Dil Göster/Sakla
Araf (Al-Araf) suresi


Araf (Al-Araf) suresi Kuranın 7. suresidir. Araf suresi iniş sırasına göre ise 39. sıradadır.

Araf suresi Yükseklikler anlamına gelmektedir. Toplam da 206 ayet den oluşmaktadır. Al-Araf suresi ni kelime kelime olarak okuyup inceleyebilirsiniz yada aşağıdaki ayetlere tıklayarak sadece o ayete ait bilgi alabilirsiniz.

Bu surenin Mekke'de indirildiğine inanılmaktadır. Yükseklikler veya Al-A'raf adı, 46 ve 48. ayetlerden gelir. Surenin ana teması, toplumlarına hidayet için gelen Peygamberlerin mesajını reddedenlerin tarihsel olarak basına gelenleri özetlemektedir.  Nuh peygamberden 59-64. ayetlerde, Hud Peygamberden 65-72. ayetlerde , Salih Peygamberden 73-79. ayetlerde  ve Lut Peygamberden 80-84. ayetlerde bahsedilmektedir.

Sure ayrıca 103'ten 156'ya kadar olan ayetlerde Musa Peygamber ve onun Firavuna karşı olan mücadelesini diğer peygamberlerin hikayelerinden daha ayrıntılı olarak verilmektedir. Bu sure nin ana mesajı Mekke li putperesetlere putlara tapmalarına vede Allaha sirk koşmaya karşı uyarmaktır.

Sure ayrıca Adem'den ve şeytanın nasıl Allah'a isyan ettiğinden ve Adem'e boyun eğmediğinden, bunun da Şeytan'ın kovulmasıyla sonuçlandığından bahseder. Hikaye, şeytanın Adem ve Havva'yı kandırıp onları da cennetten kovdurmasıyla devam eder.

7:1
Elif, Lam, Mim, Sad.
Elif lam mim sad
المص
7:2
Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak... O halde, bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.
Kitabün ünzile ileyke fe la yekün fı sadrike haracüm minhü li tünzira bihı ve zikra lil müminın
كتـب أنزل إليك فلا يكن فى صدرك حرج منه لتنذر بهۦ وذكرى للمؤمنين
7:3
Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
İttebiu ma ünzile ileyküm mir rabbiküm ve la tettebiu min dunihı evliya kalılem ma tezekkerun
ٱتبعوا ما أنزل إليكم من ربكم ولا تتبعوا من دونهۦ أولياء قليلا ما تذكرون
7:4
Nice yurtları ve medeniyetleri yere batırdık biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğlen uykusu uyumakta oldukları bir sırada azabımız tepelerine iniverdi.
Ve kem min karyetin ehleknaha fe caeha besüna beyaten ev hüm kailun
وكم من قرية أهلكنـها فجاءها بأسنا بيـتا أو هم قائلون
7:5
Azabımız onlara gelip çattığında, yaptıkları, şu çığlığı yükseltmekten başka bir şey olmamıştır: Biz gerçekten zalimlerdik.
Fe ma kane davahüm iz caehüm besüna illa en kalu inna künna zalimın
فما كان دعوىهم إذ جاءهم بأسنا إلا أن قالوا إنا كنا ظـلمين
7:6
Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz.
Fe le neselennellezıne ürsile ileyhim ve le neselennel murselın
فلنسـلن ٱلذين أرسل إليهم ولنسـلن ٱلمرسلين
7:7
Onlara bir ilmin tanıklığında/bir ilmin aracılığıyla bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik.
Fe le nekussanne aleyhim bi ılmiv ve ma künna ğaibın
فلنقصن عليهم بعلم وما كنا غائبين
7:8
O gün, iyi ve kötüyü ayıran ölçü haktır. Artık kimin ölçülüp tartılacak şeyleri ağır basarsa kurtuluşa erenler onlar olacaktır.
Vel veznü yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazınühu fe ülaike hümül müflihun
وٱلوزن يومئذ ٱلحق فمن ثقلت موزينهۥ فأولـئك هم ٱلمفلحون
7:9
Ölçülüp tartılacak şeyleri hafif kalanlara gelince, işte onlar, ayetlerimize karşı zalimce davranışlar sergilemiş oldukları için, öz benliklerini hüsrana itmiş olacaklar.
Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezıne hasiru enfüsehüm bima kanu bi ayatina yazlimun
ومن خفت موزينهۥ فأولـئك ٱلذين خسروا أنفسهم بما كانوا بـايـتنا يظلمون
7:10
Yemin olsun, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada, geçiminize yarayacak nimet ve imkanlara vücut verdik. Ne de az şükrediyorsunuz!
Ve le kad mekkennaküm fil erdı ve cealna leküm fıha meayiş kalılem ma teşkürın
ولقد مكنـكم فى ٱلأرض وجعلنا لكم فيها معـيش قليلا ما تشكرون
7:11
Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
Ve le kad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs lem yeküm mines sacidın
ولقد خلقنـكم ثم صورنـكم ثم قلنا للملـئكة ٱسجدوا لـادم فسجدوا إلا إبليس لم يكن من ٱلسـجدين
7:12
Allah buyurdu: "Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
Kale ma meneake ella tescüde iz emartük kale ene hayrum minhhalaktenı min nariv ve halaktehu min tıyn
قال ما منعك ألا تسجد إذ أمرتك قال أنا خير منه خلقتنى من نار وخلقتهۥ من طين
7:13
Buyurdu: "O halde in oradan. Senin haddine mi orada büyüklük taslamak! Hadi çık! Sen alçaklardansın."
Kale fehbıt minha fe ma yekunü leke en tetekebbera fıha fahruc inneke mines sağırın
قال فٱهبط منها فما يكون لك أن تتكبر فيها فٱخرج إنك من ٱلصـغرين
7:14
Dedi: "İnsanların diriltileceği güne kadar bana süre ver."
Kale enzırnı ila yevmi yübasun
قال أنظرنى إلى يوم يبعثون
7:15
Buyurdu: "Süre verilenlerdensin."
Kale inneke minel münzarın
قال إنك من ٱلمنظرين
7:16
Dedi: "Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım."
Kale fe bima ağveytenı le akudenne lehüm sıratakel müstekıym
قال فبما أغويتنى لأقعدن لهم صرطك ٱلمستقيم
7:17
"Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın."
Sümme le atiyennehüm mim beyni eydıhim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidü ekserahüm şakirın
ثم لـاتينهم من بين أيديهم ومن خلفهم وعن أيمـنهم وعن شمائلهم ولا تجد أكثرهم شـكرين
7:18
Allah buyurdu: "Çık oradan. Yenik düşmüş ve kovulmuş olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki, cehennemi tamamen sizden dolduracağım."
Kalehruc minha mezumem medhura le men tebiake minhüm le emleenne cehenneme minküm ecmeıyn
قال ٱخرج منها مذءوما مدحورا لمن تبعك منهم لأملأن جهنم منكم أجمعين
7:19
"Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz."
Ve ya ademüskün ente ve zevcükel cennete fe küla min haysü şitüma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimın
ويــادم ٱسكن أنت وزوجك ٱلجنة فكلا من حيث شئتما ولا تقربا هـذه ٱلشجرة فتكونا من ٱلظـلمين
7:20
Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir."
Fe vesvese lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma mavuriye anhüma min sevatihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın
فوسوس لهما ٱلشيطـن ليبدى لهما ما وۥرى عنهما من سوءتهما وقال ما نهىكما ربكما عن هـذه ٱلشجرة إلا أن تكونا ملكين أو تكونا من ٱلخـلدين
7:21
Ve onlara, "ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
Ve kasemehüma innı leküma le minen nasıhıyn
وقاسمهما إنى لكما لمن ٱلنـصحين
7:22
Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?"
Fe dellahüma bi ğurur fe lemma zakaş şecerate bedet lehüma sevatühüma ve tafika yahsifani aleyhima miv verakıl cenneh ve nadahüma rabbühüma e lem enheküma an tilküemş şecerati ve ekul leküma inneş şeytane leküma adüvvüm mübın
فدلىهما بغرور فلما ذاقا ٱلشجرة بدت لهما سوءتهما وطفقا يخصفان عليهما من ورق ٱلجنة ونادىهما ربهما ألم أنهكما عن تلكما ٱلشجرة وأقل لكما إن ٱلشيطـن لكما عدو مبين
7:23
"Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız."
Kala rabbena zalemna enfüsena ve il lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasirın
قالا ربنا ظلمنا أنفسنا وإن لم تغفر لنا وترحمنا لنكونن من ٱلخـسرين
7:24
Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadan mekan tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür."
Kalehbitu baduküm li badın adüvv ve leküm fil erdı müstekarruv ve metaun ila hıyn
قال ٱهبطوا بعضكم لبعض عدو ولكم فى ٱلأرض مستقر ومتـع إلى حين
7:25
Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız."
Kale fıha tahyevne ve fıha temutune ve menha tuhracun
قال فيها تحيون وفيها تموتون ومنها تخرجون
7:26
Ey ademoğulları! Şu bir gerçek ki size, edep yerlerinizi örtecek giysi de indirdik, süs ve gösterişe yarayacak giysi de... Ama korunup sakınmaya yarayan giysi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor.
Ya benı ademe kad enzelna aleyküm libasey yüvarı sevatiküm ve rışev ve libasüt takva zalike hayr zalike min ayatillahi leallehüm yezzekkerun
يـبنى ءادم قد أنزلنا عليكم لباسا يورى سوءتكم وريشا ولباس ٱلتقوى ذلك خير ذلك من ءايـت ٱلله لعلهم يذكرون
7:27
Ey ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, edep yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sakın size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık.
Ya benı ademe la yeftinennekümüş şeytanü kema ahrace ebeveyküm minel cenneti yenziu anhüma libasehüma li yüriyehüma sevatihima innehu yeraküm hüve ve kabılühu min haysü la teravnehüm inna cealneş şeyatıyne evliyae lillezıne la yüminun
يـبنى ءادم لا يفتننكم ٱلشيطـن كما أخرج أبويكم من ٱلجنة ينزع عنهما لباسهما ليريهما سوءتهما إنهۥ يرىكم هو وقبيلهۥ من حيث لا ترونهم إنا جعلنا ٱلشيـطين أولياء للذين لا يؤمنون
7:28
Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
Ve iza fealu fahışeten kalu vecedna aleyha abaena ballahü emerana biha kul innellahe la yemüru bil fahşa e tekulune alellahi ma la talemun
وإذا فعلوا فـحشة قالوا وجدنا عليها ءاباءنا وٱلله أمرنا بها قل إن ٱلله لا يأمر بٱلفحشاء أتقولون على ٱلله ما لا تعلمون
7:29
Şunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz."
Kul emera rabbı bil kıstı ve ekıymu vücuheküm ınde külli mescidiv bedeeküm teudun
قل أمر ربى بٱلقسط وأقيموا وجوهكم عند كل مسجد وٱدعوه مخلصين له ٱلدين كما بدأكم تعودون
7:30
Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar.
Ferıkan heda ve ferıkan hakka aleyhimüd dalaleh innehümüt tehazüş şeyatıyne evliyae min dunillahi ve yahsebune ennehüm mühtedun
فريقا هدى وفريقا حق عليهم ٱلضلـلة إنهم ٱتخذوا ٱلشيـطين أولياء من دون ٱلله ويحسبون أنهم مهتدون
7:31
Ey ademoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez.
Ya benı ademe huzu zıneteküm ınde külli mescidiv ve külu veşrabu ve la tüsrifu innehu la yühıbbül müsrifın
يـبنى ءادم خذوا زينتكم عند كل مسجد وكلوا وٱشربوا ولا تسرفوا إنهۥ لا يحب ٱلمسرفين
7:32
De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı süsü, güzel, temiz ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında onlar, inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindir onlar." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.
Kul men harrame zınetellahilletı ahrace li ıbadihı vet tayyibati miner rızk kul hiye lillezıne amenu fil hayatid dünya halisatey yevmel kıyameh kezalike nüfassılül ayati li kavmiy yalemun
قل من حرم زينة ٱلله ٱلتى أخرج لعبادهۦ وٱلطيبـت من ٱلرزق قل هى للذين ءامنوا فى ٱلحيوة ٱلدنيا خالصة يوم ٱلقيـمة كذلك نفصل ٱلـايـت لقوم يعلمون
7:33
De ki: "Rabbim, ancak şunları haram kıldı: "İğrençlikleri-görünenini, gizli olanını-günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeyi."
Kul innema harrame rabbiyel fevahışe ma zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril hakkı ve en tüşriku billahi ma lem yünezzil bihı sültanev ve en tekulu alellahi ma la talemun
قل إنما حرم ربى ٱلفوحش ما ظهر منها وما بطن وٱلإثم وٱلبغى بغير ٱلحق وأن تشركوا بٱلله ما لم ينزل بهۦ سلطـنا وأن تقولوا على ٱلله ما لا تعلمون
7:34
Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Süreleri dolunca ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçerler.
Ve li külli ümmetin ecel fe iza cae eclühüm la yestehırune saatev ve la yestakdimun
ولكل أمة أجل فإذا جاء أجلهم لا يستأخرون ساعة ولا يستقدمون
7:35
Ey ademoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır. Onlar tasalanmayacaklardır da.
Ya benı ademe imma yetiyenneküm rusülüm minküm yekussune aleyküm ayatı fe menitteka ve asleha fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun
يـبنى ءادم إما يأتينكم رسل منكم يقصون عليكم ءايـتى فمن ٱتقى وأصلح فلا خوف عليهم ولا هم يحزنون
7:36
Ayetlerimizi yalanlayıp onlar karşısında burun kıvıranlara gelince, bunlar ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır onun içinde.
Vellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha ülaike ashabün nar hüm fıha halidun
وٱلذين كذبوا بـايـتنا وٱستكبروا عنها أولـئك أصحـب ٱلنار هم فيها خـلدون
7:37
Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? İşte bunların Kitap'tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle derler: "Allah'ın berisinden yakardıklarınız nerede?" Şu cevabı verirler: "Bizden uzaklaşıp kayboldular." Böylece, öz benlikleri aleyhine kendilerinin kafir olduğuna tanıklık ettiler.
Fe men azlemü mimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih ülaike yenalühüm nesıybühüm minel kitab hatta iza caethüm rusülüna yeteveffevnehüm kalu eyne ma küntüm tedune min dunillah kalu dallu anna ve şehidu ala enfüsihim ennehüm kanu kafirın
فمن أظلم ممن ٱفترى على ٱلله كذبا أو كذب بـايـتهۦ أولـئك ينالهم نصيبهم من ٱلكتـب حتى إذا جاءتهم رسلنا يتوفونهم قالوا أين ما كنتم تدعون من دون ٱلله قالوا ضلوا عنا وشهدوا على أنفسهم أنهم كانوا كـفرين
7:38
Allah buyurdu: "Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarıyla iç içe girin bakalım ateşe." Her ümmet girdiğinde, yoldaşına/kızkardeşine lanet eder. Nihayet, hepsi orada bir araya gelince, sonrakiler öncekiler için şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bunlar saptırdılar. Ateş azabını bunlara bir kat daha fazla ver." Allah buyurur: "Her biri için bir kat fazlası var, fakat siz bilmezsiniz!"
Kaledhulu fı ümemin kad halet min kabliküm minel cinni vel insi fin nar küllema dehalet ümmetül leanet uhteha hatta ized daraku fıha cemıan kalet uhrahüm li ulahüm rabbena haülai edalluna fe atihim azaben dıfem minen nar kale li küllin dıfüv ve lakil la talemun
قال ٱدخلوا فى أمم قد خلت من قبلكم من ٱلجن وٱلإنس فى ٱلنار كلما دخلت أمة لعنت أختها حتى إذا ٱداركوا فيها جميعا قالت أخرىهم لأولىهم ربنا هـؤلاء أضلونا فـاتهم عذابا ضعفا من ٱلنار قال لكل ضعف ولـكن لا تعلمون
7:39
Öncekiler de sonrakiler için şöyle konuşurlar: "Artık sizin, bizim üzerimizde bir üstünlüğünüz yok. O halde kazandıklarınıza karşılık azabı tadın."
Ve kalet ulahüm li uhrahüm fe ma kane leküm aleyna min fadlin fe zukul azabe bima küntüm teksibun
وقالت أولىهم لأخرىهم فما كان لكم علينا من فضل فذوقوا ٱلعذاب بما كنتم تكسبون
7:40
Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılamayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz.
İnnellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın
إن ٱلذين كذبوا بـايـتنا وٱستكبروا عنها لا تفتح لهم أبوب ٱلسماء ولا يدخلون ٱلجنة حتى يلج ٱلجمل فى سم ٱلخياط وكذلك نجزى ٱلمجرمين
7:41
Onlar için cehennemden bir döşek/beşik ve üstlerinde kılıflar vardır. Zalimleri böyle cezalandırırız biz.
Lehüm min cehenneme mihadüv ve min fevkıhüm ğavaş ve kezalike necziz zalimın
لهم من جهنم مهاد ومن فوقهم غواش وكذلك نجزى ٱلظـلمين
7:42
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.
Vellezıne amenu ve amilus salihati la nükellifü nefsen illa vüsaha ülaike ashabül cenneh hüm fıha halidun
وٱلذين ءامنوا وعملوا ٱلصـلحـت لا نكلف نفسا إلا وسعها أولـئك أصحـب ٱلجنة هم فيها خـلدون
7:43
Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamt olsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Yemin olsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet!"
Ve nezana ma fı sudurihim min ğıllin tecrı min tahtihimül enhar ve kalül hamdü lillahillezı hedana li haza ve ma künna li nehtediye lev la en hedanellah le kad caet rusülü rabbina bil hakk ve nudu en tilkümül cennetü uristümuha bima küntüm tamelun
ونزعنا ما فى صدورهم من غل تجرى من تحتهم ٱلأنهـر وقالوا ٱلحمد لله ٱلذى هدىنا لهـذا وما كنا لنهتدى لولا أن هدىنا ٱلله لقد جاءت رسل ربنا بٱلحق ونودوا أن تلكم ٱلجنة أورثتموها بما كنتم تعملون
7:44
Cennet halkı ateş halkına şöyle seslenir: "Biz, Rabbimiziin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. Peki siz, Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar, "Evet!" derler. Aralarından bir duyurucu şunu ilan eder: "Allah'ın laneti, zalimlerin üzerine olsun!"
Ve nada ashabül cenneti ashaben nari en kad vecedna ma veadena rabbüna hakkan fe hel vecedtüm ma veade rabbüküm hakka kalu neam fe ezzene müezzinüm beynehüm el lanetüllahi alez zalimın
ونادى أصحـب ٱلجنة أصحـب ٱلنار أن قد وجدنا ما وعدنا ربنا حقا فهل وجدتم ما وعد ربكم حقا قالوا نعم فأذن مؤذن بينهم أن لعنة ٱلله على ٱلظـلمين
7:45
Onlar ki, Allah'ın yolundan geri çevirip yolun eğri-büğrüsünü isterler, onlar ahireti de inkar edenlerdir.
Ellezıne yesuddune an sebılillahi ve yebğuneha ıveca ve hüm bil ahırati kafirun
ٱلذين يصدون عن سبيل ٱلله ويبغونها عوجا وهم بٱلـاخرة كـفرون
7:46
İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!"
Ve beynehüma hıcab ve alel arafi ricalüy yarifune küllem bisımahüm ve nadev ashabel cenneti en selamün aleyküm lem yedhuluha ve hüm yatmeun
وبينهما حجاب وعلى ٱلأعراف رجال يعرفون كلا بسيمىهم ونادوا أصحـب ٱلجنة أن سلـم عليكم لم يدخلوها وهم يطمعون
7:47
Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle yakardılar: "Ey Rabbimiz, bizleri, zalimler topluluğuyla birleştirme!"
Ve iza surifet ebsaruhüm tilkae ashabin nari kalu rabbena la tecalna meal kavmiz zalimın
وإذا صرفت أبصـرهم تلقاء أصحـب ٱلنار قالوا ربنا لا تجعلنا مع ٱلقوم ٱلظـلمين
7:48
A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: "Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı."
Ve nada ashabül arafi ricaley yarifunehüm bisımahüm kalu ma ağna anküm cemuküm ve ma küntüm testekbirun
ونادى أصحـب ٱلأعراف رجالا يعرفونهم بسيمىهم قالوا ما أغنى عنكم جمعكم وما كنتم تستكبرون
7:49
"Şunlar mıydı o, 'Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek' diye yemin ettikleriniz?" Ey cennetliler! Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz.
E haülaillezıne aksemtüm la yenalühümüllahü bi rahmeh üdhulül cennete la havfün aleyküm ve la entüm tahzenun
أهـؤلاء ٱلذين أقسمتم لا ينالهم ٱلله برحمة ٱدخلوا ٱلجنة لا خوف عليكم ولا أنتم تحزنون
7:50
Ateş halkı, cennet halkına seslenir: "Şu sudan yahut Allah'ın sizi rızıklandırdığından biraz da bize akıtın." Şu cevabı verirler: "Allah, o ikisini de, küfre sapanlara haram kılmıştır."
Ve nada ashabün nari ashabel cenneti en efıdu aleyna minel mai ev mimma razekakümüllah kalu innellahe harramehüma alel kafirın
ونادى أصحـب ٱلنار أصحـب ٱلجنة أن أفيضوا علينا من ٱلماء أو مما رزقكم ٱلله قالوا إن ٱلله حرمهما على ٱلكـفرين
7:51
Onlar kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı. Onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. Ayetlerimize karşı direniyorlardı. Bugün de biz onları unutuyoruz.
Ellezınettehazu dınehüm lehvev ve leıbev ve ğarrathümül hayatüd dünya fel yevme nensahüm kema nesu likae yevmihim haza ve ma kanu bi ayatina yechadun
ٱلذين ٱتخذوا دينهم لهوا ولعبا وغرتهم ٱلحيوة ٱلدنيا فٱليوم ننسىهم كما نسوا لقاء يومهم هـذا وما كانوا بـايـتنا يجحدون
7:52
Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.
Ve le kad cinahüm bi kitabin fassalnahü ala ılmin hüdev ve rahmetel li kavmiy yüminun
ولقد جئنـهم بكتـب فصلنـه على علم هدى ورحمة لقوم يؤمنون
7:53
Onun yalnız tevilini gözetirler. Onun tevili geldiği gün, daha önce onu unutanlar şöyle derler: "İnan olsun, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler! Acaba bizim için şefaatçılar var mı ki, bize şefaat etsinler; yahut daha önce yaptıklarımızdan başkasını yapalım diye geri gönderilebilir miyiz?" Öz benliklerini hüsrana ittiler. İftiralarına alet ettikleri, onlardan uzaklaşıp kayboldu.
Hel yenzurune illa tevıleh yevme yetı tevılühu yekulüllezıne nesuhü min kablü kad caet rusülü rabbina bil hakk fe hel lena min şüfeae fe yeşfeu lena ev nüraddü fe namele ğayrallezı künna namel kad hasiru enfüsehüm ve dalle anhüm ma kanu yefterun
هل ينظرون إلا تأويلهۥ يوم يأتى تأويلهۥ يقول ٱلذين نسوه من قبل قد جاءت رسل ربنا بٱلحق فهل لنا من شفعاء فيشفعوا لنا أو نرد فنعمل غير ٱلذى كنا نعمل قد خسروا أنفسهم وضل عنهم ما كانوا يفترون
7:54
Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir.
İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlübühu hasısev veş şemse vel kamera ven nücume müsehharatim bi emrih ela lehül halku vel emr tebarakellahü rabbül alemın
إن ربكم ٱلله ٱلذى خلق ٱلسمـوت وٱلأرض فى ستة أيام ثم ٱستوى على ٱلعرش يغشى ٱليل ٱلنهار يطلبهۥ حثيثا وٱلشمس وٱلقمر وٱلنجوم مسخرت بأمرهۦ ألا له ٱلخلق وٱلأمر تبارك ٱلله رب ٱلعـلمين
7:55
Rabbinize; boyun bükerek, gizlice/ürpererek yakarın. O, haddi aşanları/azmışları sevmez.
Üdu rabbeküm tedarruav ve hufyeh innehu la yühıbbül mutedın
ٱدعوا ربكم تضرعا وخفية إنهۥ لا يحب ٱلمعتدين
7:56
Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır.
Ve la tüfsidu fil erdı bade ıslahıha veduhü havfev ve tamea inne rahmetellahi karıbüm minel muhsinın
ولا تفسدوا فى ٱلأرض بعد إصلـحها وٱدعوه خوفا وطمعا إن رحمت ٱلله قريب من ٱلمحسنين
7:57
Rüzgarları, rahmetinin önünden müjdeci gönderen O'dur. Nihayet onlar, yüklerle ağırlaşmış bulutları yüklenince onu ölü bir beldeye göndeririz; onunla su indiririz de o suyla her türlü meyveyi çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle çıkarırız. Düşünüp ibret almanız umuluyor.
Ve hüvellezı yürsilür riyaha büşram beyne yedey rahmetih hatta iza ekallet sehaben sikalen suknahü li beledim meyyitin fe enzelna bihil mae fe ahracna bihı min küllis semerat kezalike nuhricül mevta lealleküm tezekkerun
وهو ٱلذى يرسل ٱلريـح بشرا بين يدى رحمتهۦ حتى إذا أقلت سحابا ثقالا سقنـه لبلد ميت فأنزلنا به ٱلماء فأخرجنا بهۦ من كل ٱلثمرت كذلك نخرج ٱلموتى لعلكم تذكرون
7:58
Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde sergiliyoruz.
Vel beledüt tayyibü yahrucü nebatühu bi izni rabbih vellezı habüse la yahrucü illa nekida kezalike nüsarrifül ayati li kavmiy yeşkürun
وٱلبلد ٱلطيب يخرج نباتهۥ بإذن ربهۦ وٱلذى خبث لا يخرج إلا نكدا كذلك نصرف ٱلـايـت لقوم يشكرون
7:59
Yemin olsun ki biz, Nuh'u toplumuna gönderdik de o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın inmesinden korkuyorum."
Le kad erselna nuhan ila kavmihı fe kale ya kavmıbüdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh innı ehafü aleyküm azabe yevmin azıym
لقد أرسلنا نوحا إلى قومهۦ فقال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ إنى أخاف عليكم عذاب يوم عظيم
7:60
Toplumunun kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz."
Kalel meleü min kavmihı inna li nerake fı dalalim mübın
قال ٱلملأ من قومهۦ إنا لنرىك فى ضلـل مبين
7:61
Nuh dedi: "Ey toplumum! Sapıklık falan yok bende. Tam aksine ben, alemlerin Rabbi'nden bir resulüm."
Kale ya kavmi leyse bı dalaletüv ve lakinnı rasulüm mir rabbil alamın
قال يـقوم ليس بى ضلـلة ولـكنى رسول من رب ٱلعـلمين
7:62
"Size Rabbimin vahiylerini tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum. Allah'ın yardımıyla, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum."
Übelliğuküm risalati rabbı ve ensahu leküm ve alemü minellahi ma la talemun
أبلغكم رسـلـت ربى وأنصح لكم وأعلم من ٱلله ما لا تعلمون
7:63
"Korunmanız, rahmet bulmanız için sizi uyarmak üzere bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir öğüt gelmesine şaştınız mı?"
E ve acibtüm en caeküm zikrüm mir rabbiküm ve li tetteku ve lealleküm türhamun
أوعجبتم أن جاءكم ذكر من ربكم على رجل منكم لينذركم ولتتقوا ولعلكم ترحمون
7:64
Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir topluluktu onlar.
Fe kezzebuhü fe enceynahü vellezıne meahu fil fülki ve ağraknellezıne kezzebu bi ayatina innehüm kanu kavmen amın
فكذبوه فأنجينـه وٱلذين معهۥ فى ٱلفلك وأغرقنا ٱلذين كذبوا بـايـتنا إنهم كانوا قوما عمين
7:65
Ad'a da kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Hala sakınmıyor musunuz?"
Ve ila adin ehahüm huda kale ya kavmıbüdüllahe maleküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun
وإلى عاد أخاهم هودا قال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ أفلا تتقون
7:66
Toplumunun inkarcı kodamanları dediler ki: "Biz seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu düşünüyoruz."
Kalel meleüllezıne keferu min kavmihı inna le nerake fı sefahetiv ve inna le nesunnüke minel kazibın
قال ٱلملأ ٱلذين كفروا من قومهۦ إنا لنرىك فى سفاهة وإنا لنظنك من ٱلكـذبين
7:67
Hud dedi: "Ey toplumum! Bende beyinsizlik yok, ben alemlerin Rabbi'nden bir resulüm."
Kale ya kavmi leyse bı sefahetüv ve lakinnı rasulüm mir rabbil alemın
قال يـقوم ليس بى سفاهة ولـكنى رسول من رب ٱلعـلمين
7:68
"Rabbimin mesajlarını size tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm."
Übelliğuküm risalati rabbı ve ene leküm nasıhun emın
أبلغكم رسـلـت ربى وأنا لكم ناصح أمين
7:69
"Sizi uyarmak için içinizden bir adam aracılığıyla size Rabbinizden bir ihtar gelmesine şaştınız mı? Hatırlayın ki, O sizi Nuh toplumundan sonra halefler yaptı ve yaratılışta size daha fazla bir boy-bos verdi. Allah'ın nimetlerini anın ki kurtulabilesiniz."
E ve acibtüm en caeküm zikrum mir rabbiküm ala racülim minküm li yünziraküm vezküru iz cealeküm hulefae mim badi kavmi nuhıv ve zadeküm fil halkı bestah fezküru alaellahi lealleküm tüflihun
أوعجبتم أن جاءكم ذكر من ربكم على رجل منكم لينذركم وٱذكروا إذ جعلكم خلفاء من بعد قوم نوح وزادكم فى ٱلخلق بصطة فٱذكروا ءالاء ٱلله لعلكم تفلحون
7:70
Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bizi tehdit ettiğini bize getir."
Kalu ecitena li nabüdellahe vahdehu ve nezera ma kane yabüdü abaüna fetina bima teıdüna in künte mines sadikıyn
قالوا أجئتنا لنعبد ٱلله وحدهۥ ونذر ما كان يعبد ءاباؤنا فأتنا بما تعدنا إن كنت من ٱلصـدقين
7:71
Hud dedi: "Rabbinizden bir azap ve gazap indi ya! Haklarında Allah'ın hiçbir kanıt indirmediği, sadece atalarınızın ve sizin uydurduğunuz birtakım isimler hakkında mı benimle çekişiyorsunuz? Bekleyin bakalım, sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim."
Kale kad vekaa aleyküm mir rabbiküm ricsüv ve ğadab e tücadilunenı fı esmain semmeytümuha entüm ve abaüküm ma nezzelellahü biha min sültan fentezıru innı meaküm minel müntezırın
قال قد وقع عليكم من ربكم رجس وغضب أتجـدلوننى فى أسماء سميتموها أنتم وءاباؤكم ما نزل ٱلله بها من سلطـن فٱنتظروا إنى معكم من ٱلمنتظرين
7:72
Nihayet onu ve beraberindekileri bizden bir rahmetle kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanların da kökünü kestik. İnanan kişiler değillerdi onlar.
Fe enceynahü vellezıne meahü bi rametim minna ve katana dabirallezıne kezzebu bi ayatina ve ma kanu müminın
فأنجينـه وٱلذين معهۥ برحمة منا وقطعنا دابر ٱلذين كذبوا بـايـتنا وما كانوا مؤمنين
7:73
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu; Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
Ve ila semude ehahüm saliha kale ya kavmibüdüllahe maleküm min ilahin ğayruh kad caetküm beyyinetüm mir rabbiküm hazihı nakatüllahi leküm ayeten fe zeruha tekül fı erdıllahi ve la temessuha vi suin fe yehuzeküm azabün elım
وإلى ثمود أخاهم صـلحا قال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ قد جاءتكم بينة من ربكم هـذهۦ ناقة ٱلله لكم ءاية فذروها تأكل فى أرض ٱلله ولا تمسوها بسوء فيأخذكم عذاب أليم
7:74
"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin."
Vezküru iz cealeküm hulefae mim badi adiv ve bevveeküm fil erdı tettehızune min sühuliha kusurav ve tenhıtunel cibale büyuta fezküru alaellahi ve la tasev fil erdı müfsidın
وٱذكروا إذ جعلكم خلفاء من بعد عاد وبوأكم فى ٱلأرض تتخذون من سهولها قصورا وتنحتون ٱلجبال بيوتا فٱذكروا ءالاء ٱلله ولا تعثوا فى ٱلأرض مفسدين
7:75
Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in, gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler.
Kalel meleül lezınestekberu min kavmihı lillezınes tudıfu li men amene minhüm etalemune enne saliham murselüm mir rabbih kalu inna bima ürsile bihı müminun
قال ٱلملأ ٱلذين ٱستكبروا من قومهۦ للذين ٱستضعفوا لمن ءامن منهم أتعلمون أن صـلحا مرسل من ربهۦ قالوا إنا بما أرسل بهۦ مؤمنون
7:76
Kibre sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz."
Kalellezınestekberu inna billezı amentüm bihı kafirun
قال ٱلذين ٱستكبروا إنا بٱلذى ءامنتم بهۦ كـفرون
7:77
Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
Fe akarun nakate ve atev an emri rabbihim ve kalu ya salihutina bima teıdüna in künte minel murselın
فعقروا ٱلناقة وعتوا عن أمر ربهم وقالوا يـصـلح ٱئتنا بما تعدنا إن كنت من ٱلمرسلين
7:78
Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.
Fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın
فأخذتهم ٱلرجفة فأصبحوا فى دارهم جـثمين
7:79
Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim; ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."
Fe tevella anhüm va kale ya kavmi le kad eblağtüküm risalete rabbı ve nesahtü leküm ve lakil la tühıbbunen nasıhıyn
فتولى عنهم وقال يـقوم لقد أبلغتكم رسالة ربى ونصحت لكم ولـكن لا تحبون ٱلنـصحين
7:80
Ve Lut... Toplumuna şöye demişti: "Sizden önce alemlerden hiçbirinin yapmadığı bir iğrençliğe mi girişiyorsunuz?"
Ve lutan iz kale li kavmihı etetunel fahışete ma sebekaküm biha min ehadim minel alemın
ولوطا إذ قال لقومهۦ أتأتون ٱلفـحشة ما سبقكم بها من أحد من ٱلعـلمين
7:81
"Siz, kadınları bırakıp şehvetiniz yüzünden erkeklere gidiyorsunuz. Doğrusu siz sınır tanımayan bir topluluksunuz."
İnneküm le tetuner ricale şehvetem min dunin nisa bel entüm kavmüm müsrifun
إنكم لتأتون ٱلرجال شهوة من دون ٱلنساء بل أنتم قوم مسرفون
7:82
Toplumunun cevabı sadece şunu söylemeleri oldu: "Çıkarın şunları kentimizden. Çünkü onlar, temizlik tutkunu insanlardır."
Ve ma kane cevabe kavmihı illa en kalu ahricuhüm min karyetiküm innehüm ünasüy yetetahherun
وما كان جواب قومهۦ إلا أن قالوا أخرجوهم من قريتكم إنهم أناس يتطهرون
7:83
Biz de onu ve ailesini kurtardık. Karısı müstesna. O, geriye kalıp yere geçenlerden oldu.
Fe enceynahü ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirın
فأنجينـه وأهلهۥ إلا ٱمرأتهۥ كانت من ٱلغـبرين
7:84
Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu!
Ve emtarna aleyhim metara fenzur keyfe kane akıbetül mücrimın
وأمطرنا عليهم مطرا فٱنظر كيف كان عـقبة ٱلمجرمين
7:85
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Size O'ndan başka ilah yok! Size Rabbinizden açık bir kanıt gelmiştir. Ölçü ve tartıda dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır."
Ve ila medyene ehahüm şüayba kale ya kavmıbüdüllahe maleküm min ilahin ğayruh kad caetküm beyyinetüm mir rabbiküm fe evfül keyle vel mızane ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la tüfsidu fil erdı bade ıslahıha zaliküm hayrul leküm in küntüm müminın
وإلى مدين أخاهم شعيبا قال يـقوم ٱعبدوا ٱلله ما لكم من إلـه غيرهۥ قد جاءتكم بينة من ربكم فأوفوا ٱلكيل وٱلميزان ولا تبخسوا ٱلناس أشياءهم ولا تفسدوا فى ٱلأرض بعد إصلـحها ذلكم خير لكم إن كنتم مؤمنين
7:86
"Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin. Yolun çarpığını isteyip durmayın. Hatırlayın ki, siz az idiniz, O sizi çoğalttı. Bir bakın, nasılmış bozguncuların sonu!"
Ve la takudu bi külli sıratın tuıdune ve tesuddune an sebılillahi men amene bihı ve tebğuneha ıveca vezküru iz küntüm kalılen fe kesseraküm venzuru keyfe kane akıbetül müfsidın
ولا تقعدوا بكل صرط توعدون وتصدون عن سبيل ٱلله من ءامن بهۦ وتبغونها عوجا وٱذكروا إذ كنتم قليلا فكثركم وٱنظروا كيف كان عـقبة ٱلمفسدين
7:87
"İçinizden bir grup, benimle gönderilene inanmış, bir başka grup da inanmamışsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar sabırlı olun. O, yargıçların en hayırlısıdır.
Ve in kane taifetüm minküm amenu billezı ürsiltü bihı ve taifetül lem yüminu fasbiru hatta yahkümellahü beynena ve hüve hayrul hakimın
وإن كان طائفة منكم ءامنوا بٱلذى أرسلت بهۦ وطائفة لم يؤمنوا فٱصبروا حتى يحكم ٱلله بيننا وهو خير ٱلحـكمين
7:88
Toplumunun büyüklük taslayan kodamanları dediler ki: "Ey Şuayb! Ya kesinlikle milletinize dönersiniz yahut da seni ve seninle birlikte inananları kentimizden mutlaka çıkarırız." Dedi ki: "Ya istemiyorsak; zor ve baskıyla mı?"
Kalel meleüllezınestekberu min kavmihı le nuhricenneke ya şüaybü vellezıne amenu meake min karyetina ev leteudünne fı milletina kale e ve lev künna karihın
قال ٱلملأ ٱلذين ٱستكبروا من قومهۦ لنخرجنك يـشعيب وٱلذين ءامنوا معك من قريتنا أو لتعودن فى ملتنا قال أولو كنا كـرهين
7:89
"Allah bizi, milletinizden kurtardıktan sonra tekrar o millete dönersek yalan düzüp Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece, sizin milletinize dönmemiz söz konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Allah'a dayanıp güvendik biz! Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın."
Kadifterayna alellahi keziben in udna fı milletiküm bade iz neccanellahü minha ve ma yekunü lena en neude fıha illa ey yeşaellahü rabbüna vesia rabbüna külle şeyin ılma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihıyn
قد ٱفترينا على ٱلله كذبا إن عدنا فى ملتكم بعد إذ نجىنا ٱلله منها وما يكون لنا أن نعود فيها إلا أن يشاء ٱلله ربنا وسع ربنا كل شىء علما على ٱلله توكلنا ربنا ٱفتح بيننا وبين قومنا بٱلحق وأنت خير ٱلفـتحين
7:90
Toplumunun küfre sapan kodamanları dedi ki: "Eğer Şuayb'ın ardı sıra giderseniz hüsrana gömülenler olursunuz."
Ve kalel meleüllezıne keferu min kavmihı le inittebatüm şüayben inneküm izel le hasirun
وقال ٱلملأ ٱلذين كفروا من قومهۦ لئن ٱتبعتم شعيبا إنكم إذا لخـسرون
7:91
Bunun üzerine o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.
Fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın
فأخذتهم ٱلرجفة فأصبحوا فى دارهم جـثمين
7:92
Şuaybı yalanlayanlar sanki o yerde hiç şenlik kurmamışlardı. Şuayb'ı yalanlayanlar hüsrana saplananların ta kendileriydi.
Ellezıne kezzebu şüayben ke el lem yağnev fıhellezıne kezzebu şüayben kanu hümül hasirın
ٱلذين كذبوا شعيبا كأن لم يغنوا فيها ٱلذين كذبوا شعيبا كانوا هم ٱلخـسرين
7:93
Şuayb onlardan yüzünü döndürdü de şöyle dedi: "Yemin olsun, ben size Rabbimin gönderdiklerini ilettim. Size öğüt verdim. Artık küfre batmış bir topluluğa nasıl acırım?"
Fe tevella anhüm ve akle ya kavmi le kad eblağtüküm risalati rabbı ve nesahtü leküm fe keyfe asa ala kavmin kafirın
فتولى عنهم وقال يـقوم لقد أبلغتكم رسـلـت ربى ونصحت لكم فكيف ءاسى على قوم كـفرين
7:94
Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.
Ve ma erselna fı karyetim min nebiyyin illa ehazna ehleha bil besai ved darrai leallehüm yeddaraun
وما أرسلنا فى قرية من نبى إلا أخذنا أهلها بٱلبأساء وٱلضراء لعلهم يضرعون
7:95
Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüzyüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.
Sümme beddelna mekanes seyyietil hasenete hatta afev ve kalu kad messe abaenad darraü ves serraü fe ehaznahüm bağtetev ve hüm la yeşurun
ثم بدلنا مكان ٱلسيئة ٱلحسنة حتى عفوا وقالوا قد مس ءاباءنا ٱلضراء وٱلسراء فأخذنـهم بغتة وهم لا يشعرون
7:96
O medeniyetlerin halkı inanıp korunsalardı, elbette ki üzerlerine gökten ve yerden bereketler saçardık. Ama yalanladılar, biz de onları, kazanır olduklarıyla yakalayıverdik.
Ve lev enne ehlel kura amenu vettekav le fetahna aleyhim berakatim mines semai vel erdı ve lakin kezzebu fe ehaznahüm bima kanu yeksibun
ولو أن أهل ٱلقرى ءامنوا وٱتقوا لفتحنا عليهم بركـت من ٱلسماء وٱلأرض ولـكن كذبوا فأخذنـهم بما كانوا يكسبون
7:97
O kentlerin halkı, uyudukları bir sırada, şiddetimizin bir gece kendilerine gelmeyeceğinden emin mi idiler?
E fe emine ehlül kura ey yetiyehüm besüna beyatev ve hüm naimun
أفأمن أهل ٱلقرى أن يأتيهم بأسنا بيـتا وهم نائمون
7:98
Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?
E ve emine ehlül kura ey yetiyehüm besüna duhav ve hüm yelabun
أوأمن أهل ٱلقرى أن يأتيهم بأسنا ضحى وهم يلعبون
7:99
Allah'ın tuzağından emin miydiler? Hüsrana uğrayan topluluktan başkası Allah'ın tuzağından emin olamaz.
E fe eminu mekrallah fe la yemenü mekrallahi illel kavmül hasirun
أفأمنوا مكر ٱلله فلا يأمن مكر ٱلله إلا ٱلقوم ٱلخـسرون
7:100
Tüm bu olanlar, eski sahiplerinden sona yeryüzüne mirasçı olanlara şunu göstermedi mi? Dilersek onları günahları yüzünden belaya çarptırırız, kalpleri üzerine mühür basarız da artık söz dinleyemez olurlar.
E ve lem yehdi lillezıne yerisunel erda mim badi ehliha el lev neşaü esabnahüm bi zünubihim ve natbeu ala kulubihim fe hüm la yesmeun
أولم يهد للذين يرثون ٱلأرض من بعد أهلها أن لو نشاء أصبنـهم بذنوبهم ونطبع على قلوبهم فهم لا يسمعون
7:101
İşte o kentler/medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. Yemin olsun, resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. Ama daha önce yalanlamış oldukları için inanamadılar. Küfre sapanların kalplerini Allah işte böyle mühürler.
Tilkel kura nekussu aleyke min embaiha ve le kad caethüm rusülühüm bil beyyinat fe ma kanu li yüminu bima kezzebu min kabl kezalike yatbeullahü ala kulubil kafirın
تلك ٱلقرى نقص عليك من أنبائها ولقد جاءتهم رسلهم بٱلبينـت فما كانوا ليؤمنوا بما كذبوا من قبل كذلك يطبع ٱلله على قلوب ٱلكـفرين
7:102
Onların birçoğunda ahde vefadan eser bulmadık. Onların birçoğunu tam sapıklar olarak bulduk.
Ve ma vecedna li ekserihim min ahd ve ev vecedna ekserahüm le fasikıyn
وما وجدنا لأكثرهم من عهد وإن وجدنا أكثرهم لفـسقين
7:103
Onların ardından Musa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve kodamanlarına gönderdik de ayetlerimiz karşısında zulme saptılar. Bir bak, nasıl olmuştur bozguncuların sonu!
Sümme beasna mim badihim musa bi ayatina ila firavne ve meleihı fe zalemu biha fenzur keyfe kane akıbetül müfsidın
ثم بعثنا من بعدهم موسى بـايـتنا إلى فرعون وملإيهۦ فظلموا بها فٱنظر كيف كان عـقبة ٱلمفسدين
7:104
Musa dedi ki: "Ey Firavun! Kuşkun olmasın ki ben, alemlerin Rabbi'nin bir resulüyüm."
Ve kale musa ya firavnü innı rasulüm mir rabbil alemın
وقال موسى يـفرعون إنى رسول من رب ٱلعـلمين
7:105
"Allah hakkında gerçek dışında bir şey söylememek benim üzerimde bir varoluş borcudur. Ben size Rabbinizden bir beyyine getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder."
Hakıykun ala el la ekule alellahi illel hakk kad citümü bi beyyinetim mir rabbiküm fe ersil meıye benı israıl
حقيق على أن لا أقول على ٱلله إلا ٱلحق قد جئتكم ببينة من ربكم فأرسل معى بنى إسرءيل
7:106
Firavun dedi: "Bir mucize getirdinse, doğru sözlülerden isen onu ortaya çıkar!"
Kale in künte cite bi ayetin feti biha in künte mines sadikıyn
قال إن كنت جئت بـاية فأت بها إن كنت من ٱلصـدقين
7:107
Bunun üzerine Musa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.
Fe elka asahü fe iza hiye subanüm mübın
فألقى عصاه فإذا هى ثعبان مبين
7:108
Elini çekip çıkardı; birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi.
Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazırın
ونزع يدهۥ فإذا هى بيضاء للنـظرين
7:109
Firavun toplumunun kodamanları şöyle konuştular: "Bu adam gerçekten çok bilgili bir büyücü."
Kalel meleü min kavmi firavne inne haza le sahırun alım
قال ٱلملأ من قوم فرعون إن هـذا لسـحر عليم
7:110
"Sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne diyorsunuz?"
Yürıdü ey yuhriceküm min erdıküm fe maza temürun
يريد أن يخرجكم من أرضكم فماذا تأمرون
7:111
Dediler ki: "Onu kardeşiyle birlikte alıkoy. Ve şehirlere, toplayıcılar gönder."
Kalu ercih ve ehahü ve ersil fil medaini haşirın
قالوا أرجه وأخاه وأرسل فى ٱلمدائن حـشرين
7:112
"Her bilgin büyücüyü sana getirsinler."
Yetuke bi külli sahırin alım
يأتوك بكل سـحر عليم
7:113
Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?"
Ve caes seharatü firavne kalu inne lena le ecran in künna nahnül ğalibın
وجاء ٱلسحرة فرعون قالوا إن لنا لأجرا إن كنا نحن ٱلغـلبين
7:114
"Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız."
Kale neam ve inneküm le minel mükarrabın
قال نعم وإنكم لمن ٱلمقربين
7:115
Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?"
Kalu ya musa imma en tülkıye ve imma en nekune nahnül mülkıy
قالوا يـموسى إما أن تلقى وإما أن نكون نحن ٱلملقين
7:116
"Siz sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler.
Kale elku fe lemma elkav seharu ayünen nasi vesterhebuhüm ve cau bi sıhrin azıym
قال ألقوا فلما ألقوا سحروا أعين ٱلناس وٱسترهبوهم وجاءو بسحر عظيم
7:117
Biz de Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.
Ve evhayna ila musa en elkı asak fe iza hiye telkafü ma yefikın
وأوحينا إلى موسى أن ألق عصاك فإذا هى تلقف ما يأفكون
7:118
Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi.
Fe vekaal hakku ve betale ma kanu yamelun
فوقع ٱلحق وبطل ما كانوا يعملون
7:119
Orada mağlup oldular, küçük düştüler.
Fe ğulibu hünalike venkalebu sağırın
فغلبوا هنالك وٱنقلبوا صـغرين
7:120
Ve büyücüler secdeye kapandılar.
Ve ülkıyes seharatü sacidın
وألقى ٱلسحرة سـجدين
7:121
"Alemlerin Rabbi'ne iman ettik, dediler;
Kalu amenna bi rabbil alemın
قالوا ءامنا برب ٱلعـلمين
7:122
Musa'nın ve Harun'un Rabbi'ne!"
Rabbi musa ve harun
رب موسى وهـرون
7:123
Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız."
Kale firavnü amentüm bihı kable en azene leküm inne haza le mekrum mekertümuhü fil medıneti li tuhricu minha ehleha fe sevfe talemun
قال فرعون ءامنتم بهۦ قبل أن ءاذن لكم إن هـذا لمكر مكرتموه فى ٱلمدينة لتخرجوا منها أهلها فسوف تعلمون
7:124
"Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım."
Le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafin sümme le üsallibenneküm ecmeıyn
لأقطعن أيديكم وأرجلكم من خلـف ثم لأصلبنكم أجمعين
7:125
"Biz, dediler, doğruca Rabbimize varacağız."
Kalu inna ila rabbina münkalibun
قالوا إنا إلى ربنا منقلبون
7:126
"Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al."
Ve ma tenkımü minna illa en amenna bi ayati rabbina lemma caetna rabbena efrığ aleyna sabrav ve teveffena müslimın
وما تنقم منا إلا أن ءامنا بـايـت ربنا لما جاءتنا ربنا أفرغ علينا صبرا وتوفنا مسلمين
7:127
Firavun kavminin kodamanları dediler ki: "Musa'yı ve toplumunu, yeryüzünü fesada verip seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" Dedi ki Firavun: "Biz onların oğullarını öldürüp kadınlarını diri bırakacağız/kadınlarının rahimlerini yoklayıp çocuk alacağız/kadınlarına utanç duyulacak şeyler yapacağız. Üstlerine sürekli kahır yağdıracağız."
Ve kalel meleü min kavmi firavne e etezru musa ve kavmehu li yüfsidu fil erdı ve yezerake ve alihetek kale senükattilü ebnaehüm ve nestahyı nisaehüm ve inna fevkahüm kahirun
وقال ٱلملأ من قوم فرعون أتذر موسى وقومهۥ ليفسدوا فى ٱلأرض ويذرك وءالهتك قال سنقتل أبناءهم ونستحىۦ نساءهم وإنا فوقهم قـهرون
7:128
Musa kendi toplumuna şöyle dedi: "Allah'tan yardım dileyin, sabırlı olun. Yeryüzü Allah'ındır, Allah ona, kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç, takvaya sarılanlarındır."
Kale musa li kavmihisteıynu billahi vasbiru innel erda lillah yurisüha mey yeşaü min ıbadih vel akıbetü lil müttekıyn
قال موسى لقومه ٱستعينوا بٱلله وٱصبروا إن ٱلأرض لله يورثها من يشاء من عبادهۦ وٱلعـقبة للمتقين
7:129
Dediler ki: "Senin bize gelişinden önce de işkenceye uğratıldık, gelişinden sonra da." Musa dedi: "Rabbinizin, düşmanınızı yok etmesi ve nasıl davranacağınıza bakmak üzere yeryüzünde sizi yöneticiler yapması umulabilir."
Kalu uzına min kabli en tetiyena ve mim badi ma citena kale asa rabbüküm ey yühlike adüvveküm ve yestahlifeküm fil erdı fe yenzura keyfe tamelun
قالوا أوذينا من قبل أن تأتينا ومن بعد ما جئتنا قال عسى ربكم أن يهلك عدوكم ويستخلفكم فى ٱلأرض فينظر كيف تعملون
7:130
Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Ve le kad ehazna ale firavne bis sinıne ve naksım mines semerati leallehüm yezzekkerun
ولقد أخذنا ءال فرعون بٱلسنين ونقص من ٱلثمرت لعلهم يذكرون
7:131
Onlara bir iyilik geldiğinde, "Bu bizimdir!" derlerdi. Kendilerine bir kötülük dokunduğunda ise Musa ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. Gözünüzü açın! Onların uğursuzluk kuşu, Allah katındadır, fakat çokları bilmiyorlar.
Fe iza caethümül hasenetü kalu lena hazih ve in tüsıbhüm seyyietüy yettayyeru bi musa ve mem meah e la innema tairuhüm ındellahi ve lakinne ekserahüm la yalemun
فإذا جاءتهم ٱلحسنة قالوا لنا هـذهۦ وإن تصبهم سيئة يطيروا بموسى ومن معهۥ ألا إنما طـئرهم عند ٱلله ولـكن أكثرهم لا يعلمون
7:132
Şunu da söylediler: "Bizi büyülemek için, bize istediğin kadar ayet getir. Sana inanmayacağız."
Ve kalu mehma tetina bihı min ayetil li tesharana biha fe ma nahnü leke bi müminın
وقالوا مهما تأتنا بهۦ من ءاية لتسحرنا بها فما نحن لك بمؤمنين
7:133
Biz de onlar üzerine, açık açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkar bir topluluk oluverdiler.
Fe erselna aleyhimüt tufane vel cerade vel kummele ved dafadia ved deme ayatim müfessalatin festekberu ve kanu kavmem mücrimın
فأرسلنا عليهم ٱلطوفان وٱلجراد وٱلقمل وٱلضفادع وٱلدم ءايـت مفصلـت فٱستكبروا وكانوا قوما مجرمين
7:134
Pislik üzerlerine çökünce şöyle dediler: "Ey Musa! Sana verdiği söze dayanarak Rabbine bizim için dua et! Şu pisliği üzerimizden kaldırırsa, sana kesinlikle inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte mutlaka göndereceğiz."
Ve lemma vekaa aleyhimür riczü kalu ya musedu lena rabbeke bima ahide ındek le in keşefte annar ricze le nüminenne leke ve le nürsilenne meake benı israıl
ولما وقع عليهم ٱلرجز قالوا يـموسى ٱدع لنا ربك بما عهد عندك لئن كشفت عنا ٱلرجز لنؤمنن لك ولنرسلن معك بنى إسرءيل
7:135
Dolduracakları bir süreye kadar kendilerinden azabı kaldırdığımızda, hemen yeminlerini bozdular.
Felemma keşefna anhümür ricze ila ecelin hüm baliğuhü iza hüm yenküsun
فلما كشفنا عنهم ٱلرجز إلى أجل هم بـلغوه إذا هم ينكثون
7:136
Bunun üzerine biz de onlardan öc aldık: Ayetlerimizi yalanladıkları, onlara aldırmazlık ettikleri için hepsini suda boğduk.
Fentekamna minhüm fe ağraknahüm fil yemmi bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın
فٱنتقمنا منهم فأغرقنـهم فى ٱليم بأنهم كذبوا بـايـتنا وكانوا عنها غـفلين
7:137
Ezilip itilmekte olan topluluğu da içine bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin, İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri yüzünden hedefine vardı. Firavun ve toplumunun sanayi olarak meydana getirdiklerini de dikip yükselttikleri sarayları da yere geçirdik.
Ve evrasnel kavmellezıne kanu yüstadafune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetü rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu firavnü ve kavmühu ve ma kanu yarişun
وأورثنا ٱلقوم ٱلذين كانوا يستضعفون مشـرق ٱلأرض ومغـربها ٱلتى بـركنا فيها وتمت كلمت ربك ٱلحسنى على بنى إسرءيل بما صبروا ودمرنا ما كان يصنع فرعون وقومهۥ وما كانوا يعرشون
7:138
İsrailoğullarına denizi geçirttik. Özel putlarına tapan bir topluluğa rastladılar. Bunun üzerine: "Ey Musa, dediler, bunların ilahları olduğu gibi sen de bize bir ilah belirle!" Musa dedi: "Siz cahilliği sürdürmekte olan bir toplumsunuz."
Ve cavezna bi benı israilel bahra fe etev ala kavmiy yaküfune ala asnamil lehüm kalu ya musecal lena ilahen kema lehüm aliheh kale inneküm kavmün techelun
وجـوزنا ببنى إسرءيل ٱلبحر فأتوا على قوم يعكفون على أصنام لهم قالوا يـموسى ٱجعل لنا إلـها كما لهم ءالهة قال إنكم قوم تجهلون
7:139
"Şu gördüklerinizin, içinde bulundukları din çökmüştür. Yapmakta oldukları da boşa çıkacaktır."
İnne haülai mütebberum ma hüm fıhi ve batılüm ma kanu yamelun
إن هـؤلاء متبر ما هم فيه وبـطل ما كانوا يعملون
7:140
Şunu da söyledi: "Size Allah'tan başa bir ilah mı arayayım? O sizi alemlere üstün kılmıştır."
Kale eğayrallahi ebğıyküm ilahev ve hüve feddaleküm alel alemın
قال أغير ٱلله أبغيكم إلـها وهو فضلكم على ٱلعـلمين
7:141
Şunu da hatırlayın: Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size azabın en kötüsü ile işkence ediyorlardı: Oğlanlarınızı katlediyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden gelmiş büyük bir imtihan vardı.
Ve iz enceynaküm min ali firavne yesumuneküm suel azab yükattilune ebnaeküm ve yestahyune nisaeküm ve fı zaliküm belaüm mir rabbiküm azıym
وإذ أنجينـكم من ءال فرعون يسومونكم سوء ٱلعذاب يقتلون أبناءكم ويستحيون نساءكم وفى ذلكم بلاء من ربكم عظيم
7:142
Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: "Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme!"
Ve vaadna musa selasıne leyletev ve etmemnaha bi aşrin fe temme mıkatü rabbihı erbeıyne leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlüfnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı sebılel müfsidın
ووعدنا موسى ثلـثين ليلة وأتممنـها بعشر فتم ميقـت ربهۦ أربعين ليلة وقال موسى لأخيه هـرون ٱخلفنى فى قومى وأصلح ولا تتبع سبيل ٱلمفسدين
7:143
Musa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle yakardı: "Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni!" Dedi: "Asla göremezsin beni! Ama şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni göreceksin!" Rabbi, dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim seni. Tövbe edip sana yöneldim! İman edenlerin ilkiyim ben."
Ve lemma cae musa li mıkatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erinı enzir ileyk kale len teranı ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe teranı felemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa saıka felemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül müminın
ولما جاء موسى لميقـتنا وكلمهۥ ربهۥ قال رب أرنى أنظر إليك قال لن ترىنى ولـكن ٱنظر إلى ٱلجبل فإن ٱستقر مكانهۥ فسوف ترىنى فلما تجلى ربهۥ للجبل جعلهۥ دكا وخر موسى صعقا فلما أفاق قال سبحـنك تبت إليك وأنا أول ٱلمؤمنين
7:144
Allah buyurdu: "Ey Musa! Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol!"
Kale ya musa innistafeytüke alen nasi bi risalatı ve bi kelamı fe huz ma ateytüke ve küm mineş şakirın
قال يـموسى إنى ٱصطفيتك على ٱلناس برسـلـتى وبكلـمى فخذ ما ءاتيتك وكن من ٱلشـكرين
7:145
Biz Musa için levhalarda her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Sapıklar yurdunu göstereceğim size."
Ve ketebna lehufil elvahı min külli şeyim mevızatev ve tefsıylel li külli şey fe huzha bi kuvvetiv vemür kavmeke yehuzha bi ahseniha seürıküm daral fasikıyn
وكتبنا لهۥ فى ٱلألواح من كل شىء موعظة وتفصيلا لكل شىء فخذها بقوة وأمر قومك يأخذوا بأحسنها سأوريكم دار ٱلفـسقين
7:146
Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi mucizeyi görseler ona inanmazlar. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.
Seasrifü an ayatiyellezıne yetekebberune fil erdı bi ğayril hakk ve iy yerav külle ayetil la yüminu biha ve iy yerav sebıler rüşdi la yettehızuhü sebıla ve iy yerav sebılel ğayyi yettehızuhü sebıla zalike bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın
سأصرف عن ءايـتى ٱلذين يتكبرون فى ٱلأرض بغير ٱلحق وإن يروا كل ءاية لا يؤمنوا بها وإن يروا سبيل ٱلرشد لا يتخذوه سبيلا وإن يروا سبيل ٱلغى يتخذوه سبيلا ذلك بأنهم كذبوا بـايـتنا وكانوا عنها غـفلين
7:147
Ayetlerimizi ve ahirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır.
Vellezıne kezzebu bi ayatina ve likail ahırati habitat amalühüm hel yüczevne illa ma kanu yamelun
وٱلذين كذبوا بـايـتنا ولقاء ٱلـاخرة حبطت أعمـلهم هل يجزون إلا ما كانوا يعملون
7:148
Musa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.
Vettehaze kavmü musa mim badihı min huliyyihim ıclen cesedel lehu huvar e lem yerav ennehu la yükellimühüm ve la yehdıhim sebıla ittehazuhü ve kanu zalimın
وٱتخذ قوم موسى من بعدهۦ من حليهم عجلا جسدا لهۥ خوار ألم يروا أنهۥ لا يكلمهم ولا يهديهم سبيلا ٱتخذوه وكانوا ظـلمين
7:149
Başları avuçları arasına düşürülüp de sapmış olduklarını fark ettiklerinde şöyle yakardılar: "Rabbimiz bize merhamet etmez, bizi affetmezse mutlaka hüsrana düşünlerden olacağız."
Ve lemma sükıta fı eydıhim ve raev ennehül kad dallu kalu leil lem yerhamna rabbüna ve yağfir lena lenekunenne minel hasirın
ولما سقط فى أيديهم ورأوا أنهم قد ضلوا قالوا لئن لم يرحمنا ربنا ويغفر لنا لنكونن من ٱلخـسرين
7:150
Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi?" Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."
Ve lemma racea musa ila kavmihı ğadbane esifen kale bisema haleftümunı mim badı e aciltüm emra rabbiküm ve elkal elvaha ve ehaze bi rasi ehıyhi yecürrühu ileyh kalebne ümme innel kavmestadafunı ve kadu yaktülunenı fe la tüşmit biyel adae ve la tecalnı meal kavmiz zalimın
ولما رجع موسى إلى قومهۦ غضبـن أسفا قال بئسما خلفتمونى من بعدى أعجلتم أمر ربكم وألقى ٱلألواح وأخذ برأس أخيه يجرهۥ إليه قال ٱبن أم إن ٱلقوم ٱستضعفونى وكادوا يقتلوننى فلا تشمت بى ٱلأعداء ولا تجعلنى مع ٱلقوم ٱلظـلمين
7:151
Musa şöyle yakardı: "Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin."
Kale rabbığfir lı ve li ehıy ve edhılna fı rahmetike ve ente erhamür rahımın
قال رب ٱغفر لى ولأخى وأدخلنا فى رحمتك وأنت أرحم ٱلرحمين
7:152
Buzağıyı ilah edinenler var ya, yakında onlara Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında bir zillet ulaşacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız biz!
İnnellezınet tehazül ıcle seyenalühüm ğadabüm mir rabbihim ve zilletün fil hayatid dünya ve kezalike neczil müfterın
إن ٱلذين ٱتخذوا ٱلعجل سينالهم غضب من ربهم وذلة فى ٱلحيوة ٱلدنيا وكذلك نجزى ٱلمفترين
7:153
Günahlar işledikten sonra tövbe ile iman edenlere gelince, o tövbe ve imandan sonra Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır.
Vellezıne amilüs seyyiati sümme tabu mim badiha ve amenu inne rabbeke mim badiha le ğafurur rahıym
وٱلذين عملوا ٱلسيـات ثم تابوا من بعدها وءامنوا إن ربك من بعدها لغفور رحيم
7:154
Öfke, Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.
Ve lemma sekete am musel ğadabü ehazel elvah ve fı nüshatiha hüdev ve rahmetül lillezıne hüm li rabbihim yerhebun
ولما سكت عن موسى ٱلغضب أخذ ٱلألواح وفى نسختها هدى ورحمة للذين هم لربهم يرهبون
7:155
Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. O şiddetli sarsıntı/korkunç titreşim onları yakalayınca Musa şöyle dedi: "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin! O halde affet bizi, acı bize! Sen affedenlerin en hayırlısısın!"
Vahtara musa kavmehu sebıyne racülel li mıkatina felemma ehazethümür racfetü kale rabbi lev şite ehlektehüm min kablü ve iyyay e tühliküna bima feales süfehaü minna in hiye illa fitnetük tüdıllü biha men teşaü ve tehdı men teşa ente veliyyüna fağfir lena verhamna ve nete hayrul ğafirın
وٱختار موسى قومهۥ سبعين رجلا لميقـتنا فلما أخذتهم ٱلرجفة قال رب لو شئت أهلكتهم من قبل وإيـى أتهلكنا بما فعل ٱلسفهاء منا إن هى إلا فتنتك تضل بها من تشاء وتهدى من تشاء أنت ولينا فٱغفر لنا وٱرحمنا وأنت خير ٱلغـفرين
7:156
"Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de ahirette! Dönüp dolaşıp sana geldik." Buyurdu ki: "Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, zekatı verenlere, ayetlerimize inananlara yazacağım."
Vektüb lena fı hazihid dünya hazenetev ve fil ahırati inna hüdna ileyk kale azabı üsıybü bihı men eşa ve rahmetı vesiat külle şey fe seektübüha lillezıne yettekune ve yütunez zekate vellezıne hüm bi ayatina yüminun
وٱكتب لنا فى هـذه ٱلدنيا حسنة وفى ٱلـاخرة إنا هدنا إليك قال عذابى أصيب بهۦ من أشاء ورحمتى وسعت كل شىء فسأكتبها للذين يتقون ويؤتون ٱلزكوة وٱلذين هم بـايـتنا يؤمنون
7:157
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Ellezıne yettebiuner rasulen nebiyyel ümmiyyellezı yecidune mektuben ındehüm fit tevrati vel incıli yemüruhüm bil marufi ve yenhahüm anil münkeri ve yühıllü lehümüt tayyibati ve yüharrimü aleyhimül habaise ve yedau anhüm ısrahüm vel ağlalelletı kanet aleyhim fellezıne amenu bihı ve azzeruhü ve nesaruhü vetteveun nurallezı ünzile meahu ülaike hümül müflihun
ٱلذين يتبعون ٱلرسول ٱلنبى ٱلأمى ٱلذى يجدونهۥ مكتوبا عندهم فى ٱلتورىة وٱلإنجيل يأمرهم بٱلمعروف وينهىهم عن ٱلمنكر ويحل لهم ٱلطيبـت ويحرم عليهم ٱلخبـئث ويضع عنهم إصرهم وٱلأغلـل ٱلتى كانت عليهم فٱلذين ءامنوا بهۦ وعزروه ونصروه وٱتبعوا ٱلنور ٱلذى أنزل معهۥ أولـئك هم ٱلمفلحون
7:158
De ki: "Ey insanlar! Ben sizin tümünüze Allah'ın resulüyüm! Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır! İlah yoktur O'ndan başka! O diriltir, O öldürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz."
Kul ya eyyühen nasü innı rasulüllahi ileyküm cemıanillezı lehu mülküs semavati vel ard la ilahe illa hüve yuhyı ve yümıtü fe aminu billahi ve rasulihin nebiyyil ümmiyyellezı yüminü billahi ve kelimetihı vettebiuhü lealleküm tehtedun
قل يـأيها ٱلناس إنى رسول ٱلله إليكم جميعا ٱلذى لهۥ ملك ٱلسمـوت وٱلأرض لا إلـه إلا هو يحىۦ ويميت فـامنوا بٱلله ورسوله ٱلنبى ٱلأمى ٱلذى يؤمن بٱلله وكلمـتهۦ وٱتبعوه لعلكم تهتدون
7:159
Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.
Ve min kavmi musa ümmetüy yehdune bil hakkı ve bihı yadilun
ومن قوم موسى أمة يهدون بٱلحق وبهۦ يعدلون
7:160
Biz onları, on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden." Onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı.
Ve kattanahümüsnetey aşrate esbatan ümema ve evhayna ila musa izisteskahü kavmühu enıdrib bi asakel hacer fembeceset minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasim meşrabehüm ve zallelna aleyhimül ğamame ve enzelna aleyhimül menne ves selva külu min tayyibati ma razaknaküm ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
وقطعنـهم ٱثنتى عشرة أسباطا أمما وأوحينا إلى موسى إذ ٱستسقىه قومهۥ أن ٱضرب بعصاك ٱلحجر فٱنبجست منه ٱثنتا عشرة عينا قد علم كل أناس مشربهم وظللنا عليهم ٱلغمـم وأنزلنا عليهم ٱلمن وٱلسلوى كلوا من طيبـت ما رزقنـكم وما ظلمونا ولـكن كانوا أنفسهم يظلمون
7:161
Onlara şöyle denildi: Şu kentte oturun, orada istediğiniz yerden yiyin. 'Affet!' diye yalvarın; kapıdan da secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Güzel düşünüp güzel iş yapanlara daha fazlasını da vereceğiz.
Ve iz kıyle lehümüskünu hazihil kayete ve külu minha haysü şitüm ve kulu hıttatüv vedhulül babe sücceden nağfirleküm hatıyatiküm senezıdül muhsinın
وإذ قيل لهم ٱسكنوا هـذه ٱلقرية وكلوا منها حيث شئتم وقولوا حطة وٱدخلوا ٱلباب سجدا نغفر لكم خطيــتكم سنزيد ٱلمحسنين
7:162
Onların zulme sapanları, bir sözü, kendilerine söylenenin dışında bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine biz de üzerlerine gökten bir pislik azabı saldık; çünkü zulmediyorlardı.
Fe beddelellezıne zalemu minhüm kavlen ğayrallezı kıyle lehüm fe erselna aleyhim riczem mines semai bima kanu yazlimun
فبدل ٱلذين ظلموا منهم قولا غير ٱلذى قيل لهم فأرسلنا عليهم رجزا من ٱلسماء بما كانوا يظلمون
7:163
Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk.
Veselhüm anil karyetilletı kanet hadıratel bahr iz yadune fis sebti iz tetıhim hıytanühüm yevme sevtihim şürraav ve yevme la yesbitune la tetıhim kezalike nebluhüm bima kanu yefsükun
وسـلهم عن ٱلقرية ٱلتى كانت حاضرة ٱلبحر إذ يعدون فى ٱلسبت إذ تأتيهم حيتانهم يوم سبتهم شرعا ويوم لا يسبتون لا تأتيهم كذلك نبلوهم بما كانوا يفسقون
7:164
İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?" Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
Ve iz kalet ümmetüm minhüm lime teızune kavmenillahü mühlikühüm ev müazzibühüm azaben şedıda kalu maziraten illa rabbiküm ve leallehüm yettekun
وإذ قالت أمة منهم لم تعظون قوما ٱلله مهلكهم أو معذبهم عذابا شديدا قالوا معذرة إلى ربكم ولعلهم يتقون
7:165
Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.
Felemma nesu ma zükkiru bihı enceynellezıne yenhevne anis sui ve ehaznellezıne zalemu bi azabim beısim bima kanu yefsükun
فلما نسوا ما ذكروا بهۦ أنجينا ٱلذين ينهون عن ٱلسوء وأخذنا ٱلذين ظلموا بعذاب بـيس بما كانوا يفسقون
7:166
Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden ötürü öfkelendiler, onlara şöyle dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!"
Felemma atev amma nühu anhü kulna lehüm kunu kıradetem hasiın
فلما عتوا عن ما نهوا عنه قلنا لهم كونوا قردة خـسـين
7:167
Rabbin, kıyamet gününe kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Senin Rabbin cezayı vermede çok süratli davranır; ama çok affedici, çok merhametlidir de.
Ve iz teezzene rabbüke le yebasenne aleyhim ila yevmil kıyameti mey yesumühüm suel azab inne rabbeke le serıul ıkab ve innehu le ğafurur rahıym
وإذ تأذن ربك ليبعثن عليهم إلى يوم ٱلقيـمة من يسومهم سوء ٱلعذاب إن ربك لسريع ٱلعقاب وإنهۥ لغفور رحيم
7:168
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzeliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.
Ve kattanahüm fil erdı ümema minhümüs salihune ve minhüm dune zalike ve belevnahüm bil hasenati ves seyyiati leallehüm yarciun
وقطعنـهم فى ٱلأرض أمما منهم ٱلصـلحون ومنهم دون ذلك وبلونـهم بٱلحسنـت وٱلسيـات لعلهم يرجعون
7:169
Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, kitaba varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söymemelerine ilişkin kitap misakı alınmamış mıydı? O kitabın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?
Fe halefe mim badihim hayfüv verisül kitabe yehuzune arada hazel edna ve yekulune se yuğferulena ve iy yetihim aradum mislühu yehuzuh e lem yühaz aleyhim mısakul kitabi el la yekulü alellahi illel hakka ve derasu ma fıh ved darul ahıratü hayrul lillezıne yettekun e fela takılun
فخلف من بعدهم خلف ورثوا ٱلكتـب يأخذون عرض هـذا ٱلأدنى ويقولون سيغفر لنا وإن يأتهم عرض مثلهۥ يأخذوه ألم يؤخذ عليهم ميثـق ٱلكتـب أن لا يقولوا على ٱلله إلا ٱلحق ودرسوا ما فيه وٱلدار ٱلـاخرة خير للذين يتقون أفلا تعقلون
7:170
Kitaba sarılanlar ve namazı/duayı yerine getirenlere gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyiz.
Vellezıne yümessikune bil kitabi ve ekamüs salah inna la nüdıyu ecral muslihıyn
وٱلذين يمسكون بٱلكتـب وأقاموا ٱلصلوة إنا لا نضيع أجر ٱلمصلحين
7:171
Bir zaman, dağı tepelerine bir gölgelik gibi çekmiştik de onu üstlerine düşüyor sanmışlardı. "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın ki korunabilesiniz."
Ve iz netaknel cebel fevkahüm keennehu zulletüv ve zannu ennehu vakıum bihım huzu ma ateynaküm bi kuvvetiv vezküru ma fıhi lealleküm tettekun
وإذ نتقنا ٱلجبل فوقهم كأنهۥ ظلة وظنوا أنهۥ واقع بهم خذوا ما ءاتينـكم بقوة وٱذكروا ما فيه لعلكم تتقون
7:172
Hani, Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "Biz bundan habersizdik" demeyesiniz.
Ve iz ehaze rabbüke mim benı ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kıyameti inna künna an haza ğafilın
وإذ أخذ ربك من بنى ءادم من ظهورهم ذريتهم وأشهدهم على أنفسهم ألست بربكم قالوا بلى شهدنا أن تقولوا يوم ٱلقيـمة إنا كنا عن هـذا غـفلين
7:173
Şöyle de demeyesiniz: "Daha önce atalarımız şirke batmıştı. Biz de onların ardından gelen bir soyuz. Gerçeği çiğneyenler yüzünden bizi helak mı edeceksin?"
Ev tekulu innema eşrake abaüna min kablü ve künna zürriyyetem mim badihim e fetühliküna bima fealel mübtılun
أو تقولوا إنما أشرك ءاباؤنا من قبل وكنا ذرية من بعدهم أفتهلكنا بما فعل ٱلمبطلون
7:174
Biz, ayetleri işte bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, hakka dönebilsinler.
Ve kezalike nüfessılül ayati ve leallehüm yarciun
وكذلك نفصل ٱلـايـت ولعلهم يرجعون
7:175
Onlara, şu adamın haberini de oku: Kendisine ayetlerimizi vermiştik; onlardan sıyrılıp çıktı, şeytan da onu peşine taktı; nihayet o, azgınlardan oluverdi.
Vetlü aleyhim nebeellezı ateynahü ayatina feneseleha minha fe etbeahüş şeytanü fe kane minel ğavın
وٱتل عليهم نبأ ٱلذى ءاتينـه ءايـتنا فٱنسلخ منها فأتبعه ٱلشيطـن فكان من ٱلغاوين
7:176
Dileseydik onu, o ayetlerle yüceltirdik. Ama o, sonsuza dek kalacakmış gibi,yerküreye bağlandı; iğreti arzularına uydu. Onun durumu şu köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan dilini sarkıtarak solur, kendi haline bıraksan dilini sarkıtarak solur. Ayetlerimizi yalanlayan toplumun örneği işte budur. Bu hikayeyi anlat ki düşünüp taşınabilsinler.
Ve lev şina le rafanahü biha ve lakinnehu ahlede ilel erdı vettebea hevah fe meselühu ke meselil kelb in tahmil aleyhi yelhes ev tetrukhü yelhes zalike meselül kavmillezıne kezzebu bi ayatina faksusıl kasasa leallehüm yetefekkerun
ولو شئنا لرفعنـه بها ولـكنهۥ أخلد إلى ٱلأرض وٱتبع هوىه فمثلهۥ كمثل ٱلكلب إن تحمل عليه يلهث أو تتركه يلهث ذلك مثل ٱلقوم ٱلذين كذبوا بـايـتنا فٱقصص ٱلقصص لعلهم يتفكرون
7:177
Ayetlerimizi yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Onlar öz benliklerine zulmediyorlardı.
Sae meselenil kavmüllezıne kezzebu bi ayatina ve enfüsehüm kanu yazlimun
ساء مثلا ٱلقوم ٱلذين كذبوا بـايـتنا وأنفسهم كانوا يظلمون
7:178
Allah'ın yol gösterdiği, gerçeğe varmıştır; saptırdıkları ise hüsrana batıp kalmıştır.
Mey yehdillahü fe hüvel mühtedı ve mey yudlil fe ülaike hümül hasirun
من يهد ٱلله فهو ٱلمهتدى ومن يضلل فأولـئك هم ٱلخـسرون
7:179
Yemin olsun ki, biz, cehennem için, cinlerden ve insanlardan, birçok kişiye vücut verdik/birçoğunu döllendirip yaydık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.
Ve le kad zerana li cehenneme kesıram minel cinni vel insi lehüm kulubül la yefkahune biha ve lehüm ayünül la yübsırune biha ve lehüm azanül la yesmeune biha ülaike kel enami bel hüm edall ülaike hümül ğafilun
ولقد ذرأنا لجهنم كثيرا من ٱلجن وٱلإنس لهم قلوب لا يفقهون بها ولهم أعين لا يبصرون بها ولهم ءاذان لا يسمعون بها أولـئك كٱلأنعـم بل هم أضل أولـئك هم ٱلغـفلون
7:180
En güzel isimler/Esmaül Hüsna Allah'ındır; O'na onlarla dua edin. O'nun isimlerinde ters bir tutum izleyenleri bırakın. Yapıp ettikleinin cezasını çekeceklerdir.
Ve lillahil esmaül husna feduhü biha ve zerullezıne yülhıdune fı esmail seyüczevne ma kanu yamelun
ولله ٱلأسماء ٱلحسنى فٱدعوه بها وذروا ٱلذين يلحدون فى أسمـئهۦ سيجزون ما كانوا يعملون
7:181
Bizim yarattıklarımızdan bir topluluk vardır ki, hak ile kılavuzlar ve yalnız onunla adalet sunarlar.
Ve mimmen halakna ümmetüy yehdune bil hakku ve bihı yadilun
وممن خلقنا أمة يهدون بٱلحق وبهۦ يعدلون
7:182
Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilemeyecekleri bir yerden ağır ağır çöküşe götüreceğiz.
Vellezine kezzebu bi ayatina senestedricühüm min haysü la yalemun
وٱلذين كذبوا بـايـتنا سنستدرجهم من حيث لا يعلمون
7:183
Süre tanıyorum onlara. Çünkü benim tuzağım pek yamandır.
Ve ümlı lehüm inne keydı metın
وأملى لهم إن كيدى متين
7:184
Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o.
E ve lem yetefekkeru ma bi sahıbihim min cinneh in hüve illa nezırum mübın
أولم يتفكروا ما بصاحبهم من جنة إن هو إلا نذير مبين
7:185
Göklerin ve yerin melekutuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?
E ve lem yenzuru fı melekutis semavati vel erdı ve ma halekallahü min şeyiv ve en asa ey yekune kadıkterabe ecelühüm fe bi eyyi hadısim badehu yüminun
أولم ينظروا فى ملكوت ٱلسمـوت وٱلأرض وما خلق ٱلله من شىء وأن عسى أن يكون قد ٱقترب أجلهم فبأى حديث بعدهۥ يؤمنون
7:186
Allah'ın şaşırttığına kimse kılavuzluk edemez. O bırakır onları ki, kudurganlıkları içinde bocalayıp dursunlar.
Mey yudlilillahü fe la hadiye leh ve yezeruhüm fı tuğyanihim yamehun
من يضلل ٱلله فلا هادى لهۥ ويذرهم فى طغيـنهم يعمهون
7:187
Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O, size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar."
Yeseluneke anis saati eyyane mürsaha kul innema ılmüha ınde rabbı la yücellıha lil vaktiha illa hu sekulet fis semavati vel ard la tetıküm illa bağteh yeseluneke keenneke hafiyyün anha kul innema ılmüha ındellahi ve lakinne ekseran nasi la yalemun
يسـلونك عن ٱلساعة أيان مرسىها قل إنما علمها عند ربى لا يجليها لوقتها إلا هو ثقلت فى ٱلسمـوت وٱلأرض لا تأتيكم إلا بغتة يسـلونك كأنك حفى عنها قل إنما علمها عند ٱلله ولـكن أكثر ٱلناس لا يعلمون
7:188
De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim."
Kul la emlikü li nefsı nefav ve la darran illa ma şaellah ve lev küntü alemül ğaybe lesteksertü minel hayr ve ma messeniyes suü in ene illa nezıruv ve beşırul li kavmiy yüminun
قل لا أملك لنفسى نفعا ولا ضرا إلا ما شاء ٱلله ولو كنت أعلم ٱلغيب لٱستكثرت من ٱلخير وما مسنى ٱلسوء إن أنا إلا نذير وبشير لقوم يؤمنون
7:189
O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rablerine şöyle dua ettiler: "Bize iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen yemin ederiz, şükredenlerden olacağız."
Hüvellezı halekaküm min nefsiv vahıdetiv ve ceale minha zevceha li yesküne ileyha felemma teğaşşaha hamelet hamlen hafıfen fe merrat bih felemma eskalet deavellahe rabbehüma lein ateytina salihal lenekunenne mineş şakirın
هو ٱلذى خلقكم من نفس وحدة وجعل منها زوجها ليسكن إليها فلما تغشىها حملت حملا خفيفا فمرت بهۦ فلما أثقلت دعوا ٱلله ربهما لئن ءاتيتنا صـلحا لنكونن من ٱلشـكرين
7:190
Allah onlara iyi huylu, barışçıl bir çocuk verince, kendilerine verdiği nimette ikisi birden Allah'a ortak koşmaya başladılar. Allah onların ortak koştuğu şeylerden arınmıştır.
Felemma atahüma salihan ceala lehu şürakae fıma atahüma fe tealellahü amma yüşrikun
فلما ءاتىهما صـلحا جعلا لهۥ شركاء فيما ءاتىهما فتعـلى ٱلله عما يشركون
7:191
Hiçbir şey yaratmayan, bizzat kendileri yaratılmış olan şeyleri/kişileri mi ortak koşuyorlar?
E yüşrikune ma la yahlüku şeyev ve hüm yuhlekun
أيشركون ما لا يخلق شيـا وهم يخلقون
7:192
Onlar, ne bunlara bir yardım sağlayabilirler ne de kendi benliklerine yardımcı olabilirler.
Ve la yestetuyune lehüm nasra v ve la enfüsehüm yensurun
ولا يستطيعون لهم نصرا ولا أنفسهم ينصرون
7:193
Onları, iyiye ve güzele çağırsanız sizi izlemezler. Ha onlara dua etmişsiniz ha sus-pus oturmuşsunuz; sizin için aynıdır.
Ve in teduhüm ilel hüda la yettebiuküm sevaün aleyküm e deavtümuhüm em entüm samitun
وإن تدعوهم إلى ٱلهدى لا يتبعوكم سواء عليكم أدعوتموهم أم أنتم صـمتون
7:194
Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer iddianızda haklıysanız, hadi çağırın onları da size cevap versinler.
İnnellezıne tedune min dunillahi ıbadün emsalüküm feduhüm felyestecıbu leküm in küntüm sadikıyn
إن ٱلذين تدعون من دون ٱلله عباد أمثالكم فٱدعوهم فليستجيبوا لكم إن كنتم صـدقين
7:195
Ayakları mı var onların ki, onlarla yürüsünler; ellerimi mi var onların ki onlarla tutsunlar; gözleri mi var onların ki, onlarla görsünler; kulaklarımı var onların ki, onlarla işitsinler!? De ki: "Ortaklarınızı çağırıp bana tuzak kurun. Hadi, göz açtırmayın bana!"
E lehüm ercülüy yemşune biha em lehüm eydiy yebtışune biha em lehüm ayünüy yübsırune biha em lehüm azanüy yesmeune biha kulidu şürakaeküm sümme kıduni fela tünzırun
ألهم أرجل يمشون بها أم لهم أيد يبطشون بها أم لهم أعين يبصرون بها أم لهم ءاذان يسمعون بها قل ٱدعوا شركاءكم ثم كيدون فلا تنظرون
7:196
"Benim Veli'm, o Kitap'ı indiren Allah'tır. O, hayır ve barışı seven kulları koruyup gözetir."
İnne veliyyiyallahüllezı nezzelel kitabe ve hüve yetevelles salihıyn
إن ولـى ٱلله ٱلذى نزل ٱلكتـب وهو يتولى ٱلصـلحين
7:197
O'nun dışında yakardıklarınız, size yardım edemezler. Kendilerine de yardımcı olamazlar.
Vellezıne tedune min dunihı la yestetıyune nasraküm ve la enfüsehüm yensurun
وٱلذين تدعون من دونهۦ لا يستطيعون نصركم ولا أنفسهم ينصرون
7:198
Onları, hidayete çağırsanız, duymazlar. Onların sana baktıklarını sanırsın. Oysaki, onlar görmezler.
Ve in teduhüm ilel hüda la yesmeu ve terahüm yenzurune ileyke ve hüm la yübsırun
وإن تدعوهم إلى ٱلهدى لا يسمعوا وترىهم ينظرون إليك وهم لا يبصرون
7:199
Affetmeyi esas al! İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir!
Huzil afve vemür bil urfi ve arıd anil cahilın
خذ ٱلعفو وأمر بٱلعرف وأعرض عن ٱلجـهلين
7:200
Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu semiun alım
وإما ينزغنك من ٱلشيطـن نزغ فٱستعذ بٱلله إنهۥ سميع عليم
7:201
Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah'ı hatırlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler.
İnnellezınettekav iza messehüm taifüm mineş şeytani tezekkeru fe izahüm mübsırun
إن ٱلذين ٱتقوا إذا مسهم طـئف من ٱلشيطـن تذكروا فإذا هم مبصرون
7:202
Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar.
Ve ıhvanühüm yemüddunehüm fil ğayyi sümme la yuksırun
وإخونهم يمدونهم فى ٱلغى ثم لا يقصرون
7:203
Onlara bir ayet getirmediğinde, "Onu da şuradan buradan derleseydin ya!" diye konuşurlar. De ki: "Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir."
Ve iza lem tetihim bi ayatin kalu lev lectebeyteha kul innema ettebiu ma yuha ileyye mir rabbı haza besairu mir rabbiküm ve hüdev ve rahmetül li kavmiy yüminun
وإذا لم تأتهم بـاية قالوا لولا ٱجتبيتها قل إنما أتبع ما يوحى إلى من ربى هـذا بصائر من ربكم وهدى ورحمة لقوم يؤمنون
7:204
Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size rahmet edilsin.
Ve iza kuriel kuranü festemiu lehu ve ensıtu lealleküm türhamun
وإذا قرئ ٱلقرءان فٱستمعوا لهۥ وأنصتوا لعلكم ترحمون
7:205
Rabbini, öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret. Sakın gafillerden olma!
Vezkür rabbeke fı nefsike tedardruav ve hıyfetev ve dunel cehri minel ğafilın
وٱذكر ربك فى نفسك تضرعا وخيفة ودون ٱلجهر من ٱلقول بٱلغدو وٱلـاصال ولا تكن من ٱلغـفلين
7:206
Rabbinin katında olanlar, büyüklük taslayıp O'na ibadetten yüz çevirmezler; O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler.
İnnellezıne ınde rabbike la yestekbirune an ıbadetihı ve yüsebbihune hu ve lehu yescüdun
إن ٱلذين عند ربك لا يستكبرون عن عبادتهۦ ويسبحونهۥ ولهۥ يسجدون
© Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitedeki bilgilerin izinsiz kullanımı ve kaynak belirtilmeden paylaşılması yasaktır. Yasa dışı hareket edenler hakkında hukuki işlem başlatılacaktır. Bizimle İletişime geçmek için tıklayınız.