Sure | Sonuç |
---|---|
Bakara (2:4) | Hem sana vahyedilene hem de senden önce vahyedilene inananlardır onlar. Ahireti gereğince kavrayıp anlayanlar da onlardır. |
Bakara (2:8) | İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve Ahiret gününe inandık!" derler ama onlar inanmış değillerdir. |
Bakara (2:62) | Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden Allah'a ve Ahiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. |
Bakara (2:86) | İşte bunlar, Ahiret karşılığında dünyayı satın alan kişilerdir. Azap, hafifletilmeyecektir onlardan. Hiçbir şekilde yardım da edilmeyecektir onlara. |
Bakara (2:94) | De ki: "Allah katındaki Ahiret yurdu diğer insanların değil de yalnız ve yalnız sizin ise, eğer doğru sözlü iseniz, hadi isteyin ölümü!" |
Bakara (2:102) | Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki melek/iki melik üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın Ahirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi! |
Bakara (2:114) | Allah'ın mescitlerini, içlerinde O'nun adı anılıyor diye engelleyen ve onların yıkımı için uğraşan kişiden daha zalim kim olabilir!... Böylelerinin, o mescitlere girmeleri ancak korka korka olacaktır. Böyleleri için dünyada bir rezillik vardır. Ahirette ise bunlara çok büyük bir azap öngörülmüştür. |
Bakara (2:126) | İbrahim şöyle yakarmıştı: "Rabbim! Şu kenti güvenli bir kent yap, halkının Allah'a ve Ahiret gününe inananlarını çeşitli ürünlerle rızıklandır." Rab dedi ki: "Küfre sapanları az bir nimetle rızıklandırır, sonra da ateş azabına itiveririrm. Ne kötü bir dönüş yeridir o!" |
Bakara (2:130) | Öz benliğini beyinsizliğe itenden başka kim, İbrahim'in milletinden yüz çevirir? Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip yüceltmiştik. Ve o, Ahirette de barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktır elbette... |
Bakara (2:177) | Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir,zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri. |
Bakara (2:200) | Gerekli ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine Allah'ı anın. Tıpkı atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla. İnsanlardan bazısı şöyle der: "Ey Rabbimiz, bize dünyada ver!" Böylesi için Ahirette bir nasip yoktur. |
Bakara (2:201) | Onlardan kimi de şöyle yakarır: "Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, Ahirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!" |
Bakara (2:217) | Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar. De ki: "O ayda savaş büyük bir günahtır. Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük etmek, ora halkını oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır." Fitne/baskı ve bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür. Eğer güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler. İçinizden kim irtidat edip dininden döner de kafir olarak ölürse böylelerinin amelleri dünyada da Ahirette de boşa gitmiştir. Ateş ehlidir onlar. Sürekli kalacaklardır orada. |
Bakara (2:220) | Dünya ve Ahiret hakkında... Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki: "Onları, işe yarar hale getimek kendileri için daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir." Allah, bozguncuyu barışseverden ayırmasını bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi zora sürerdi. Allah, tüm onurların sahibi, tüm hikmetlerin sahibidir. |
Bakara (2:228) | Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç adet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve Ahiret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınlar, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Aziz'dir, Hakim'dir. |
Bakara (2:232) | Kadınları boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe uygun olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikahlanmaları hususunda onlara engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve Ahiret gününe inanmış olanınıza verilen öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir. Allah bilir ama siz bilmezsiniz. |
Bakara (2:264) | Ey iman sahipleri! Allah'a ve Ahiret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. |
Ali İmran (3:22) | Çalışıp ürettikleri hem dünyada hem de Ahirette boşa çıkmıştır. Hiçbir yardımcıları da yoktur onların. |
Ali İmran (3:45) | Bir de, melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah seni, kendisinden bir kelimeyle muştuluyor. Adı, Meryem'in oğlu İsa Mesih'tir.Dünya ve Ahirette yüz akıdır.Allah'a yaklaştırılanlardandır." |
Ali İmran (3:56) | "Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve Ahirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların." |
Ali İmran (3:77) | Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini basit bir bedel karşılığı satanlar var ya, işte onlar için Ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah onlarla konuşmayacaktır, kıyamet günü onlara bakmayacaktır, onları temizleyip arıtmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır. |
Ali İmran (3:85) | Kim İslam'dan/Allah'a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir. Ve o, Ahirette hüsrana düşenlerdendir. |
Ali İmran (3:114) | Allah'a ve Ahiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir. |
Ali İmran (3:145) | Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişi ölmez. Vakti belirlenmiş bir yazıdır o. Dünya çıkarını gözetene ondan veririz; Ahiret yararını gözetene de ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz biz. |
Ali İmran (3:148) | Allah da onlara, hem dünya nimetini verdi hem de Ahiret sevabının en güzelini. Allah, güzel düşünüp güzellik sergileyenleri sever. |
Ali İmran (3:152) | Yemin olsun ki, siz onları Allah'ın izniyle öldürmekteyken, Allah size vaadini doğrulamıştı. Nihayet,siz korkuya kapıldınız, yapılacak iş hususunda çekiştiniz. Ve Allah, sevdiğiniz şeyi size gösterdikten sonra isyan ettiniz. İçinizden bir kısmı dünyayı istiyordu, bir kısmınız ise Ahireti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlardan uzaklaştırdı. Yemin olsun, sizi affetmişti. Allah, müminlere karşı lütuf sahibidir. |
Ali İmran (3:176) | Küfür içinde koşuşanlar sana üzüntü vermesin. Şu bir gerçek ki, onlar Allah'a hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah, onlara Ahirette bir nasip vermemeyi istemektedir. Onlar için çok büyük bir azap öngörülmüştür. |
Nisa (4:38) | Bunlar, Allah'a ve Ahiret gününe inanmazlar da halka gösteriş olsun diye mallarını dağıtırlar. Arkadaşı şeytan olan için ne kötü arkadaştır o. |
Nisa (4:39) | Ne olurdu onlara, Allah'a ve Ahiret gününe inanıp da Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan öyle dağıtsalardı! Allah onları bilmekteydi. |
Nisa (4:59) | Ey iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan/sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve Ahiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir. |
Nisa (4:74) | İğreti hayatı Ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Allah yolunda çarpışıp da öldürülen yahut galip gelene biz, yakında, büyük bir ödül vereceğiz. |
Nisa (4:77) | Kendilerine, "Ellerinizi çekin, namazı/duayı yerine getirin,zekatı verin!" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup, insanlardan Allah'tan korkmuş gibi, hatta daha şiddetli bir korkuyla korkar oldu. Ve şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ne diye yazdın üzerimize savaşı; yakın bir süreye kadar bizi erteleseydin ya!" De ki: "Dünya nimeti çok azdır. Kötülükten sakınan için Ahiret daha hayırlıdır. Bir kıl kadar bile zulme uğratılmazsınız." |
Nisa (4:134) | Dünya nimeti ve bereketini isteyen bilsin ki, dünya nimeti de Ahiret mutluluğu da Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür. |
Nisa (4:136) | Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve Ahiret gününü inkar ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüş olur. |
Nisa (4:162) | Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı/duayı yerine getirirler,zekatı vericidirler, Allah'a ve Ahiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz. |
Maide (5:5) | Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, Ahirette de hüsrana uğrayanlardandır. |
Maide (5:33) | Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. |
Maide (5:41) | Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; Ahirette de büyük bir azap var onlara. |
Maide (5:69) | Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve Ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. |
Enam (6:32) | Şu iğreti, basit hayat bir oyun ve eğlenceden başka şey değildir. Sakınıp korunanlar için Ahiret yurdu elbette ki daha iyidir. Hala aklınızı işletemeyecek misiniz? |
Enam (6:92) | Bu da bizim, kentlerin/medeniyetlerin anasını uyarman için indirdiğimiz bir kitap. Kutsal-bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı. Ahirete inananlar, ona da inanırlar ve onlar namazlarına/dualarına devam ederler. |
Enam (6:113) | Ki Ahirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler. |
Enam (6:150) | Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla Ahirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar. |
Araf (7:45) | Onlar ki, Allah'ın yolundan geri çevirip yolun eğri-büğrüsünü isterler, onlar Ahireti de inkar edenlerdir. |
Araf (7:147) | Ayetlerimizi ve Ahirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır. |
Araf (7:156) | "Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de Ahirette! Dönüp dolaşıp sana geldik." Buyurdu ki: "Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, zekatı verenlere, ayetlerimize inananlara yazacağım." |
Araf (7:169) | Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, kitaba varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söymemelerine ilişkin kitap misakı alınmamış mıydı? O kitabın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? |
Enfal (8:67) | Hiçbir peygamber için, yeryüzünde ağır basmadıkça, esirlere sahip olmak uygun değildir. Siz şu iğreti dünyanın nimetini istiyorsunuz; Allah ise Ahireti istiyor. Allah Aziz'dir, Hakim'dir. |
Tevbe (9:18) | Allah'ın mescitlerini; ancak Allah'a, Ahiret gününe inanan, namazı/duayı yerine getiren, zekatı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayan kişiler onanır. İşte bunların, hidayete erenlerden olmaları beklenir. |
Tevbe (9:19) | Siz; hacı sakalığını, Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve Ahiret gününe inanıp Allah yolunda cihat eden kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah katında bir olmazlar bunlar. Allah, zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk etmez. |
Tevbe (9:29) | Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve Ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. |
Tevbe (9:38) | Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince yere çakılıp kaldınız. Ahiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı oldunuz? O iğeti hayatın nimeti Ahiret yanında pek azdır. |
Tevbe (9:44) | Allah'a ve Ahiret gününe iman edenler; mallarıyla, canlarıyla cihat edecekleri için senden izin istemezler. Allah, takva sahiplerini iyice bilmektedir. |
Tevbe (9:45) | Ancak Allah'a ve Ahiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler. |
Tevbe (9:69) | Tıpkı sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mallar ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Siz de kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi. Tıpkı onların dalıp gittiği gibi siz de dalıp gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da Ahirette de boşa çıkmıştır. İşte böyleleri hüsrana batmıştır. |
Tevbe (9:74) | Söylemediklerine ilişkin Allah'a yemin ediyorlar. Yemin olsun ki, o küfür sözünü söylediler. İslam'a girmeleri ardından küfre saptılar. Başaramadıkları bir şeyi tasarladılar. Oysaki intikam almaları için, Allah'ın ve resulünün, Allah'ın lütfuyla kendilerini zengin etmiş olmasından başka bir sebep de yoktu. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara dünyada da Ahirette de acıklı bir azapla azap edecektir. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı. |
Tevbe (9:99) | Çöl Araplarından bazıları da Allah'a ve Ahiret gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesile edinir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesilesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. |
Yunus (10:64) | Dünya hayatında da Ahirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş. |
Hud (11:16) | Öyleleridir ki bunlar, Ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur. Sanayi olarak ürettikleri, orada işe yaramaz olmuştur. Yapıp ettikleri de batıl hale gelmiştir. |
Hud (11:19) | O zalimler ki, Allah'ın yolundan alıkoyar, o yolu yamultmak isterler. Onlar, Ahireti de inkar ederler. |
Hud (11:22) | Hiç kuşku yok ki bunlar, Ahirette de hüsranın en beterine uğrayanlar olacaklardır. |
Hud (11:103) | Ahiret azabından korkan için bunda elbette ki bir ibret vardır. O, insanları bir araya getiren bir gündür. Görülesi bir gündür o! |
Yusuf (12:37) | Yusuf dedi ki: "Rızıklanacağınız herhangi bir yemek size gelmeden önce onun yorumunu ikinize mutlaka bildiririm." Bu, Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Ben, Allah'a inanmayan ve Ahireti de tamamen inkar eden bir toplumun milletini terk ettim." |
Yusuf (12:57) | İman edip takvaya sarılanlar için Ahiretteki ödül elbette daha değerlidir. |
Yusuf (12:101) | "Rabbim, sen bana mülk ve saltanattan bir nasip verdin. Olayların ve düşlerin yorumundan bana bir ilim öğrettin/olayların ve düşlerin yorumu konusunda beni eğittin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Benim dünyada da Ahirette de Veli'm sensin! Beni müslüman/sana teslim olmuş olarak öldür ve beni barışsever hayırlı kullar arasına kat!" |
Yusuf (12:109) | Senden önce gönderdiklerimiz de kentler halkından kendilerine vahyettiğimiz bazı erlerden başkası değildi. Yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, onlardan öncekilerin akıbeti nice oldu görsünler. Elbette ki Ahiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllarınızı kullanmayacak mısınız?" |
Rad (13:26) | Allah, dilediği kimse için rızkı alabildiğine açar da sınırlayıp kısar da. İğreti dünya hayatıyla sevinip şımardılar. Oysaki dünya hayatı, Ahirete oranla sadece küçük bir nimetlenme. |
Rad (13:34) | Dünya hayatında bir azap var onlar için; Ahiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur. |
İbrahim (14:3) | Onlar ki sefil ve iğreti hayatı Ahirete tercih ederler ve Allah yolundan alıkoyup o yolu eğri-büğrü yapmayı isterler. İşte bunlar, dönüşü olmayan bir sapıklık içindedirler. |
İbrahim (14:27) | Allah, inananları dünya hayatında da Ahirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar. |
Nahl (16:22) | Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, Ahirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkarcı olmuştur. |
Nahl (16:30) | Korunup sakınanlara, "Rabbiniz ne indirdi" dendiğinde şöyle dediler: "Hayır indirdi." Bu dünyada güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik vardır. Ahiret yurdu elbette ki daha hayırlıdır. Gerçekten ne güzelmiş takva sahiplerinin yurdu! |
Nahl (16:41) | Zulme uğratıldıktan sonra Allah uğrunda hicret edenlere biz, dünyada elbette güzelce mekan tutturacağız. Ahiretin ödülü mutlaka daha büyüktür. Bir bilselerdi! |
Nahl (16:60) | Ahirete inanmayanlar için kötülük örneği var. En yüce örnekse Allah içindir. O'dur Aziz, O'dur Hakim. |
Nahl (16:107) | Bu böyledir, çünkü, onlar şu iğreti hayatı Ahirete tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz. |
Nahl (16:109) | Hiç kuşkusuz, Ahirette hüsrana uğrayacaklar da bunlardır. |
Nahl (16:122) | Dünyada ona güzellik verdik, Ahirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır. |
Isra (17:10) | Ahirete inanmayanlar var ya, onlar için biz korkunç bir azap hazırlamışızdır. |
Isra (17:19) | Kim de Ahireti ister ve inanmış olarak ona yaraşır bir gayretle çalışırsa, böylelerinin gayretleri teşekkürle karşılanır. |
Isra (17:21) | Bak nasıl, kimini kimine üstün kıldık! Ama Ahiret, dereceler bakımından elbette daha büyük, lütuflandırma bakımından daha yücedir. |
Isra (17:45) | Kur'an okuduğunda, seninle, Ahirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz. |
Isra (17:72) | Bu dünyada kör olan, Ahirette de kördür. Yolca da daha sapıktır o. |
Isra (17:104) | Bunun ardından, İsrailoğullarına şöyle dedik: "Şu toprakta oturun. Ahiret vaadi/ikinci vaat gelince, sizi toplayıp bir araya getireceğiz." |
Taha (20:127) | İsraf eden/haddi aşan ve Rabbinin ayetlerine inanmayan kimseleri biz böyle cezalandırırız. Ve Ahiretin azabı çok daha şiddetli, çok daha kalıcıdır. |
Hac (22:11) | İnsanlardan bazısı da Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder. Kendisine bir hayır isabet ettiğinde, onunla tatmin bulup yatışır; kendisine bir fitne, bir deneme gelip çattığında yüzüstü geri dönüverir. Dünyada da kayba uğramıştır böylesi, Ahirette de. Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur. |
Hac (22:15) | Kim Allah'ın dünyada ve Ahirette kendisine yardım etmeyeceğini sanıyorsa; bir sebeple göğe uzansın, sonra öteki ilişkilerini kessin de bakıversin: Oyunu, öfkelendiği şeyleri gerçekten giderecek mi?" |
Muminun (23:33) | Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkara sapıp Ahiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor." |
Muminun (23:74) | Ama Ahirete inanmayanlar, o yoldan hep yan çiziyorlar. |
Nur (24:2) | Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah'a ve Ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. |
Nur (24:14) | Eğer dünya ve Ahirette Allah'ın lütfu üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız o yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu. |
Nur (24:19) | İman edenler içinde edepsizliğin yayılmasını arzu edenler var ya, onlar için dünyada da Ahirette de korkunç bir azap öngörülmüştür. Allah bilir ama siz bilmezsiniz. |
Nur (24:23) | O bir şeyden habersiz iffetli mümin kadınlara iftira atanlar, dünyada da Ahirette de lanete çarptırılmışlardır. Büyük bir azap vardır onlar için. |
Neml (27:3) | O müminler ki, namazı/duayı yerine getirirler, zekatı verirler. Ve Ahirete tam bir biçimde inananlar da onlardır. |
Neml (27:4) | Şu bir gerçek ki, Ahirete inanmayanların amellerini biz, kendileri için süsleyip püsledik. Bu yüzden onlar kalpleri körelmiş olarak şaşkınlık içinde bocalar dururlar. |
Neml (27:5) | İşte bunlardır kendilerine azabın korkuncu öngörülen. Ahirette hüsrana uğrayacaklar da onlardır. |
Neml (27:66) | Hayır, onların bilgileri Ahiret konusunda yetersiz kalmıştı. Daha doğrusu onlar ondan kuşku duymaktadırlar. Hayır, hayır! Onlar, onu göremeyecek kadar kördürler. |
Kasas (28:77) | "Allah'ın sana verdikleri içinde Ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez." |
Kasas (28:83) | İşte Ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. |
Ankebut (29:27) | Biz, İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği ve Kitap'ı yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Ahirette de o, elbetteki iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır. |
Ankebut (29:36) | Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum, Allah'a ibadet edin. Ahiret gününe umut bağlayın. Bozgunculuk yaparak ülkenin huzurunu kaçırmayın." |
Ankebut (29:64) | Şu iğreti dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka şey değil. Ahiret yurduna gelince, asıl hayat işte odur. Ah, bilebilselerdi! |
Rum (30:7) | Onlar basit ve iğreti hayattan, bir dış görünüşü bilirler. Ama Ahiretten tam bir gaflet içindedirler onlar! |
Rum (30:16) | İnkar edip ayetlerimizi ve Ahiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulurlar. |
Lukman (31:4) | Ki onlar namazı/duayı yerine getirirler, zekatı verirler. Ve onlar Ahirete de gözle görmüşçesine inanırlar. |
Ahzab (33:21) | Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah'ı ve Ahiret gününü arzu edenlerle Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır. |
Ahzab (33:29) | "Yok eğer Allah'ı, resulünü ve Ahiret yurdunu istiyorsanız bilin ki, Allah sizin güzel düşünüp güzel hareket edenlerinize büyük bir ödül hazırlamıştır. |
Ahzab (33:57) | Allah'ı ve resulünü incitenleri Allah dünyada da Ahirette de lanetlemiştir. Onlar için, alçaltıcı bir azap da hazırlanmıştır. |
Sebe (34:8) | "Yalan düzüp Allah'a iftira mı ediyor, yoksa çıldırmış mı bu?" Hayır, söyledikleri gibi değil! Gerçek şu ki, Ahirete inanmayanlar, dönüşü olmayan bir sapıklık ve bir azap içindedirler. |
Sebe (34:21) | Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir sultası yoktu. Sadece biz; Ahirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin herşey üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir. |
Zümer (39:9) | Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, Ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." |
Zümer (39:26) | Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı. Ahiretin azabı ise elbette daha büyüktür. Bir bilselerdi!... |
Zümer (39:45) | Allah yalnız başına anıldığında, Ahirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun berisindeki, ilahlaştırılmış kişilerle birlikte anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler. |
Mumin (40:39) | "Ey toplumum, şu iğreti dünya hayatı, geçici bir nimetlenmeden ibarettir. Ahiretse sürekli durulacak yurdun ta kendisidir." |
Mumin (40:43) | "Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de Ahirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve Ahirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir." |
Fussilet (41:16) | Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir. Üstelik onlar hiçbir yardım da görmeyeceklerdir. |
Fussilet (41:31) | "Biz sizin, dünya hayatında da Ahirette de dostlarınızız. Cennette sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada sizin için istediğiniz her şey var. |
Sura (42:20) | Ahiret ekini isteyenin o ekinini artırırız; dünya ekini isteyene de ondan veririz. Ama böylesi için Ahirette bir nasip yoktur. |
Zuhruf (43:35) | Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki Ahiret ise takva sahipleri içindir. |
Necm (53:25) | Sonrası da öncesi de/Ahiret de dünya da Allah'ındır. |
Necm (53:27) | O Ahirete inanmayanlar, meleklere mutlaka dişilerin adlarını takarlar. |
Hadid (57:20) | Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. Nihayet bir ot ufantısı haline gelir. Ahirette şiddetli bir azap var, Allah'tan bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış/gurur aracından başka şey değildir. |
Mücadele (58:22) | Allah'a ve Ahiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir! |
Hasr (59:3) | Eğer Allah onlar üzerine sürgünü yazmamış olsaydı, onlara mutlaka dünyada azap ederdi. Ahirette de onlara ateş azabı vardır. |
Mümtahine (60:6) | Yemin olsun, onlarda sizin için, Allah'ı ve Ahiret gününü arzu edenlere çok güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şunu bilsin ki, Allah, sınırsız zengindir; tüm övgülerin sahibidir. |
Mümtahine (60:13) | Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar Ahiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan inkarcıların, ümitlerini kestikleri gibi... |
Talak (65:2) | Sürelerini doldurma noktasına geldiklerinde o kadınları ya örfün gerektirdiği biçimde tutun yahut da yine örfün gerektirdiği şartlarla onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de tanık tutun. Tanıklığı Allah için tam bir biçimde yapın. Allah'a ve Ahiret gününe inanan kişiye işte bu şekilde öğüt verilmektedir. Kim Allah'tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder. |
Kalem (68:33) | İşte böyledir azap! Ahiretin azabı ise gerçekten çok daha büyüktür. Bir bilselerdi! |
Müddessir (74:53) | Hayır, öyle şey olmaz! Doğrusu şu ki, Ahiretten korkmuyorlar. |
Duha (93:4) | Sonrası/Ahiret/gelecek senin için öncesinden/dünyadan/geçmişten elbette ki daha mutlu-kutlu olacaktır. |