Dil Göster/Sakla
Hud (Hud) suresi


Hud (Hud) suresi Kuranın 11. suresidir. Hud suresi iniş sırasına göre ise 52. sıradadır.

Hud suresi hud anlamına gelmektedir. Toplam da 123 ayet den oluşmaktadır. Hud suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Bu surenin adı Hud Peygamber ile ilgilidir. İlk indirilen Mekke sürelerin den biridir, yani Mekke suresi olduğuna inanılır.

Bu sûre birçok önemli konuyu ele almakta, Mekkelilerin putlara tapma şekillerinde sıkışıp kaldıkları bir dönemde tek tanrının ve Allah'a ibadet etmenin önemine değinmekte, mesajı reddedenlerin cezalandırılacağı konusunda uyarmakta, ayrıca Muhammed Peygamberin ilk dönemlerinde yaşadığı zorluklarıda anlatır.

Hud Suresi'nde Nuh, Hud, Salih, Musa, Şuayb, İbrahim ve Lut başta olmak üzere birçok peygamberden bahsedilmektedir. Bu hikayelerin hepsinde, Muhammed peygamberin yaşadığı red edilme ve zorlukların aynısını diğer peygamberlerin de yaşadığı ve bunların hepsinin üsttesinden geldiklerini anlatıp, peygambere teselli ve umut vermektedir.

11:1
Elif, Lam, Ra. Hakim ve Habir olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir.
Elif lam ra kitabün uhkimet ayatühu sümme füssılet mil ledün hakımin habır
الر كتـب أحكمت ءايـتهۥ ثم فصلت من لدن حكيم خبير
11:2
Ki başkasına değil, yalnız Allah'a ibadet edesiniz! Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim.
Ella tabüdu illellah innenı leküm minhü nezıruv ve beşır
ألا تعبدوا إلا ٱلله إننى لكم منه نذير وبشير
11:3
Af dileyin Rabbinizden; sonra da tövbe ile O'na yönelin ki, belirlenmiş bir süreye kadar sizi güzel bir nimetle nimetlendirsin ve her farklı derece sahibine hak ettiği ödülü versin. Eğer yüz çevirirseniz, o takdirde sizi büyük bir günün azabıyla korkuturum.
Ve enistağfiru rabbeküm sümme tubu ileyhi yümettıküm metaan hasenen ila ecelim müsemmev ve yüti külle zı fadlin fadleh ve in tevellev fe innı ehafü aleyküm azabe yevmin kebır
وأن ٱستغفروا ربكم ثم توبوا إليه يمتعكم متـعا حسنا إلى أجل مسمى ويؤت كل ذى فضل فضلهۥ وإن تولوا فإنى أخاف عليكم عذاب يوم كبير
11:4
Yalnız Allah'adır dönüşünüz. Ve O, herşeye Kadir'dir.
İlellahi merciuküm ve hüve ala külli şeyin kadır
إلى ٱلله مرجعكم وهو على كل شىء قدير
11:5
Dikkatle bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir.
E la ninehüm yesunu sudurahüm li yestahfu minh e la hıyne yestağşune siyabehüm yalemü ma yüsirrune ve ma yulinun innehu alımüm bi zatis sudur
ألا إنهم يثنون صدورهم ليستخفوا منه ألا حين يستغشون ثيابهم يعلم ما يسرون وما يعلنون إنهۥ عليم بذات ٱلصدور
11:6
Yerde hiçbir debelenen yoktur ki, rızkı Allah'ın üzerinde olmasın. O, onun karar kıldığı noktayı da bilir, emanet edildiği yeri de. Herşey, apaçık bir Kitap'tadır.
Ve ma min dabbetin fil erdı illa alellahi rizkuha ve yalemü müstekarraha ve müstevdeaha küllün fı kitabim mübın
وما من دابة فى ٱلأرض إلا على ٱلله رزقها ويعلم مستقرها ومستودعها كل فى كتـب مبين
11:7
O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir."
Ve hüvellezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamiv ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm mebusune mim badil mevti le yekulennellezıne keferu in haza illa sıhrum mübın
وهو ٱلذى خلق ٱلسمـوت وٱلأرض فى ستة أيام وكان عرشهۥ على ٱلماء ليبلوكم أيكم أحسن عملا ولئن قلت إنكم مبعوثون من بعد ٱلموت ليقولن ٱلذين كفروا إن هـذا إلا سحر مبين
11:8
Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır.
Ve le in ehharna anhümül azabe ila ümmetim madudetil le yekulünne ma yahbisüh e la yevme yetıhim leyse masrufen anhüm ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun
ولئن أخرنا عنهم ٱلعذاب إلى أمة معدودة ليقولن ما يحبسهۥ ألا يوم يأتيهم ليس مصروفا عنهم وحاق بهم ما كانوا بهۦ يستهزءون
11:9
İnsana bizden bir rahmet tattırıp sonra onu ondan çekip alsak, insan elbette çok ümitsiz, çok nankör bir hale düşer.
Ve lein ezaknel insane minna rahmeten sümme nezanaha minh innehu leyeusün kefur
ولئن أذقنا ٱلإنسـن منا رحمة ثم نزعنـها منه إنهۥ ليـوس كفور
11:10
Ve eğer ona, kendisine gelip çatan bir zorluk ve kederden sonra bolluk ve nimet tattırırsak, hiç kuşkusuz şöyle diyecektir: "Tüm sıkıntı ve kötülükler benden uzaklaşmıştır." Bu durumda o, bir sevinç şımarığı, bir kendini beğenmiş olur.
Ve lein ezaknahü namae bade darrae messethü le yekulenne zehebes seyyiatü annı innehu le ferihun fe hur
ولئن أذقنـه نعماء بعد ضراء مسته ليقولن ذهب ٱلسيـات عنى إنهۥ لفرح فخور
11:11
Sabredip hayra ve barışa yönelik amel sergileyenler böyle yapmazlar. Bunlar kendileri için bir yarlıgama ve büyük bir ödül öngörülen kişilerdir.
İllellezıne saberu ve amilus salihat ülaike lehüm mağfiratüv ve ecrun kebır
إلا ٱلذين صبروا وعملوا ٱلصـلحـت أولـئك لهم مغفرة وأجر كبير
11:12
Belki de sen; onlar, "Ona bir hazine indirilseydi, yahut beraberinde bir melek gelseydi ya!" diyorlar diye göğsün sıkışıp daralarak, sana vahyedilmekte olanının bir kısmını terk etmeye kalkarsın. Gerçek olan şu ki, sen sadece bir uyarıcısın. Allah ise her şey üzerinde bir Vekil'dir.
Fe lealleke tarikum bada ma yuha ileyke ve daikum bihı sadruke ey yekulu lev la ünzile aleyhi kenzün ev cae meahu melek innema ente nezır vallahü ala külli şeyiv vekıl
فلعلك تارك بعض ما يوحى إليك وضائق بهۦ صدرك أن يقولوا لولا أنزل عليه كنز أو جاء معهۥ ملك إنما أنت نذير وٱلله على كل شىء وكيل
11:13
Yoksa, "Onu uydurdu" mu diyorlar! De ki: "Öyleyse hadi, onun benzeri, uydurma on sure de siz getirin; eğer doğru sözlüler iseniz, Allah'tan başka çağırabildiklerinizi de çağırın."
Em yekulunefterah kul fetu bi aşri süverim mislihı müfterayativ vedu menistetatüm min dunillahi in küntüm sadikıyn
أم يقولون افتراه قل فأتوا بعشر سور مثلهۦ مفتريـت وٱدعوا من ٱستطعتم من دون ٱلله إن كنتم صـدقين
11:14
Eğer size cevap veremedilerse artık bilin ki o, ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir. Ve O'ndan başka da ilah yoktur. Artık müslüman oluyor/Allah'a teslim oluyor musunuz?
Fe illem yestecıbu leküm falemu ennema ünzile bi ılmillahi ve el la ilahe illa hu fe hel entüm müslimun
فإلم يستجيبوا لكم فٱعلموا أنما أنزل بعلم ٱلله وأن لا إلـه إلا هو فهل أنتم مسلمون
11:15
Her kim iğreti hayatı ve onun süsünü isterse böylelerinin yapıp ettiklerinin karşılığını kendilerine bu hayatta tam olarak veririz. Onlar dünyada hiçbir eksiltmeye uğratılmazlar.
Men kane yürıdül hayated dünya ve zıneteha nüveffi ileyhim amalehüm fıha ve hüm fıha la yübhasun
من كان يريد ٱلحيوة ٱلدنيا وزينتها نوف إليهم أعمـلهم فيها وهم فيها لا يبخسون
11:16
Öyleleridir ki bunlar, ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur. Sanayi olarak ürettikleri, orada işe yaramaz olmuştur. Yapıp ettikleri de batıl hale gelmiştir.
Ülaikellezıne leyse lehüm fil ahırati illen nar ve habita ma saneu fıha ve batılüm ma kanu yamlun
أولـئك ٱلذين ليس لهم فى ٱلـاخرة إلا ٱلنار وحبط ما صنعوا فيها وبـطل ما كانوا يعملون
11:17
Böyleleri şu kimse gibi olur mu: Rabbinden bir beyyine üzerinedir, O'ndan bir tanık da kendisini izler. Tanıktan önce de bir kılavuz ve rahmet olarak Musa'nın kitabı var. Onlar ona inanırlar. Hiziplerden onu inkar edenin varış yeri ateştir. Ondan asla kuşkuya düşme; o Rabbinden bir haktır ama insanların çokları inanmıyorlar.
E fe men kane ala beyyinetim mir rabbihı ve yetluhü şahidüm minhü ve min kablihı kitabü musa imamev ve rahmeh ülaike yüminune bih ve mey yekfür bihı minel ahzabi fen naru mevıdüh fe la tekü fı miryetim minhü innehül hakku mir rabbike ve lakinne ekseran nasi la yüminun
أفمن كان على بينة من ربهۦ ويتلوه شاهد منه ومن قبلهۦ كتـب موسى إماما ورحمة أولـئك يؤمنون بهۦ ومن يكفر بهۦ من ٱلأحزاب فٱلنار موعدهۥ فلا تك فى مرية منه إنه ٱلحق من ربك ولـكن أكثر ٱلناس لا يؤمنون
11:18
Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim var? Onlar Rablerine arz edilecekler. Tanıklar diyecekler ki: "İşte bunlardır Rableri hakkında yalan uyduranlar." Herkes duysun ki, Allah'ın laneti zalimler üstünedir.
Ve men azlemü mimmeniftera alellahi keziba ülaike yuradune ala rabbihim ve yekulül eşhadü haülaillezıne kezebu ala rabbihim e la lanetüllahi alez zalimın
ومن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا أولـئك يعرضون على ربهم ويقول ٱلأشهـد هـؤلاء ٱلذين كذبوا على ربهم ألا لعنة ٱلله على ٱلظـلمين
11:19
O zalimler ki, Allah'ın yolundan alıkoyar, o yolu yamultmak isterler. Onlar, ahireti de inkar ederler.
Ellezıne yesuddune an sebılillahi ve yebğuneha ıveca ve hüm bil ahırati hüm kafirun
ٱلذين يصدون عن سبيل ٱلله ويبغونها عوجا وهم بٱلـاخرة هم كـفرون
11:20
Bunlar yeryüzünde kimseyi aciz bırakamazlar. Allah'tan başka hiçbir dostları da yoktur. Onlara azap kat kat verilecektir. Hem işitmeye güçleri yetmiyordu hem de göremiyorlardı.
Ülaike lem yekunu mucizıne fil erdı ve ma kane lehüm min dunillahi min evliya yüdaafü lehümül azabv ma kanu yestetıyunes sema ve ma kanu yübsırun
أولـئك لم يكونوا معجزين فى ٱلأرض وما كان لهم من دون ٱلله من أولياء يضـعف لهم ٱلعذاب ما كانوا يستطيعون ٱلسمع وما كانوا يبصرون
11:21
İşte bunlardır öz benliklerini hüsrana uğratanlar. İftira için kullandıkları şeyler de kendilerini bırakıp kaybolmuştur.
Ülaikellezıne hasiru enfüsehüm ve dalle anhüm ma kanu yefterun
أولـئك ٱلذين خسروا أنفسهم وضل عنهم ما كانوا يفترون
11:22
Hiç kuşku yok ki bunlar, ahirette de hüsranın en beterine uğrayanlar olacaklardır.
La cerame ennehüm fil ahırati hümül ahserun
لا جرم أنهم فى ٱلـاخرة هم ٱلأخسرون
11:23
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yaparak Rablerine içten bir bağlılıkla boyun eğenlere gelince, onlar cennet halkıdırlar. Sürekli kalacaklardır orada.
İnnellezıne amenu ve amilus salihati ve ahbetu ila rabbihim ülaike ashabül cenneh hüm fıha halidun
إن ٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت وأخبتوا إلى ربهم أولـئك أصحـب ٱلجنة هم فيها خـلدون
11:24
Bu iki topluluğun durumu körle sağır, görenle işiten farkına benzer. Örnek olarak bu ikisi bir olur mu? Hala düşünüp taşınıyor musunuz?
Meselül ferıkayni kel ama vel esammi vel baıyri ves semiy hel yesteviyani mesela e fe la tezekkerun
مثل ٱلفريقين كٱلأعمى وٱلأصم وٱلبصير وٱلسميع هل يستويان مثلا أفلا تذكرون
11:25
Yemin olsun biz, Nuh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım."
Ve le kad erselna nuhan ila kamihı innı leküm nezırum mübın
ولقد أرسلنا نوحا إلى قومهۦ إنى لكم نذير مبين
11:26
"Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." demişti de,
El la tabüdu illellah innı ehafü aleyküm azabe yevmin elım
أن لا تعبدوا إلا ٱلله إنى أخاف عليكم عذاب يوم أليم
11:27
Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."
Fe kalel meleüllezıne keferu min kavmihı ma nerake illa beşeram mislena ve ma neraket tebeake ilellezıne hüm erazilüna bediyer ray ve ma nera leküm aleyna min fadlim bel nezunüküm kazibın
فقال ٱلملأ ٱلذين كفروا من قومهۦ ما نرىك إلا بشرا مثلنا وما نرىك ٱتبعك إلا ٱلذين هم أراذلنا بادى ٱلرأى وما نرى لكم علينا من فضل بل نظنكم كـذبين
11:28
Nuh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün! Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"
Kale ya kavmi eraeytüm in küntü ala beyyinetim mir rabbı ve atanı rahmetem min ındihı fe ummiyet aleyküm e nülzimükümuha ve entüm leha karihun
قال يـقوم أرءيتم إن كنت على بينة من ربى وءاتىنى رحمة من عندهۦ فعميت عليكم أنلزمكموها وأنتم لها كـرهون
11:29
"Hem ben sizden buna karşı bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah'tandır. Ama ben iman edenleri paylayıp kovamam. Çünkü onlar Rablerine varacaklar. Ama sizin cehalete batmış bir toplum olduğunuzu görüyorum."
Ve ya kavmi la eselüküm aleyhi mala in ecriye illa alellahi ve ma ene bi taridillezıne amenu innehüm mülaku rabbihim ve laninnı eraküm kavmen techelun
ويـقوم لا أسـلكم عليه مالا إن أجرى إلا على ٱلله وما أنا بطارد ٱلذين ءامنوا إنهم ملـقوا ربهم ولـكنى أرىكم قوما تجهلون
11:30
"Ey toplumum! Eğer ben onları paylayıp kovarsam, Allah'a karşı bana kim yardım edebilir? Hala düşünmüyor musunuz?"
Ve ya kavmi mey yensurunı minellahi in taredtühüm e fela tezekkerun
ويـقوم من ينصرنى من ٱلله إن طردتهم أفلا تذكرون
11:31
"Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."
Ve la ekulü leküm ındı hazinüllahi ve la alemül ğaybe ve la ekulü innı meleküv ve la ekulü lillezıne tezderı ayünüküm ley yütiyehümüllahü hayra allahü alemü bima fı enfüsihim innı izel le minez zalimın
ولا أقول لكم عندى خزائن ٱلله ولا أعلم ٱلغيب ولا أقول إنى ملك ولا أقول للذين تزدرى أعينكم لن يؤتيهم ٱلله خيرا ٱلله أعلم بما فى أنفسهم إنى إذا لمن ٱلظـلمين
11:32
Dediler ki: "Ey Nuh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."
Kalu ya nuhu kad cadeltena fe ekserte cidalena fetina bima teıdüna in künte mines sadikıyn
قالوا يـنوح قد جـدلتنا فأكثرت جدلنا فأتنا بما تعدنا إن كنت من ٱلصـدقين
11:33
Nuh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."
Kale innema yetıküm bihillahü in şae ve ma entüm bi mucizın
قال إنما يأتيكم به ٱلله إن شاء وما أنتم بمعجزين
11:34
"Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."
Ve la yenfeuküm nushıy in eradtü en ensaha leküm in kanellahü yürıdü ey yuğviyeküm hüve rabbüküm ve ileyhi türceun
ولا ينفعكم نصحى إن أردت أن أنصح لكم إن كان ٱلله يريد أن يغويكم هو ربكم وإليه ترجعون
11:35
Yoksa, "Onu kendisi uydurdu." mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir. Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim."
Em yekulunefterah kul inifteraytühu fe aleyye icramı ve ene birıüm mimma tücrimun
أم يقولون ٱفترىه قل إن ٱفتريتهۥ فعلى إجرامى وأنا برىء مما تجرمون
11:36
Nuh'a şöyle vahyolundu: "Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."
Ve uhıye ila nuhın ennehu ley yümine min kavmike illa men kad amene fe la tebteis bima kanu yefalun
وأوحى إلى نوح أنهۥ لن يؤمن من قومك إلا من قد ءامن فلا تبتئس بما كانوا يفعلون
11:37
Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır.
Vasneıl fülke bi ayünina ve vahyina ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun
وٱصنع ٱلفلك بأعيننا ووحينا ولا تخـطبنى فى ٱلذين ظلموا إنهم مغرقون
11:38
Gemiyi yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. Dedi ki Nuh "Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi."
Ve yasneul fülke ve küllema merra aleyhi meleüm min kavmihı sehıru minh kale in tesharu minna fe inna nesharu minküm kema tesharun
ويصنع ٱلفلك وكلما مر عليه ملأ من قومهۦ سخروا منه قال إن تسخروا منا فإنا نسخر منكم كما تسخرون
11:39
"Rezil eden azabın kime geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."
Fe sevfe talemune mey yetıhi azabüy yuhzıhi ve yehıllü aleyhi azabüm mükıym
فسوف تعلمون من يأتيه عذاب يخزيه ويحل عليه عذاب مقيم
11:40
Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." Ama Nuh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.
Hatta iza cae emruna ve farat tennuru kulnahmil fıha min küllin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlü ve men amen ve ma amene meahu illa kalıl
حتى إذا جاء أمرنا وفار ٱلتنور قلنا ٱحمل فيها من كل زوجين ٱثنين وأهلك إلا من سبق عليه ٱلقول ومن ءامن وما ءامن معهۥ إلا قليل
11:41
Nuh dedi: "Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da Allah'ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafur'dur, Rahim'dir."
Ve kalerkebu fıha bismillahi mecraha ve mürsaha inne rabbı le ğafurur rahıym
وقال ٱركبوا فيها بسم ٱلله مجرىها ومرسىها إن ربى لغفور رحيم
11:42
Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nuh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma."
Ve hiye tecrı bihim fı mevcin kel cibali ve nada nuhunibnehu ve kane fı maziliy ya büneyyerkem meana ve la teküm meal kafirın
وهى تجرى بهم فى موج كٱلجبال ونادى نوح ٱبنهۥ وكان فى معزل يـبنى ٱركب معنا ولا تكن مع ٱلكـفرين
11:43
Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nuh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.
Kale seavı ila cebeliy yasımünı minel ma kale la asımel yevme min emrillahi illa mer rahım ve hale beynehümel mevcü fe kane minel muğrakıyn
قال سـاوى إلى جبل يعصمنى من ٱلماء قال لا عاصم ٱليوم من أمر ٱلله إلا من رحم وحال بينهما ٱلموج فكان من ٱلمغرقين
11:44
Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekidi. İş bitirilmişti. Gemi, Cudi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"
Ve kıyle ya erdubleıy maeki ve ya semaü akliıy ve ğıdal maü ve kudıyel emru vestevet alel cudiyyi ve kıyle budel lil kavmiz zalimın
وقيل يـأرض ٱبلعى ماءك ويـسماء أقلعى وغيض ٱلماء وقضى ٱلأمر وٱستوت على ٱلجودى وقيل بعدا للقوم ٱلظـلمين
11:45
Bu arada Nuh, Rabbine yakardı da dedi ki: "Rabbim, oğlum benim ailemdendi! Senin vaadin elbette haktır. Sen hakimlerin, hükmü en güzel verenisin."
Ve nada nuhur rabbehu fe kale rabbi innebnı min ehlı ve inne vadekel hakku ve ente ahkemül hakimın
ونادى نوح ربهۥ فقال رب إن ٱبنى من أهلى وإن وعدك ٱلحق وأنت أحكم ٱلحـكمين
11:46
Allah buyurdu: "Ey Nuh! O, senin ailenden değildi. Yaptığı, iyi olmayan bir işti. Hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım."
Kale ya nuhu innehu leyse min ehlik innehu amelün ğayru salihın fe la teselni ma leyse leke bihı ılm innı eızuke en ketune minel cahilın
قال يـنوح إنهۥ ليس من أهلك إنهۥ عمل غير صـلح فلا تسـلن ما ليس لك بهۦ علم إنى أعظك أن تكون من ٱلجـهلين
11:47
Nuh dedi: "Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum."
Kale rabbi innı euzü bike en eseleke ma leyse lı bihı ılm ve illa tağfirlı ve terhamnı eküm minel hasirın
قال رب إنى أعوذ بك أن أسـلك ما ليس لى بهۦ علم وإلا تغفر لى وترحمنى أكن من ٱلخـسرين
11:48
Şöyle denildi: "Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak."
Kıyle ya nuhuhbıt bi selamim minna ve berakatin aleyke ve ala ümemim mimmem meak ve ümemün senümettiuhüm sümme yemessühüm minna azabün elım
قيل يـنوح ٱهبط بسلـم منا وبركـت عليك وعلى أمم ممن معك وأمم سنمتعهم ثم يمسهم منا عذاب أليم
11:49
İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır.
Tilke min embail ğaybi nuhıyha ileyk ma künte talemühü ente ve la kavmüke min kabli haza fasbirv innel akıbete lil müttekıyn
تلك من أنباء ٱلغيب نوحيها إليك ما كنت تعلمها أنت ولا قومك من قبل هـذا فٱصبر إن ٱلعـقبة للمتقين
11:50
Ad'a da kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Siz sadece uydurmalara bel bağlamışsınız."
Ve ila adin ehahüm huda kale ya kavmıbüdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh in entüm illa müfterun
وإلى عاد أخاهم هودا قال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ إن أنتم إلا مفترون
11:51
"Ey toplumum! Bu tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına düşmez. Hala aklınızı çalıştırmayacak mısınız?"
Ya kavmi la eselüküm aleyhi ecra in ecriye illa alellezı fetaranı e fe la takılun
يـقوم لا أسـلكم عليه أجرا إن أجرى إلا على ٱلذى فطرنى أفلا تعقلون
11:52
"Ey toplumum! Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkarlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."
Ve ya kavmistağfiru rabbeküm sümme tubu ileyhi yürsilis semae aleyküm midrarav ve yezidküm kuvveten ila kuvvetiküm ve la tetevellev mücrimın
ويـقوم ٱستغفروا ربكم ثم توبوا إليه يرسل ٱلسماء عليكم مدرارا ويزدكم قوة إلى قوتكم ولا تتولوا مجرمين
11:53
Dediler ki: "Ey Hud! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle ilahlarımızı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz."
Kalu ya hudü ma citena bi beyyinetiv ve ma nahnü bi tarikı alihetina an kavlike ve ma nahnü leke bi müminın
قالوا يـهود ما جئتنا ببينة وما نحن بتاركى ءالهتنا عن قولك وما نحن لك بمؤمنين
11:54
"Sadece şunu söylüyoruz: 'İlahlarımızdan biri seni kötü çarpmış." Hud dedi: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki, ben sizin Allah'a ortak yaptıklarınızdan uzağım."
İn nekulü illaterake badu alilhetina bi su kale innı üşhidüllahe veşhedu ennı berıüm mimma tüşrikun
إن نقول إلا ٱعترىك بعض ءالهتنا بسوء قال إنى أشهد ٱلله وٱشهدوا أنى برىء مما تشركون
11:55
"Allah dışındaki tanrılarınızdan uzağım. Hadi, hep birlikte bana tuzak kurun, bana hiç göz açtırmayın."
Min dunihı fekıdunı cemıan sümme la tünzırun
من دونهۦ فكيدونى جميعا ثم لا تنظرون
11:56
"Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın. Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir."
İnnı tevekkeltü alellahi rabbı ve rabbiküm ma min dabbetin illa hüve ahızüm binasıyetiha inne rabbı ala sıratım müstekıym
إنى توكلت على ٱلله ربى وربكم ما من دابة إلا هو ءاخذ بناصيتها إن ربى على صرط مستقيم
11:57
"Eğer yüz çevirirseniz ben, bana gönderilen şeyi size tebliğ etmiş bulunuyorum. Rabbim, yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O'na hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. Kuşkusuz benim Rabbim her şey üzerinde bir Hafiz'dir; kollar, gözetir."
Fe in tevellev fe kad eblağtüküm ma ürsiltü bihı ileyküm ve yestahlifü rabbı kavmen ğayraküm ve la tedurrunehu şeya inne rabbı ala külli şeyin hafıyz
فإن تولوا فقد أبلغتكم ما أرسلت بهۦ إليكم ويستخلف ربى قوما غيركم ولا تضرونهۥ شيـا إن ربى على كل شىء حفيظ
11:58
Emrimiz gelince, Hud'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık.
Ve lemma cae emruna necceyna hudev vellezıne amenu meahu bi rahmetim minna ve ncceynahüm min azabin ğalıyz
ولما جاء أمرنا نجينا هودا وٱلذين ءامنوا معهۥ برحمة منا ونجينـهم من عذاب غليظ
11:59
İşte buydu Ad. Rablerinin ayetlerine kafa tuttular, O'nun resullerine isyan ettiler. Ve her inatçı zorbanın emrine uydular.
Ve tilke adün cehadu bi ayati rabbihim ve asav rusülehu vettebeu emra külli cebbarin anıd
وتلك عاد جحدوا بـايـت ربهم وعصوا رسلهۥ وٱتبعوا أمر كل جبار عنيد
11:60
Bu dünyada ve kıyamet gününde arkalarına lanet takıldı. Dikkat edin; Ad, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Hud'un kavmi olan Ad geri gelmez oldu.
Ve ütbiu fı hazihid dünya lanetev ve yevmel kıyameh e la inne aden keferu rabbehüm e la budel li adin kavmi hud
وأتبعوا فى هـذه ٱلدنيا لعنة ويوم ٱلقيـمة ألا إن عادا كفروا ربهم ألا بعدا لعاد قوم هود
11:61
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karib'dir, bize çok yakındır; Mucib'dir, bize cevap verir."
Ve ila semude ehahüm saliha kale ya kavmıbüdüllahe maleküm min ilahin ğayruh hüve enşeeküm minel erdı vestameraküm fıha festağfiruhü sümme tubu ileyh inne rabbı karıbüm mücıb
وإلى ثمود أخاهم صـلحا قال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ هو أنشأكم من ٱلأرض وٱستعمركم فيها فٱستغفروه ثم توبوا إليه إن ربى قريب مجيب
11:62
Dediler ki: "Ey Salih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz."
Kalu ya salihu kad künte fına mercüvven kable haza etenhana en nabüde ma yabüdü abaüna ve innena le fı şekkim mimma teduna ileyhi mürıb
قالوا يـصـلح قد كنت فينا مرجوا قبل هـذا أتنهىنا أن نعبد ما يعبد ءاباؤنا وإننا لفى شك مما تدعونا إليه مريب
11:63
Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
Kale ya kavmi eraeytüm in küntü ala beyyinetim mir rabbı ve atanı minhü rahmetem fe mey yensurunı minellahi in asaytühu fe ma tesıdunenı ğayra tahsır
قال يـقوم أرءيتم إن كنت على بينة من ربى وءاتىنى منه رحمة فمن ينصرنى من ٱلله إن عصيتهۥ فما تزيدوننى غير تخسير
11:64
"Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir."
Ve ya kavmi hazihı nakatüllahi leküm ayeten fezeruha tekül fı erdıllahi ve la temessuha bi suin fe yehuzeküm azabün karıb
ويـقوم هـذهۦ ناقة ٱلله لكم ءاية فذروها تأكل فى أرض ٱلله ولا تمسوها بسوء فيأخذكم عذاب قريب
11:65
Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Salih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir."
Fe akaruha fe kale metetteu fı dariküm selasete eyyam zalike vadün ğayru mekzub
فعقروها فقال تمتعوا فى داركم ثلـثة أيام ذلك وعد غير مكذوب
11:66
Emrimiz gelince Salih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavi'dir, Aziz'dir.
Felemma cae emruna necceyna salihav vellezıne amenu meahu bi rahmetim minna ve min hızyi yevmiiz inne rabbeke hüvel kaviyyül azız
فلما جاء أمرنا نجينا صـلحا وٱلذين ءامنوا معهۥ برحمة منا ومن خزى يومئذ إن ربك هو ٱلقوى ٱلعزيز
11:67
Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.
Ve ehazellezıne zalemüs sayhatü fe asbehu fı diyarihim casimın
وأخذ ٱلذين ظلموا ٱلصيحة فأصبحوا فى ديـرهم جـثمين
11:68
Sanki hiç hayat sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semud kavmi, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Semud geri dönmez olmuştur.
Kel el lem yağnev fıha e la inne semude keferu rabbehüm e la budel li semud
كأن لم يغنوا فيها ألا إن ثمودا كفروا ربهم ألا بعدا لثمود
11:69
Yemin olsun, resullerimiz İbrahim'e muştu getirip "Selam!" demişlerdi. O da "Selam!" demiş, fazla beklemeden kızartılmış bir buzağı getirmişti.
Ve le kad cet rusülüna ibrahıme bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi ıclin hanız
ولقد جاءت رسلنا إبرهيم بٱلبشرى قالوا سلـما قال سلـم فما لبث أن جاء بعجل حنيذ
11:70
Ellerinin ona ulaşmadığını görünce onlardan işkillendi. Ve kendilerinden ürpermeye başladı. "Korkma, dediler, biz Lut kavmine gönderildik."
Felemma raa eydiyehüm la tesılu ileyhi nekirahüm ve evcese minhüm hıyfeh kalu la tehaf inna ürsilna ila kavmi lut
فلما رءا أيديهم لا تصل إليه نكرهم وأوجس منهم خيفة قالوا لا تخف إنا أرسلنا إلى قوم لوط
11:71
Orada dikilmekte olan karısı güldü. Bunun üzerine ona İshak'ı müjdeledik, İshak'ın arkasından da Yakub'u.
Vemraetühu kaimetün fe dahıket fe beşşernaha bi ishaka ve miv verai ishaka yakub
وٱمرأتهۥ قائمة فضحكت فبشرنـها بإسحـق ومن وراء إسحـق يعقوب
11:72
"Vay başıma, dedi. Doğuracak mıyım ben? Kendim bir kocakarı, kocam bir ihtiyar. Gerçekten şaşılacak şey bu."
Kalet ya veyleta e elidü ve ene acuzüv ve haza bali şeyha inne haza le şeyün acıb
قالت يـويلتى ءألد وأنا عجوز وهـذا بعلى شيخا إن هـذا لشىء عجيب
11:73
Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O Hamid'dir, Mecid'dir."
Kalu e tacebıne min emrillahi rahmetüllahi ve berakatühu aleykum ehlel beyv innehu hamıdüm mecıd
قالوا أتعجبين من أمر ٱلله رحمت ٱلله وبركـتهۥ عليكم أهل ٱلبيت إنهۥ حميد مجيد
11:74
İbrahim'den korku gidip yerine müjde gelince, Lut kavmi hakkında bizimle tartışır oldu.
Femma zehebe an ibrahımer ravu ve caethül büşra yücadilüna fı kavmi lut
فلما ذهب عن إبرهيم ٱلروع وجاءته ٱلبشرى يجـدلنا فى قوم لوط
11:75
İbrahim, gerçekten yufka yürekli bir insandı; herkes için ah eder, içini çekerdi, yalvarıp yakarırdı.
İnne ibrahıme le halımün evvahüm münıb
إن إبرهيم لحليم أوه منيب
11:76
"Ey İbrahim! Bu halinden vazgeç. Rabbinin emri gelmiştir. Geri çevrilemez bir azap onların enselerine binecektir."
Ya ibrahımü arıd an haza innehu kad cae emru rabbik ve innehüm atıhüm azabün ğayru merdud
يـإبرهيم أعرض عن هـذا إنهۥ قد جاء أمر ربك وإنهم ءاتيهم عذاب غير مردود
11:77
Elçilerimiz Lut'a geldiğinde onlar için kaygılanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu, zorlu bir gün!"
Ve lemma caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zerav ve kale haza yevmün asıyb
ولما جاءت رسلنا لوطا سىء بهم وضاق بهم ذرعا وقال هـذا يوم عصيب
11:78
Lut'un kavmi koşarak onun yanına geldi. Bunlar daha önce de kötülükler yapmışlardı. Lut dedi ki: "Ey toplumum! İşte şunlar kızlarım. Onlar sizin için daha temiz. Allah'tan korkun da misafirlerim önünde beni rezil etmeyin. İçinizde olgun bir adam yok mu?"
Ve caehu kavmühu yühraune ileyhi ve min kablü kanu yamelunes seyyiat kale ya kavmi haülai benatı hünne atheru leküm fettekullahe ve la tuhzuni fı dayfı e leyse minküm racülür raşıd
وجاءهۥ قومهۥ يهرعون إليه ومن قبل كانوا يعملون ٱلسيـات قال يـقوم هـؤلاء بناتى هن أطهر لكم فٱتقوا ٱلله ولا تخزون فى ضيفى أليس منكم رجل رشيد
11:79
Dediler ki: "Senin kızlarında hakkımız olmadığını çok iyi biliyorsun. Ne istediğimizi de çok iyi biliyorsun."
Kalu le kad alimte ma lena fı benatike min hakk ve inneke le talemü ma nurıd
قالوا لقد علمت ما لنا فى بناتك من حق وإنك لتعلم ما نريد
11:80
Dedi: "Ah, size karşı koyacak bir gücüm olsaydı yahut sağlam bir kaleye sığınabilseydim."
Kale lev enne lı biküm kuvveten ev avı ila ruknin şedıd
قال لو أن لى بكم قوة أو ءاوى إلى ركن شديد
11:81
Melekler dediler: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. Sana asla el süremezler. Gecenin bir yerinde aileni götür. İçinizden hiç kimse geri kalmasın; karın müstesna. O, ötekilere çatan belaya çarptırılacaktır. Onların azap vakti, sabah vaktidir. Sabah da ne kadar yakın, değil mi?"
Kalu ya lutu inna rusülü rabbike ley yesılu ileyke fe esri bi ehlike bi kıdım minel leyli ve la yeltefit minküm ehadün illemraetek innehu müsıybüha ma esabehüm inne mevıdehümüs subh e leyses bi karıb
قالوا يـلوط إنا رسل ربك لن يصلوا إليك فأسر بأهلك بقطع من ٱليل ولا يلتفت منكم أحد إلا ٱمرأتك إنهۥ مصيبها ما أصابهم إن موعدهم ٱلصبح أليس ٱلصبح بقريب
11:82
Nihayet emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık.
Felemma cae emruna cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyha hıcaratem min siccılim mendud
فلما جاء أمرنا جعلنا عـليها سافلها وأمطرنا عليها حجارة من سجيل منضود
11:83
Rabbin katında damgalanmış taşlar. Zalimlerden çok uzak değildir bu.
Müsevvemeten ınde rabbik ve ma hiye minez zalimıne bi beıyd
مسومة عند ربك وما هى من ٱلظـلمين ببعيد
11:84
Medyen'e, kardeşleri Şuayb'ı göndermiştik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Eksik ölçüp yanlış tartmayın. Sizi nimet-bereket içinde görüyorum, ama sizin için sarıp kuşatan bir günün azabından da korkuyorum."
Ve ila medyene ehahüm şüayba kale ya kavmıbüdüllahe maleküm min ilahin ğayruhv ve la tenkusul mikyale vel mızane innı eraküm bi hayriv ve innı ehafü aleyküm azabe yevmim mühıyt
وإلى مدين أخاهم شعيبا قال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ ولا تنقصوا ٱلمكيال وٱلميزان إنى أرىكم بخير وإنى أخاف عليكم عذاب يوم محيط
11:85
"Ey toplumum! Ölçüyü ve tartıyı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın."
Ve ya kavmi evfül mikyale vel mızane bil kıstı ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la tasev fil erdı müfsidın
ويـقوم أوفوا ٱلمكيال وٱلميزان بٱلقسط ولا تبخسوا ٱلناس أشياءهم ولا تعثوا فى ٱلأرض مفسدين
11:86
"Eğer inananlar iseniz, Allah'ın bıraktığı kar sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim."
Bekıyyetüllahi hayrul leküm in küntüm müminın ve ma ene aleyküm bi hafıyz
بقيت ٱلله خير لكم إن كنتم مؤمنين وما أنا عليكم بحفيظ
11:87
Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın/duan mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın."
Kalu ya şüaybü e salatüke temüruke en netruke ma yabüdü abaüna ev en nefale fı emvalina ma neşa inneke le entel halımür raşıd
قالوا يـشعيب أصلوتك تأمرك أن نترك ما يعبد ءاباؤنا أو أن نفعل فى أمولنا ما نشـؤا إنك لأنت ٱلحليم ٱلرشيد
11:88
Dedi: "Ey toplumum! Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana, lütfundan güzel bir rızık vermişse!... Size yasakladığım şeylerde, size söylediğimin aksine davranmak istemiyorum. Gücüm ölçüsünde barış ve iyilikten başka bir şey de istemiyorum. Başarım ancak Allah'ın desteğiyledir. Yalnız O'na güvendim ben, yalnız O'na yöneliyorum."
Kale ya kavmi eraeytüm in küntü ala beyyinetim mir rabbı ve razekanı minhü rizkan hasena ve ma ürıdü en ühalifeküm ila ma enhaküm anh in ürıdü illel ıslaha mestetat ve ma tevfıkıy illa billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünıb
قال يـقوم أرءيتم إن كنت على بينة من ربى ورزقنى منه رزقا حسنا وما أريد أن أخالفكم إلى ما أنهىكم عنه إن أريد إلا ٱلإصلـح ما ٱستطعت وما توفيقى إلا بٱلله عليه توكلت وإليه أنيب
11:89
"Ey toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nuh kavminin yahut Hud kavminin yahut Salih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lut kavmi de sizden pek uzak değil."
Ve ya kavmi la yecrimenneküm şikakıy ey yüsıybeküm mislü ma esabe kavme nuhın ev kavme hudin ev kavme salıh ve ma kavmü lutım minküm bi beıyd
ويـقوم لا يجرمنكم شقاقى أن يصيبكم مثل ما أصاب قوم نوح أو قوم هود أو قوم صـلح وما قوم لوط منكم ببعيد
11:90
"Rabbinizden af dileyip O'na yönelin. Rabbim Rahim'dir, rahmeti sınırsızdır; Vedud'dur, çok sevgilidir."
Vestağfiru rabbeküm sümme tubu ileyh inne rabbı rahıymüv vedud
وٱستغفروا ربكم ثم توبوا إليه إن ربى رحيم ودود
11:91
Dediler ki: "Ey Şuayb! Söylediklerinin birçoğunu anlamıyoruz. Ve biz seni aramızda zayıf bir adam olarak görüyoruz. Hani, kabilen olmasa, kafanı taşla ezivereceğiz. Senin bize karşı hiçbir üstünlüğün yok."
Kalu ya şüaybü ma nefkahü kesıram mimma tekulü ve inna le nerake fına daıyfa ve lev la rahtuke le racemnake ve ma ente aleyna bi aziz
قالوا يـشعيب ما نفقه كثيرا مما تقول وإنا لنرىك فينا ضعيفا ولولا رهطك لرجمنـك وما أنت علينا بعزيز
11:92
Dedi: "Ey toplumum! Sizce kabilem Allah'tan daha mı güçlü ve onurlu! Allah'ı arkanıza atıp dışlanmış hale getirdiniz. Rabbim, yapıp ettiklerinizi çepeçevre kuşatmıştır."
Kale ya kami erahtıy eazzü aleyküm minellha vettehaztümuhü veaeküm zıhriyya inne rabbı bi ma tamelune mühıyt
قال يـقوم أرهطى أعز عليكم من ٱلله وٱتخذتموه وراءكم ظهريا إن ربى بما تعملون محيط
11:93
"Ey toplumum! Elinizden geleni yapın, ben görevimi yapıyorum. Yakında bileceksiniz rezil edici bir azabın kime geleceğini, yalancının kim olduğunu! Gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetliyorum."
Ve ya kavmımelu ala mekanetiküm innı amil sevfe talemune mey yetıhi azabüy yuhzıhi ve men hüve kazib vertekıbu innı meaküm rakıyb
ويـقوم ٱعملوا على مكانتكم إنى عـمل سوف تعلمون من يأتيه عذاب يخزيه ومن هو كـذب وٱرتقبوا إنى معكم رقيب
11:94
Emrimiz gelince Şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.
Ve lemma cae emruna necceyna şüaybev vellezıne amenu meahu bi rahmetim minna ve ehazetillezıne zalemus sayhatü fe asbehu fı diyarihim casimın
ولما جاء أمرنا نجينا شعيبا وٱلذين ءامنوا معهۥ برحمة منا وأخذت ٱلذين ظلموا ٱلصيحة فأصبحوا فى ديـرهم جـثمين
11:95
Sanki hiç yurt tutmamışlardı orada. Bakıp görün ki, Medyen de tıpkı Semud gibi, dönüşü olmayan bir gidişle gitti.
Keel lem yağnev fıha ela budel li medyene kema beıdet semud
كأن لم يغنوا فيها ألا بعدا لمدين كما بعدت ثمود
11:96
Yemin olsun, Musa'yı ayetlerimizle ve açık bir kanıtla gönderdik;
Ve le kad erselna musa bi ayatina ve sültanim mübın
ولقد أرسلنا موسى بـايـتنا وسلطـن مبين
11:97
Firavun'a ve kodamanlarına. Ama onlar Firavun'un emrine uydular. Oysaki, Firavun'un emri doğruya ve güzele ulaştırmıyordu.
İla firavne ve meleihı fettebeu emra firavn ve ma emru firavne bi raşıd
إلى فرعون وملإيهۦ فٱتبعوا أمر فرعون وما أمر فرعون برشيد
11:98
Kıyamet günü kavmine önderlik eder. İşte onları suya götürür gibi ateşe götürdü. Ne kötü varış yeridir o götürüldükleri yer!
Yakdümü kavmehu yevmel kıyameti fe evradehümün nar ve bisel virdül mevrud
يقدم قومهۥ يوم ٱلقيـمة فأوردهم ٱلنار وبئس ٱلورد ٱلمورود
11:99
Peşlerine lanet takılmıştır: Hem burada hem kıyamet gününde ne kötü destektir o arkalarına takılmış olan!
Ve ütbiu fı hazihı lanetev ve yevmel kıyameh biser rifdül merfud
وأتبعوا فى هـذهۦ لعنة ويوم ٱلقيـمة بئس ٱلرفد ٱلمرفود
11:100
İşte bunlar o kentlerin/medeniyetlerin haberlerinden bir kısmı, anlatıyoruz sana. Kimi hala ayakta onların, kimi kökünden biçilip gitmiştir.
Zalike min embail kur nekussuhu aleyke minha kaimüv ve hasıyd
ذلك من أنباء ٱلقرى نقصهۥ عليك منها قائم وحصيد
11:101
Onlara biz zulmetmedik. Ama onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da yakardıkları ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. İlahları onların sadece hasar ve hüsranlarını artırdı.
Ve ma zalemnahüm ve lakin zalemu enfüsehüm fe ma ağnet anhüm alihetühümülteı yedune min dunillahi min şeyil lemma cae meru rabbik ve ma zaduhüm ğayra tetbıb
وما ظلمنـهم ولـكن ظلموا أنفسهم فما أغنت عنهم ءالهتهم ٱلتى يدعون من دون ٱلله من شىء لما جاء أمر ربك وما زادوهم غير تتبيب
11:102
Rabbin zulme sapan kentleri/medeniyetleri çarptığı zaman, işte böyle çarpar. O'nun çarpması gerçekten korkunçtur, şiddetlidir.
Ve kezalike ahzü rabbike iza ehazel kura ve hiye zalimeh inne ahzehu elimün şedıd
وكذلك أخذ ربك إذا أخذ ٱلقرى وهى ظـلمة إن أخذهۥ أليم شديد
11:103
Ahiret azabından korkan için bunda elbette ki bir ibret vardır. O, insanları bir araya getiren bir gündür. Görülesi bir gündür o!
İnne fı zalike le ayetel li men hafe azabel ahırah zalike yevmim meşhud
إن فى ذلك لـاية لمن خاف عذاب ٱلـاخرة ذلك يوم مجموع له ٱلناس وذلك يوم مشهود
11:104
Biz onu, sadece belirli bir süre için erteliyoruz.
Ve ma nüehhıruhu illa li ecelim madud
وما نؤخرهۥ إلا لأجل معدود
11:105
O geldiği gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı mutludur.
Yevme yeti la tekellemü nefsün illa bi iznih fe minhüm şekıyyüv ve seıyd
يوم يأت لا تكلم نفس إلا بإذنهۦ فمنهم شقى وسعيد
11:106
Bahtsızlığa düşenler ateş içindedir. Çok ıstıraplı bir soluyuş ve hıçkırışları vardır orada.
Fe emmellezıne şeku fe fin nari lehüm fıha zefıruv ve şehiyk
فأما ٱلذين شقوا ففى ٱلنار لهم فيها زفير وشهيق
11:107
Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!...
Halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük inne rabbeke fealül lima yürıd
خـلدين فيها ما دامت ٱلسمـوت وٱلأرض إلا ما شاء ربك إن ربك فعال لما يريد
11:108
Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...
Ve emmellezıne süıdu fe fil cenneti halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük ataen ğayra meczuz
وأما ٱلذين سعدوا ففى ٱلجنة خـلدين فيها ما دامت ٱلسمـوت وٱلأرض إلا ما شاء ربك عطاء غير مجذوذ
11:109
Şunların kulluk etmekte oldukları şeyler yüzünden bir kuşku içine girme. Daha önce atalarının kulluk ettikleri gibi kulluk ediyorlar, hepsi bu. Biz onların da nasiplerini hiç eksiltmeden elbette vereceğiz.
Fe la tekü fı miryetim mimma yabüdü haüla ma yabüdune illa kema yabüdü abaühüm min kabl ve inna le müveffuhüm nesıybehüm ğayra menkus
فلا تك فى مرية مما يعبد هـؤلاء ما يعبدون إلا كما يعبد ءاباؤهم من قبل وإنا لموفوهم نصيبهم غير منقوص
11:110
Yemin olsun, Musa'ya Kitap'ı verdik de onda da ihtilafa düşüldü. Rabbinden bir kelime, önceden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onlar bunun hakkında, kafaları karıştıran bir kuşku içindedirler.
Ve le kad ateyna musel kitabe fahtülife fıh ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudiye beynehüm ve innehüm le fı şekkim minhü mürıb
ولقد ءاتينا موسى ٱلكتـب فٱختلف فيه ولولا كلمة سبقت من ربك لقضى بينهم وإنهم لفى شك منه مريب
11:111
Hiç kuşkusuz, Rabbin hepsinin amellerinin karşılığını tam tamına kendilerine verecektir. O, onların yapmakta olduklarından haberdardır.
Ve inne külül lemma leyüveffiyennehüm rabbüke amalehüm innehu bima yamelune habır
وإن كلا لما ليوفينهم ربك أعمـلهم إنهۥ بما يعملون خبير
11:112
O halde sen, emrolunduğun gibi dosdoğru yürü! Seninle birlikte tövbe edenler de... Sakın aşırılık edip azmayın! O, yapmakta olduklarınızı görüyor.
Festekım kema ümirte ve men tabe meake ve la tatğav innehu bi ma tamelune besıyr
فٱستقم كما أمرت ومن تاب معك ولا تطغوا إنهۥ بما تعملون بصير
11:113
Zulmedenlere eğilim göstermeyin! Yoksa ateş sizi sarmalar. Allah'tan başka dostlarınız kalmaz, size yardım de edilmez.
Ve la terkenu ilellezıne zalemu fe temessekümün naru ve maleküm min dunillahi min evliyae sümme la tünsarun
ولا تركنوا إلى ٱلذين ظلموا فتمسكم ٱلنار وما لكم من دون ٱلله من أولياء ثم لا تنصرون
11:114
Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namazı/duayı yerine getir. Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah'ı ananlara bir öğüttür.
Ve ekımıs salate tarafeyin nehari ve zülefem minel leylv innel hasenati yüzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirın
وأقم ٱلصلوة طرفى ٱلنهار وزلفا من ٱليل إن ٱلحسنـت يذهبن ٱلسيـات ذلك ذكرى للذكرين
11:115
Sabret! Allah, güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez.
Vasbir fe innellahe la yüdıyu ecral muhsinın
وٱصبر فإن ٱلله لا يضيع أجر ٱلمحسنين
11:116
Sizden önceki kuşakların söz ve eser sahibi olanları, yeryüzünde bozgunculuktan alıkoymalı değiller miydi? Ama içlerinden kurtarmış olduklarımızın az bir kısmı dışında hiçbiri bunu yapmadı. Zulme sapanlar ise içine gömüldükleri servet şımarıklığının ardına düşüp suçlular haline geldiler.
Fe lev la kane minel kuruni min kabliküm ülu bekıyyetiy yenhevne anil fesadi fil erdı illa kalılem mimmen enceyna minhüm vettebeallezıne zalemu ma ütrifu fıhi ve kanu mücrimın
فلولا كان من ٱلقرون من قبلكم أولوا بقية ينهون عن ٱلفساد فى ٱلأرض إلا قليلا ممن أنجينا منهم وٱتبع ٱلذين ظلموا ما أترفوا فيه وكانوا مجرمين
11:117
Halkı iyilik ve barış sevenler olsaydı, Rabbin o kentleri/medeniyetleri zulümle helak edecek değildi ya!
Ve ma kane rubbüke li yühlikel kura bi zulmiv ve ehlüha muslihun
وما كان ربك ليهلك ٱلقرى بظلم وأهلها مصلحون
11:118
Eğer Rabbin dileseydi insanları elbette ki bir tek ümmet yapardı. Ama birbirleriyle çekişmeye devam edeceklerdir.
Ve lev şae rabbüke le cealen nase ümmetev vahıdetev ve la yezalune muhtelifın
ولو شاء ربك لجعل ٱلناس أمة وحدة ولا يزالون مختلفين
11:119
Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. O, onları işte bunun için yaratmıştır. Rabbinin, "Yemin olsun ben cehennemi, tümden insanlar ve cinlerle dolduracağım!" sözü tamamlanacaktır.
İlla mer rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve temmet kelimetü rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ve nasi ecmeıyn
إلا من رحم ربك ولذلك خلقهم وتمت كلمة ربك لأملأن جهنم من ٱلجنة وٱلناس أجمعين
11:120
Resullerin haberlerinden, kendisiyle kalbini destekleyip sağlamlaştıracağımız her şeyi sana anlatıyoruz. Bunun içinde sana hak gelmiştir. Bunda, inananlar için bir öğüt ve hatırlatma da vardır.
Ve küllen nekussu aleyke mir embair rusüli ma nüsebbitü bihı füadek e caeke fı hazihil hakku ve emvızatü ve zikra lil müminın
وكلا نقص عليك من أنباء ٱلرسل ما نثبت بهۦ فؤادك وجاءك فى هـذه ٱلحق وموعظة وذكرى للمؤمنين
11:121
İnanmayanlara de ki: "Yapabildiğinizi yapın, biz de işimizi yapıyoruz."
Ve kul lillezıne la yüminunamelu ala mekanetiküm inna amilun
وقل للذين لا يؤمنون ٱعملوا على مكانتكم إنا عـملون
11:122
"Bekleyin, biz de bekliyoruz!"
Ventezıru inna müntezırun
وٱنتظروا إنا منتظرون
11:123
Göklerin ve yerin gizli bilgileri Allah'a aittir. Tüm iş ve oluş O'na döndürülür. O halde O'na kulluk et, O'na dayanıp güven! Rabbin, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.
Ve lillahi ğaybüs semavati vel erdı ve ileyhi yürceul emru küllühu fabüdhü ve tevekkel aleyh ve ma rabbüke bi ğafilin amma tamelun
ولله غيب ٱلسمـوت وٱلأرض وإليه يرجع ٱلأمر كلهۥ فٱعبده وتوكل عليه وما ربك بغـفل عما تعملون
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.