Dil Göster/Sakla
Hucurat (Al-Hujurat) suresi


Hucurat (Al-Hujurat) suresi Kuranın 49. suresidir. Hucurat suresi iniş sırasına göre ise 106. sıradadır.

Hucurat suresi Odalar anlamına gelmektedir. Toplam da 18 ayet den oluşmaktadır. Al-Hujurat suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Medine'de nazil olduğuna inanıldığı için Medine suresi olduğu kabul edilir. Hücurat kelimesi, oda, kompartıman, hücre, oda gibi anlamlara gelen hujra kelimesinin çoğuludur. Bu surenin 4. ayeti, Kuran'da bu kelimenin tek kullanımıdır ve bundan dolayı, surenin adı verilmiştir.

Bu sure, Müslümanların yaşaması için birçok ders içermektedir. Uygun sosyal görgü kurallarını ve Hz.Muhammed'e saygı ve sevgi duymayı öğretir. Birbirine nasıl davranılması gerektiğini öğütler ve barışçıl ve uyumlu bir toplumda yaşamak için bazı yönergeler sunar. Teyitsiz haberlere, barış ve uzlaşma çağrısına, iftira, şüphe, zan ve gıybetlere karşı tedbir alınmasını tavsiye eder.

13. ayet, Müslüman alimler tarafından ırk ve köken bakımından eşitliğin tesis edildiği gösteren bir ayet olarak kabul edilir; kişinin inancına göre asaletini ancak Allah belirleyebilir.

49:1
Ey iman edenler! Allah'ın ve resulünün önüne geçmeyin! Allah'tan korkun! Allah gerçekten çok iyi duyan ve gereğince bilendir.
Ya eyyühellezıne amenu la tükaddimu beyne yedeyillahi ve rasulihı vettekullah innellahe semıun alım
يـأيها ٱلذين ءامنوا لا تقدموا بين يدى ٱلله ورسولهۦ وٱتقوا ٱلله إن ٱلله سميع عليم
49:2
Ey iman edenler! Seslerinizi o Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin! Kiminizin kiminize bağırarak konuştuğu gibi, onun huzurunda sözü yükseltmeyin! Yoksa siz hiç farkında olmadan amelleriniz eriyip gider.
Ya eyyühellezıne amenu la terfeu asvateküm fevka savtin nebiyyi ve la techeru lehu bil kavli ke cehri badıküm li badın en tahbeta amalüküm ve entüm la teşurun
يـأيها ٱلذين ءامنوا لا ترفعوا أصوتكم فوق صوت ٱلنبى ولا تجهروا لهۥ بٱلقول كجهر بعضكم لبعض أن تحبط أعمـلكم وأنتم لا تشعرون
49:3
Allah resulünün huzurunda seslerini alçaltanlar var ya, onlar Allah'ın, gönüllerini takva için imtihan ettiği kişilerdir. Bir bağışlanma vardır onlar için, bir büyük ödül vardır.
İnnellezıne yeğuddune asvatehüm ınde rasulillahi ülaikel lezınemtehanellahü kulubehüm lit takva lehüm mağfiratüv ve ecrun azıym
إن ٱلذين يغضون أصوتهم عند رسول ٱلله أولـئك ٱلذين ٱمتحن ٱلله قلوبهم للتقوى لهم مغفرة وأجر عظيم
49:4
Odalarının arkasından sana seslenenlere gelince, onların çoğu aklını çalıştırmamaktadır.
İnnellezıne yünaduneke miv verail hucürati ekseruhüm la yakılun
إن ٱلذين ينادونك من وراء ٱلحجرت أكثرهم لا يعقلون
49:5
Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya dek sabretmiş olsalardı, kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
Ve lev ennehüm saberu hatta tahruce ileyhim le kane hayral lehüm vallahü ğafurur rahıym
ولو أنهم صبروا حتى تخرج إليهم لكان خيرا لهم وٱلله غفور رحيم
49:6
Ey iman sahipleri! Özü-sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.
Ya eyyühellezine amenu in caeküm fazikum bi nebein fe tebeyyenu en tüsıybu kavmem bi cehaletin fe tusbihu ala ma fealtüm nadimın
يـأيها ٱلذين ءامنوا إن جاءكم فاسق بنبإ فتبينوا أن تصيبوا قوما بجهـلة فتصبحوا على ما فعلتم نـدمين
49:7
Bilin ki, Allah'ın resulü içinizdedir. Eğer o çoğu işte size uysaydı, gerçekten zorlukla karşılaşır, sıkıntıya düşerdiniz. Ama Allah, imanı size sevdirmiş ve onu gönüllerinizde süslemiştir. Ve size küfrü, öz-söz bozukluğunu, isyanı çirkin göstermiştir. Rüşte ermiş olanlar işte bunlardır;
Valemu enne fıküm rasulellah lev yütıyuküm fı kesırim minel emri le anittüm ve lakınnellahe habbebe ileykümül ımane ve zeyyenehu fı kulubiküm ve kerrahe ileykümül küfra vel füsuka vel ısyan ülaike hümür raşidun
وٱعلموا أن فيكم رسول ٱلله لو يطيعكم فى كثير من ٱلأمر لعنتم ولـكن ٱلله حبب إليكم ٱلإيمـن وزينهۥ فى قلوبكم وكره إليكم ٱلكفر وٱلفسوق وٱلعصيان أولـئك هم ٱلرشدون
49:8
Allah'tan bir lütuf ve nimet olarak. Alim'dir Allah, Hakim'dir.
Fadlem minellahi ve nımeh vallahü alımün hakım
فضلا من ٱلله ونعمة وٱلله عليم حكيم
49:9
Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları sever.
Ve in taifetani minel müminınaktetelu fe aslihu beynehüma fe im beğat ıhdalüma alel uhra fe katilületı tebğıy hatta tefıe ila emrillah fe in faet fe aslihu beynehüma bil adli ve aksitu innellahe yühıbbül müksitıyn
وإن طائفتان من ٱلمؤمنين ٱقتتلوا فأصلحوا بينهما فإن بغت إحدىهما على ٱلأخرى فقـتلوا ٱلتى تبغى حتى تفىء إلى أمر ٱلله فإن فاءت فأصلحوا بينهما بٱلعدل وأقسطوا إن ٱلله يحب ٱلمقسطين
49:10
Şu bir gerçek ki, müminler sadece kardeştirler. O halde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah'tan sakının ki, size merhamet edilebilsin.
İnnemel müminune ıhvetün fe aslihu beyne ehaveyküm vettekullahe lealleküm türhamun
إنما ٱلمؤمنون إخوة فأصلحوا بين أخويكم وٱتقوا ٱلله لعلكم ترحمون
49:11
Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin! Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir. Öz benliklerinizi ayıplamayın/kendi nefislerinizde ayıplar aramayın; birbinize lakaplar yakıştırmayın. İmandan sonra sapıklıkla adlanmak ne kötü şeydir! Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimlerdir.
Ya eyyühellezıne amenu la yeshar kavmün min kavmin asa ey yekunu hayram minhüm ve la nisaüm min nisain asa ey yekünne hayram minhünn ve la telmizu enfüseküm ve la tenabezu bil elkab bisel ismül füsuku badel iman ve mel lem yetüb fe ülaike hümüz zalimun
يـأيها ٱلذين ءامنوا لا يسخر قوم من قوم عسى أن يكونوا خيرا منهم ولا نساء من نساء عسى أن يكن خيرا منهن ولا تلمزوا أنفسكم ولا تنابزوا بٱلألقـب بئس ٱلٱسم ٱلفسوق بعد ٱلإيمـن ومن لم يتب فأولـئك هم ٱلظـلمون
49:12
Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır.
Ya eyyühellezıne amenütenibu kesıram minez zanni inne badaz zanni ismüv ve la tecessesu ve la yağteb baduküm bada e yühıbbü ehadüküm ey yeküle lahme ehıyhi meyten fe kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahıym
يـأيها ٱلذين ءامنوا ٱجتنبوا كثيرا من ٱلظن إن بعض ٱلظن إثم ولا تجسسوا ولا يغتب بعضكم بعضا أيحب أحدكم أن يأكل لحم أخيه ميتا فكرهتموه وٱتقوا ٱلله إن ٱلله تواب رحيم
49:13
Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.
Ya eyyühen nasü inna halaknaküm min zekeriv ve ünsa ve cealnaküm şüubev ve kabaile li tearafu inne ekrameküm ındellahi etkaküm innellahe alımün habır
يـأيها ٱلناس إنا خلقنـكم من ذكر وأنثى وجعلنـكم شعوبا وقبائل لتعارفوا إن أكرمكم عند ٱلله أتقىكم إن ٱلله عليم خبير
49:14
Bedeviler: "İman ettik." dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafur'dur, Rahim'dir."
Kaletil arabü amenna kul lem tüminu ve lakin kulu eslemna ve lemma yedhulil imanü fi kulubiküm ve in tütıyulahe ve rasulehu la yelitküm min amaliküm şeya innellahe ğafurur rahıym
قالت ٱلأعراب ءامنا قل لم تؤمنوا ولـكن قولوا أسلمنا ولما يدخل ٱلإيمـن فى قلوبكم وإن تطيعوا ٱلله ورسولهۥ لا يلتكم من أعمـلكم شيـا إن ٱلله غفور رحيم
49:15
Müminler ancak şu kimselerdir ki, Allah'a ve resulüne iman ederler; sonra hiçbir kuşkuya düşmezler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda didinirler. İşte bunlardır, özü-sözü birbirine uyanlar.
İnnemel müminunellezıne amenu billahi ve rasulihı sümme lem yertabu ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fı sebılillah ülaike hümüs sadikun
إنما ٱلمؤمنون ٱلذين ءامنوا بٱلله ورسولهۦ ثم لم يرتابوا وجـهدوا بأمولهم وأنفسهم فى سبيل ٱلله أولـئك هم ٱلصـدقون
49:16
De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysaki Allah, gökte ne var, yerde ne var hepsini bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir."
Kul etüallimunellahe bi dıniküm vallahü yalemü ma fis semavati ve ma fil ard vallahü bi külli şeyin alım
قل أتعلمون ٱلله بدينكم وٱلله يعلم ما فى ٱلسمـوت وما فى ٱلأرض وٱلله بكل شىء عليم
49:17
İslam'a girmelerini senin başına kakıyorlar. De ki: "İslamınızı benim başıma kakmayın! Aksine, eğer özü-sözü doğru insanlarsanız, sizi imana kılavuzladığı için Allah hepinizi minnet borcu altına sokar."
Yemünnune aleyke en eslemu kul la temünnu aleyye islameküm belillahü yemünnü aleyküm en hedaküm lil ımani in küntüm sadikıyn
يمنون عليك أن أسلموا قل لا تمنوا على إسلـمكم بل ٱلله يمن عليكم أن هدىكم للإيمـن إن كنتم صـدقين
49:18
Şu bir gerçek ki, Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı iyice görmektedir.
İnnellahe yalemü ğaybes semavati vel ard vallahü basıyrum bima tamelun
إن ٱلله يعلم غيب ٱلسمـوت وٱلأرض وٱلله بصير بما تعملون
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.