Dil Göster/Sakla
Mumin (Ghafir) suresi


Mumin (Ghafir) suresi Kuranın 40. suresidir. Mumin suresi iniş sırasına göre ise 60. sıradadır.

Mumin suresi İnanan anlamına gelmektedir. Toplam da 85 ayet den oluşmaktadır. Ghafir suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Mekke'de indirildiğine inanıldığı  için Mekke suresi olarak kabul edilir. Bu sure türkler tarafından Mümin yani İnanan suresi olarak bilinir. Adını 28. ayetten almaktadır. Ancak dünya genelince bu sürenin adı Gafur olarak kabul edilmektedir. Gafur kelime anlami olarak Bağışlayan demektir ve Adını Allah'ın isimlerinden biri olan 3. ayetten alır.

Kuran, tek gerçek Tanrı tarafından indirilmiştir. Bunu ancak kâfirler inkar ederler ve onlar azap görürler ve onların cehennemdeki tövbeleri boşa çıkacaktır. Kıyamet ansızın gelecektir, çünkü vaktini ancak Allah bilir.

Bu Surede yine Musa ile Firavun hikayesi anlatılmaktadır. Sonunda, Firavun ne kadar güçlü olursa olsun, Tanrı tarafından yok edilmiş ve sonsuz cehennem ateşine mahkum edilmiştir.

Muhammed'e sabretmesi ve günahından dolayı af dilemesi emredilmiştir. Allah tüm yaradılışa tecelli etmiştir ama onu ancak gerçek müminler anlayabilir. Her şeyin Mutlak Yaratıcısı olan Allah tır, hiçbir elçi, Allah'ın izni olmadan mucize getirememiştir.

40:1
Ha, Mim.
Ha mım
حم
40:2
Bu kitabın indirilişi, Aziz ve Alim olan Allah'tandır.
Tenzılül ktabi minellahil azızil alım
تنزيل ٱلكتـب من ٱلله ٱلعزيز ٱلعليم
40:3
Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve dönüş.
Ğafiriz zembi ve kabilit tevbi şedıdil ıkabi zit tavl la ilahe illa hu ileyhil mesıyr
غافر ٱلذنب وقابل ٱلتوب شديد ٱلعقاب ذى ٱلطول لا إلـه إلا هو إليه ٱلمصير
40:4
Allah'ın ayetleri hakkında, küfre sapmış olanlardan başkası çekişip didişmez. Onların beldelerde dolaşıp durmaları seni aldatmasın.
Ma yücadilü fi ayatillahi illellezıne keferu fe la yağrurke tekallübühüm fil bilad
ما يجـدل فى ءايـت ٱلله إلا ٱلذين كفروا فلا يغررك تقلبهم فى ٱلبلـد
40:5
Onlardan önce Nuh kavmi yalanlamıştı. Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?!
Kezzebet kablehüm kavmü nuhıv vel ahzabü mim badihim ve hemmet küllü ümmetim bi rasulihim li yehuzuhü ve cadelu bil batılı li yüdhüdu bihil hakka fe ehaztühüm fe keyfe kane ıkab
كذبت قبلهم قوم نوح وٱلأحزاب من بعدهم وهمت كل أمة برسولهم ليأخذوه وجـدلوا بٱلبـطل ليدحضوا به ٱلحق فأخذتهم فكيف كان عقاب
40:6
İşte böyle! Rabbinin, nankörlüğe sapanlar hakkındaki, "Onlar ateş yaranıdır" sözü tam gerçekleşti.
Ve kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezıne keferu ennehüm ashabün nar
وكذلك حقت كلمت ربك على ٱلذين كفروا أنهم أصحـب ٱلنار
40:7
Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: "Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehenem azabından koru!"
Ellezıne yahmilunel arşe ve men havlehu yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve yüminune bihı ve yestağfirune lillezıne amenu rabbena vesıte külle şeyir rahmetev ve ılmen fağfir lillezıne tabu vettebeu sebıleke vekıhim azabel cehıym
ٱلذين يحملون ٱلعرش ومن حولهۥ يسبحون بحمد ربهم ويؤمنون بهۦ ويستغفرون للذين ءامنوا ربنا وسعت كل شىء رحمة وعلما فٱغفر للذين تابوا وٱتبعوا سبيلك وقهم عذاب ٱلجحيم
40:8
"Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy! Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden barışa yönelenleri de. Aziz ve Hakim olan, hiç kuşusuz sensin, sen!"
Rabbena ve edhılhüm cennati adninilletı veadtehüm ve men salehü min abaihim ve ezvacihim ve zürriyyatihim inneke entel azızül hakım
ربنا وأدخلهم جنـت عدن ٱلتى وعدتهم ومن صلح من ءابائهم وأزوجهم وذريـتهم إنك أنت ٱلعزيز ٱلحكيم
40:9
"Koru onları kötülüklerden! O gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir sen! İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş."
Vekıhimüs seyyiat ve men tekıs seyyiati yevmeizin fe kad rahımteh ve zalike hüvel fevzül azıym
وقهم ٱلسيـات ومن تق ٱلسيـات يومئذ فقد رحمتهۥ وذلك هو ٱلفوز ٱلعظيم
40:10
Küfre batmış olanlara şöyle haykırılır: "Allah'ın öfkesi, sizin kendi benliklerinize öfkenizden elbette ki daha büyüktür. Hani, siz imana çağrılıyordunuz da inkar ediyordunuz!"
İnnellezıne keferu yünadevne le maktüllahi ekberu mim maktiküm enfüseküm iz tüdavne ilel imani fe tekfürun
إن ٱلذين كفروا ينادون لمقت ٱلله أكبر من مقتكم أنفسكم إذ تدعون إلى ٱلإيمـن فتكفرون
40:11
Dediler: "Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?"
Kalu rabbena emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni faterafna bi zünubina fe hel ila hurucim min sebıl
قالوا ربنا أمتنا ٱثنتين وأحييتنا ٱثنتين فٱعترفنا بذنوبنا فهل إلى خروج من سبيل
40:12
Bu halinizin sebebi şu: Allah'a, yalnız O'na çağrıldığınzda inkar etmiştiniz. O'na ortak koşulduğunda ise iman ediyordunuz. Artık hüküm o en yüce, o en büyük olan Allah'ın...
Zaliküm bi ennehu iza düıyellahü vahdehu kefartüm ve iy yüşrük bihı tüminu fel hukmü lillahül aliyyil kebır
ذلكم بأنهۥ إذا دعى ٱلله وحدهۥ كفرتم وإن يشرك بهۦ تؤمنوا فٱلحكم لله ٱلعلى ٱلكبير
40:13
O odur ki size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten bir rızık indiriyor. O'na yönelenden başkası öğüt alamaz.
Hüvellezı yürıküm ayatihı ve yünezzilü leküm mines semai rizka ve ma yetezekkeru illa mey yünıb
هو ٱلذى يريكم ءايـتهۦ وينزل لكم من ٱلسماء رزقا وما يتذكر إلا من ينيب
40:14
Kafirler hoşlanmasa da siz, dini yalnız O'na özgüleyerek, Allah'a dua edin!
Fedullahe mhlisıyne lehüd dıne ve lev kerihel kafirun
فٱدعوا ٱلله مخلصين له ٱلدين ولو كره ٱلكـفرون
40:15
O Refi'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için emrinden olan Ruh'u kullarından dilediğine indirir.
Rafıud deracati zül arş yülkır ruha min emrihı ala mey yeşaü min ıbadihı li yünzira yevmet telak
رفيع ٱلدرجـت ذو ٱلعرش يلقى ٱلروح من أمرهۦ على من يشاء من عبادهۦ لينذر يوم ٱلتلاق
40:16
O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vahid ve Kahhar olan Allah'ın!
Yevme hüm barizun la yahfa alellahi minhüm şey li menil mülkül yevm lillahil vahıdil kahhar
يوم هم بـرزون لا يخفى على ٱلله منهم شىء لمن ٱلملك ٱليوم لله ٱلوحد ٱلقهار
40:17
Bugün her benlik kazandığıyla cezalandırılır. Zulüm yok bugün! Allah, hesabı çabucak görür.
Elyevme tücza küllü mefsim bima kesebet La zulmel yevm innellahe serıul hısab
ٱليوم تجزى كل نفس بما كسبت لا ظلم ٱليوم إن ٱلله سريع ٱلحساب
40:18
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
Ve enzihüm yevmel azifeti izil kulubü ledel hanaciri kazımın ma liz zalimıne min hamımiv ve la şefııy yüta
وأنذرهم يوم ٱلـازفة إذ ٱلقلوب لدى ٱلحناجر كـظمين ما للظـلمين من حميم ولا شفيع يطاع
40:19
O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.
Yalemü hainetel ayüni ve ma tuhfis sudur
يعلم خائنة ٱلأعين وما تخفى ٱلصدور
40:20
Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semi', mutlak Basir...
Vallahü yakdıy bil hakk vellezıne yedune min dunihı la yakdune bi şey innellahe hüves semıul besıyr
وٱلله يقضى بٱلحق وٱلذين يدعون من دونهۦ لا يقضون بشىء إن ٱلله هو ٱلسميع ٱلبصير
40:21
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.
E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvvetev ve asaran fil erdı fe ehazehümüllahü bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi miv vak
أولم يسيروا فى ٱلأرض فينظروا كيف كان عـقبة ٱلذين كانوا من قبلهم كانوا هم أشد منهم قوة وءاثارا فى ٱلأرض فأخذهم ٱلله بذنوبهم وما كان لهم من ٱلله من واق
40:22
Sebep şuydu: Resulleri onlara açık-seçik mesajlar getirirdi de onlar inkar ederlerdi. Sonunda Allah hepsini yakaladı. O çok güçlüdür, azabı da şiddetlidir.
Zalike bi ennehüm kanet tetıhim rusülühüm bil beyyinati fe keferu fe ehazehümüllah innehu kaviyyün şedıdül ıkab
ذلك بأنهم كانت تأتيهم رسلهم بٱلبينـت فكفروا فأخذهم ٱلله إنهۥ قوى شديد ٱلعقاب
40:23
Yemin olsun, Musa'yı da ayetlerimizle ve apaçık bir kanıtla göndermiştik.
Ve le kad erselna musa bi ayatina ve sültanim mübın
ولقد أرسلنا موسى بـايـتنا وسلطـن مبين
40:24
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!"
İla firavne ve hamane ve karune fe kalu sahırun kezzab
إلى فرعون وهـمـن وقـرون فقالوا سـحر كذاب
40:25
Musa, katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını hayata salın/kadınlarına uygunsuzca davranın/kadınlarının rahimlerini yoklayın!" Ama inkarcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır.
Fe lemma caehüm bil hakkı min ındina kaluktülu ebnaellezıne amenu meahu vestahyu nisaehüm ve ma keydül kafirıne illa fı dalal
فلما جاءهم بٱلحق من عندنا قالوا ٱقتلوا أبناء ٱلذين ءامنوا معهۥ وٱستحيوا نساءهم وما كيد ٱلكـفرين إلا فى ضلـل
40:26
Firavun dedi ki: "Bırakın, şu Musa'yı öldüreyim de Rabbine yalvarsın. Çünkü onun, dininizi değiştirmesinden yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum."
Ve kale firavnü zerunı aktül musa vel yedu rabbeh innı ehafü ey yübeddile dıneküm ev ey yuzhira fil erdıl fesad
وقال فرعون ذرونى أقتل موسى وليدع ربهۥ إنى أخاف أن يبدل دينكم أو أن يظهر فى ٱلأرض ٱلفساد
40:27
Musa dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım."
Ve kale musa innı ustü bi rabbı ve rabbiküm min külli mütekebbiril la yüminü bi yevmil hısab
وقال موسى إنى عذت بربى وربكم من كل متكبر لا يؤمن بيوم ٱلحساب
40:28
Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık-seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."
Ve kale racülüm müminüm min ali firavne yektümü ımanehu etaktülune racülen ey yekule rabbiyellahü ve kad caeküm bil beyyinati mir rabbiküm ve iy yekü sadikay yüsıbküm badullezı yeıdüküm innellahe la yehdı men hüve müsrifün kezzab
وقال رجل مؤمن من ءال فرعون يكتم إيمـنهۥ أتقتلون رجلا أن يقول ربى ٱلله وقد جاءكم بٱلبينـت من ربكم وإن يك كـذبا فعليه كذبهۥ وإن يك صادقا يصبكم بعض ٱلذى يعدكم إن ٱلله لا يهدى من هو مسرف كذاب
40:29
"Ey toplumum, bugün bu toprakta, birbirine destek veren insanlar olarak mülk ve yönetim sizin. Peki, karşımıza dikildiği zaman Allah'ın azabından bizi kim kurtaracak?" Firavun şöyle dedi: "Ben size kendi fikrimden başkasını göstermem. Ve ben, aydınlık/doğruluk yolundan başkasına da kılavuzlamam."
Ya kavmi lekümül mülkül yevme zahirıne fil erdı fe mey yensuruna mim besillahi in caena kale firavnü ma ürıküm illa ma era ve ma ehdıküm illa sebıler raşad
يـقوم لكم ٱلملك ٱليوم ظـهرين فى ٱلأرض فمن ينصرنا من بأس ٱلله إن جاءنا قال فرعون ما أريكم إلا ما أرى وما أهديكم إلا سبيل ٱلرشاد
40:30
İman etmiş olan bir adam dedi: "Ey toplumum, sizin üzerinize, diğer topluluklarınki gibi bir günün gelmesinden korkuyorum;
Ve kalellezı amene ya kavmi innı ehafü aleyküm misle yevmil ahzab
وقال ٱلذى ءامن يـقوم إنى أخاف عليكم مثل يوم ٱلأحزاب
40:31
Nuh kavminin, Ad'ın, Semud'un ve onların ardından gelenlerin serüvenleri gibi. Allah, kulları için zulüm istemiyor."
Misle debi kavmi nuhıv ve adiv ve semude vellezıne mim badihim ve mellahü yürıdü zulmel lil ıbad
مثل دأب قوم نوح وعاد وثمود وٱلذين من بعدهم وما ٱلله يريد ظلما للعباد
40:32
"Ey toplumum, sizin adınıza o bağırıp-çağrışma gününden korkuyorum."
Ve ya kavmi innı ehafü aleyküm yevmet tenad
ويـقوم إنى أخاف عليكم يوم ٱلتناد
40:33
"Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur."
Yevme tüvellune müdbirın ma leküm minellahi min asım ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had
يوم تولون مدبرين ما لكم من ٱلله من عاصم ومن يضلل ٱلله فما لهۥ من هاد
40:34
Yemin olsun, daha önce Yusuf da size açık-seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır.
Ve le kad caeküm yusüfü min kablü bil beyyinati fe ma ziltüm fı şekkim mimma caeküm bih hatta iza heleke kultüm ley yebasellahü mim badihı rasula kezalike yüdıllüllahü men hüve müsrifüm mürtab
ولقد جاءكم يوسف من قبل بٱلبينـت فما زلتم فى شك مما جاءكم بهۦ حتى إذا هلك قلتم لن يبعث ٱلله من بعدهۦ رسولا كذلك يضل ٱلله من هو مسرف مرتاب
40:35
Kendilerine gelmiş bir kanıt olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin durumu, hem Allah katında hem de inananların katında büyük bir öfke konusu olmuştur. Allah, tüm zorba, kibirli kalpler üzerine işte böyle mühür basıyor.
Ellezıne yücadilune fi ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm kebüra makten ındellahi ve ındellezıne amenu kezalike yatbeullahü ala külli kalbi mütekebbirin cebbar
ٱلذين يجـدلون فى ءايـت ٱلله بغير سلطـن أتىهم كبر مقتا عند ٱلله وعند ٱلذين ءامنوا كذلك يطبع ٱلله على كل قلب متكبر جبار
40:36
Firavun dedi ki: "Ey Haman, sebeplere ulaşabilmem için bana yüksek bir kule yap!"
Ve kale firavnü ya hamanübni lı sarhal le allı eblüğul esbab
وقال فرعون يـهـمـن ٱبن لى صرحا لعلى أبلغ ٱلأسبـب
40:37
"Göklerin sebeplerine ulaşırsam, Musa'ın tanrısına, da ulaşırım. Ben onun yalancı biri olduğunu düşünüyorum." Firavun'a, yaptığı işin kötülüğü bu şekilde süslü gösterildi de yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı hep kayıptadır.
Esbabes semavati fe attalia ila ilahi müsa ve innı le ezunnühu kaziba ve kezalike züyyine li firavne suü amelihı ve sudde anis sebıl ve ma keydü firavne illa fı tebab
أسبـب ٱلسمـوت فأطلع إلى إلـه موسى وإنى لأظنهۥ كـذبا وكذلك زين لفرعون سوء عملهۦ وصد عن ٱلسبيل وما كيد فرعون إلا فى تباب
40:38
O iman eden kişi dedi ki: "Ey toplumum! Bana uyun, sizi doğru yola götüreyim."
Ve kalellezı amene ya kavmit tebiuni ehdiküm sebıler raşad
وقال ٱلذى ءامن يـقوم ٱتبعون أهدكم سبيل ٱلرشاد
40:39
"Ey toplumum, şu iğreti dünya hayatı, geçici bir nimetlenmeden ibarettir. Ahiretse sürekli durulacak yurdun ta kendisidir."
Ya kavmi innema hazihil hayatüd dünya metauv ve innel ahırate hiye darul karar
يـقوم إنما هـذه ٱلحيوة ٱلدنيا متـع وإن ٱلـاخرة هى دار ٱلقرار
40:40
"Kötü bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mümin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte böyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir biçimde rızıklandırılırlar."
Men amile seyyieten fe la yücza illa misleha ve men amile salihüm min zekerin ev ünsa ve hüve müminün fe ülaike yedhulunel cennete yürzekune fıha bi ğayri hısab
من عمل سيئة فلا يجزى إلا مثلها ومن عمل صـلحا من ذكر أو أنثى وهو مؤمن فأولـئك يدخلون ٱلجنة يرزقون فيها بغير حساب
40:41
"Ey toplumum! Sebep ne ki; ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."
Ve ya kavmi malı eduküm ilen necati ve tedunenı ilen nar
ويـقوم ما لى أدعوكم إلى ٱلنجوة وتدعوننى إلى ٱلنار
40:42
"Siz beni, Allah'a nankörlük etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyi O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Bense sizi o Aziz ve Gaffar olana davet ediyorum."
Tedunenı li ekfüra billahi ve üşrike bihı ma leyse lı bihı ılmüv ve ene eduküm ilel azızil ğaffar
تدعوننى لأكفر بٱلله وأشرك بهۦ ما ليس لى بهۦ علم وأنا أدعوكم إلى ٱلعزيز ٱلغفـر
40:43
"Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de ahirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve ahirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir."
La cerame ennema tedunenı ileyhi leyse lehu davetün fid dünya ve la fil ahırati ve enne meraddena ilellahi ve ennel müsrifıne hüm ashabün nar
لا جرم أنما تدعوننى إليه ليس لهۥ دعوة فى ٱلدنيا ولا فى ٱلـاخرة وأن مردنا إلى ٱلله وأن ٱلمسرفين هم أصحـب ٱلنار
40:44
"Size söylemekte olduklarımı yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Allah, kullarını iyice görmektedir."
Fe setezkürune ma ekulü leküm ve üfevvidu emrı ilellah innellahe basıyrum bil ıbad
فستذكرون ما أقول لكم وأفوض أمرى إلى ٱلله إن ٱلله بصير بٱلعباد
40:45
Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı.
Fe vekahüllahü seyyiati ma mekeru ve haka bi ali firavne suül azab
فوقىه ٱلله سيـات ما مكروا وحاق بـال فرعون سوء ٱلعذاب
40:46
Sabah-akşam, ateşe arz olunurlar. Kıyamet koptuğu gün de şöyle denir: "Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun!"
Ennaru yuradune aleyha ğudüvvev ve aşiyya ve yevme tekumüs saatü edhılu ale firavne eşeddel azab
ٱلنار يعرضون عليها غدوا وعشيا ويوم تقوم ٱلساعة أدخلوا ءال فرعون أشد ٱلعذاب
40:47
O vakit onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle der: "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?"
Ve iz yetehaccune fin nari fe yekulud duafaü lillezınestekberu inna künnü leküm tebean fe hel entüm muğnune anna nasıybem minen nar
وإذ يتحاجون فى ٱلنار فيقول ٱلضعفـؤا للذين ٱستكبروا إنا كنا لكم تبعا فهل أنتم مغنون عنا نصيبا من ٱلنار
40:48
Böbürlenen takım şöyle konuşur: "Gerçek şu ki, hepimiz ateşin içindeyiz. Allah, kullar arasında hüküm vermiş."
Kalellezı nestekberu inna küllün fıha innellahe kad hakeme beynel ıbad
قال ٱلذين ٱستكبروا إنا كل فيها إن ٱلله قد حكم بين ٱلعباد
40:49
Ateştekiler, cehenem bekçilerine şöyle der: "Rabbinize yakarın da azabı bizden bir gün olsun hafifletsin!"
Ve kalellezıne fin nari li hazeneti cehennemedu rabbeküm yühaffif anna yevmem minel azab
وقال ٱلذين فى ٱلنار لخزنة جهنم ٱدعوا ربكم يخفف عنا يوما من ٱلعذاب
40:50
Bekçiler derler ki: "Resulleriniz size açık-seçik mesajlar getirmezler miydi?" Derler ki: "Elbette getirirlerdi!" Bekçiler: "O halde yalvarın durun; inkarcıların yakarışları çıkmazda kalıp gitmiştir." diye cevap verirler.
Kalu eve lem tekü tetıküm rusülüküm bil beyyinat kalu bela kalu fed ve ma düaül kafirıne illa fı dalal
قالوا أولم تك تأتيكم رسلكم بٱلبينـت قالوا بلى قالوا فٱدعوا وما دعـؤا ٱلكـفرين إلا فى ضلـل
40:51
Şu bir gerçek ki, biz, resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de tanıkların ayağa kalkacakları gün mutlaka yardım edeceğiz.
İnna henensuru rusülena vellezıne amenu fil hayatid dünya ve yevme yekulül eşhad
إنا لننصر رسلنا وٱلذين ءامنوا فى ٱلحيوة ٱلدنيا ويوم يقوم ٱلأشهـد
40:52
O gün ileri sürdükleri özürleri, zalimlere yarar sağlamayacaktır. Lanet var onlar için ve yurtların en kötüsü onların.
Yevme la yenfeuz zalimıne maziratühüm ve lehümül lanetü ve hehüm suüd dar
يوم لا ينفع ٱلظـلمين معذرتهم ولهم ٱللعنة ولهم سوء ٱلدار
40:53
Yemin olsun ki, Musa'ya o hak kılavuzu verdik ve İsrailoğullarını Kitap'a mirasçı kıldık.
Ve le kad ateyna musel hüda ve evrasna benı israilel kitab
ولقد ءاتينا موسى ٱلهدى وأورثنا بنى إسرءيل ٱلكتـب
40:54
Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o.
Hüdev ve zikra li ülil elbab
هدى وذكرى لأولى ٱلألبـب
40:55
Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et!
Fasbir inne vadellahi hakkuv vestağfir li zembike ve sebbıh bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkar
فٱصبر إن وعد ٱلله حق وٱستغفر لذنبك وسبح بحمد ربك بٱلعشى وٱلإبكـر
40:56
Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semi, O'dur Basir.
İnnellezıne yücadilune fı ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm in fı sudurihim illa kibrum ma hüm bi baligıyh festeız billah innehu hüves semıul besıyr
إن ٱلذين يجـدلون فى ءايـت ٱلله بغير سلطـن أتىهم إن فى صدورهم إلا كبر ما هم ببـلغيه فٱستعذ بٱلله إنهۥ هو ٱلسميع ٱلبصير
40:57
Göklerin ve yerin yaratılışı/yarattıkları, insanların yaratılışından/insanlar aleminden elbette daha büyüktür. Ne var ki insanların çokları bilmiyorlar.
Le halkus semavati vel erdı ekberu min halkın nasi ve lakinne ekserannasi la yalemun
لخلق ٱلسمـوت وٱلأرض أكبر من خلق ٱلناس ولـكن أكثر ٱلناس لا يعلمون
40:58
Körle gören, iman edip barışa/hayra yönelik işler yapanlarla kötülük üretenler bir olmaz. Ne kadar da az düşünüyorsunuz!
Ve ma yestevil ama vel besıyru vellezıne amenu ve amilus salihati ve lel müsi kalılem ma tetezekkerun
وما يستوى ٱلأعمى وٱلبصير وٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت ولا ٱلمسىء قليلا ما تتذكرون
40:59
O saat elbette gelecektir; kuşku yok bunda. Fakat insanların çokları inanmazlar.
İnnes saate le atiyetül la raybe fıha ve lakinne ekseran nasi la yüminun
إن ٱلساعة لـاتية لا ريب فيها ولـكن أكثر ٱلناس لا يؤمنون
40:60
Rabbiniz buyurmuştur ki: Dua edin bana, cevap vereyim size! Kibre saparak bana ibadetten uzaklaşanlar, aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir.
Ve kale rabbükümüdunı estecib leküm innellezıne yestekbirune an ıbatetı seyedhulune cehenneme dahırın
وقال ربكم ٱدعونى أستجب لكم إن ٱلذين يستكبرون عن عبادتى سيدخلون جهنم داخرين
40:61
Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde lütufkar davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler.
Allahüllezı ceale lekümül leyle li teskünu fıhi ven nehara mübsıra innellahe le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun
ٱلله ٱلذى جعل لكم ٱليل لتسكنوا فيه وٱلنهار مبصرا إن ٱلله لذو فضل على ٱلناس ولـكن أكثر ٱلناس لا يشكرون
40:62
İşte o Allah'tır sizin Rabbiniz! Her şeyin yaratıcısıdır O. Tanrı yok O'ndan başka. Durum bu iken, nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
Zalikümüllahü rabbüküm haliku külli şey la ilahe illa hüve fe enna tüfekun
ذلكم ٱلله ربكم خـلق كل شىء لا إلـه إلا هو فأنى تؤفكون
40:63
Allah'ın ayetlerine kafa tutanlar, işte böyle döndürülürler.
Kezalike yüfeküllezıne kanu bi ayatillahi yechadun
كذلك يؤفك ٱلذين كانوا بـايـت ٱلله يجحدون
40:64
Allah odur ki, yeryüzünü sizin için durulacak yer, göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Alemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir!
Allahüllezı ceale lekümül erda kararav ves semae binaev ve savveraküm fe ahsene suveraküm ve razekaküm minet tayyibat zalikümüllahü rabbükam fe tebarakellahü rabbül alemın
ٱلله ٱلذى جعل لكم ٱلأرض قرارا وٱلسماء بناء وصوركم فأحسن صوركم ورزقكم من ٱلطيبـت ذلكم ٱلله ربكم فتبارك ٱلله رب ٱلعـلمين
40:65
Hayy O'dur! Tanrı yoktur O'ndan başka. Dini kendisine özgüleyerek dua edin O'na. Hamt olsun alemlerin Rabbi'ne!
Hüvel hayyü la ilahe illa hüve feduhü muhlisıyne lehüd dın elhamdü lillahi rabbil alemın
هو ٱلحى لا إلـه إلا هو فٱدعوه مخلصين له ٱلدين ٱلحمد لله رب ٱلعـلمين
40:66
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık-seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, alemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum."
Kul innı nühıtü en abüdellezıne tedune min dunillahi lemma caeniyel beyyinatü mir rabbı ve ümirtü en üslime li rabbil alemın
قل إنى نهيت أن أعبد ٱلذين تدعون من دون ٱلله لما جاءنى ٱلبينـت من ربى وأمرت أن أسلم لرب ٱلعـلمين
40:67
O O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.
Hüvellezı halekaküm min türabin sümme min nutfetin sümme min alekatin sümme yuhricüküm tıflen sümme li teblüğu eşüddeküm sümme li tekunu şüyuha ve minküm mey yüteveffa min kablü ve li teblüğu ecelem müsemmev ve lealleküm takılun
هو ٱلذى خلقكم من تراب ثم من نطفة ثم من علقة ثم يخرجكم طفلا ثم لتبلغوا أشدكم ثم لتكونوا شيوخا ومنكم من يتوفى من قبل ولتبلغوا أجلا مسمى ولعلكم تعقلون
40:68
O O'dur ki, hem hayat veriyor hem öldürüyor. Bir iş ve oluşa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen oluverir.
Hüvellezı yuhyi ve yümıt fe iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun
هو ٱلذى يحىۦ ويميت فإذا قضى أمرا فإنما يقول لهۥ كن فيكون
40:69
Bakmadın mı Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlara, nasıl döndürülüyorlar!
E lem tera ilellezıne yücadilune fı ayatillah enna yusrafun
ألم تر إلى ٱلذين يجـدلون فى ءايـت ٱلله أنى يصرفون
40:70
Kitap'ı ve resullerimiz aracılığıyla gönderdiğimizi yalanlayanlar, yakında bilecekler!
Ellezıne kezzebu bil kitabi ve bima erselna bihı rusülena fe sevfe yalemun
ٱلذين كذبوا بٱلكتـب وبما أرسلنا بهۦ رسلنا فسوف يعلمون
40:71
O zaman, boyunlarında bukağılar, zincirler, sürüklenecekler,
İzil ağlalü fı anakıhim ves selasil yüshabun
إذ ٱلأغلـل فى أعنـقهم وٱلسلـسل يسحبون
40:72
Kaynar suyun içine. Sonra da ateşte yakılacaklar.
Fil hamımi sümme fin nari yüscerun
فى ٱلحميم ثم فى ٱلنار يسجرون
40:73
Sonra onlara şöyle denecek: "Ortak koştuklarınız nerede?"
Sümme kıyle lehüm eyne ma küntüm tüşrikun
ثم قيل لهم أين ما كنتم تشركون
40:74
"Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkar edenleri işte böyle saptırır.
Min dunillah kalu dallu anna bel lem nekün nedu min kablü şeya kezalike yüdıllüllahül kafirın
من دون ٱلله قالوا ضلوا عنا بل لم نكن ندعوا من قبل شيـا كذلك يضل ٱلله ٱلكـفرين
40:75
Bütün bunlar, yeryüzünde haksız yere sevinç şımarıklığına düşmeniz, kasılıp kabarmanız yüzündendir.
Zaliküm bima küntüm tefrahune fil erdı bi ğayril hakkı ve bima küntüm temrahun
ذلكم بما كنتم تفرحون فى ٱلأرض بغير ٱلحق وبما كنتم تمرحون
40:76
Girin cehennemin kapılarından; uzun süre kalacaksınız içeride. Kibirlenenlerin barınağı ne de kötüymüş!
Üdhulu ebvabe cehenneme halidıne fıha fe bise mesvel mütekebbirın
ٱدخلوا أبوب جهنم خـلدين فيها فبئس مثوى ٱلمتكبرين
40:77
Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını belki sana gösteririz, belki de seni vefat ettiririz. Sonunda onlar bize döndürülecekler.
Fasbir inne vadellahi hakk fe imma nüriyenneke badallezı neıdühüm ev neteveffeyenneke fe ileyna yürceun
فٱصبر إن وعد ٱلله حق فإما نرينك بعض ٱلذى نعدهم أو نتوفينك فإلينا يرجعون
40:78
Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve hatırasını sana anlattık, bir kısmının hayat ve hatırasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir mucize getirmesi söz konusu olamaz. Allah'ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmaya çalışanlar orada hüsrana uğrarlar.
Ve le kad erselna rusülem min kablike minhüm men kasasna aleyke ve minhüm mel lem naksus aleyk ve ma kane li rasulin ey yetiye bi ayetin illa bi iznillah fe iza cae emrallahi kudiye bil hakkı ve hasira hünalikel mübtılun
ولقد أرسلنا رسلا من قبلك منهم من قصصنا عليك ومنهم من لم نقصص عليك وما كان لرسول أن يأتى بـاية إلا بإذن ٱلله فإذا جاء أمر ٱلله قضى بٱلحق وخسر هنالك ٱلمبطلون
40:79
Bir kısmından binek edinesiniz, bir kısmından yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratan, O Allah'tır.
Allahüllezı ceale lekümül ename li terkebu minha ve minha tekülun
ٱلله ٱلذى جعل لكم ٱلأنعـم لتركبوا منها ومنها تأكلون
40:80
O hayvanlarda sizin için daha nice faydalar vardır. Onları binek yaparak, gönüllerinizdeki arzuya ulaşırsınız. Hem onlar üzerinde hem gemiler üzerinde taşınırsınız.
Ve leküm fiha menafiu ve li teblüğu aleyha haceten fı suduriküm ve aleyha ve alel fülki tuhmelun
ولكم فيها منـفع ولتبلغوا عليها حاجة فى صدوركم وعليها وعلى ٱلفلك تحملون
40:81
Allah size ayetlerini gösteriyor. Allah'ın ayetlerinden hangisini inkar ediyorsunuz?
Ve yürıküm ayatihı fe eyye ayatillahi tünkirun
ويريكم ءايـتهۦ فأى ءايـت ٱلله تنكرون
40:82
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı? Öncekiler bunlardan sayıca daha çok, kuvvetçe daha zorlu ve yeryüzündeki eserler bakımından daha üstün idiler. Ama kazanmış oldukları şeyler, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı.
E fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim kanu eksera minhüm ve eşedde kuvvetev ve asaran fil erdı fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun
أفلم يسيروا فى ٱلأرض فينظروا كيف كان عـقبة ٱلذين من قبلهم كانوا أكثر منهم وأشد قوة وءاثارا فى ٱلأرض فما أغنى عنهم ما كانوا يكسبون
40:83
Resulleri onlara açık-seçik beyyineler getirdiklerinde, onlar, yanlarındaki bilgiyle sevinip övündüler. Ve alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi.
Felemma caethüm rusülühüm bil beyyinati ferihu bima ındehüm minel ılmi ve haka biham ma kanu bihı yestehziun
فلما جاءتهم رسلهم بٱلبينـت فرحوا بما عندهم من ٱلعلم وحاق بهم ما كانوا بهۦ يستهزءون
40:84
Hışmımızı gördüklerinde, "Allah'a, yalnızca O'na inandık, O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik." dediler.
Felemma raev besena kalu amenna billahi vahdehu ve kefarna bima künna bihı müşrikın
فلما رأوا بأسنا قالوا ءامنا بٱلله وحدهۥ وكفرنا بما كنا بهۦ مشركين
40:85
Ne var ki, şiddetimizi gördüklerinde, ettikleri iman kendilerine yarar sağlamadı. Allah'ın, kulları hakkında işleyip duran yolu-yöntemidir bu. İnkarcılar orada hüsrana uğradılar.
Fe lem yekü yenfeuhüm ımanühüm lemma raev besena sünnetellahiletı kad halet fı ıbadih ve hasira hünalikel kafirun
فلم يك ينفعهم إيمـنهم لما رأوا بأسنا سنت ٱلله ٱلتى قد خلت فى عبادهۦ وخسر هنالك ٱلكـفرون
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.