel erdı ve hüm mim badi ğalebihim se yağlibun
فى أدنى ٱلأرض وهم من بعد غلبهم سيغلبون
30:4
Birkaç yıl içinde. İş/oluş/hüküm, önünde de sonunda da Allah'ındır. Onların galibiyet gününde müminler ferahlayacaklar,
Fı bidı sinın lillahil emru min kablü ve mim bad ve yevmeiziy yefrahul müminun
فى بضع سنين لله ٱلأمر من قبل ومن بعد ويومئذ يفرح ٱلمؤمنون
30:5
Allah'ın yardımıyla. Dilediğine yardım eder O! Aziz'dir, Rahim'dir O.
Bi nasrillah yensuru mey yeşa ve hüvel azızür rahıym
بنصر ٱلله ينصر من يشاء وهو ٱلعزيز ٱلرحيم
30:6
Allah'ın vaadi bu! Allah kendi vaadine ters düşmez. Ne var ki, insanların çokları bilmiyorlar.
Vadellah la yuhlifüllahü vadehu ve lakinne ekseran nasi la yalemun
وعد ٱلله لا يخلف ٱلله وعدهۥ ولـكن أكثر ٱلناس لا يعلمون
30:7
Onlar basit ve iğreti hayattan, bir dış görünüşü bilirler. Ama ahiretten tam bir gaflet içindedirler onlar!
Yalemune zahiram minel hayatid dünyave hüm anil ahırati hüm ğafilun
يعلمون ظـهرا من ٱلحيوة ٱلدنيا وهم عن ٱلـاخرة هم غـفلون
30:8
Kendi benliklerinin içinde olup bitenleri de mi düşünmediler! Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Şu da bir gerçek ki, insanlardan çokları Rablerine kavuşmayı gerçekten inkar ediyorlar.
E ve lem yetefekkeru fı enfüsihim ma halekallahüs semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakkı ve ecelim müsemma ve inne kesıram minen nasi bi likai rabbihim le kafirun
أولم يتفكروا فى أنفسهم ما خلق ٱلله ٱلسمـوت وٱلأرض وما بينهما إلا بٱلحق وأجل مسمى وإن كثيرا من ٱلناس بلقائ ربهم لكـفرون
30:9
Yeryüzünde dolaşıp bir bakmıyorlar mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar kuvvet yönünden bunlardan daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip didik didik etmişlerdi. Ve yeryüzünü, bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi. Ve resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. O halde, Allah onlara zulmediyor değildi. Doğrusu, onlardı öz benliklerine zulmedip duranlar.
E ve lem yesıru fil irdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim kanu eşedde minhüm kuvvetev ve esarul erda ve ameruha eksera mimma ameruha ve caethüm rusülühüm bil beyyinat kanu eşedde minhüm kuvvetev ve esarul erda ve ameruha eksera mimma ameruha ve caethüm rusülühüm bil beyyinat fema kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
أولم يسيروا فى ٱلأرض فينظروا كيف كان عـقبة ٱلذين من قبلهم كانوا أشد منهم قوة وأثاروا ٱلأرض وعمروها أكثر مما عمروها وجاءتهم رسلهم بٱلبينـت فما كان ٱلله ليظلمهم ولـكن كانوا أنفسهم يظلمون
30:10
Sonra o çirkinlik ve kötülük sergileyenlerin sonu, çirkinlik ve kötülüğün en beteri oldu. Çünkü Allah'ın ayetlerini yalanlamışlardı ve o ayetlerle alay ediyorlardı.
Sümme kane akıbetellezıne esaüs sua en kezzebu bi ayatillahi ve kanu biha yestehziun
ثم كان عـقبة ٱلذين أســوا ٱلسوأى أن كذبوا بـايـت ٱلله وكانوا بها يستهزءون
30:11
Allah yaratışa başlar, sonra onu varlık alanından çekip tekrar yaratır. En sonunda O'na döndürülürsünüz.
Allahü yebdeül hakka sümme yüıydühu sümme ileyhi türceun
ٱلله يبدؤا ٱلخلق ثم يعيدهۥ ثم إليه ترجعون
30:12
Kıyametin kopacağı gün, günahkarlar sus-pus olacaklardır.
Ve yevme tekumüs saatü yüblisül mücrimun
ويوم تقوم ٱلساعة يبلس ٱلمجرمون
30:13
Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçılar çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.
Ve lem yekül lehüm min şürakaihim şüfeaü ve kanu bi şürakaihim kafirın
ولم يكن لهم من شركائهم شفعـؤا وكانوا بشركائهم كـفرين
30:14
Saat gelip çattığı gün, o gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır.
Ve yevme tekumüs saatü yevmeiziy yeteferrakun
ويوم تقوم ٱلساعة يومئذ يتفرقون
30:15
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar bir bahçe içinde mutlu kılınırlar.
Fe emmellezıne amenu ve amilus salihati fe hüm fı ravdatiy yuhberun
فأما ٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت فهم فى روضة يحبرون
30:16
İnkar edip ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulurlar.
Ve emmellezıne keferu ve kezzebu bi ayatina ve likail ahırati fe ülaike fil azabi muhdarun
وأما ٱلذين كفروا وكذبوا بـايـتنا ولقائ ٱلـاخرة فأولـئك فى ٱلعذاب محضرون
30:17
O halde tespih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de...
Fe sübhanellahi hıyne tübsune ve hıyne tusbihun
فسبحـن ٱلله حين تمسون وحين تصبحون
30:18
Göklerde ve yerde hamt da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de.
Ve lehül hamdü fis semavati vel erdı ve aşiyyev ve hıyne tuzhirun
وله ٱلحمد فى ٱلسمـوت وٱلأرض وعشيا وحين تظهرون
30:19
Diriyi ölüden çıkarır O, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünün ardından toprağa hayat verir. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız.
Yuhricül hayye minel meyyiti ve yuhricül meyyite minel hayyi ve yuhyil erda bade mevtiha ve kezalike tuhracun
يخرج ٱلحى من ٱلميت ويخرج ٱلميت من ٱلحى ويحى ٱلأرض بعد موتها وكذلك تخرجون
30:20
Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz.
Ve min ayatihı en halekaküm min türabin sümme iza entüm beşerun tenteşirun
ومن ءايـتهۦ أن خلقكم من تراب ثم إذا أنتم بشر تنتشرون
30:21
Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.
Ve min ayatihı en haleka leküm min enfüsiküm ezvacel li teskünu ileyha ve ceale beyneküm meveddetev ve rahmeh inne fı zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun
ومن ءايـتهۦ أن خلق لكم من أنفسكم أزوجا لتسكنوا إليها وجعل بينكم مودة ورحمة إن فى ذلك لـايـت لقوم يتفكرون
30:22
Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır.
Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı vahtilafü elsinetiküm ve elvaniküm inne fı zalike le ayatil lil alimın
ومن ءايـتهۦ خلق ٱلسمـوت وٱلأرض وٱختلـف ألسنتكم وألونكم إن فى ذلك لـايـت للعـلمين
30:23
Gece ve gündüz uyumanız, onun lütfundan nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır.
Ve min ayatihı menamüküm bil leyli ven nehari vebtiğaüküm min fadlih inne fı zalike le ayatil li kavmiy yesmeun
ومن ءايـتهۦ منامكم بٱليل وٱلنهار وٱبتغاؤكم من فضلهۦ إن فى ذلك لـايـت لقوم يسمعون
30:24
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır.
Ve min ayatihı yürıkümül berka havfev ve tameav ve yünezzilü mines semai maen fe yuhyı bihil erda bade mevtiha inne fı zalike le ayatil li kavmiy yakılun
ومن ءايـتهۦ يريكم ٱلبرق خوفا وطمعا وينزل من ٱلسماء ماء فيحىۦ به ٱلأرض بعد موتها إن فى ذلك لـايـت لقوم يعقلون
30:25
Göğün ve yerin O'nun emriyle ayakta durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çağrıyla davet ettiğinde siz yerden hemen çıkacaksınız.
Ve min ayatihı en tekumes semaü vel erdu bi emrih sümme iza deaküm davetem minel erdı iza entüm tahrucun
ومن ءايـتهۦ أن تقوم ٱلسماء وٱلأرض بأمرهۦ ثم إذا دعاكم دعوة من ٱلأرض إذا أنتم تخرجون
30:26
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. Hepsi O'na boyun eğmektedir.
Ve lehu men fis semavati vel ard küllül lehu kanitun
ولهۥ من فى ٱلسمـوت وٱلأرض كل لهۥ قـنتون
30:27
Yaratmaya ilk başlayan/yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Aziz, O'dur Hakim...
Ve hüvellezı yebdeül halka sümme yüıydühu ve hüve ehvenü aleyh ve lehül meselül ala fis semavati vel ard ve hüvel azızül hakım
وهو ٱلذى يبدؤا ٱلخلق ثم يعيدهۥ وهو أهون عليه وله ٱلمثل ٱلأعلى فى ٱلسمـوت وٱلأرض وهو ٱلعزيز ٱلحكيم
30:28
Size öz benliklerinizden bir örnek verdi: Ellerinizin altında bulunanlarda, size verdiğimiz rızıklarda, sizinle aynı haklara sahip, birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz ortaklarınız var mı? İşte biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz.
Darabe leküm meselem min enfüsiküm hel leküm mim ma meleket eymanüküm min şürakae fı ma razaknaküm fe entüm fıhi sevaün tehafunehüm ke hıyfetiküm enfüseküm kezalike nüfassılül ayati li kavmiy yakılun
ضرب لكم مثلا من أنفسكم هل لكم من ما ملكت أيمـنكم من شركاء فى ما رزقنـكم فأنتم فيه سواء تخافونهم كخيفتكم أنفسكم كذلك نفصل ٱلـايـت لقوم يعقلون
30:29
Zulme sapanlarsa ilimsiz bir biçimde keyiflerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığına kim yol gösterecek? Böylelerinin yardımcıları yoktur.
Belit tebeallezıne zalemu ehvaehüm bi ğayri ılm fe mey yehdı men edallellah ve ma lehüm min nasırın
بل ٱتبع ٱلذين ظلموا أهواءهم بغير علم فمن يهدى من أضل ٱلله وما لهم من نـصرين
30:30
O halde sen yüzünü, bir hanif olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.
Fe ekım vecheke lid dıni hanıfa fıtratellahilletı fetaran nase aleyha la tebdıle li halkıllah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la yalemun
فأقم وجهك للدين حنيفا فطرت ٱلله ٱلتى فطر ٱلناس عليها لا تبديل لخلق ٱلله ذلك ٱلدين ٱلقيم ولـكن أكثر ٱلناس لا يعلمون
30:31
O'a yönelmiş kişiler olarak O'ndan sakının! Namazı/duayı yerine getirin ve sakın şirke sapanlardan olmayın;
Münıbıne ileyhi vettekuhu ve ekıymus salate ve la tekunu minel müşrikın
منيبين إليه وٱتقوه وأقيموا ٱلصلوة ولا تكونوا من ٱلمشركين
30:32
Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.
Minellezıne ferraku dınehüm ve kanu şiyea küllü hızbim bima ledeyhim ferihun
من ٱلذين فرقوا دينهم وكانوا شيعا كل حزب بما لديهم فرحون
30:33
İnsanlara bir zorluk dokunduğunda, Rablerine yönelerek O'na yakarırlar. Sonra onlara bir rahmet tattırınca bakarsın ki, içlerinden bir grup Rablerine ortak koşuyor.
Ve iza messen nase durrun deav rabbehüm münıbıne ileyhi sümme iza ezakahüm minhü rahmeten iza ferıkum minhüm bi rabbihim yüşrikun
وإذا مس ٱلناس ضر دعوا ربهم منيبين إليه ثم إذا أذاقهم منه رحمة إذا فريق منهم بربهم يشركون
30:34
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler diye. Haydi, yararlanın/zevklenin! Yakında bileceksiniz...
Li yekfüru bima ateynahüm fe temetteu fe sevfe talemun
ليكفروا بما ءاتينـهم فتمتعوا فسوف تعلمون
30:35
Yoksa onlara kesin bir kanıt mı indirdik de onlara Allah'a ortak koşmalarını söylüyor!
Em enzelna aleyhim sültanen fe hüve yetekellemü bima kanu bihı yüşrikun
أم أنزلنا عليهم سلطـنا فهو يتكلم بما كانوا بهۦ يشركون
30:36
İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler.
Ve iza ezaknen nase rahmeten ferihu biha ve in tüsıbhüm seyyietüm bima kaddemet eydıhim izahüm yaknetun
وإذا أذقنا ٱلناس رحمة فرحوا بها وإن تصبهم سيئة بما قدمت أيديهم إذا هم يقنطون
30:37
Görmediler mi Allah, dilediğine rızkı genişçe veriyor, dilediğine kısıyor. İnanan bir topluluk için bunda elbette ibretler vardır.
E ve lem yerav ennellahe yebsütur rizka li mey yeşaü ve yakdir inne fı zalike le ayatil li kavmiy yüminun
أولم يروا أن ٱلله يبسط ٱلرزق لمن يشاء ويقدر إن فى ذلك لـايـت لقوم يؤمنون
30:38
O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula, yolda kalmışa da. Allah'ın yüzünü isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler.
Fe ati zel kurba hakkahu vel miskıne vebnes sebıl zalike hayrul lillezıne yürıdune vechellahi ve ülaike hümül müflihun
فـات ذا ٱلقربى حقهۥ وٱلمسكين وٱبن ٱلسبيل ذلك خير للذين يريدون وجه ٱلله وأولـئك هم ٱلمفلحون
30:39
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah'ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekata gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir.
Ve ma ateytüm mir ribel li yerbüve fı emvalin nasi fe la yerbu ındellah ve ma ateytüm min zekatin türıdune vechellahi fe ülaike hümül mudıfun
وما ءاتيتم من ربا ليربوا فى أمول ٱلناس فلا يربوا عند ٱلله وما ءاتيتم من زكوة تريدون وجه ٱلله فأولـئك هم ٱلمضعفون
30:40
Allah'tır ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor. Peki, ortak koştuklarınızdan biri var mı, bunlardan birşeyi yapabilecek! Yücedir, arınmıştır onların ortak koştukarından O.
Allahüllezı halekaküm sümme razekaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm hel min şürakaiküm mey yefalü min zaliküm min şey sübhanelhu ve teala amma yüşrikun
ٱلله ٱلذى خلقكم ثم رزقكم ثم يميتكم ثم يحييكم هل من شركائكم من يفعل من ذلكم من شىء سبحـنهۥ وتعـلى عما يشركون
30:41
İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler.
Zaheral fesadü fil berri vel bahri bima kesebet eydin nasi li yüzikahüm badallezı amilu leallehüm yarciun
ظهر ٱلفساد فى ٱلبر وٱلبحر بما كسبت أيدى ٱلناس ليذيقهم بعض ٱلذى عملوا لعلهم يرجعون
30:42
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakın! Onların çoğu şirke sapan insanlardı."
Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kabl kane ekseruhüm müşrikın
قل سيروا فى ٱلأرض فٱنظروا كيف كان عـقبة ٱلذين من قبل كان أكثرهم مشركين
30:43
Allah tarafından ertelenmesi söz konusu olmayan bir günden önce, yüzünü güçlü ve eskimez dine döndür! O gün herkes bölük bölük ayrılacaktır.
Fe ekım vecheke lid dınil kayyimi min kabli ey yetiye yevmül la meradde lehu minellahi yevmeiziy yessaddeun
فأقم وجهك للدين ٱلقيم من قبل أن يأتى يوم لا مرد لهۥ من ٱلله يومئذ يصدعون
30:44
Kim küfre saparsa inkarı kendisi aleyhinedir. Barışa ve hayra yönelik bir iş yapanlarsa, kendi benlikleri için yer hazırlarlar.
Men kefera fealeyhi küfruh ve men amile salihan fe li enfüsihim yemhedun
من كفر فعليه كفرهۥ ومن عمل صـلحا فلأنفسهم يمهدون
30:45
Çünkü Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, öz lütfundan ödüllendirecektir. O, nankörlükleri sevmez.
Li yecziyellezıne amenu ve amilus salihati min fadlih innehu la yühıbbül kafirın
ليجزى ٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت من فضلهۦ إنهۥ لا يحب ٱلكـفرين
30:46
O'nun ayetlerindendir ki, size rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgarları müjdeciler olarak gönderir.
Ve min ayatihı ey yürsiler riyaha mübeşşirativ ve liyüzıkaküm mir rahmetihı ve litecriyel fülkü bi emrihı ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun
ومن ءايـتهۦ أن يرسل ٱلرياح مبشرت وليذيقكم من رحمتهۦ ولتجرى ٱلفلك بأمرهۦ ولتبتغوا من فضلهۦ ولعلكم تشكرون
30:47
Yemin olsun biz, senden önce de resulleri toplumlarına gönderdik, onlara açık kanıtlar getirdiler. Nihayet, günah işleyenlerden öc aldık. İnananlara yardım etmek bizim üzerimizde bir haktı.
Ve le kad erselna min kablike rusülen ila kavmihim fe cauhüm bil beyyinati fentekamna minellezıne ecramu ve kane hakkan aleyna nasrul müminın
ولقد أرسلنا من قبلك رسلا إلى قومهم فجاءوهم بٱلبينـت فٱنتقمنا من ٱلذين أجرموا وكان حقا علينا نصر ٱلمؤمنين
30:48
O Allah'tır ki, rüzgarları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler.
Allahüllezı yürsilür riyaha fe tüsıru sehaben fe yebsütuhu fis semai keyfe yeşaü ve yecalühu kisefen feteral vedka yahrucü min hılalih fe iza esabe bihı mey yeşaü min ıbadihı izahüm yestebşirun
ٱلله ٱلذى يرسل ٱلريـح فتثير سحابا فيبسطهۥ فى ٱلسماء كيف يشاء ويجعلهۥ كسفا فترى ٱلودق يخرج من خلـلهۦ فإذا أصاب بهۦ من يشاء من عبادهۦ إذا هم يستبشرون
30:49
Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler.
Ve in kanu min kabli ey yünezzele aleyhim min kablihı le müblisın
وإن كانوا من قبل أن ينزل عليهم من قبلهۦ لمبلسين
30:50
Artık Allah'ın rahmetinin eserlerine bak, nasıl diriltiyor toprağı ölümü ardından! İşte bu Muhyi, ölüleri elbette diriltir. O, herşeye Kadir'dir.
Fenzur ila asari rahmetillahi keyfe yuhyil erda bada mevtiha inne zalike le muhyil mevta ve hüve ala külli şeyin kadır
فٱنظر إلى ءاثـر رحمت ٱلله كيف يحى ٱلأرض بعد موتها إن ذلك لمحى ٱلموتى وهو على كل شىء قدير
30:51
Yemin olsun, bir rüzgar göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.
Ve lein erselna rıhan fe raevhü musferral lezallu mim badihı yekfürun
ولئن أرسلنا ريحا فرأوه مصفرا لظلوا من بعدهۦ يكفرون
30:52
Artık sen, ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
Fe inneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirın
فإنك لا تسمع ٱلموتى ولا تسمع ٱلصم ٱلدعاء إذا ولوا مدبرين
30:53
Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak, ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslümanlar/Allah'a teslim olanlar haline geliverirler.
Ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa mey yüminü bi ayatina fehüm müslimun
وما أنت بهـد ٱلعمى عن ضلـلتهم إن تسمع إلا من يؤمن بـايـتنا فهم مسلمون
30:54
Allah O'dur ki, sizi bir güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu. Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alim'dir O, Kadir'dir.
Allahüllezı halekaküm min dafin sümme ceale mim badi kuvvetin dafev ve şeybeh yahlüku ma yeşa ve hüvel alımül kadır
ٱلله ٱلذى خلقكم من ضعف ثم جعل من بعد ضعف قوة ثم جعل من بعد قوة ضعفا وشيبة يخلق ما يشاء وهو ٱلعليم ٱلقدير
30:55
Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkarlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı.
Ve yevme teumüs saatü yuksimül mücrimune ma lebisu ğayra saah kezalike kanu yüfekun
ويوم تقوم ٱلساعة يقسم ٱلمجرمون ما لبثوا غير ساعة كذلك كانوا يؤفكون
30:56
İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler: "Yemin olsun, siz, Allah'ın Kitabı gereğince yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz."
Ve kalellezıne utül ılme vel ımane le kad lebistüm fı kitabillahi ila yevmil basi fe haza yevmül basi ve lakinneküm küntüm la talemun
وقال ٱلذين أوتوا ٱلعلم وٱلإيمـن لقد لبثتم فى كتـب ٱلله إلى يوم ٱلبعث فهـذا يوم ٱلبعث ولـكنكم كنتم لا تعلمون
30:57
Zulmetmiş olanlara, özür bildirmeleri o gün yarar sağlamayacak. Onlardan Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez.
Fe yevmeizil la yenfeullezıne zalemu maziratühüm ve la hüm yüstatebun
فيومئذ لا ينفع ٱلذين ظلموا معذرتهم ولا هم يستعتبون
30:58
Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, gerçeği örten nankörler/inkar edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz."
Ve le kad darabna lin nasi fı hazel karani min külli mesel ve lein citehüm bi ayatil leyekulennellezıne keferu in entüm illa mübtılun
ولقد ضربنا للناس فى هـذا ٱلقرءان من كل مثل ولئن جئتهم بـاية ليقولن ٱلذين كفروا إن أنتم إلا مبطلون
30:59
İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor.
Kezalike yatbeullahü ala kulubillezıne la yalemun
كذلك يطبع ٱلله على قلوب ٱلذين لا يعلمون
30:60
O halde, sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. İmanı kemale ermemişler seni hafifliğe sevk etmesinler/seni küçümseyemeyeceklerdir.
Fasbir inne vadellahi hakkuv ve la yestehıffennekellezıne la yukınun
فٱصبر إن وعد ٱلله حق ولا يستخفنك ٱلذين لا يوقنون
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.