Dil Göster/Sakla
Zümer (Az-Zumar) suresi


Zümer (Az-Zumar) suresi Kuranın 39. suresidir. Zümer suresi iniş sırasına göre ise 59. sıradadır.

Zümer suresi Birlikler anlamına gelmektedir. Toplam da 75 ayet den oluşmaktadır. Az-Zumar suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Mekke'nin sonraki döneminde müşriklerin Müslüman müminlere yönelik zulümlerinin arttığı bir dönemde indirildiğine inanıldığı için Mekke sûresi olarak kabul edilir. Sure, adını 71 ve 73. ayetlerde geçen Arapça zümer kelimesinden alır.

Bu sure İslam'ı hak din olarak açıklar. Müminlere Allah'a kulluk etmelerini ve şirkten sakınmalarını söyler. Müminlere ümit kesmemeleri ve imanlarını kaybetmemeleri söylenmektedir. Topluma göre dinlerini yaşamak zor olabilir ama o topraklardan göç edebilirler. İnanmayanlara ne isterlerse yapabileceklerini söyler. İslam'da zorlama yoktur, ancak sonuçlarını anlamaları gerekir. Bu surenin ana teması, Allah'a gerçek bağlılık hakkındadır ve inananların sonlarını inanmayanların sonları ile karışlaştırır.

Ayrıca Allah'ın birliğine inanmak ile Allah'a ortak koşmak arasında uzlaşma olamayacağını da bildirmektedir. Bu bölüm ayrıca okuyuculara, Müslümanların insanların kendi amellerinin sonucunu göreceklerine inandıkları diğer dünyayı anlatmaktadır.

39:1
Bu Kitap'ın indirilişi Aziz ve Hakim olan Allah'tandır.
Tenzılül kitabi minellahil azızil hakım
تنزيل ٱلكتـب من ٱلله ٱلعزيز ٱلحكيم
39:2
Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız ona özgüleyerek Allah'a ibadet et/O'nun için iş yapıp değer üret!
İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı fabüdillahe muhlisal lehüd dın
إنا أنزلنا إليك ٱلكتـب بٱلحق فٱعبد ٱلله مخلصا له ٱلدين
39:3
Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'nun yanında birilerini daha veliler edinerek, "Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.
Ela lillahid dınül halıs Vellezınettehazu min dunihı evliya ma nabüdühüm illa li yükarribuna ilellahi zülfa innellahe yahkümü beynehüm fı ma hüm fıhi yahtelifun innellahe la yehdı men hüve kazıbün keffar
ألا لله ٱلدين ٱلخالص وٱلذين ٱتخذوا من دونهۦ أولياء ما نعبدهم إلا ليقربونا إلى ٱلله زلفى إن ٱلله يحكم بينهم فى ما هم فيه يختلفون إن ٱلله لا يهدى من هو كـذب كفار
39:4
Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratmakta olduklarından dilediğini seçerdi. Böyle bir şeyden arınmıştır O. Allah'tır, Vahid'dir, Kahhar'dır O.
Lev eradellahü ey yettehıze veledel lastafa mimma yahlüku ma yeşaü sübhaneh hüvellahül vahıdül kahhar
لو أراد ٱلله أن يتخذ ولدا لٱصطفى مما يخلق ما يشاء سبحـنهۥ هو ٱلله ٱلوحد ٱلقهار
39:5
Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akar gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır.
Halekas semavati vel erda bil hakk yükevvirul leyle alen nehari ve yükevvirun nehara alel leyli ve sehharaş şemse vel kamer küllüy yecrı li ecelim müsemma e la hüvel azızül ğaffar
خلق ٱلسمـوت وٱلأرض بٱلحق يكور ٱليل على ٱلنهار ويكور ٱلنهار على ٱليل وسخر ٱلشمس وٱلقمر كل يجرى لأجل مسمى ألا هو ٱلعزيز ٱلغفـر
39:6
Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?!
Halekaküm min nefsiv vahıdetin sümme ceale minha zevceha ve enzele leküm minel enami zemaniyete ezvac yahlükuküm fı bütuni ümmehatiküm halkam mim badi halkın fı zulümatin selas zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk la ilahe illa hu fe enna tusrafun
خلقكم من نفس وحدة ثم جعل منها زوجها وأنزل لكم من ٱلأنعـم ثمـنية أزوج يخلقكم فى بطون أمهـتكم خلقا من بعد خلق فى ظلمـت ثلـث ذلكم ٱلله ربكم له ٱلملك لا إلـه إلا هو فأنى تصرفون
39:7
Eğer nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, Allah size muhtaç olmayacak bir Gani'dir. O, kulları için inkar ve nankörlüğe razı olmaz. Eğer şükrederseniz bunu sizin için rızasına uygun bulur. Hiçbir günahkar bir başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, işlemiş olduklarınızı haber verecektir. O, göğüslerin saklamakta olduklarını çok iyi bilir.
İn tekfüru fe innellahe ğaniyyün anküm ve la yerda li ıbadihil küfr ve in teşküru yerdahü leküm ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm tümelun innehu alımüm bizatis sudur
إن تكفروا فإن ٱلله غنى عنكم ولا يرضى لعباده ٱلكفر وإن تشكروا يرضه لكم ولا تزر وازرة وزر أخرى ثم إلى ربكم مرجعكم فينبئكم بما كنتم تعملون إنهۥ عليم بذات ٱلصدور
39:8
İnsana bir zarar/zorluk dokununca, Rabbine yönelerek O'na dua eder. Sonra ona bir nimet lütfettiğinde, önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler, ortaklar isnat eder. De ki: "Birazcık nimetlen küfrünle! Hiç kuşkusuz, sen, ateş halkındansın."
Ve iza messel insane durrun dea rabbehu münıben ileyhi sümme iza havvelehu nımetem minhü nesiye ma kane yedu ileyhi min kabül ve ceale lillahi endadel li yüdılle an sebılih kul temetta bi küfrike kalılen inneke min ashabin nar
وإذا مس ٱلإنسـن ضر دعا ربهۥ منيبا إليه ثم إذا خولهۥ نعمة منه نسى ما كان يدعوا إليه من قبل وجعل لله أندادا ليضل عن سبيلهۦ قل تمتع بكفرك قليلا إنك من أصحـب ٱلنار
39:9
Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır."
Emmen hüve kanitün anael leyli sacidev ve kaimey yahzerul ahırate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezıne yalemune vellezıne la yalemun innema yetezekkeru ülül elbab
أمن هو قـنت ءاناء ٱليل ساجدا وقائما يحذر ٱلـاخرة ويرجوا رحمة ربهۦ قل هل يستوى ٱلذين يعلمون وٱلذين لا يعلمون إنما يتذكر أولوا ٱلألبـب
39:10
Tarafımdan söyle: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun! Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Allah'ın toprağı/yeryüzü geniştir. Sadece sabredenlere, ücretleri hesapsız ödenecektir."
Kul ya ıbadillezıne amenütteku rabbeküm lillezıne ahsenu fı hazihid dünya haseneh ve erdullahi vasiah innema yüveffes sabirune ecrahüm bi ğayri hısab
قل يـعباد ٱلذين ءامنوا ٱتقوا ربكم للذين أحسنوا فى هـذه ٱلدنيا حسنة وأرض ٱلله وسعة إنما يوفى ٱلصـبرون أجرهم بغير حساب
39:11
De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet etmem/O'nun için iş yapıp değer üretmem emredildi."
Kul innı ümirtü en abüdellahe muhlisal lehüd dın
قل إنى أمرت أن أعبد ٱلله مخلصا له ٱلدين
39:12
"Ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi."
Ve ümirtü li en ekune evvelel müslimın
وأمرت لأن أكون أول ٱلمسلمين
39:13
De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım."
Kul innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym
قل إنى أخاف إن عصيت ربى عذاب يوم عظيم
39:14
De ki: "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum/O'nun için iş yapıp değer üretiyorum."
Kulillahe abüdü muhlisal lehu dını
قل ٱلله أعبد مخلصا لهۥ دينى
39:15
"Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."
Fbüdu ma şitüm min dunih kul innel hasirınellezıne hasiru enfüsehüm ve ehlihim yevmel kıyameh e la zalike hüvel husranül mübın
فٱعبدوا ما شئتم من دونهۦ قل إن ٱلخـسرين ٱلذين خسروا أنفسهم وأهليهم يوم ٱلقيـمة ألا ذلك هو ٱلخسران ٱلمبين
39:16
Onların üstlerinde ateşten gölgeler, altlarından da gölgeler vardır. İşte Allah, kullarını bundan korkmaya çağırıyor. "Ey kullarım, benden sakının!"
Lehüm min fevkıhim zulelüm minen nari ve imn tahtihim zulel zalike yühavvifüllahü bihı ıbadeh ya ıbadi fettekun
لهم من فوقهم ظلل من ٱلنار ومن تحتهم ظلل ذلك يخوف ٱلله بهۦ عبادهۥ يـعباد فٱتقون
39:17
Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde var! Muştula kullarıma!
Vellezınectenebüt tağute ey yabüduha ve enabu ilillahi lehümül büşra fe beşşir ıbad
وٱلذين ٱجتنبوا ٱلطـغوت أن يعبدوها وأنابوا إلى ٱلله لهم ٱلبشرى فبشر عباد
39:18
Onlar ki, sözü dinler de onun en güzeline uyarlar. İşte bunlardar, Allah'ın kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.
Ellezıne yestemiünel kavle feyettebiune ahseneh ülaikellezıne hedahümüllahü ve ülaike hüm ülül elbab
ٱلذين يستمعون ٱلقول فيتبعون أحسنهۥ أولـئك ٱلذين هدىهم ٱلله وأولـئك هم أولوا ٱلألبـب
39:19
Üzerine azap sözü hak olanı, ateşe dalmış olanı sen mi kurtaracaksın?
E fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkızü men fin nar
أفمن حق عليه كلمة ٱلعذاب أفأنت تنقذ من فى ٱلنار
39:20
Hayır, kurtaramazsınız! Rablerinden sakınanlara gelince, onlar için üst üste bina edilmiş odalar var; altlarından ırmaklar akar. Allah'ın vaadidir bu, Allah vaadine ters düşmez.
Lakinillezınettekav rabbehüm lehüm ğurafüm min fevkıha ğurafüm mebniyyetün tecrı min tahtihel enhar vadellah la yuhlifüllahül mıad
لـكن ٱلذين ٱتقوا ربهم لهم غرف من فوقها غرف مبنية تجرى من تحتها ٱلأنهـر وعد ٱلله لا يخلف ٱلله ٱلميعاد
39:21
Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra ekin kurur da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir ibret var.
E lem tera ennellahe enzele mines semai maen fe selekehu yenabıa fil erdı sümme yuhricü bihı zeram muhtelifen elvanühu sümme yehıcü fe terahü musferran sümme yecalühu hutama inne fı zalike le zikra li ülil elbab
ألم تر أن ٱلله أنزل من ٱلسماء ماء فسلكهۥ ينـبيع فى ٱلأرض ثم يخرج بهۦ زرعا مختلفا ألونهۥ ثم يهيج فترىه مصفرا ثم يجعلهۥ حطـما إن فى ذلك لذكرى لأولى ٱلألبـب
39:22
Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı? Allah'ın zikrine/Kur'an'a karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlardır, açık bir sapıklık içindekiler.
E fe men şerahallahü sadrahu lil islami fe hüve ala murim mir rabbih fe veylül lil kasıyeti kulubühüm min zikrillah ülaike fı dalalim mübın
أفمن شرح ٱلله صدرهۥ للإسلـم فهو على نور من ربهۦ فويل للقـسية قلوبهم من ذكر ٱلله أولـئك فى ضلـل مبين
39:23
Allah, sözün/hadisin en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.
Allahü nezzele ahsenel hadısi kitabem müteşebihem mesaniye takşeırru minhü ccüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı mey yeşa ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had
ٱلله نزل أحسن ٱلحديث كتـبا متشـبها مثانى تقشعر منه جلود ٱلذين يخشون ربهم ثم تلين جلودهم وقلوبهم إلى ذكر ٱلله ذلك هدى ٱلله يهدى بهۦ من يشاء ومن يضلل ٱلله فما لهۥ من هاد
39:24
Zalimlere, "Kazanmış olduğunuzu tadın!" denildiğinde, kıyamet günü o kötü azaptan yüzünü kim koruyabilir?
E fe mey yettekıy bi vechihı suel azabi yevmel kıyameh ve kıyle liz zalimıne zuku ma küntüm teksibun
أفمن يتقى بوجههۦ سوء ٱلعذاب يوم ٱلقيـمة وقيل للظـلمين ذوقوا ما كنتم تكسبون
39:25
Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi.
Kezzebellezıne min kablihim fe etehümül azabü min hayüs la yeşurun
كذب ٱلذين من قبلهم فأتىهم ٱلعذاب من حيث لا يشعرون
39:26
Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı. Ahiretin azabı ise elbette daha büyüktür. Bir bilselerdi!...
Fe ezakahümüllahül hızye fil hayatid dünya ve leazabül ahırati ekber lev kanu yalemun
فأذاقهم ٱلله ٱلخزى فى ٱلحيوة ٱلدنيا ولعذاب ٱلـاخرة أكبر لو كانوا يعلمون
39:27
Yemin olsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Ve le kad darabna lin nasi fı hazel kurani min külli meselil leallehüm yetesekkerun
ولقد ضربنا للناس فى هـذا ٱلقرءان من كل مثل لعلهم يتذكرون
39:28
Bunu, eğri-büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler.
Kuranen arabiyyen ğayra zı ıvecil leallehüm yettekun
قرءانا عربيا غير ذى عوج لعلهم يتقون
39:29
Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamt, yalnız Allah'adır! Ama onların çokları bilmiyorlar.
Darabellahü meseler racülen fıhi şürakaü müteşakisune ve racülen selemel li racül hel yesteviyani mesela elhamdü lillah bel ekseruhüm la yalemun
ضرب ٱلله مثلا رجلا فيه شركاء متشـكسون ورجلا سلما لرجل هل يستويان مثلا ٱلحمد لله بل أكثرهم لا يعلمون
39:30
Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler!
İnneke meyyitüv ve innehüm meyyitun
إنك ميت وإنهم ميتون
39:31
Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.
Sümme inneküm yevmel kıyameti ınde rabbiküm tahtesımun
ثم إنكم يوم ٱلقيـمة عند ربكم تختصمون
39:32
Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kafirler için bir barınak yok mu?
Fe men azlemü mimmen kezebe alellahi ve kezzebe bis sıdkı iz caeh e leyse fı cehenneme mesvel lil kafirın
فمن أظلم ممن كذب على ٱلله وكذب بٱلصدق إذ جاءهۥ أليس فى جهنم مثوى للكـفرين
39:33
Doğruyu getirene ve onu tasdikleyene gelince, işte böyleleri, korunanların ta kendileridir.
Vellezı cae bis sıdkı ve saddeka bihı ülaike hümül müttekun
وٱلذى جاء بٱلصدق وصدق بهۦ أولـئك هم ٱلمتقون
39:34
Rableri katında onlar için diledikleri her şey vardır. İşte güzel düşünüp güzel davrananların ödülü budur.
Lehüm ma yeşaune ınde rabbihim zalike cezalü muhsinın
لهم ما يشاءون عند ربهم ذلك جزاء ٱلمحسنين
39:35
Böylece, Allah onların yaptıklarının en kötülerini örtecek, ödüllerini, yaptıklarının en güzeliyle verecek.
Li yükeffirallahü anhüm esveellezı amilu ve yecziyehüm ecrahüm bi ahsenillezı kanu yamelun
ليكفر ٱلله عنهم أسوأ ٱلذى عملوا ويجزيهم أجرهم بأحسن ٱلذى كانوا يعملون
39:36
Allah, kuluna Kafi değil mi, yetmiyor mu? Seni, O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa artık ona kılavuzluk edecek yoktur.
E leysellahü bi kafin abdeh ve yühavvifuneke billezıne min dunih ve mey yudlilillahü fema lehu min had
أليس ٱلله بكاف عبدهۥ ويخوفونك بٱلذين من دونهۦ ومن يضلل ٱلله فما لهۥ من هاد
39:37
Allah'ın kılavuzluk ettiğini ise saptıran olamaz. Allah Aziz ve intikam alıcı değil mi?
Ve mey yehdillahü fema lehu mim müdıll e leysellahü bi azızin zintikam
ومن يهد ٱلله فما لهۥ من مضل أليس ٱلله بعزيز ذى ٱنتقام
39:38
Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, yemin olsun "Allah!" diyecekler. De onlara: "Peki, Allah dışındaki yakardıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, O'nun vereceği zararı uzaklaştırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O'nun rahmetini tutabilirler mi?" De ki: "Bana Allah yeter! Tevekkül edenler O'na dayanıp güvenirler."
Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kul eferaeytüm ma tedune min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrihı ev eradenı bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun
ولئن سألتهم من خلق ٱلسمـوت وٱلأرض ليقولن ٱلله قل أفرءيتم ما تدعون من دون ٱلله إن أرادنى ٱلله بضر هل هن كـشفـت ضرهۦ أو أرادنى برحمة هل هن ممسكـت رحمتهۦ قل حسبى ٱلله عليه يتوكل ٱلمتوكلون
39:39
De ki: "Ey toplumum! Yapabildiğinizi yapın; ben de kendi işimi yapacağım. Yakında bileceksiniz.
Kul ya kavmımelu ala mekanetiküm innı amil fe sevfe talemun
قل يـقوم ٱعملوا على مكانتكم إنى عـمل فسوف تعلمون
39:40
Kime geliyor rezil edici azap, kime iniyor bitip tükenmeyen azap?"
Mey yetıhi azabüy yuhzıhi ve yehıllü aleyhi azabüm mükıym
من يأتيه عذاب يخزيه ويحل عليه عذاب مقيم
39:41
Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.
İnna enzelna aleykel kitabe lin nasi bil hakk fe menihteda fe li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ente aleyhim bi vekıl
إنا أنزلنا عليك ٱلكتـب للناس بٱلحق فمن ٱهتدى فلنفسهۦ ومن ضل فإنما يضل عليها وما أنت عليهم بوكيل
39:42
Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
Allahü yeteveffel enfüse hıyne mevtiha velletı lem temüt fı menamiha fe yümsikülletı kada aleyhel mevte ve yürsilül uhra ila ecelim müsemma inne fı zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun
ٱلله يتوفى ٱلأنفس حين موتها وٱلتى لم تمت فى منامها فيمسك ٱلتى قضى عليها ٱلموت ويرسل ٱلأخرى إلى أجل مسمى إن فى ذلك لـايـت لقوم يتفكرون
39:43
Yoksa Allah'ın berisinden şefaatçılar mı edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmayan/hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?"
Emittehazu min dunillahi şüfea kul e ve lev kanu la yemlikune şeyev ve la yakılun
أم ٱتخذوا من دون ٱلله شفعاء قل أولو كانوا لا يملكون شيـا ولا يعقلون
39:44
De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."
Kul lillahiş şefaatü cemıa lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun
قل لله ٱلشفـعة جميعا لهۥ ملك ٱلسمـوت وٱلأرض ثم إليه ترجعون
39:45
Allah yalnız başına anıldığında, ahirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun berisindeki, ilahlaştırılmış kişilerle birlikte anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler.
Ve iza zükirallahü vahdehüşmeezzet kulubüllezıne la yüminune bil ahırah ve iza zükirallezıne min dunihı izahüm yestebşirun
وإذا ذكر ٱلله وحده ٱشمأزت قلوب ٱلذين لا يؤمنون بٱلـاخرة وإذا ذكر ٱلذين من دونهۦ إذا هم يستبشرون
39:46
De ki: "Ey Allahım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülmeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm vereceksin kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyleri hakkında."
Külillahümme fatıras semavati vel erdı alimel ğaybi veş şehadeti ente tahkümü beyne ıbadike fıma kanu fıhi yahtelifun
قل ٱللهم فاطر ٱلسمـوت وٱلأرض عـلم ٱلغيب وٱلشهـدة أنت تحكم بين عبادك فى ما كانوا فيه يختلفون
39:47
Eğer yerdekilerin tamamı ve beraberinde bir o kadarı, zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için tümünü mutlaka fidye verirlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır.
Ve lev enne lillezıne zalemu ma fil erdı cemıav ve mislehu meahu leftedev bihı min suil azabi yevmel kıyameh ve beda lehüm minellahi ma lem yekunu yahtesibun
ولو أن للذين ظلموا ما فى ٱلأرض جميعا ومثلهۥ معهۥ لٱفتدوا بهۦ من سوء ٱلعذاب يوم ٱلقيـمة وبدا لهم من ٱلله ما لم يكونوا يحتسبون
39:48
Kazanmış olduklarının çirkinlikleri, önlerinde belirlenmiş; alay edegeldikleri şey kendilerini sarıvermiştir.
Ve beda lehüm seyyiatü ma kesebu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun
وبدا لهم سيـات ما كسبوا وحاق بهم ما كانوا بهۦ يستهزءون
39:49
İnsana bir zorluk/zarar dokunduğunda bize yalvarır-yakarır; sonra ona bizden bir nimet lütfettiğimizde şöyle der: "Bu bir ilim sayesinde verildi bana!" Hayır, öyle değil; o bir fitnedir ama onların çokları bilmiyorlar.
Fe iza messel insane durrun deana sümme iza havvelnahü nımetem minna kale innema utıtühu ala ılm bel hiye fitnetüv ve lakinne ekserahüm la yalemun
فإذا مس ٱلإنسـن ضر دعانا ثم إذا خولنـه نعمة منا قال إنما أوتيتهۥ على علم بل هى فتنة ولـكن أكثرهم لا يعلمون
39:50
Onlardan öncekiler de bunu söylemişlerdi ama kazandıkları şeyler kendilerine hiçbir yarar sağlamamıştı.
Kad kalehellezıne min kablihim fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun
قد قالها ٱلذين من قبلهم فما أغنى عنهم ما كانوا يكسبون
39:51
Sonunda, kazanmış olduklarının çirkinlikleri yakalarına yapışmıştı. Şunların zulmedenlerine de kazandıklarının kötülükleri gelip çatacaktır. Ve onlar kimseyi aciz de bırakamayacaklar/onlar bunu etkisiz de bırakamazlar.
Fe esabehüm seyyiatü ma kesebu vellezıne zalemu min haülai seyüsıybühüm seyyiatü ma kesebu ve mahüm bi mucizın
فأصابهم سيـات ما كسبوا وٱلذين ظلموا من هـؤلاء سيصيبهم سيـات ما كسبوا وما هم بمعجزين
39:52
Bilmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine açıp yayar da kısıp daraltır da. İman eden bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.
E ve lem yalemu ennellahe yebsütur rizka li mey yeşaü ve yakdir önne fı zalike le ayatil li kavmiy yüminun
أولم يعلموا أن ٱلله يبسط ٱلرزق لمن يشاء ويقدر إن فى ذلك لـايـت لقوم يؤمنون
39:53
De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafur, mutlak Rahim'dir.
Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemıa innehu hüvel ğafurur rahıym
قل يـعبادى ٱلذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة ٱلله إن ٱلله يغفر ٱلذنوب جميعا إنهۥ هو ٱلغفور ٱلرحيم
39:54
Azap yakanıza yapışmadan Rabbinize dönüp O'na teslim olun! Sonra size yardım edilmez.
Ve enıbu ila rabbiküm ve eslimu lehu min kabli ey yetiyekümül azabü sümme la tünsarun
وأنيبوا إلى ربكم وأسلموا لهۥ من قبل أن يأتيكم ٱلعذاب ثم لا تنصرون
39:55
Farkında olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza çıkmadan önce size Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun!
Vettebiu ahsene ma ünzile ileyküm mir rabbiküm min kabli ey yetiyekümül azabü bağtetev ve entüm la teşurun
وٱتبعوا أحسن ما أنزل إليكم من ربكم من قبل أن يأتيكم ٱلعذاب بغتة وأنتم لا تشعرون
39:56
Benlik şöyle diyecektir o zaman: "Allah'a karşı aşırı gitmem yüzünden başıma gelenlere bak! Alay edip duranlardan biriydim doğrusu!..."
En tekule nefsüy ya hasrata ala ma ferrattü fı cembillahi ve in küntü le mines sahırın
أن تقول نفس يـحسرتى على ما فرطت فى جنب ٱلله وإن كنت لمن ٱلسـخرين
39:57
Yahut şöyle diyecektir: "Allah bana kılavuzluk etseydi elbette ben de korunanlardan olurdum."
Ev tekule lev ennellahe hedani leküntü minel müttekıyn
أو تقول لو أن ٱلله هدىنى لكنت من ٱلمتقين
39:58
Azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır: "Bana bir kez daha imkan verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan olsaydım!"
Ev tekule hıyne teral azabe lev enne lı kerraten fe ekune minel muhsinın
أو تقول حين ترى ٱلعذاب لو أن لى كرة فأكون من ٱلمحسنين
39:59
Hayır, olamaz! Ayetlerim sana geldi de onları hemen yalanlayıverdin; büyüklük tasladın ve kafirlerden oldun.
Bela kad caetke ayatı fe kezzebte biha vestekberte ve künte minel kafirın
بلى قد جاءتك ءايـتى فكذبت بها وٱستكبرت وكنت من ٱلكـفرين
39:60
Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün. Kibirliler için cehennemde bir barınak mı yok!
Ve yevmel kıyameti terallezıne kezebu alellahi vücuhühüm müsveddeh e leyse fı cehenneme mesvel lil mütekebbirın
ويوم ٱلقيـمة ترى ٱلذين كذبوا على ٱلله وجوههم مسودة أليس فى جهنم مثوى للمتكبرين
39:61
Korunup sakınanları Allah, kendi başarıları yüzünden kurtarır. Ne kötülük dokunur onlara ne de kederlenirler.
Ve yüneccillahüllezınettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun
وينجى ٱلله ٱلذين ٱتقوا بمفازتهم لا يمسهم ٱلسوء ولا هم يحزنون
39:62
Allah Haalik'tir, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine Vekil olan da O'dur.
Allahü haliku külli şeyiv ve hüve ala külli şeyiv vekıl
ٱلله خـلق كل شىء وهو على كل شىء وكيل
39:63
Göklerin ve yerin kilitleri/anahtarları O'nundur. Allah'ın ayetlerini inkar edenler, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
Lehu mekalıdüs semavati vel ard vellezıne keferu bi ayatillahi ülaike hümül hasirun
لهۥ مقاليد ٱلسمـوت وٱلأرض وٱلذين كفروا بـايـت ٱلله أولـئك هم ٱلخـسرون
39:64
De ki: "Bana, Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller?"
Kul e fe ğayrallahi temürunnı abüdü eyyühel cahilun
قل أفغير ٱلله تأمرونى أعبد أيها ٱلجـهلون
39:65
Yemin olsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun.
Ve le kad uhıye ileyke ve ilellezıne min kablik lein eşrakte le yahbetanne amelüke ve le tekunenne minel hasirın
ولقد أوحى إليك وإلى ٱلذين من قبلك لئن أشركت ليحبطن عملك ولتكونن من ٱلخـسرين
39:66
Başkasına değil, sadece Allah'a kulluk/ibadet et; şükredenlerden ol!
Belillahe fabüd ve küm mineş şakirın
بل ٱلله فٱعبد وكن من ٱلشـكرين
39:67
Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur/avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde/kudretinde dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından.
Ve ma kaderullahe hakka kadrihı vel erdu cemıan kabdatühu yevmel kıyameti ves semavatü matviyyatüm bi yemınih sübhünehu ve teala amma yüşrikun
وما قدروا ٱلله حق قدرهۦ وٱلأرض جميعا قبضتهۥ يوم ٱلقيـمة وٱلسمـوت مطويـت بيمينهۦ سبحـنهۥ وتعـلى عما يشركون
39:68
Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar.
Ve nüfiha fis suri fe saıka men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah sümme nüfiha fıhi uhra fe izahüm kıyamüy yenzurun
ونفخ فى ٱلصور فصعق من فى ٱلسمـوت ومن فى ٱلأرض إلا من شاء ٱلله ثم نفخ فيه أخرى فإذا هم قيام ينظرون
39:69
Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
Ve eşrakatil erdu bi nuri rabbiha ve vüdıal kitabü ve cıe bin nebiyyıne veş şühedai ve kudiye beynehüm bil hakkı ve hüm la yuzlemun
وأشرقت ٱلأرض بنور ربها ووضع ٱلكتـب وجاىء بٱلنبيـن وٱلشهداء وقضى بينهم بٱلحق وهم لا يظلمون
39:70
Herkesin yapıp ettiğinin karşılığı tam verilir. O, onların neler yaptıklarını daha iyi bilmektedir.
Ve vüffiyet küllü nefsim ma amilet ve hüve alemü bima yefalun
ووفيت كل نفس ما عملت وهو أعلم بما يفعلون
39:71
İnkar edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size, içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldi ama inkarcılar hakkında azap hükmü hak oldu."
Vesıkallezıne keferu ila cehenneme zümera hatta iza cauha fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha e lem yetiküm rusülüm minküm yetlune aleyküm ayati rabbiküm ve yünziruneküm likae yemiküm haza kalu bela velakin hakkat kelimetül azabi alel kafirın
وسيق ٱلذين كفروا إلى جهنم زمرا حتى إذا جاءوها فتحت أبوبها وقال لهم خزنتها ألم يأتكم رسل منكم يتلون عليكم ءايـت ربكم وينذرونكم لقاء يومكم هـذا قالوا بلى ولـكن حقت كلمة ٱلعذاب على ٱلكـفرين
39:72
Şöyle denilir: "Girin cehennemin kapılarından! Orada uzun süre kalacaksınız. Büyüklük taslayanların barınağı ne de kötüymüş!"
Kıyledhulu ebvabe cehenneme halidıne fıha fe bise mesvel mütekebbirın
قيل ٱدخلوا أبوب جهنم خـلدين فيها فبئس مثوى ٱلمتكبرين
39:73
Rablerinden sakınanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!"
Vesıkallezınet tekav rabbehüm ilel cenneti zümera hatta iza cauha ve fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha selamün aleyküm tıbtüm fedhuluha halidın
وسيق ٱلذين ٱتقوا ربهم إلى ٱلجنة زمرا حتى إذا جاءوها وفتحت أبوبها وقال لهم خزنتها سلـم عليكم طبتم فٱدخلوها خـلدين
39:74
Onlar da şöyle derler: "Hamt olsun o Allah' a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte, cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş!"
Ve kalül hamdü lillahillezı sadekana vadehu ve evrasenel erda netebevveü minel cenneti hayüs neşa fe nıme ecrul amilın
وقالوا ٱلحمد لله ٱلذى صدقنا وعدهۥ وأورثنا ٱلأرض نتبوأ من ٱلجنة حيث نشاء فنعم أجر ٱلعـملين
39:75
Melekleri de arşın çevresini kuşatarak Rablerinin hamdiyle tespih eder halde görürsün. Aralarında hakla hüküm verilmiştir. Nihayet şöyle denir: "Hamt alemlerin Rabbi'ne özgüdür!
Ve teral melaikete haffıne min havlil arşi yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve kudıye beynehüm bil hakkı ve kıylel hamdü lillahi rabbil alemın
وترى ٱلملـئكة حافين من حول ٱلعرش يسبحون بحمد ربهم وقضى بينهم بٱلحق وقيل ٱلحمد لله رب ٱلعـلمين
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.