Dil Göster/Sakla
Enam (Al-Anam) suresi


Enam (Al-Anam) suresi Kuranın 6. suresidir. Enam suresi iniş sırasına göre ise 55. sıradadır.

Enam suresi Sığır anlamına gelmektedir. Toplam da 165 ayet den oluşmaktadır. Al-Anam suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Bu sure, Allah'ın hakimiyet ve kudretinin apaçık delilleri, şirki ve küfrü reddetme, tek tanrıyi kabul etme, vahiy, risalet ve diriliş gibi konuları işlemiştir. Mekke suresi olarak kabul edilir ve tamamının İslam'ın Mekke döneminin son yılında indirildiğine inanılır. Bu, inanılan vahyin zamanlaması ve bağlamsal arka planını açıklar. Surede ayrıca insanları gök cisimlerine tapmayı bırakıp Allah'a yönelmeye çağıran İbrahim'in hikayesi de anlatılmaktadır.

Sure, Hz. Muhammed'in müşrikleri, özellikle de Mekkelileri kendi icat ettikleri ritüellerden vazgeçmeleri konusunda ikna etme mücadelesini kapsar. Bu sure, onları günahkar huylarını terk etmeye ve Kuran'ın mesajına uymaya ikna etmeye çalışır.

Surenin 145. ayetinde Müslümanların hangi tür etleri yemesinin haram olduğu ve kaçınılması gerektiği belirtilmektedir. Sure, Allah'ın sığırları hiçbir kısıtlama olmaksızın yenmesi için helal kıldığı 136-145. ayetlere dayanarak “sığır” olarak adlandırılır. İslam öncesi Arabistan'da yaygın bir uygulama olan bebek öldürmeyi açıkça yasaklayan çok önemli 2 ayet (137 ve 140) vardır.

6:1
Hamt Allah'adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar.
Elhamdü lillahillezı halekas semavati vel erda ve cealez zulümati ven nur sümmellezıne keferu bi rabbihim yadilun
ٱلحمد لله ٱلذى خلق ٱلسمـوت وٱلأرض وجعل ٱلظلمـت وٱلنور ثم ٱلذين كفروا بربهم يعدلون
6:2
Sizi bir balçıktan yaratmış olan O'dur. Sonra hüküm verip bir süre belirlemiştir. Belirlenmiş başka bir süre de onun katındadır. Bütün bunlardan sonra siz hala kuşkulanıp duruyorsunuz.
Hüvellezı halekaküm min tıynin sümme kada ecela ve ecelüm müsemmen ındehu sümme entüm temterun
هو ٱلذى خلقكم من طين ثم قضى أجلا وأجل مسمى عندهۥ ثم أنتم تمترون
6:3
O, göklerde de Allah'tır, yerde de. O, sizin iç dünyanızı da bilir, açığa vurduklarınızı da. Neler kazanmakta olduğunuzu da bilir O!
Ve hüvellahü fis semavati ve fil ard yalemü sirraküm ve cehraküm ve yalemü ma teksibun
وهو ٱلله فى ٱلسمـوت وفى ٱلأرض يعلم سركم وجهركم ويعلم ما تكسبون
6:4
Onlara Rablerinin ayetlerinden bir ayet gelir gelmez, ondan hemen yüz çeviriyorlardı.
Ve ma tetıhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha muridıyn
وما تأتيهم من ءاية من ءايـت ربهم إلا كانوا عنها معرضين
6:5
Böylece hakkı, kendilerine geldiği anda yalanladılar. Fakat yakında onlara, alay etmekte oldukları şeyin haberleri gelecektir.
Fe kad kezzebu bil hakkı lemma caehüm fe sevfe yetıhim embaü ma kanu bihı yestehziun
فقد كذبوا بٱلحق لما جاءهم فسوف يأتيهم أنبـؤا ما كانوا بهۦ يستهزءون
6:6
Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helak ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk.
E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnim mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkil leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşena mim badihim karnen aharın
ألم يروا كم أهلكنا من قبلهم من قرن مكنـهم فى ٱلأرض ما لم نمكن لكم وأرسلنا ٱلسماء عليهم مدرارا وجعلنا ٱلأنهـر تجرى من تحتهم فأهلكنـهم بذنوبهم وأنشأنا من بعدهم قرنا ءاخرين
6:7
Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."
Ve lev nezzelna aleyke kitaben fı kırtasin fe lemessuhü bi eydıhim le kalellezıne keferu in haza illa sıhrum mübın
ولو نزلنا عليك كتـبا فى قرطاس فلمسوه بأيديهم لقال ٱلذين كفروا إن هـذا إلا سحر مبين
6:8
Şunu da söylediler: "Bu peygambere bir melek indirilseydi ya!" Eğer böyle bir melek indirmiş olsaydık iş mutlaka bitirilmiş olurdu da kendilerine göz bile açtırılmazdı.
Ve kalu lev la ünzile aleyhi melek ve lev enzelna melekel lekudıyel emru sümme la yünzarun
وقالوا لولا أنزل عليه ملك ولو أنزلنا ملكا لقضى ٱلأمر ثم لا ينظرون
6:9
Eğer o peygamberi bir melek kılsaydık kuşkusuz onu bir er kişi yapacaktık ve içine yuvalandıkları kuşku ve karmaşayı onların üzerlerine giydirmiş olacaktık.
Ve lev cealnahü melekel le cealnahü racülev ve lelebesna aleyhim ma yelbisun
ولو جعلنـه ملكا لجعلنـه رجلا وللبسنا عليهم ما يلبسون
6:10
Yemin olsun ki, senden önceki resullerle de alay edildi; fakat eğlence konusu yaptıkları şey, o maskaralığı sergileyenleri kıskıvrak sarıverdi.
Ve le kadistühzie bi rusülim min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm ma kanu bihı yestehziun
ولقد ٱستهزئ برسل من قبلك فحاق بٱلذين سخروا منهم ما كانوا بهۦ يستهزءون
6:11
Şunu söyle: Dolaşın yeryüzünde de bakın nasıl olmuş gerçeği yalanlayanların sonu!
Kul sıru fil erdı sümmenzuru keyfe kane akıbetül mükezzibın
قل سيروا فى ٱلأرض ثم ٱنظروا كيف كان عـقبة ٱلمكذبين
6:12
Sor: "Kimindir gökler ve yer?" Cevap ver: "Allah'ındır." O Allah ki, rahmeti öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış kişiler var ya, onlar iman etmezler.
Kul li mem ma fis semavati vel ard kul lillah ketebe ala nefsihir rahmeh le yecmeanneküm ila yevmil kıyameti la raybe fıh ellezıne hasiru enfüsehüm fe hüm la yüminun
قل لمن ما فى ٱلسمـوت وٱلأرض قل لله كتب على نفسه ٱلرحمة ليجمعنكم إلى يوم ٱلقيـمة لا ريب فيه ٱلذين خسروا أنفسهم فهم لا يؤمنون
6:13
Gecenin ve gündüzün içinde yer alan her şey O'nundur. O, Semi'dir, her şeyi duyar; Alim'dir, her şeyi bilir.
Ve lehu ma sekene fil leyli ven nehar ve hüves semıul alım
ولهۥ ما سكن فى ٱليل وٱلنهار وهو ٱلسميع ٱلعليم
6:14
De ki: "Göklerin ve yerin Fatır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı veli edineyim?" De ki: "Bana, İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi." Ve sakın şirke sapanlardan olma!
Kul e ğayrallahi ettehıü veliyyen fatıris semavati vel erdı ve hüve yutımü ve la yütam kul innı ümirtü en ekune evvele men esleme ve la tekunenne minel müşrikın
قل أغير ٱلله أتخذ وليا فاطر ٱلسمـوت وٱلأرض وهو يطعم ولا يطعم قل إنى أمرت أن أكون أول من أسلم ولا تكونن من ٱلمشركين
6:15
Şunu da söyle: "Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım ben."
Kul innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym
قل إنى أخاف إن عصيت ربى عذاب يوم عظيم
6:16
Kendisinden azap uzaklaştırılana o gün rahmet etmiştir. İşte açık kurtuluş budur.
Mey yusraf anhü yevmeizin fe kad rahımeh ve zalikel fevzül mübın
من يصرف عنه يومئذ فقد رحمهۥ وذلك ٱلفوز ٱلمبين
6:17
Allah sana bir keder dokundurursa, onu O'ndan başka açacak yoktur. Eğer sana bir hayır dokundurursa, O, her şey üzerinde güç sahibidir.
Ve iy yemseskellahü bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve iy yemseske bi hayrin fe hüve ala külli şeyin kadır
وإن يمسسك ٱلله بضر فلا كاشف لهۥ إلا هو وإن يمسسك بخير فهو على كل شىء قدير
6:18
Ve kulları üzerinde hüküm ve egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Tüm hikmetlerin kaynağıdır O. Her şeyden haberdardır.
Ve hüvel kahiru fevka ıbadih ve hüvel hakımül habır
وهو ٱلقاهر فوق عبادهۦ وهو ٱلحكيم ٱلخبير
6:19
Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?" De ki: "Ben buna tanıklık etmiyorum." De ki: "O, sadece tek bir tanrıdır! Ve ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!"
Kul eyyü şeyin ekberu şehadeh kulillahü şehıdüm beynı ve beyneküm ve uhıye ileyye hazel kuranü li ünziraküm bihı ve mem belağ e inneküm le teşhedune enne meallahi aliheten uhra kul la eşhed kul innema hüve ilahüv vahıdüv ve innenı berıüm mimma tüşrikun
قل أى شىء أكبر شهـدة قل ٱلله شهيد بينى وبينكم وأوحى إلى هـذا ٱلقرءان لأنذركم بهۦ ومن بلغ أئنكم لتشهدون أن مع ٱلله ءالهة أخرى قل لا أشهد قل إنما هو إلـه وحد وإننى برىء مما تشركون
6:20
O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler.
Ellezıne ateynahümül kitabe yarifunehu kema yarifune ebnaehüm ellezıne hasiru enfüsehüm fe hüm la yüminun
ٱلذين ءاتينـهم ٱلكتـب يعرفونهۥ كما يعرفون أبناءهم ٱلذين خسروا أنفسهم فهم لا يؤمنون
6:21
Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Şu da bir gerçek ki, zalimler asla kurtulamazlar!
Ve men azlemü kmimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la yüflihuz zalimun
ومن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا أو كذب بـايـتهۦ إنهۥ لا يفلح ٱلظـلمون
6:22
Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?"
Ve yevme nahşüruhüm cemıan sümme nekulü lillezıne eşraku eyne şürakaükümüllezıne küntüm tezumun
ويوم نحشرهم جميعا ثم نقول للذين أشركوا أين شركاؤكم ٱلذين كنتم تزعمون
6:23
Sonunda şunu söylemekten başka bahaneleri kalmaz: "Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik."
Sümme lem tekün fitnetühüm illa en kalu vallahi rabbina ma künna müşrikın
ثم لم تكن فتنتهم إلا أن قالوا وٱلله ربنا ما كنا مشركين
6:24
Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.
Ünzur keyfe kezebu ala enfüsihim ve dalle anhüm ma kanu yefterun
ٱنظر كيف كذبوا على أنفسهم وضل عنهم ما كانوا يفترون
6:25
İçlerinden sana kulak verenler vardır; ama biz onu gereğince anlamamaları için kalplerine kılıflar geçirmiş, kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur. Tüm mucizeleri görseler de onlara inanmazlar. Nihayet sana gelip seninle çekişerek söyle derler küfre sapanlar: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir."
Ve minhüm mey yestemiu ileyk ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve iy yerav külle ayetil la yüminu biha hatta iza cauke yücadiluneke yekulüllezıne keferu in haza illa esatıyrul evvelın
ومنهم من يستمع إليك وجعلنا على قلوبهم أكنة أن يفقهوه وفى ءاذانهم وقرا وإن يروا كل ءاية لا يؤمنوا بها حتى إذا جاءوك يجـدلونك يقول ٱلذين كفروا إن هـذا إلا أسـطير ٱلأولين
6:26
Hem ondan alıkoyarlar hem ondan uzaklaşırlar. Öz benliklerinden başkasını helak etmiyorlar. Ama farkında değiller.
Ve hüm yenhevne anhü ve yenevne anh ve iy yühlikune illa enfüsehüm ve ma yeşurun
وهم ينهون عنه وينـون عنه وإن يهلكون إلا أنفسهم وما يشعرون
6:27
Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."
Ve lev tera iz vükıfu alen nari fe kalu ya leytena nüraddü ve la nükezzibe bi ayati rabbina ve nekune minel müminın
ولو ترى إذ وقفوا على ٱلنار فقالوا يـليتنا نرد ولا نكذب بـايـت ربنا ونكون من ٱلمؤمنين
6:28
İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.
Bel bedalehüm ma kanu yuhfune min kabl ve lev ruddu le adu lima nühu anhü ve innehüm le kazibun
بل بدا لهم ما كانوا يخفون من قبل ولو ردوا لعادوا لما نهوا عنه وإنهم لكـذبون
6:29
Dediler ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Biz diriltilecek de değiliz."
Ve kalu in hiye illa hayatüned dünya ve ma nahnü bi mebusın
وقالوا إن هى إلا حياتنا ٱلدنيا وما نحن بمبعوثين
6:30
Rableri huzurunda durdurulduklarını bir görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı tadın azabı."
Ve lev tera iz vükıfu ala rabbihim kale e leyse haza bil hakk kalu bela ve rabbina kale fe zukul azabe bima küntüm tekfürun
ولو ترى إذ وقفوا على ربهم قال أليس هـذا بٱلحق قالوا بلى وربنا قال فذوقوا ٱلعذاب بما كنتم تكفرون
6:31
Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır. Sonunda o saat ansızın kendilerine gelip çatınca, sırtlarında günahlarını taşır bir halde şöyle demişlerdir: "Dünya hayatında düşdüğümüz aşırılıklardan dolayı vay hasretimize!" Dikkat edin! Ne kötü şeylerdir taşıyıp durdukları.
Kad hasirallezıne kezzebu bi likaillah hatta iza caethümüs saatü bağteten kalu ya hasratena ala ma ferratna fıha ve hüm yahmilune evzarahüm ala zuhurihim e la sae ma yezirun
قد خسر ٱلذين كذبوا بلقاء ٱلله حتى إذا جاءتهم ٱلساعة بغتة قالوا يـحسرتنا على ما فرطنا فيها وهم يحملون أوزارهم على ظهورهم ألا ساء ما يزرون
6:32
Şu iğreti, basit hayat bir oyun ve eğlenceden başka şey değildir. Sakınıp korunanlar için ahiret yurdu elbette ki daha iyidir. Hala aklınızı işletemeyecek misiniz?
Ve mel hayatüd dünya illa leıbüv ve lehv ve leddarul ahıratü hayrul lillezıne yettekun e fe la takılun
وما ٱلحيوة ٱلدنيا إلا لعب ولهو وللدار ٱلـاخرة خير للذين يتقون أفلا تعقلون
6:33
Söylediklerinin seni kederlendirdiğini çok iyi biliyoruz. Gerçek şu ki, onlar seni yalanlamıyorlar; o zalimler Allah'ın ayetlerine karşı direnmekteler.
Kad nalemü innehu le yahzünükellezı yekulune fe innehüm la yükezzibuneke ve lakinnez zalimıne bi ayatillahi yechadun
قد نعلم إنهۥ ليحزنك ٱلذى يقولون فإنهم لا يكذبونك ولـكن ٱلظـلمين بـايـت ٱلله يجحدون
6:34
Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir.
Ve le kad küzzibet rusülüm min kablike fe saberu ala ma küzzibu ve uzu hatta etahüm nasruna ve la mübeddile li kelimatillah ve le kad caeke min nebeil mürselın
ولقد كذبت رسل من قبلك فصبروا على ما كذبوا وأوذوا حتى أتىهم نصرنا ولا مبدل لكلمـت ٱلله ولقد جاءك من نبإى ٱلمرسلين
6:35
Eğer yüz çevirip gitmeleri sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa, yerin içinde bir delik yahut gökte bir merdiven ara da onlara bir mucize getir. Allah dileseydi onları doğru ve güzelde birleştirirdi. Artık cahillerden olma.
Ve in kane kebüra aleyke ıraduhüm fe inistetate en tebteğıye nefekan fil erdı ev süllemen fis semai fe tetiyehüm bi ayeh ve lev şaellahü le cemeahüm alel hüda fe la tekunenne minel cahilın
وإن كان كبر عليك إعراضهم فإن ٱستطعت أن تبتغى نفقا فى ٱلأرض أو سلما فى ٱلسماء فتأتيهم بـاية ولو شاء ٱلله لجمعهم على ٱلهدى فلا تكونن من ٱلجـهلين
6:36
Ancak gereğince dinleyenler çağrıya cevap verir. Ölülere gelince, Allah onları diriltecektir, sonra O'na döndürülecekler.
İnnema yestecıbüllezıne yesmeun vel mevta yebasühümüllahü sümme ileyhi yürceun
إنما يستجيب ٱلذين يسمعون وٱلموتى يبعثهم ٱلله ثم إليه يرجعون
6:37
Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Kuşkusuz, Allah bir mucize indirmeye Kaadir'dir. Fakat çokları bilmiyorlar."
Ve kalu lev la nüzzile aleyhi ayetüm mir rabbih kul innellahe kadirun ala ey yünezzile ayetev ve lakinne ekserahüm la yalemun
وقالوا لولا نزل عليه ءاية من ربهۦ قل إن ٱلله قادر على أن ينزل ءاية ولـكن أكثرهم لا يعلمون
6:38
Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler.
Ve ma min dabbetin fil erdı ve la tairiy yetıyru bi cenahayhi illa ümemün emsalüküm ma ferratna fil kitabi min şeyin sümme ila rabbihim yuhşerun
وما من دابة فى ٱلأرض ولا طـئر يطير بجناحيه إلا أمم أمثالكم ما فرطنا فى ٱلكتـب من شىء ثم إلى ربهم يحشرون
6:39
Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği/dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini/dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar.
Vellezıne kezzebu bi ayatina summüv ve bükmün fiz zulümat mey yeşeillahü yudlilh ve mey yeşeyecalhü ala sıratım müstekıym
وٱلذين كذبوا بـايـتنا صم وبكم فى ٱلظلمـت من يشإ ٱلله يضلله ومن يشأ يجعله على صرط مستقيم
6:40
De ki: "Bir düşünün bakalım! Allah'ın azabı yakanıza yapışsa yahut o saat gelip çatsa, Allah'tan başkasına mı yakarırsınız? Doğru sözlü iseniz söyleyin!"
Kul eraeyteküm in etaküm azabüllahi ev etetkümüs saatü e ğayrallahi tedun in küntüm sadikıyn
قل أرءيتكم إن أتىكم عذاب ٱلله أو أتتكم ٱلساعة أغير ٱلله تدعون إن كنتم صـدقين
6:41
Hayır, yalnız O'na yakarırsınız da O dilerse yakındığınız belayı uzaklaştırır. Ve siz, ortak koştuklarınızı unutuverirsiniz.
Bel iyyahü tedune fe yekşifü ma tedune ileyhi in şae ve tenzevne ma tüşrikun
بل إياه تدعون فيكشف ما تدعون إليه إن شاء وتنسون ما تشركون
6:42
Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık.
Ve le kad erselna ila ümemim min kablike fe ehaznahüm bil besai ved darrai leallehüm yetedarraun
ولقد أرسلنا إلى أمم من قبلك فأخذنـهم بٱلبأساء وٱلضراء لعلهم يتضرعون
6:43
Zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! Ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi.
Fe lev la iz caehüm besüna tedarrau ve lakin kaset kulubühüm ve zeyyene lehümüş şeytanü ma kanu yamelun
فلولا إذ جاءهم بأسنا تضرعوا ولـكن قست قلوبهم وزين لهم ٱلشيطـن ما كانوا يعملون
6:44
Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.
Felemma nesu ma zükkiru bihı fetahna aleyhim ebvabe külli şey hatta iza ferihu bima utu ehaznahüm bağteten fe iza hüm müblisun
فلما نسوا ما ذكروا بهۦ فتحنا عليهم أبوب كل شىء حتى إذا فرحوا بما أوتوا أخذنـهم بغتة فإذا هم مبلسون
6:45
Böylece, zulme saplanan topluluğun kökü kesilmişti; hamt olsun alemlerin Rabbi'ne!
Fe kutıa dabirul kavmillezıne zalemu vel hamdü lillahi rabbil alemın
فقطع دابر ٱلقوم ٱلذين ظلموا وٱلحمد لله رب ٱلعـلمين
6:46
De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!
Kul eraeytüm in ehazellahü semaküm ve ebsaraküm ve hateme ala kulubiküm men ilahün ğayrullahi yetıküm bih ünzur keyfe nüsarrifül ayati sümme hüm yasdifun
قل أرءيتم إن أخذ ٱلله سمعكم وأبصـركم وختم على قلوبكم من إلـه غير ٱلله يأتيكم به ٱنظر كيف نصرف ٱلـايـت ثم هم يصدفون
6:47
Şunu da söyle: "Düşünün bakalım; Allah'ın azabı size ansızın, açıktan geliverse, zalimler topluluğundan başkası mı helak edilecek?"
Kul eraeyteküm in etaküm azabüllahi bağteten ev cehraten hel yühlekü illel kavmüz zalimun
قل أرءيتكم إن أتىكم عذاب ٱلله بغتة أو جهرة هل يهلك إلا ٱلقوم ٱلظـلمون
6:48
Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
Ve ma nürsilül mürselıne illa mübeşşirıne ve münzirın fe men amene ve asleha fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun
وما نرسل ٱلمرسلين إلا مبشرين ومنذرين فمن ءامن وأصلح فلا خوف عليهم ولا هم يحزنون
6:49
Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, fenalığa bulaşmaları yüzünden kendilerine azap dokunacaktır.
Vellezıne kezzebu bi ayatina yemessühümül azabü bi ma kanu yefükun
وٱلذين كذبوا بـايـتنا يمسهم ٱلعذاب بما كانوا يفسقون
6:50
Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hala düşünmüyor musunuz?"
Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la alemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil ama vel besıyr e fe la tetefekkerun
قل لا أقول لكم عندى خزائن ٱلله ولا أعلم ٱلغيب ولا أقول لكم إنى ملك إن أتبع إلا ما يوحى إلى قل هل يستوى ٱلأعمى وٱلبصير أفلا تتفكرون
6:51
Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.
Ve enzir bihillezıne yehafune ey yuhşeru ila rabbihim leyse lehüm min dunihı veliyyüv ve la şefıul leallehüm yettekun
وأنذر به ٱلذين يخافون أن يحشروا إلى ربهم ليس لهم من دونهۦ ولى ولا شفيع لعلهم يتقون
6:52
Sabah akşam, yüzünü isteyerek Rablerine yalvarıp yakaranları kovma! Onların hesabından bir şey sana ait olmadığı gibi, senin hesabından bir şey de onlara ait değildir. O halde onları kovarsan zalimlerden olursun.
Ve la tatrudillezıne yedune rabbehüm bil ğadati vel aşiyyi yürıdune vecheh ma aleyke min hısabihim min şeyiv ve ma min hısabike aleyhim min şeyin fe tatrudehüm fe tekune minez zalimın
ولا تطرد ٱلذين يدعون ربهم بٱلغدوة وٱلعشى يريدون وجههۥ ما عليك من حسابهم من شىء وما من حسابك عليهم من شىء فتطردهم فتكون من ٱلظـلمين
6:53
Biz böylece onların bir kısmını diğer bir kısmıyla imtihana çektik ki, şunu söylesinler: "Allah aramızdan şunlara mı lütufta bulundu?" Allah şükredenleri daha iyi bilmiyor mu?
Ve kezalike fetenna badahüm bi badıl li yekulu e haülai mennellahü aleyhim mim beynina e leysellahü bi aleme biş şakirın
وكذلك فتنا بعضهم ببعض ليقولوا أهـؤلاء من ٱلله عليهم من بيننا أليس ٱلله بأعلم بٱلشـكرين
6:54
Ayetlerimize iman edenler sana geldiğinde şöyle söyle: "Selam size! Rabbiniz, benliği üzerine rahmeti yazmıştır. İçinizden her kim bilgisizlikle bir kötülük işler de ardından tövbe edip halini düzeltirse, hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok merhametlidir."
Ve iza caekellezıne yüminune bi ayatina fe kul selamün aleyküm ketebe rabbüküm ala nefsihir rahmete ennehu men amile minküm suem bi cehaletin sümme tabe mim badihı ve asleha fe ennehu ğafurur rahıym
وإذا جاءك ٱلذين يؤمنون بـايـتنا فقل سلـم عليكم كتب ربكم على نفسه ٱلرحمة أنهۥ من عمل منكم سوءا بجهـلة ثم تاب من بعدهۦ وأصلح فأنهۥ غفور رحيم
6:55
İşte biz, ayetlerimizi bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, günaha sapmışların yolu açık-seçik ortaya çıksın/günaha sapmışların yolunu açık-seçik göresin!
Ve kezalike nüfessılül ayati ve li testebıne sebılül mücrimın
وكذلك نفصل ٱلـايـت ولتستبين سبيل ٱلمجرمين
6:56
De ki: "Ben, Allah'ı bırakıp da yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım!" De ki: "Sizin keyiflerinize uymam! Çünkü bunu yaparsam sapıtmış olurum, doğruyu ve güzeli bulanlardan olmam."
Kul innı nühıtü en abüdellezıne tedune min dunillah kul la ettebiu ehvaeküm kad daleltü izev ve ma ene minel mühtedın
قل إنى نهيت أن أعبد ٱلذين تدعون من دون ٱلله قل لا أتبع أهواءكم قد ضللت إذا وما أنا من ٱلمهتدين
6:57
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."
Kul innı ala beyyinetim mir rabbı ve kezzebtüm bih ma ındı ma testacilune bih inil hukmü illa lillah yekussul hakka ve hüve hayrul fasılın
قل إنى على بينة من ربى وكذبتم بهۦ ما عندى ما تستعجلون بهۦ إن ٱلحكم إلا لله يقص ٱلحق وهو خير ٱلفـصلين
6:58
Şunu da söyle: "Acele istediğiniz şey benim yanımda olsaydı, benimle sizin aranızdaki iş çoktan bitirilmiş olurdu. Zalimleri, Allah daha iyi bilir."
Kul lev enne ındı ma testacilune bihı le kudiyel emru beynı ve beyneküm vallahü alemü biz zalimın
قل لو أن عندى ما تستعجلون بهۦ لقضى ٱلأمر بينى وبينكم وٱلله أعلم بٱلظـلمين
6:59
Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dane, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir.
Ve ındehu mefatihul ğaybi la yalemüha illa hu ve yalemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa yalemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbiv ve la yavisin illa fı kitabim mübın
وعندهۥ مفاتح ٱلغيب لا يعلمها إلا هو ويعلم ما فى ٱلبر وٱلبحر وما تسقط من ورقة إلا يعلمها ولا حبة فى ظلمـت ٱلأرض ولا رطب ولا يابس إلا فى كتـب مبين
6:60
O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye, gün içinde sizi diriltir. Nihayet O'nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber verecektir.
Ve hüvellezı yeteveffaküm bil leyli ve yalemü ma cerahtüm bin nehari sümme yebasüküm fıhi li yukda ecelüm müsemma sümme ileyhi merciuküm sümme yünebbiüküm bi ma küntüm tamelun
وهو ٱلذى يتوفىكم بٱليل ويعلم ما جرحتم بٱلنهار ثم يبعثكم فيه ليقضى أجل مسمى ثم إليه مرجعكم ثم ينبئكم بما كنتم تعملون
6:61
Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra.
Ve hüvel kahiru fevka ıbadihı ve yürsilü aleyküm hafezah hatta iza cae ehadekümül mevtü teveffethü rusülüna ve hüm la yüferritun
وهو ٱلقاهر فوق عبادهۦ ويرسل عليكم حفظة حتى إذا جاء أحدكم ٱلموت توفته رسلنا وهم لا يفرطون
6:62
Nihayet onlar gerçek Mevla'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur.
Sümme ruddu ilellahi mevlahümül hakk e la lehül hukmü ve hüve esraul hasibın
ثم ردوا إلى ٱلله مولىهم ٱلحق ألا له ٱلحكم وهو أسرع ٱلحـسبين
6:63
Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"
Kul mey yüneccıküm min zulümatil berri vel bahri tedunehu tedarruav ve hufyeh le in encana min hazihı le nekunenne mineş şakirın
قل من ينجيكم من ظلمـت ٱلبر وٱلبحر تدعونهۥ تضرعا وخفية لئن أنجىنا من هـذهۦ لنكونن من ٱلشـكرين
6:64
De ki: "Ondan da tüm sıkıntılardan da sizi Allah kurtarıyor; sonra siz O'na ortak koşuyorsunuz."
Kulillahü yüneccıküm minha ve min külli kerbin sümme entüm tüşrikun
قل ٱلله ينجيكم منها ومن كل كرب ثم أنتم تشركون
6:65
De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.
Kul hüvel kadiru ala ey yebase aleyküm azabem min fevkıküm ev min tahti ercüliküm ev yelbiseküm şiyeav ve yüzıka badaküm bese bad ünzur keyfe nüsarrifül ayati leallehüm yefkahun
قل هو ٱلقادر على أن يبعث عليكم عذابا من فوقكم أو من تحت أرجلكم أو يلبسكم شيعا ويذيق بعضكم بأس بعض ٱنظر كيف نصرف ٱلـايـت لعلهم يفقهون
6:66
O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim."
Ve kezzebe bihı kavmüke ve hüvel hakk kul lestü aleyküm bi vekıl
وكذب بهۦ قومك وهو ٱلحق قل لست عليكم بوكيل
6:67
Her haberin gerçekleşeceği bir zaman/mekan vardır. Yakında bileceksiniz.
Li külli nebeim müstekarruv ve sevfe talemun
لكل نبإ مستقر وسوف تعلمون
6:68
Ayetlerimiz hakkında lakırdıya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile oturma.
Ve iza raeytellezıne yehudune fı ayatina fe arıd anhüm hatta yehudu fı hadısin ğayrih ve imma yünsiyennekeş şeytanü fe la takud badez zikra meal kavmiz zalimın
وإذا رأيت ٱلذين يخوضون فى ءايـتنا فأعرض عنهم حتى يخوضوا فى حديث غيرهۦ وإما ينسينك ٱلشيطـن فلا تقعد بعد ٱلذكرى مع ٱلقوم ٱلظـلمين
6:69
Allah'tan korkanlara onların hesabından bir şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar.
Ve ma alellezıne yettekune min hısabihim min şeyiv ve lakin zikra leallehüm yettekun
وما على ٱلذين يتقون من حسابهم من شىء ولـكن ذكرى لعلهم يتقون
6:70
Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.
Ve zerillezınettehazu dınehüm leıbev ve lehvev ve ğarrathümül hayatüd dünya ve zekkir bihı en tübsele nefsüm bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyüv ve la şefiy ve in tadil külle adlil la yühaz minha ülaikellezıne übsilu bima kesebu lehüm şerabüm min hamımiv ve azabün elımüm bima kanu yekfürun
وذر ٱلذين ٱتخذوا دينهم لعبا ولهوا وغرتهم ٱلحيوة ٱلدنيا وذكر بهۦ أن تبسل نفس بما كسبت ليس لها من دون ٱلله ولى ولا شفيع وإن تعدل كل عدل لا يؤخذ منها أولـئك ٱلذين أبسلوا بما كسبوا لهم شراب من حميم وعذاب أليم بما كانوا يكفرون
6:71
De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz üstüne geri mi döndürülelim? O kişi gibi, şeytanlar kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki onun, "Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Alemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz."
Kul e nedu min dunillahi ma la yenfeuna ve la yedurruna ve nüraddü ala akabina bade iz hedanellahü kellezistehvethüş şeyatıynü fil erdı hayrane lehu ashabüy yedunehu ilel hüdetina kul inne hüdellahi hüvel hüda ve ümirna li nüslime li rabbil alemın
قل أندعوا من دون ٱلله ما لا ينفعنا ولا يضرنا ونرد على أعقابنا بعد إذ هدىنا ٱلله كٱلذى ٱستهوته ٱلشيـطين فى ٱلأرض حيران لهۥ أصحـب يدعونهۥ إلى ٱلهدى ٱئتنا قل إن هدى ٱلله هو ٱلهدى وأمرنا لنسلم لرب ٱلعـلمين
6:72
Ve "Namazı kılın/duayı yerine getirin, O'ndan sakının!" diye emrolunduk. Huzurunda haşrolunacağınız O'dur.
Ve en ekıymüs salate vettekuh ve hüvellezı ileyhi tuhşerun
وأن أقيموا ٱلصلوة وٱتقوه وهو ٱلذى إليه تحشرون
6:73
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sura üfleneceği gün de mülk/yönetim O'nundur. Alim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakim, O'dur Habir.
Ve hüvellezı halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakımül habır
وهو ٱلذى خلق ٱلسمـوت وٱلأرض بٱلحق ويوم يقول كن فيكون قوله ٱلحق وله ٱلملك يوم ينفخ فى ٱلصور عـلم ٱلغيب وٱلشهـدة وهو ٱلحكيم ٱلخبير
6:74
İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti: "Putları tanrılar mı ediniyorsun? Seni de toplumunu da açık bir sapıklık içinde görüyorum."
Ve iz kale ibrahımü li ebıhi azera etettehızü asnamen aliheh innı erake ve kavmeke fı dalalim mübın
وإذ قال إبرهيم لأبيه ءازر أتتخذ أصناما ءالهة إنى أرىك وقومك فى ضلـل مبين
6:75
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun.
Ve kezalike nürı ibrahıme melekutes semavati vel erdı ve li yekune minel mukının
وكذلك نرى إبرهيم ملكوت ٱلسمـوت وٱلأرض وليكون من ٱلموقنين
6:76
Gece onun üstünü örtünce bir yıldız gördü de "İşte Rabbim bu!" dedi. Yıldız battığında ise "Batıp gidenleri sevmem!" diye konuştu.
Felemma cenne aleyhil leylü raa kevkeba kale haza rabbı felemma efele kale la ühıbbül afilın
فلما جن عليه ٱليل رءا كوكبا قال هـذا ربى فلما أفل قال لا أحب ٱلـافلين
6:77
Ay'ı doğar halde görünce, "Rabbim bu!" dedi. O batınca da şöyle konuştu: "Eğer Rabbim bana kılavuzluk etmeseydi sapıtan topluluktan olurdum."
Felemma rael kamera baziğan kale haza rabbı felemma efele kale leil lem yehdinı rabbı le ekunenne minel kavmid dallın
فلما رءا ٱلقمر بازغا قال هـذا ربى فلما أفل قال لئن لم يهدنى ربى لأكونن من ٱلقوم ٱلضالين
6:78
Nihayet Güneş'in doğmakta olduğunu gördüğünde, "Benim Rabbim bu, bu daha büyük!" dedi. O da batıp gidince şöyle seslendi: "Ortak koştuğunuz şeylerden uzağım ben."
Felemma raeş şemse baziğaten kale haza rabbı haza ekber felemma efelet kale ya kavmi innı berıüm mimma tüşrikun
فلما رءا ٱلشمس بازغة قال هـذا ربى هـذا أكبر فلما أفلت قال يـقوم إنى برىء مما تشركون
6:79
"Ben bir hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben."
İnnı veccehtü vechiye lillezı fetaras semavati vel erda hanıfev ve ma ene minel müşrimın
إنى وجهت وجهى للذى فطر ٱلسمـوت وٱلأرض حنيفا وما أنا من ٱلمشركين
6:80
Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O iletti. O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz. Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hala öğüt almayacak mısınız?"
Ve haccehu kavmüh kale e tühaccunnı fillahi ve kad hedan ve la ehafü ma tüşrikune bihı illa ey yeşae rabbı şeya vesia rabbı külle şeyin ılma e fe la tetezekkerun
وحاجهۥ قومهۥ قال أتحـجونى فى ٱلله وقد هدىن ولا أخاف ما تشركون بهۦ إلا أن يشاء ربى شيـا وسع ربى كل شىء علما أفلا تتذكرون
6:81
"Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır?
Ve keyfe ehafü ma eşraktüm ve la tehafune enneküm eşraktüm billahi ma lem yünezzil bihı aleyküm sültana fe eyyül ferıkayni ehakku bil emn in küntüm talemun
وكيف أخاف ما أشركتم ولا تخافون أنكم أشركتم بٱلله ما لم ينزل بهۦ عليكم سلطـنا فأى ٱلفريقين أحق بٱلأمن إن كنتم تعلمون
6:82
İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.
Ellezıne amenu ve lem yelbisu ımanehüm bi zulmin ülaike lehümül emnü ve hüm mühtedun
ٱلذين ءامنوا ولم يلبسوا إيمـنهم بظلم أولـئك لهم ٱلأمن وهم مهتدون
6:83
İşte bunlar, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz kanıtlardır. Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz. Senin Rabbin Hakim'dir, Alim'dir.
Ve tilke huccetüna ateynaha ibrahıme ala kavmih nefeu deracatim men neşa inne rabbeke hakımün alım
وتلك حجتنا ءاتينـها إبرهيم على قومهۦ نرفع درجـت من نشاء إن ربك حكيم عليم
6:84
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u hediye ettik. Hepsini doğruya ve güzele kılavuzladık. Daha önce Nuh'a ve onun soyundan olan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'e, Yusuf'a, Musa'ya, Harun'a da kılavuzluk etmiştik. Güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz biz.
Ve vehebna lehu ishaka ve yakub küllen hedeyna ve nuhan hedeyna min kablü ve min zürriyyetihı davude ve süleymane ve eyyube ve yusüfe ve musa ve harun ve kezalike neczil muhsinın
ووهبنا لهۥ إسحـق ويعقوب كلا هدينا ونوحا هدينا من قبل ومن ذريتهۦ داوۥد وسليمـن وأيوب ويوسف وموسى وهـرون وكذلك نجزى ٱلمحسنين
6:85
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas... Hepsi iyilik ve barış için çalışanlardandı.
Ve zekeriyya ve yahya ve ıysa ve ilyas küllüm mines salihıyn
وزكريا ويحيى وعيسى وإلياس كل من ٱلصـلحين
6:86
İsmail, Elyesa', Yunus ve Lut... Hepsini alemlere üstün kıldık.
Ve ismaıyle vel yesea ve yunüse ve luta ve küllen faddalna alel alemın
وإسمـعيل وٱليسع ويونس ولوطا وكلا فضلنا على ٱلعـلمين
6:87
Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık.
Ve min abaihim ve zürriyyatihim ve ıhvanihim vectebeyna hüm ve hedeynahüm ila sıratım müstekıym
ومن ءابائهم وذريـتهم وإخونهم وٱجتبينـهم وهدينـهم إلى صرط مستقيم
6:88
Allah'ın yol göstermesidir bu. Kullarından dilediğini bununla iletir iyiye ve güzele. Eğer onlar şirke bulaşsalardı yapıp ettikleri kendilerine yararsız hale gelirdi.
Zalike hüdellahi yehdı bihı mey yeşaü min ıbadih ve lev eşraku le habita anhüm ma kanu yamelun
ذلك هدى ٱلله يهدى بهۦ من يشاء من عبادهۦ ولو أشركوا لحبط عنهم ما كانوا يعملون
6:89
İşte bunlardır kendilerine kitap, hükmetme gücü ve peygamberlik verdiklerimiz. Şimdi şu insanlar bütün bunları inkar ederlerse biz, bunları inkar etmeyecek bir topluluğu onlara vekil ederiz.
Ülaikellezıne ateynahümül kitabe vel hukme ven nübüvveh fe iy yekfür biha haülai fe kad vekkelna biha kavmel leysu biha bi kafirun
أولـئك ٱلذين ءاتينـهم ٱلكتـب وٱلحكم وٱلنبوة فإن يكفر بها هـؤلاء فقد وكلنا بها قوما ليسوا بها بكـفرين
6:90
İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle söyle: "Ben şu yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece alemlere bir öğüttür."
Ülaikellezıne hedellahü fe bi hüdahümuktedih kul la eselüküm aleyhi ecra in hüve illa zikra lil alemın
أولـئك ٱلذين هدى ٱلله فبهدىهم ٱقتده قل لا أسـلكم عليه أجرا إن هو إلا ذكرى للعـلمين
6:91
Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Musa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz o kitabı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah!" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.
Ve ma kaderullahe hakka kadrihı iz kalu ma enzelellahü ala beşerim min şey kul men enzelel kitabellezı cae bihı musa nurav ve hüdel lin nasi tecalunehu karatıyse tübduneha ve tuhfune kesıra ve ullimtüm ma lem talemu entüm ve la abaüküm kulillahü sümme zerhüm fı havdıhüm yelabun
وما قدروا ٱلله حق قدرهۦ إذ قالوا ما أنزل ٱلله على بشر من شىء قل من أنزل ٱلكتـب ٱلذى جاء بهۦ موسى نورا وهدى للناس تجعلونهۥ قراطيس تبدونها وتخفون كثيرا وعلمتم ما لم تعلموا أنتم ولا ءاباؤكم قل ٱلله ثم ذرهم فى خوضهم يلعبون
6:92
Bu da bizim, kentlerin/medeniyetlerin anasını uyarman için indirdiğimiz bir kitap. Kutsal-bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı. Ahirete inananlar, ona da inanırlar ve onlar namazlarına/dualarına devam ederler.
Ve haza kitabün enzelnahü mübaraküm müsaddikullezı beyne yedeyhi ve li tünzira ümmel kura ve men havleha vellezıne yüminune bil ahırati yüminune bihı ve hüm ala salatihim yühafizun
وهـذا كتـب أنزلنـه مبارك مصدق ٱلذى بين يديه ولتنذر أم ٱلقرى ومن حولها وٱلذين يؤمنون بٱلـاخرة يؤمنون بهۦ وهم على صلاتهم يحافظون
6:93
Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya kendine bir şey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi" diyen kişi ile, "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden daha zalim kim vardır! Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken. Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! Bugün zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz.
Ve men azlemü mimmeniftera alellahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şeyüv ve men kale seanzilü misle ma enzelellah ve le v tera iziz zalimune fı ğameratil mevti vel melaiketü basitu eydıhim ahricu enfüseküm elyevme tüczevne azabel huni bi ma küntüm tekulune alellahi ğayral hakkı ve küntüm an ayatihı testekbirun
ومن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا أو قال أوحى إلى ولم يوح إليه شىء ومن قال سأنزل مثل ما أنزل ٱلله ولو ترى إذ ٱلظـلمون فى غمرت ٱلموت وٱلملـئكة باسطوا أيديهم أخرجوا أنفسكم ٱليوم تجزون عذاب ٱلهون بما كنتم تقولون على ٱلله غير ٱلحق وكنتم عن ءايـتهۦ تستكبرون
6:94
Yemin olsun, sizi ilk yarattığımızdaki gibi yapayalnız/teker teker bize geldiniz. Size verip hayaline daldırdığımız şeyleri de sırtlarınızın arkasında bıraktınız. Sizinle ilgili hususlarda ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda görmüyorsunuz. Yemin olsun, koptu aranızdaki tüm bağlar ve uzaklaşıp kayboldu yanınızdan o bir şey sandıklarınız.
Ve le kad citümuna furada kema halaknaküm evvele merrativ ve teraktüm ma havvelnaküm verae zuhuriküm ve ma nera meaküm şüfeaekümüllezıne zeamtüm ennehüm fıküm şüraka le kad tekattaa beyneküm ve dalle anküm ma küntüm tezumun
ولقد جئتمونا فردى كما خلقنـكم أول مرة وتركتم ما خولنـكم وراء ظهوركم وما نرى معكم شفعاءكم ٱلذين زعمتم أنهم فيكم شركـؤا لقد تقطع بينكم وضل عنكم ما كنتم تزعمون
6:95
Hiç kuşkusuz, Allah'tır Falık olan/daneyi yaran, çekirdeği patlatan. Ölüden diri çıkarır O; diriden ölüyü çıkaran da O'dur! İşte budur Allah! Peki nasıl ters bir yöne çevriliyorsunuz?
İnnellahe falikul habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy zalikümüllahü fe enna tüfekun
إن ٱلله فالق ٱلحب وٱلنوى يخرج ٱلحى من ٱلميت ومخرج ٱلميت من ٱلحى ذلكم ٱلله فأنى تؤفكون
6:96
Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Falık O'dur! Geceyi dinlenme zamanı yaptı; Güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte budur ölçülendirmesi o Aziz'in, o Alim'in!
Falikul ısbah ve cealel leyle sekenev veş şemse vel kamera husbana zalike takdırul azızil alım
فالق ٱلإصباح وجعل ٱليل سكنا وٱلشمس وٱلقمر حسبانا ذلك تقدير ٱلعزيز ٱلعليم
6:97
Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır.
Ve hüvellezı ceale lekümün nücume li tehtedu biha fı zulümatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmiy yalemun
وهو ٱلذى جعل لكم ٱلنجوم لتهتدوا بها فى ظلمـت ٱلبر وٱلبحر قد فصلنا ٱلـايـت لقوم يعلمون
6:98
Sizi bir tek canlıdan vücuda getiren O'dur! Bu oluşumda bir karar kılma yeri var, bir de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık.
Ve hüvellezı enşeeküm min nefsiv vahıdetin fe müstekarruv ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmiy yefkahun
وهو ٱلذى أنشأكم من نفس وحدة فمستقر ومستودع قد فصلنا ٱلـايـت لقوم يفقهون
6:99
Size gökten su indiren de O'dur! Biz o suyla her şeyin bitkisini çıkardık. Ondan da bir yeşillik çıkardık. O yeşillikten birbiri üzerine binmiş daneler çıkardık. Hurma ağacının da tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzümlerden bağlar, zeytin, nar çıkardık. Birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verdiğinde ve meyveler olgunlaştığında bir bakın onun ürününe! Bu size gösterilenlerde, iman eden bir topluluk için, çok ibret vardır!
Ve hüvellezı enzele mines semai maa fe ahracna bihı nebate külli şeyin fe ahracna minhü hadıran nuhricü minhü habbem müterakiba veminen nahli min taliha kınvanün daniyetüv ve cennatim min anabiv vez zeytune ver rummane müştebihev ve ğayra müteşabih ünzuru ila semerihı iza esmera ve yenıh inne fı zaliküm le ayatil li kavmiy yüminun
وهو ٱلذى أنزل من ٱلسماء ماء فأخرجنا بهۦ نبات كل شىء فأخرجنا منه خضرا نخرج منه حبا متراكبا ومن ٱلنخل من طلعها قنوان دانية وجنـت من أعناب وٱلزيتون وٱلرمان مشتبها وغير متشـبه ٱنظروا إلى ثمرهۦ إذا أثمر وينعهۦ إن فى ذلكم لـايـت لقوم يؤمنون
6:100
Allah'a bir de cinleri/gözle görülmeyen yaratıkları ortak koştular. Oysaki, onları O yaratmıştır. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar isnat etme saçmalığını gösterdiler. Şanı yücedir O'nun! Onların nitelemelerinin ötesindedir O!
Ve cealu lillahi şürakael cinne ve halekahüm ve haraku lehu benıne ve benatim bi ğayri ılm sübhanehu ve teala amma yesıfun
وجعلوا لله شركاء ٱلجن وخلقهم وخرقوا لهۥ بنين وبنـت بغير علم سبحـنهۥ وتعـلى عما يصفون
6:101
Gökleri ve yeri yaratıp donatan Bedi' O'dur! Nasıl çocuğu olur O'nun, kendisinin bir eşi olmadı ki! Her şeyi O yarattı ve her şeyi en iyi şekilde bilen de O'dur!
Bedrıus semavati vel ard enna yekunü lehu veledüv ve lem tekül lehu sahıbeh ve haleka külle şey ve hüve bi külli şeyin alım
بديع ٱلسمـوت وٱلأرض أنى يكون لهۥ ولد ولم تكن لهۥ صـحبة وخلق كل شىء وهو بكل شىء عليم
6:102
Rabbiniz Allah işte budur! İlah yok O'ndan başka. Her şeyin yaratıcısıdır, Haalik'tir O. O'na kulluk/ibadet edin! O her şeye Vekil'dir.
Zalikümüllahü rabbüküm la ilahe illa hu haliku külli şeyin fabüduh ve hüve ala külli şeyiv vekıl
ذلكم ٱلله ربكم لا إلـه إلا هو خـلق كل شىء فٱعبدوه وهو على كل شىء وكيل
6:103
Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latif'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habir'dir, her şeyden haberdardır.
La tüdrikühül ebsaru ve hüve yüdrikül ebsar ve hüvel latıyfül habır
لا تدركه ٱلأبصـر وهو يدرك ٱلأبصـر وهو ٱللطيف ٱلخبير
6:104
Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
Kad caeküm besairu mir rabbiküm fe men ebsara fe li nefsih ve men amiye fe aleyha ve ma ene aleyküm bi hafıyz
قد جاءكم بصائر من ربكم فمن أبصر فلنفسهۦ ومن عمى فعليها وما أنا عليكم بحفيظ
6:105
Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla veriyoruz ki, "Sen ders aldın!" desinler, biz de ilimden nasiplenen bir toplum için onu iyice açıklayalım.
Ve kezalike nüsarrifül ayati ve li yekulu deraste ve li nübeyyinehu li kavmiy yalemun
وكذلك نصرف ٱلـايـت وليقولوا درست ولنبينهۥ لقوم يعلمون
6:106
Rabbinden sana vahyedilene uy! O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir!
İttebı ma uhıye ileyke mir rabbik la ilahe illa hu ve arıd anil müşrikın
ٱتبع ما أوحى إليك من ربك لا إلـه إلا هو وأعرض عن ٱلمشركين
6:107
Allah dileseydi, şirke batmazlardı. Biz seni onlar üzerine bekçi yapmadık. Sen onlara vekil de değilsin.
Ve lev şaellahü ma eşraku ve ma cealnake aleyhim hafıyza ve ma ente aleyhim bi vekıl
ولو شاء ٱلله ما أشركوا وما جعلنـك عليهم حفيظا وما أنت عليهم بوكيل
6:108
Allah'ın berisinden birilerine niyazda bulunanlara/Allah dışında birileri için çağrı yapanlara/onların,Allah dışında yakardıklarına sövmeyin. Yoksa onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah'a söverler. Biz her ümmete yaptığı işi bu şekilde süslü gösterdik. Sonra hepsinin dönüşü Rablerinedir. O, onlara, yapmakta olduklarını haber verecektir.
Ve la tesübbüllezıne yedune min dunillahi fe yesübbullahe advem bi ğayri ılm kezalike zeyyenna likülli ümmetin amele0hüm sümme ila rabbihim merciuhüm fe yünebbiühüm bi ma kanu yamelun
ولا تسبوا ٱلذين يدعون من دون ٱلله فيسبوا ٱلله عدوا بغير علم كذلك زينا لكل أمة عملهم ثم إلى ربهم مرجعهم فينبئهم بما كانوا يعملون
6:109
Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır." Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz?
Ve askemu billahi cehde eymanihim le in caethüm ayetül le yüminünne biha kul innemel ayatü ındellahi ve ma yüşıruküm enneha iza caet la yüminun
وأقسموا بٱلله جهد أيمـنهم لئن جاءتهم ءاية ليؤمنن بها قل إنما ٱلـايـت عند ٱلله وما يشعركم أنها إذا جاءت لا يؤمنون
6:110
Biz onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi bırakırız kendilerini de azgınlıkları içinde körü körüne bocalar dururlar.
Ve nükallibü efidetehüm ve ebsarahüm kema lem yüminu bihı evvele merrativ ve nezeruhüm fı tuğyanihim yamehun
ونقلب أفـدتهم وأبصـرهم كما لم يؤمنوا بهۦ أول مرة ونذرهم فى طغيـنهم يعمهون
6:111
Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik, Allah'ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları cehalet sergiliyorlar.
Ve lev ennena nezzelna ileyhimül melaikete ve kelemmehümül mevta ve haşerna aleyhim külle şeyin kubülem ma kanu li yüminu illa ey yeşaellahü ve lakinne ekserahüm yechelun
ولو أننا نزلنا إليهم ٱلملـئكة وكلمهم ٱلموتى وحشرنا عليهم كل شىء قبلا ما كانوا ليؤمنوا إلا أن يشاء ٱلله ولـكن أكثرهم يجهلون
6:112
İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;
Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvven şeyatıynel insi vel cinni yuhıy baduhüm illa badın zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbüke ma fealuhü fezerhüm ve ma yefterun
وكذلك جعلنا لكل نبى عدوا شيـطين ٱلإنس وٱلجن يوحى بعضهم إلى بعض زخرف ٱلقول غرورا ولو شاء ربك ما فعلوه فذرهم وما يفترون
6:113
Ki ahirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler.
Ve li tesğa ileyhi efidetüllezıne la yüminune bil ahırati ve li yerdavhü ve li yakterifu ma hüm mukterifun
ولتصغى إليه أفـدة ٱلذين لا يؤمنون بٱلـاخرة وليرضوه وليقترفوا ما هم مقترفون
6:114
Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
E fe ğayrallahi ebteğıy hakamev ve hüvellezı enzele ileykümül kitabe müfassala vellezıne ateynahümül kitabe yalemune ennehu münezzelüm mir rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın
أفغير ٱلله أبتغى حكما وهو ٱلذى أنزل إليكم ٱلكتـب مفصلا وٱلذين ءاتينـهم ٱلكتـب يعلمون أنهۥ منزل من ربك بٱلحق فلا تكونن من ٱلممترين
6:115
Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.
Ve temmet kelimetü rabbike sıdkav ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alım
وتمت كلمت ربك صدقا وعدلا لا مبدل لكلمـتهۦ وهو ٱلسميع ٱلعليم
6:116
Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
Ve in tütıeksera men fil erdı yüdılluke an sebılillah iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun
وإن تطع أكثر من فى ٱلأرض يضلوك عن سبيل ٱلله إن يتبعون إلا ٱلظن وإن هم إلا يخرصون
6:117
Kendi yolundan kimin saptığını en iyi senin Rabbin bilir. Hidayete ermiş olanları en iyi bilen de O'dur.
İnne rabbeke hüve alemü mey yedıllü an sebılil ve hüve alemü bil mühtedın
إن ربك هو أعلم من يضل عن سبيلهۦ وهو أعلم بٱلمهتدين
6:118
O halde, O'nun ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yiyin.
Fe külu mimma zükirasmüllahi aleyhi in küntüm bi ayatihı müminın
فكلوا مما ذكر ٱسم ٱلله عليه إن كنتم بـايـتهۦ مؤمنين
6:119
Size ne oluyor da üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir.
Ve maleküm ella tekülu mimma zükirasmüllahi aleyhi ve akd fassale leküm ma harrame aleyküm illa madturirtüm ileyh ve inne kesıral le yüdıllune bi ehvaihim bi ğayri ılm inne rabbeke hüve alemü bil mutedın
وما لكم ألا تأكلوا مما ذكر ٱسم ٱلله عليه وقد فصل لكم ما حرم عليكم إلا ما ٱضطررتم إليه وإن كثيرا ليضلون بأهوائهم بغير علم إن ربك هو أعلم بٱلمعتدين
6:120
Günahın açığını da bırakın, gizlisini de. Günah kazananlar yapıp ettiklerinin karşılığını yakında göreceklerdir.
Ve zeru zahiral ismi ve batıneh innellezıne yeksibunel isme seyüczevne bima kanu yakterifun
وذروا ظـهر ٱلإثم وباطنهۥ إن ٱلذين يكسبون ٱلإثم سيجزون بما كانوا يقترفون
6:121
Üzerine Allah'ın adı anılmayanlardan yemeyin. Böyle bir şey tam bir yoldan çıkıştır. Şeytanlar kendi evliyasına/dost ve destekçilerine sizinle mücadele etmeleri için elbetteki vahiy gönderirler. O şeytan evliyasına boyun eğerseniz kesinlikle müşrikler oldunuz demektir.
Ve la tekülu mimma lem yüzkerismüllahi aleyhi ve innehu lefısk ve inneş şeyatıyne le yuhune ila evliyaihim li yücadiluküm ve in etatümuhüm inneküm le müşrikun
ولا تأكلوا مما لم يذكر ٱسم ٱلله عليه وإنهۥ لفسق وإن ٱلشيـطين ليوحون إلى أوليائهم ليجـدلوكم وإن أطعتموهم إنكم لمشركون
6:122
Bir ölü iken kendisine hayat verdiğimiz, insanlar içinde yürümesi için kendisine bir ışık tuttuğumuz kişinin durumu, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kişininki gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir.
E ve men kane meyten fe ahyeynahü ve cealna lehu nuray yemşı bihı fin nasi ke mem meselühu fiz zulümati leyse bi haricim minha kezalike züyyine lil kafirıne ma kanu yamelun
أومن كان ميتا فأحيينـه وجعلنا لهۥ نورا يمشى بهۦ فى ٱلناس كمن مثلهۥ فى ٱلظلمـت ليس بخارج منها كذلك زين للكـفرين ما كانوا يعملون
6:123
Biz bu şekide her kentte/her medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki, orada oyunlar tezgahlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değillir.
Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeşurun
وكذلك جعلنا فى كل قرية أكـبر مجرميها ليمكروا فيها وما يمكرون إلا بأنفسهم وما يشعرون
6:124
Onlara bir ayet geldiğinde şöyle demişlerdi: "Allah resullerine verilenin tıpkısı bize de verilmedikçe asla inanmayacağız." Allah resullük görevini nereye vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, oynadıkları oyunlar yüzünden Allah katında bir küçüklük ve şiddetli bir azap öngörülmüştür.
Ve iza caethüm ayetün kalu len nümine hatta nüta misle ma utiye rusülüllah Allahü alemü haysü yecalü risaleteh seyüsıybüllezıne ecramu sağarun ındellahi ve azabün şedıdüm bima kanu yemkürun
وإذا جاءتهم ءاية قالوا لن نؤمن حتى نؤتى مثل ما أوتى رسل ٱلله ٱلله أعلم حيث يجعل رسالتهۥ سيصيب ٱلذين أجرموا صغار عند ٱلله وعذاب شديد بما كانوا يمكرون
6:125
Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.
Fe mey yüridillahü ey yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve mey yürid ey yüdılehu yecal sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessaadü fis sema kezalike yecalüllahür ricse alellezıne la yüminun
فمن يرد ٱلله أن يهديهۥ يشرح صدرهۥ للإسلـم ومن يرد أن يضلهۥ يجعل صدرهۥ ضيقا حرجا كأنما يصعد فى ٱلسماء كذلك يجعل ٱلله ٱلرجس على ٱلذين لا يؤمنون
6:126
Rabbinin yolu işte budur; dosdoğru, kıvamında... Biz öğüt alan bir topluluğa ayetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık.
Ve haza sıratu rabbike müstekıyma kad fessalnel ayati li kavmiy yezzekkerun
وهـذا صرط ربك مستقيما قد فصلنا ٱلـايـت لقوم يذكرون
6:127
Rableri katındaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden O, onların Veli'si oluvermiştir.
Lehüm darus selami ınde rabbihim ve hüve veliyyühüm bima kanu yamelun
لهم دار ٱلسلـم عند ربهم وهو وليهم بما كانوا يعملون
6:128
Gün olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: "Ey cinler/görünmez varlıklar topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz/insanların birçoğuna göz diktiniz." Onların insanlardan olan dostları şöyle derler: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız ateştir. Allah'ın dilediği zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin Rabbin Hakim'dir, Alim'dir.
Ve yevme yahşurühüm cemıa ya maşeral cinni kadisteksertüm minel ins ve kale evliyaühüm minel insi rabbenestemtea baduna bi badıv ve belağna ecelenellezı eccelte lena kalen naru mesvaküm halidıne fıha illa ma şaellah inne rabbeke hakımün alım
ويوم يحشرهم جميعا يـمعشر ٱلجن قد ٱستكثرتم من ٱلإنس وقال أولياؤهم من ٱلإنس ربنا ٱستمتع بعضنا ببعض وبلغنا أجلنا ٱلذى أجلت لنا قال ٱلنار مثوىكم خـلدين فيها إلا ما شاء ٱلله إن ربك حكيم عليم
6:129
İşte biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden bu şekilde dost/yardımcı/yönetici/önder yaparız.
Ve kezalike nüvellı badaz zalimıne badam bima kanu yeksibun
وكذلك نولى بعض ٱلظـلمين بعضا بما كانوا يكسبون
6:130
Ey cinler ve insanlar topluluğu! İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve şu gününüzle yüz yüze geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Kendi aleyhimize tanıklık ettik." dediler. İğreti hayat onları aldattı da küfre saptıklarına ilişkin, öz benlikleri aleyhinde tanıklık ettiler.
Ya maşeral cinni vel insi e lem yetiküm rusülüm minküm yekussune aleyküm ayatı ve yünziruneküm likae yevmiküm haza kalu şehidna ala enfüsina ve ğarrathümül hayatüd dünya ve şehıdu ala enfüsihim ennehüm kanu kafirın
يـمعشر ٱلجن وٱلإنس ألم يأتكم رسل منكم يقصون عليكم ءايـتى وينذرونكم لقاء يومكم هـذا قالوا شهدنا على أنفسنا وغرتهم ٱلحيوة ٱلدنيا وشهدوا على أنفسهم أنهم كانوا كـفرين
6:131
Sebep şudur: Rabbin, halkı habersiz bir haldeyken kentleri helak edici değildir.
Zalike el lem yekür rabbüke mühlikel kura bi zulmiv ve ehlüha ğafilun
ذلك أن لم يكن ربك مهلك ٱلقرى بظلم وأهلها غـفلون
6:132
Her birinin, yapıp ettiklerinden kaynaklanan dereceleri vardır. Rabbin onların işlediklerinden gafil değildir.
Ve li küllin deracatüm mimma amilu ve ma rabbüke bi ğafilin amma yamelun
ولكل درجـت مما عملوا وما ربك بغـفل عما يعملون
6:133
Senin o Gani Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin yerinize getirir.
Ve rabbükel ğaniyyü zür rahmeh iy yeşa yüzhibküm ve yestahlif mim badiküm ma yeşaü kema enşeeküm min zürriyyeti kavmin aharın
وربك ٱلغنى ذو ٱلرحمة إن يشأ يذهبكم ويستخلف من بعدكم ما يشاء كما أنشأكم من ذرية قوم ءاخرين
6:134
Size vaat edilen şeyler kesinlikle meydana gelecektir. Siz engel olamazsınız.
İnnema tuadune leativ ve ma entüm bi mucizın
إن ما توعدون لـات وما أنتم بمعجزين
6:135
Ey toplumum! Yapabileceğinizi yapın. Ben de yapıp ediyorum. Yakında yurdun sonunun kime ait olacağını bileceksiniz. Gerçek olan şu ki, zalimler kurtulamayacaktır.
Kul ve kavmımelu ala mekanetiküm innı amil fe sevfe talemune men tekunü lehu akıbetüd dar innehu la yüflihuz zalimun
قل يـقوم ٱعملوا على مكانتكم إنى عامل فسوف تعلمون من تكون لهۥ عـقبة ٱلدار إنهۥ لا يفلح ٱلظـلمون
6:136
Kendi döllendirip yaydığı ekinden ve hayvanlardan Allah'a bir pay ayırdılar da kendi zanlarınca şöyle dediler: "Bu Allah için, bu da ortaklarımız için." ortakları için olan Allah'a ulaşmaz. Ama Allah için olan, ortaklarına ulaşıyor. Ne kötü hüküm veriyorlar!
Ve cealu lillahi mimma zerae minel harsi vel enami nesıyben fe kalu haza lillahi bi zamihim ve haza li şürakaina fe ma kane li şürakaihim fe la yesılü ilellah ve ma kane lillahi fe hüve yesılü ila şürakaihim sae ma yahkümun
وجعلوا لله مما ذرأ من ٱلحرث وٱلأنعـم نصيبا فقالوا هـذا لله بزعمهم وهـذا لشركائنا فما كان لشركائهم فلا يصل إلى ٱلله وما كان لله فهو يصل إلى شركائهم ساء ما يحكمون
6:137
Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri iftiralarla baş başa bırak.
Ve kezalike zeyyene li kesırim minel müşrikıne katle evladihim şürakaühüm li yürduhüm ve li yelbisu aleyhim dınehüm ve lev şaellahü ma fealuhü fezerhüm ve ma yefterun
وكذلك زين لكثير من ٱلمشركين قتل أولـدهم شركاؤهم ليردوهم وليلبسوا عليهم دينهم ولو شاء ٱلله ما فعلوه فذرهم وما يفترون
6:138
Kendi kuruntularına uygun olarak şöyle dediler: "Şunlar, dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bizim dilediğimizden başkası yiyemez bunları." Hayvanlar var, sırtlarına binmek yasaklanmıştır; hayvanlar var, Allah'a iftira yüzünden üzerlerine Allah'ın adını anmıyorlar. Allah onları üretmekte oldukları iftiralar yüzünden cezalandıracaktır.
Ve kalu hazihı enamüv ve harsün hıcr la yatamüha illa men neşaü bi zamihim ve enamün hurrimet zuhuruha ve enamül la yezkürunesmellahi aleyheftiraen aleyh seyeczıhim bima kanu yefterun
وقالوا هـذهۦ أنعـم وحرث حجر لا يطعمها إلا من نشاء بزعمهم وأنعـم حرمت ظهورها وأنعـم لا يذكرون ٱسم ٱلله عليها ٱفتراء عليه سيجزيهم بما كانوا يفترون
6:139
Şunu da söylediler: "Şu hayvanların karınlarındakiler erkeklerimize özgülenmiştir; kadınlarımıza haramdır. Yavru ölü doğarsa kadın-erkek hepsi onda hak sahibidir." Bu nitelendirmeleri yüzünden Allah cezalarını verecektir. Hakim'dir O, Alim'dir.
Ve kalu ma fı butuni hazihil enami halisatül li zükurina ve muharramün ala ezvacina ve iy yeküm meyteten fe hüm fıhi şüraka seyeczıhim vasfehüm innehu hakımün alım
وقالوا ما فى بطون هـذه ٱلأنعـم خالصة لذكورنا ومحرم على أزوجنا وإن يكن ميتة فهم فيه شركاء سيجزيهم وصفهم إنهۥ حكيم عليم
6:140
Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar.
Kad hasirallezıne katelu evladehüm sefehem bi ğayri ılmiv ve harramu ma razekahümüllahüftiraen alellah kad dallu ve ma kanu mühtedın
قد خسر ٱلذين قتلوا أولـدهم سفها بغير علم وحرموا ما رزقهم ٱلله ٱفتراء على ٱلله قد ضلوا وما كانوا مهتدين
6:141
Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O'dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.
Ve hüvellezı enşee cennatim maruşativ ve ğayra maruşativ ven nahle vez zera muhtelifen ükülühu vez zeytune ver rummane müteşabihev ve ğayra müteşabih külu min semerihı iza esmera ve atu hakkahu yevme hasadihı ve la tüsrifu innehu la yühıbbül müsrifın
وهو ٱلذى أنشأ جنـت معروشـت وغير معروشـت وٱلنخل وٱلزرع مختلفا أكلهۥ وٱلزيتون وٱلرمان متشـبها وغير متشـبه كلوا من ثمرهۦ إذا أثمر وءاتوا حقهۥ يوم حصادهۦ ولا تسرفوا إنهۥ لا يحب ٱلمسرفين
6:142
Hayvanlardan yük taşıyanı da yaygı/döşek yapılanı da yaratan yine O'dur. Allah'ın size verdiği rızıklardan yiyin, şeytanın adımlarını izlemeyin! Çünkü o sizin için açık bir düşmandır.
Ve minel enami hamuletev ve ferşa külu mimma razekakümüllahü ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu leküm adüvvüm mübın
ومن ٱلأنعـم حمولة وفرشا كلوا مما رزقكم ٱلله ولا تتبعوا خطوت ٱلشيطـن إنهۥ لكم عدو مبين
6:143
Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığını mı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin."
Semaniyete ezvac mined danisneyni ve minel mazisneyn kul azzekerayni harrame emil ünseyeyn nebiunı bi ılmin in küntüm sadikıyn
ثمـنية أزوج من ٱلضأن ٱثنين ومن ٱلمعز ٱثنين قل ءالذكرين حرم أم ٱلأنثيين أما ٱشتملت عليه أرحام ٱلأنثيين نبـونى بعلم إن كنتم صـدقين
6:144
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerince kuşatılanı mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de tanıklık mı ediyordunuz?" İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak için yalan düzüp Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor.
Ve minel ibilisneyni ve minel bekarisneyn kul azzekerayni harrame emil ünseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamül ünseyeyn em küntüm şühedae iz vessakümüllahü bi haza fe men azlemü mimmeniftera alellahi kezibel li yüdıllen nase bi ğayri ılm innellahe la yehdil kavmez zalimın
ومن ٱلإبل ٱثنين ومن ٱلبقر ٱثنين قل ءالذكرين حرم أم ٱلأنثيين أما ٱشتملت عليه أرحام ٱلأنثيين أم كنتم شهداء إذ وصىكم ٱلله بهـذا فمن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا ليضل ٱلناس بغير علم إن ٱلله لا يهدى ٱلقوم ٱلظـلمين
6:145
De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar." Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
Kul la ecidü fı ma uhıye ileyye müharramen ala taımiy yatamühu illa ey yekune meyteten ev demem mesfuhan ev lahme hınzırin fe innehu ricsün ev fiskan ühille li ğayrillahi bih fe menidturra ğayra bağıv ve la adin fe inne rabbeke ğafurur rahıym
قل لا أجد فى ما أوحى إلى محرما على طاعم يطعمهۥ إلا أن يكون ميتة أو دما مسفوحا أو لحم خنزير فإنهۥ رجس أو فسقا أهل لغير ٱلله بهۦ فمن ٱضطر غير باغ ولا عاد فإن ربك غفور رحيم
6:146
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız.
Ve alellezıne hadu harramna külle zı zufür ve minel bekari vel ğanemi harramna aleyhim şühumehüma illa ma hamelet zuhuruhüma evil havaya ev mahteleta bi azm zalike cezeynahüm bi bağyihim ve inna lesadikun
وعلى ٱلذين هادوا حرمنا كل ذى ظفر ومن ٱلبقر وٱلغنم حرمنا عليهم شحومهما إلا ما حملت ظهورهما أو ٱلحوايا أو ما ٱختلط بعظم ذلك جزينـهم ببغيهم وإنا لصـدقون
6:147
Artık seni yalanlarlarsa şunu söyle: "Rabbiniz çok geniş bir rahmetin sahibidir. Ancak, O'nun azabı günaha batmışlar topluluğundan uzak tutulamaz."
Fe in kezzebuke fe kur rabbüküm zu rahmetiv vasiah ve la yüraddü besühu anil kavmil mücrimın
فإن كذبوك فقل ربكم ذو رحمة وسعة ولا يرد بأسهۥ عن ٱلقوم ٱلمجرمين
6:148
Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz."
Seyekulüllezıne eşraku lev şaellahü ma eşrakna ve la abaüna ve la harramna min şey kezalike kezzebellezıne min kablihim hatta zaku besena kul hel ındeküm min ılmin fe tuhricuhü lena in tettebiune illez zanne ve in entüm illa tahrusun
سيقول ٱلذين أشركوا لو شاء ٱلله ما أشركنا ولا ءاباؤنا ولا حرمنا من شىء كذلك كذب ٱلذين من قبلهم حتى ذاقوا بأسنا قل هل عندكم من علم فتخرجوه لنا إن تتبعون إلا ٱلظن وإن أنتم إلا تخرصون
6:149
En mükemmel kanıt Allah'ındır. O dileseydi hepinizi toptan doğru yola iletirdi.
Kul fe lillahil huccetül baliğah fe lev şae le hedaküm ecmeıyn
قل فلله ٱلحجة ٱلبـلغة فلو شاء لهدىكم أجمعين
6:150
Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla ahirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.
Kul helümme şühedaekümüllezıne yeşhedune ennellahe harrame haza fe in şehidu fe la teşhed meahüm ve la tettebı ehvaellezıne kezzebu bi ayatina vellezıne la yüminune bil ahırati ve hüm bi rabbihim yadilun
قل هلم شهداءكم ٱلذين يشهدون أن ٱلله حرم هـذا فإن شهدوا فلا تشهد معهم ولا تتبع أهواء ٱلذين كذبوا بـايـتنا وٱلذين لا يؤمنون بٱلـاخرة وهم بربهم يعدلون
6:151
De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."
Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm ella tüşriku bihı şeya ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vessaküm bihı lealleküm takılun
قل تعالوا أتل ما حرم ربكم عليكم ألا تشركوا بهۦ شيـا وبٱلولدين إحسـنا ولا تقتلوا أولـدكم من إملـق نحن نرزقكم وإياهم ولا تقربوا ٱلفوحش ما ظهر منها وما بطن ولا تقتلوا ٱلنفس ٱلتى حرم ٱلله إلا بٱلحق ذلكم وصىكم بهۦ لعلكم تعقلون
6:152
"Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak rüştüne erişinceye kadar en güzel yolla ilgilenme hali müstesna. Ölçme ve tartmayı tam bir dürüstlükle yerine getirin. Hiç kimseye yaratılış kapasitesinin üstünde yükümlülük getirmiyoruz. Konuştuğunuz zaman, yakınlarınız/aleyhine de olsa, adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi.
Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüsaha ve iza kultüm fadilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun
ولا تقربوا مال ٱليتيم إلا بٱلتى هى أحسن حتى يبلغ أشدهۥ وأوفوا ٱلكيل وٱلميزان بٱلقسط لا نكلف نفسا إلا وسعها وإذا قلتم فٱعدلوا ولو كان ذا قربى وبعهد ٱلله أوفوا ذلكم وصىكم بهۦ لعلكم تذكرون
6:153
Bu benim dosdoğru yolumdur, onu izleyin, başka yolları izlemeyin! Yoksa bu hal sizi O'nun yolundan uzaklaştırıp parçalara böler. Sakınıp korunasınız diye O bunu önermiştir size.
Ve enne haza zıratıy müstekıymen fettebiuh ve la tettebius sübüle fe teferraka biküm an sebılih zaliküm vassaküm bihı lealleküm tettekun
وأن هـذا صرطى مستقيما فٱتبعوه ولا تتبعوا ٱلسبل فتفرق بكم عن سبيلهۦ ذلكم وصىكم بهۦ لعلكم تتقون
6:154
Sonra, güzel davrananlara nimetimizi tamamlamak, her şeyi ayrıntılı kılmak, bir kılavuz ve rahmet olmak üzere Musa'ya o Kitap'ı verdik ki onlar Rablerine kavuşacaklarına inanabilsinler.
Sümme ateyna musel kitabe temamen alellezı ahsene ve tefsıylel likülli şeyiv ve hüdev ve rahmetel leallehüm bi likai rabbihim yüminun
ثم ءاتينا موسى ٱلكتـب تماما على ٱلذى أحسن وتفصيلا لكل شىء وهدى ورحمة لعلهم بلقاء ربهم يؤمنون
6:155
Bu da bizim indirdiğimiz bir kitaptır. Kutsal ve bereketli. Artık ona uyun ve sakının ki size rahmet edebilsin.
Ve haza kitabün enzelnahü mübarakün fettebiuhü vetteku lealleküm türhamun
وهـذا كتـب أنزلنـه مبارك فٱتبعوه وٱتقوا لعلكم ترحمون
6:156
"Kitap, bizden önce iki topluluğa indirildi. Biz onu okuyup araştırmaktan gerçekten habersizdik." demeyesiniz.
En tekulu innema ünzilel kitabü ala taifeteyni min kablina ve in künna an dirasetihim leğafilın
أن تقولوا إنما أنزل ٱلكتـب على طائفتين من قبلنا وإن كنا عن دراستهم لغـفلين
6:157
Şunu da söylemeyesiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız.
Ev tekulu lev enna ünzile aleynel kitabü le künna ehda minhüm fe kad caeküm beyyinetüm mir rabiküm ve hüdev ve rahmeh fe min azlemü mimmen kezzebe bi ayatillahi ve sadefe anha seneczillezıne yasdifune an ayatina suel azabi bi ma kanu yasdifun
أو تقولوا لو أنا أنزل علينا ٱلكتـب لكنا أهدى منهم فقد جاءكم بينة من ربكم وهدى ورحمة فمن أظلم ممن كذب بـايـت ٱلله وصدف عنها سنجزى ٱلذين يصدفون عن ءايـتنا سوء ٱلعذاب بما كانوا يصدفون
6:158
Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz."
Hel yenzurune illa en tetiyehümül melaiketü ev yetiye rabbüke ev yetiye badu ayati rabbik yevme yetı badu ayati rabbike la yenfeu nefsen ımanüha lem tekün amenet min kablü ev kesebet fı ımaniha hayra kulintezıru inna müntezırun
هل ينظرون إلا أن تأتيهم ٱلملـئكة أو يأتى ربك أو يأتى بعض ءايـت ربك يوم يأتى بعض ءايـت ربك لا ينفع نفسا إيمـنها لم تكن ءامنت من قبل أو كسبت فى إيمـنها خيرا قل ٱنتظروا إنا منتظرون
6:159
Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.
İnnellezıne ferreku dınehüm ve kanu şiyeal leste minhüm fı şey innema emruhüm ilellahi sümme yünebbiühüm bima kanu yefalun
إن ٱلذين فرقوا دينهم وكانوا شيعا لست منهم فى شىء إنما أمرهم إلى ٱلله ثم ينبئهم بما كانوا يفعلون
6:160
Kim bir güzellikle gelirse ona, getirdiğinin on katı var. Kötülükle gelene ise yaptığının kadarından fazla ceza verilmez. Onlar, haksızlığa uğratılmayacaklardır.
Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha ve men cae bis seyyieti fe la yücza illa misleha ve hüm la yuzlemun
من جاء بٱلحسنة فلهۥ عشر أمثالها ومن جاء بٱلسيئة فلا يجزى إلا مثلها وهم لا يظلمون
6:161
De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim iletmiştir. Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanif olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o."
Kul innenı hedanı rabbı ila sıratım müstekıym dınen kıyemem millete ibrahıme hanıfa ve ma kane minel müşrikın
قل إننى هدىنى ربى إلى صرط مستقيم دينا قيما ملة إبرهيم حنيفا وما كان من ٱلمشركين
6:162
De ki: "Benim namazım/duam, kulluğum/bağışım, hayatım, ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir."
Kul inne salati ve nüsükı ve mahyaye ve mematı lillahi rabbil alemın
قل إن صلاتى ونسكى ومحياى ومماتى لله رب ٱلعـلمين
6:163
"Ortağı yoktur O'nun. Bununla emrolundum ben. Ve Müslümanların ilkiyim ben."
La şerıke leh ve bi zalike ümirtü ve ene evvelül müslimın
لا شريك لهۥ وبذلك أمرت وأنا أول ٱلمسلمين
6:164
Şunu da söyle: "Allah herşeyin Rabbi iken O'ndan başka rab mı arayayım? Her benliğin kazandığı kendi üstünde kalır. Hiçbir günahkara bir başka günahkarın yükünü taşımaz. Nihayet dönüşünüz Rabbinizedir. Tartışmaya girdiğiniz şeyleri O size haber verecektir."
Kul e ğayrallahi ebğıy rabbev ve hüve rabbü külli şey ve la teksibü küllü nefsin illa aleyha ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm fıhi tahtelifun
قل أغير ٱلله أبغى ربا وهو رب كل شىء ولا تكسب كل نفس إلا عليها ولا تزر وازرة وزر أخرى ثم إلى ربكم مرجعكم فينبئكم بما كنتم فيه تختلفون
6:165
Sizi yeryüzünde öncekilere halefler yapan O'dur. Verdiği nimetlerle sizi denemek için kiminizi kiminiz üzerine derecelerle yükseltmiştir. Rabbin ceza verdiğinde çok süratli verir. Ama O, gerçekten çok affedici, çok merhametlidir.
Ve hüvellezı cealeküm halaifel erdı ve rafea badaküm fevka badın deracatil li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurur rahıym
وهو ٱلذى جعلكم خلـئف ٱلأرض ورفع بعضكم فوق بعض درجـت ليبلوكم فى ما ءاتىكم إن ربك سريع ٱلعقاب وإنهۥ لغفور رحيم
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.