Sure | Sonuç |
---|---|
Bakara (2:2) | İşte sana o Kitap! kusku/ çelişme/ tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, sakınanlar için. |
Bakara (2:14) | Bunlar iman etmiş olanlarla yüzyüze geldiklerinde, "İman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarına ise söyledikleri şudur: "Hiç kuskunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz." |
Bakara (2:23) | Eğer kulumuza indirdiğimizden kusku içindeyseniz, hadi onun benzerinden bir sure getirin! Allah dışındaki destekçilerinizi/tanıklarınızı da çağırın. Eğer doğru sözlü kişilerseniz... |
Bakara (2:45) | Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuskusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir. |
Bakara (2:54) | Hani, Musa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bari'inize tövbe edin; egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir; O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuskusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir, rahmeti sonsuz olandır." |
Bakara (2:110) | Namazı/duayı yerine getirin, zekatı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuskusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. |
Bakara (2:137) | Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, hiç kuskusuz, iyiyi ve güzeli bulmuş olurlar; eğer sırt dönerlerse artık onlar parçalanmış olurlar. Onlara karşı sana Allah yeter. En iyi işiten, en güzel bilendir O. |
Bakara (2:147) | Gerçek, Rabbinden gelir. O halde sakın kuskuya düşenlerden olma! |
Bakara (2:153) | Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuskunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir. |
Bakara (2:169) | Hiç kuskusuz o, size kötülük, çirkinlik/düzensizlik ve pislik emreder. Ve size, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi buyurur durur. |
Bakara (2:181) | Kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse hiç kuskusuz bunun günahı onu değiştirenler üzerinedir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir. |
Bakara (2:197) | Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuskusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden sakının! |
Bakara (2:211) | Sor İsrailoğullarına, onlara nice açık ayet verdik. Kim Allah'ın nimetini, o kendisine geldikten sonra başka kılığa sokarsa kusku duymasın ki, Allah'ın azabı pek zorludur. |
Bakara (2:256) | Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tağuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuskusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. |
Bakara (2:282) | Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuskuya düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret sözkonusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir. |
Ali İmran (3:9) | Ey Rabbimiz! Sen Cami'sin; insanları varlığında kusku bulunmayan bir günde mutlaka toplayacaksın. Allah, sözünü yerine getireceği yer ve zamanı asla şaşırmaz. |
Ali İmran (3:16) | Kullar ki, şöyle derler: "Ey Rabbimiz, kuskusuz olarak sana inandık. Bağışla günahlarımızı, ateş azabından koru bizi!" |
Ali İmran (3:25) | Peki, o kendisinde kusku bulunmayan günde, onları bir araya topladığımız vakit halleri nice olacak! O gün her benlik, kazandığının karşılığını tam almıştır. Onlar, hiçbir zulme uğratılmazlar. |
Ali İmran (3:35) | Hani, İmran'ın karısı şöyle demişti: "Rabbim, karnımdakini özgür bir biçimde sana adadım; onu benden kabul et! kuskusuz,sen, evet sen, her şeyi duyan, her şeyi bilensin!" |
Ali İmran (3:60) | Hak, Rabbindendir.O halde, kusku duyanlardan olma. |
Ali İmran (3:63) | Eğer yüz çevirirlerse, hiç kuskusuz Allah, bozguncuları çok iyi bilmektedir. |
Ali İmran (3:76) | İş öyle değil! Kim ahdine vefa eder, takvaya sarılırsa hiç kuskusuz, Allah takvaya sarılanları sever. |
Ali İmran (3:97) | Açık-seçik deliller, İbrahim'in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuskusuz, Allah bütün alemlere muhtaç olmayacak bir Gani'dir. |
Nisa (4:10) | Şunda kuskunuz olmasın ki, zulme başvurarak yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına doldurmak üzere bir ateş yemekten başka bir şey yapmazlar. Ve onlar yakın bir zamanda, korkunç acılar veren bir azaba dalacaklardır. |
Nisa (4:11) | Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuskusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. |
Nisa (4:29) | Ey inananlar! Mallarınızı aranızda batıl bir yolla/tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın/intihar etmeyin. Hiç kuskusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir. |
Nisa (4:76) | İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tağut yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuskusuz, şeytanın tuzağı çok zayıftır. |
Nisa (4:86) | Bir selam ile selamlandığınızda, onun daha güzeliyle yahut aynısıyla karşılık verin. Hiç kuskusuz Allah Hasib'dir, herşeyi güzelce hesaplamaktadır. |
Nisa (4:87) | Allah'tır O, ilah yoktur O'ndan başka. Hakkında hiçbir kusku bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz bakımından, Allah'tan daha sadık kim olabilir? |
Nisa (4:104) | Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz sıkıntıya düşüyorsanız, hiç kuskusuz tıpkı sizin gibi onlar da sıkıntıya düşüyorlar; ama siz, Allah'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. Allah Alim'dir, Hakim'dir. |
Nisa (4:105) | kusku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma! |
Nisa (4:112) | Kim bir hata yahut günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuskusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur. |
Nisa (4:140) | Allah, Kitap'ta size şunu da indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini, bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp gittikleri zamana kadar, o münafıkların yanında oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi sayılırsınız.Hiç kuskusuz Allah, münafıklarla kafirleri cehennemde bir araya getirecektir. |
Nisa (4:157) | "Biz, Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleri yüzünden. Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında tartışmaya girenler, onunla ilgili olarak tam bir kusku içindedirler. Onların, ona ilişkin bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler. |
Maide (5:1) | Ey iman edenler! Akitlerin ve ahitlerin icaplarını yerine getirin. Siz ihramlı iken avlanmayı helal saymamak şartıyla ve ileride size okunacaklar müstesna olmak üzere, davar cinsinden hayvanlar size helal kılınmıştır. kuskunuz olmasın ki, Allah, iradesi yönünde hüküm verir. |
Maide (5:2) | Ey iman edenler! Allah'ın ibadet, iyilik ve güzellik alameti kıldığı şeylere, çarpışmanın yasak olduğu haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklara, Rablerinden bir lütuf ve rıza niyaz ederek Mescid-i Haram'a gelmiş olanlara saygısızlık etmeyin! İhramdan çıktığınız vakit avlanın. Bir topluluğun, sizi Mescid-i Haram'dan uzak tutmak için sergilediği kötülük, sizi saldırganlık ve düşmanlığa sakın itmesin! Hayırda erginlik/dürüstlük ve takva üzere yardımlaşın! Kötülük/çirkinlik, düşmanlık/saldırganlık üzere yardımlaşmayın. Allah'tan sakının! kuskunuz olmasın ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. |
Maide (5:39) | Kim zulmünden sonra tövbe eder, halini düzeltirse kuskusuz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok affedici, çok merhametlidir. |
Maide (5:106) | Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan/duadan sonra alıkoyarsınız; kuskulanırsanız şöyle yemin etsinler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hiçbir ücret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Çünkü böyle yaparsak mutlaka günahkarlardan oluruz." |
Maide (5:118) | "Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuskusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin." |
Enam (6:2) | Sizi bir balçıktan yaratmış olan O'dur. Sonra hüküm verip bir süre belirlemiştir. Belirlenmiş başka bir süre de onun katındadır. Bütün bunlardan sonra siz hala kuskulanıp duruyorsunuz. |
Enam (6:7) | Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuskusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." |
Enam (6:9) | Eğer o peygamberi bir melek kılsaydık kuskusuz onu bir er kişi yapacaktık ve içine yuvalandıkları kusku ve karmaşayı onların üzerlerine giydirmiş olacaktık. |
Enam (6:12) | Sor: "Kimindir gökler ve yer?" Cevap ver: "Allah'ındır." O Allah ki, rahmeti öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kusku bulunmayan kıyamet gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış kişiler var ya, onlar iman etmezler. |
Enam (6:37) | Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "kuskusuz, Allah bir mucize indirmeye Kaadir'dir. Fakat çokları bilmiyorlar." |
Enam (6:54) | Ayetlerimize iman edenler sana geldiğinde şöyle söyle: "Selam size! Rabbiniz, benliği üzerine rahmeti yazmıştır. İçinizden her kim bilgisizlikle bir kötülük işler de ardından tövbe edip halini düzeltirse, hiç kuskusuz, Allah çok affedici, çok merhametlidir." |
Enam (6:95) | Hiç kuskusuz, Allah'tır Falık olan/daneyi yaran, çekirdeği patlatan. Ölüden diri çıkarır O; diriden ölüyü çıkaran da O'dur! İşte budur Allah! Peki nasıl ters bir yöne çevriliyorsunuz? |
Enam (6:114) | Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuskuya düşenlerden olma. |
Enam (6:119) | Size ne oluyor da üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuskusuz, senin Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir. |
Araf (7:56) | Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuskusuz, Allah'ın rahmeti, güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır. |
Araf (7:104) | Musa dedi ki: "Ey Firavun! kuskun olmasın ki ben, alemlerin Rabbi'nin bir resulüyüm." |
Enfal (8:9) | Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermişti: "Hiç kuskunuz olmasın, ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaştıracağım." |
Enfal (8:13) | Bu böyledir. Çünkü onlar Allah'a ve resulüne kafa tuttular. Kim Allah'a ve resulüne kafa tutarsa kuskusuz ki, Allah'ın azabı şiddetli olur. |
Enfal (8:39) | Fitne kalmayıncaya ve din tümüyle Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Vazgeçerlerse kuskusuz ki Allah, ne yaptıklarını iyice görecektir. |
Enfal (8:58) | Eğer bir topluluktan hıyanet kuskusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını aynı şekilde sen de onlara bildir. Allah, hainlik edenleri sevmez. |
Tevbe (9:22) | Onlara orada sürekli kalacaklardır. Hiç kuskusuz, Allah'ın katında büyük bir ödül daha vardır. |
Tevbe (9:45) | Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuskuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler. |
Tevbe (9:110) | Kurdukları bina, kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerinde bir kusku olmaya devam edecektir. Allah Alim'dir, Hakim'dir. |
Tevbe (9:118) | Geride bırakılan üç kişinin de tövbesini kabul etmiştir. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkıştırmıştı; Allah'ın öfkesinden kurtulmak için yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını fark etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip etti ki, eski hallerine dönsünler. Hiç kuskusuz, Allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahmeti sınırsız olandır. |
Yunus (10:37) | Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. kusku ve çelişme yoktur onda. Alemlerin Rabbi'ndendir o. |
Yunus (10:67) | O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuskusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır. |
Yunus (10:76) | Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuskusuz, bu, apaçık bir büyüdür." |
Yunus (10:93) | Yemin olsun, biz, İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve kendilerine temiz yiyeceklerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler. Hiç kuskusuz, Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. |
Yunus (10:94) | Şayet sen, sana indirdiğimizden kuskulanmakta isen, senden önce kitabı okuyanlara sor. Yemin olsun, hak sana Rabbinden gelmiştir. O halde, sakın kuskulananlardan olma! |
Yunus (10:104) | De ki: "Ey insanlar, benim dinimden kuskuda iseniz, ben sizin Allah'ın berisinden kulluk ettiklerinize kulluk etmeyeceğim. Tam aksine ben, sizin canınızı alacak olan Allah'a kulluk edeceğim. Bana, müminlerden olmam emredildi." |
Hud (11:2) | Ki başkasına değil, yalnız Allah'a ibadet edesiniz! kuskusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim. |
Hud (11:7) | O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "kuskusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." |
Hud (11:10) | Ve eğer ona, kendisine gelip çatan bir zorluk ve kederden sonra bolluk ve nimet tattırırsak, hiç kuskusuz şöyle diyecektir: "Tüm sıkıntı ve kötülükler benden uzaklaşmıştır." Bu durumda o, bir sevinç şımarığı, bir kendini beğenmiş olur. |
Hud (11:17) | Böyleleri şu kimse gibi olur mu: Rabbinden bir beyyine üzerinedir, O'ndan bir tanık da kendisini izler. Tanıktan önce de bir kılavuz ve rahmet olarak Musa'nın kitabı var. Onlar ona inanırlar. Hiziplerden onu inkar edenin varış yeri ateştir. Ondan asla kuskuya düşme; o Rabbinden bir haktır ama insanların çokları inanmıyorlar. |
Hud (11:22) | Hiç kusku yok ki bunlar, ahirette de hüsranın en beterine uğrayanlar olacaklardır. |
Hud (11:56) | "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın. Hiç kuskusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir." |
Hud (11:57) | "Eğer yüz çevirirseniz ben, bana gönderilen şeyi size tebliğ etmiş bulunuyorum. Rabbim, yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O'na hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. kuskusuz benim Rabbim her şey üzerinde bir Hafiz'dir; kollar, gözetir." |
Hud (11:62) | Dediler ki: "Ey Salih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kusku içindeyiz." |
Hud (11:109) | Şunların kulluk etmekte oldukları şeyler yüzünden bir kusku içine girme. Daha önce atalarının kulluk ettikleri gibi kulluk ediyorlar, hepsi bu. Biz onların da nasiplerini hiç eksiltmeden elbette vereceğiz. |
Hud (11:110) | Yemin olsun, Musa'ya Kitap'ı verdik de onda da ihtilafa düşüldü. Rabbinden bir kelime, önceden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onlar bunun hakkında, kafaları karıştıran bir kusku içindedirler. |
Hud (11:111) | Hiç kuskusuz, Rabbin hepsinin amellerinin karşılığını tam tamına kendilerine verecektir. O, onların yapmakta olduklarından haberdardır. |
Yusuf (12:5) | "Yavrucuğum, dedi, rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana bir oyun oynarlar. Hiç kuskusuz şeytan, insan için açık bir düşmandır." |
Yusuf (12:8) | O vakit onlar şöyle demişlerdi: "Yusuf ve kardeşi, babamıza bizden daha sevimli, bu bir gerçek. Ama biz de birbirini her hal ve şartta destekleyen bir ekibiz. Şu da kuskusuz ki, bizim babamız, inkar edilemez bir şaşkınlık içindedir." |
Yusuf (12:12) | "Yarın onu bizimle gönder, gezip oynasın. kuskun olmasın biz onu çok güzel korur, gözetiriz." |
İbrahim (14:7) | Rabbinizin şunu duyurduğunu da hatırda tutun: Eğer şükrederseniz, ben de sizin için mutlaka artıracağım. Ve eğer nankörlük ederseniz hiç kuskusuz benim azabım çok çok şiddetlidir. |
İbrahim (14:8) | Şöyle demişti Musa: "Siz de yeryüzünde bulananların tümü de küfre saplansanız, hiç kuskusuz Allah mutlak Gani, mutlak Hamid'dir. |
İbrahim (14:9) | Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad'ın, Semud'un ve onlardan sonrakilerin haberleri ulaşmadı mı size? Allah'tan başkası bilmez onları. Peygamberleri onlara açık deliller getirmişti de onlar ellerini ağızlarına itip şöyle demişlerdi: "Biz size gönderileni kesinlikle tanımıyoruz ve biz sizin çağırdığınız şey konusunda karmaşa ve çıkmaza iten bir kusku içindeyiz." |
İbrahim (14:10) | Resulleri dedler ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı kusku? O sizi, günahlarınızı afftetsin, belirli bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin bize!" |
İbrahim (14:38) | "Rabbimiz, hiç kuskusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." |
Hicr (15:9) | Hiç kuskusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz. |
Hicr (15:25) | Hiç kuskusuz, Rabbindir, evet O'dur onları haşredecek olan. Hakimdir O, Alim'dir. |
Hicr (15:49) | Haber ver kullarıma: Hiç kuskusuz benim, evet benim, Gafur ve Rahim. |
Hicr (15:63) | Dediler: "Sana öyle bir şey getirdik ki,onun hakkında kuskulanıp duruyorlardı." |
Hicr (15:75) | Hiç kuskusuz, bunda, işaretlerden anlam çıkaranlar için ibretler vardır. |
Hicr (15:86) | kuskusuz senin Rabbin, evet o, Hallak'tır, hiç durmadan yaratır; en iyi şekilde bilir. |
Nahl (16:7) | Ve ağırlıklarınızı yüklenir, canlarınızın yarısını tüketmeden varamayacağınız beldelere kadar taşırlar. Hiç kuskusuz, Rabbiniz gerçekten Rauf'tur, çok acıyıp esirger; Rahim'dir, sınırsızca merhamet eder. |
Nahl (16:11) | O suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşitten meyvalar bitirir. Hiç kuskusuz, bunda, derin derin düşünen bir toplum için gerçek bir mucize vardır. |
Nahl (16:23) | Hiç kuskusuz Allah, onların sakladıklarını da açığa vurduklarını da biliyor. Hiç kuskusuz, O, büyüklük taslayanları sevmiyor. |
Nahl (16:47) | Yoksa kendilerini korkuta korkuta, sindire sindire yakalamayacağından emin midirler? kuskusuz ki, sizin Rabbiniz gerçekten Rauf'tur, Rahim'dir. |
Nahl (16:62) | Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! kuskusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir. |
Nahl (16:65) | Allah, gökten bir su indirdi de onunla, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdi. kuskusuz, bunda kulak verip dinleyen bir topluluk için mutlaka bir mucize vardır. |
Nahl (16:109) | Hiç kuskusuz, ahirette hüsrana uğrayacaklar da bunlardır. |
Nahl (16:110) | kuskusuz, Rabbin; işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, ardından da cihat edip sabreden kişiler yanındadır. Bütün bunlardan sonra senin Rabbin elbette cömertçe affedecek, cömertçe merhamet edecektir! |
Nahl (16:120) | Şu da kuskusuz ki, İbrahim başlı başına bir ümmet idi; bir hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi. |
Nahl (16:128) | Hiç kuskusuz, Allah, sakınanlar ve güzel düşünüp güzel iş yapanlarla beraberdir. |
Isra (17:1) | Bütün varlıkların tespihi o kudretdir ki, ayetlerimizden bazılarını kendisine gösterelim/kendisini ayetlerimizden bir parça olarak gösterelim diye kulunu, gecenin birinde Mescit-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya/o en uzak secdegaha yürütmüştür. Hiç kuskusuz, O'dur Semi' ve Basir. |
Isra (17:30) | Hiç kuskusuz Rabbin, dilediğine rızkı açar da kısar da. O, kullarını görüyor, onlardan haber alıyor. |
Isra (17:31) | Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. kuskusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. |
Isra (17:65) | "kuskusuz, benim kullarım üzerinde senin hiçbir sultan olmayacaktır." Vekil olarak Rabbin yeter. |
Isra (17:87) | Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. kuskusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür. |
Isra (17:99) | Görmediler mi ki, o, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini yaratmaya da Kaadir'dir. Onlar için bir süre belirlemiştir, bunda kusku yok. Ama zalimler, inkardan başka bir şeyde direnmiyorlar. |
Kehf (18:21) | Böylece insanları onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allah'ın vaadinin hak, kıyamet saatinin de kuskusuz olduğunu bilsinler. Çünkü onlar, aralarında mağara yaranının durumunu tartışıyorlardı. "Onların üstüne bir bina kurun." dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onlar hakkında görüşleri galip gelenlerse şöyle dediler: "Üzerlerine mutlaka bir mescit edineceğiz." |
Kehf (18:30) | İman edip hayra ve barışa yönelik ameller sergileyenlere gelince, kuskusuz ki biz, güzel iş yapanların ödülünü yitirmeyeceğiz. |
Meryem (19:34) | İşte Meryem'in oğlu İsa budur! Hakkında kusku ve çelişmeye düştükleri şeyin doğrusu bu sözdür. |
Meryem (19:61) | Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. kuskusuz, O'nun vaadi yerine gelir. |
Taha (20:14) | "Hiç kuskulanma ki ben Allah'ım! İlah yoktur benden başka! O halde bana ibadet et ve namazını/duanı, beni hatırlayıp anmak için yerine getir." |
Taha (20:15) | "kusku duyma ki o saat gelecektir. Onu neredeyse gizliyorum ki, her benlik gayretinin karşılığını elde etsin." |
Taha (20:35) | "kuskusuz sen, bizi görmektesin." |
Taha (20:54) | Yiyin, hayvanlarınızı yayıp otlatın. kuskusuz bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır. |
Enbiya (21:87) | Ve Zünnun. Hani, kızarak gitmişti de ona asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: "Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! kuskusuz, ben zalimlerden oldum." |
Enbiya (21:106) | kuskusuz, bunda, ibadet eden/iş yapıp değer üreten bir topluluk için kesin bir tebliğ vardır. |
Enbiya (21:110) | kuskusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarımızı da bilir. |
Hac (22:5) | Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kusku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık-seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir. |
Hac (22:7) | Ve saat mutlaka gelecektir. kusku yok onda. Ve Allah kabirlerdeki şuurlu varlıkları diriltecektir. |
Hac (22:16) | Biz onu, böylece açık-seçik ayetler halinde indirdik. kuskusuz, Allah, dilediğine/dileyene kılavuzluk eder. |
Hac (22:38) | Allah, iman edenleri savunur. Şu da kuskusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez. |
Hac (22:55) | İnkar edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır bir günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana kusku içinde olmaya devam edecekler. |
Hac (22:62) | Evet böyledir! Çünkü Allah Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinden yalvarıp çağırdıkları ise batılın ta kendisidir. Hiç kuskusuz, Allah Aliyy'dir, Kebir'dir. |
Muminun (23:1) | Hiç kusku yok, kurtulmuştur müminler. |
Muminun (23:117) | Kim Allah'ın yanında, hakkında hiçbir kanıt olmayan bir başka ilaha yakarır/davet ederse, onun hesabı rabbi katındadır. Hiç kuskusuz, küfre sapanlar iflah etmezler. |
Nur (24:10) | Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı neylerdiniz! Ve hiç kusku yok, Allah Tevvab'dır, Hakim'dir. |
Nur (24:30) | Mümin erkeklere söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. kuskusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. |
Nur (24:50) | Kalplerinde maraz mı var bunların, yoksa kuskuya mı düştüler, yoksa Allah'ın ve resulünün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, hayır! Bunlar zalimlerin ta kendileri... |
Furkan (25:6) | Şöyle söyle: "Onu göklerde ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. kuskusuz O, Gafur'dur, Rahim'dir." |
Furkan (25:71) | Kim tövbe edip hayra ve barışa yönelik iş yaparsa, hiç kuskusuz tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner. |
Suara (26:9) | Ve hiç kusku yok, senin Rabbin gerçekten mutlak Aziz, mutlak Rahim'dir. |
Suara (26:54) | "kuskusuz bunlar, küçücük bir topluluktur." |
Suara (26:103) | kuskusuz, bütün bunlarda mutlaka bir ibret vardır. Ama onların çoğu müminler değil. |
Suara (26:104) | Ve kuskusuz senin Rabbindir o mutlak Aziz, mutlak Rahim. |
Suara (26:122) | kuskusuz, senin Rabbindir o mutlak Aziz, mutlak Rahim. |
Suara (26:140) | kuskusuz, senin Rabbin mutlak Aziz, mutlak Rahim'dir. |
Suara (26:178) | "kuskusuz, ben sizin için güvenilir bir resulüm." |
Suara (26:220) | kuskusuz, O'dur iyice bilen, iyice duyan. |
Neml (27:9) | "Ey Musa! kuskun olmasın ki ben, Allah'ım; Aziz olan, Hakim olanım..." |
Neml (27:11) | "Zulme bulaşan müstesna. O da bunu kötülüğün arkasından güzelliğe çevirirse hiç kuskusuz ben Gafur'um, Rahim'im." |
Neml (27:16) | Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve şöyle dedi: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden biraz verildi. kuskusuz bu, apaçık lütfun ta kendisidir." |
Neml (27:52) | İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç kuskusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir ibret vardır. |
Neml (27:66) | Hayır, onların bilgileri ahiret konusunda yetersiz kalmıştı. Daha doğrusu onlar ondan kusku duymaktadırlar. Hayır, hayır! Onlar, onu göremeyecek kadar kördürler. |
Neml (27:76) | Hiç kuskunuz olmasın ki bu Kur'an, İsrailoğullarına, ihtilafa düştükleri şeylerin birçoğunu anlatıyor. |
Kasas (28:7) | Musa'nın annesine şunu vahyettik: "Emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme! kuskun olmasın ki, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu resullerden biri yapacağız." |
Ankebut (29:6) | Ve kim didinir, gayret sarfederse hiç kuskusuz, kendi benliği lehine gayret sarfetmiş olur. Gerçek olan şu ki, Allah, alemlere muhtaç olmaktan uzak, mutlak bir Gani'dir. |
Ankebut (29:13) | Onlar hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini taşıyacaklar. Bunda kusku yok. Kıyamet günü de iftira edip durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir. |
Ankebut (29:19) | Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. kuskusuz bu, Allah için çok kolaydır. |
Ankebut (29:26) | O'na Lut iman etti. Ve dedi: "Ben Rabbime hicret edeceğim. kuskusuz, O, mutlak Aziz, mutlak Hakim'dir." |
Ankebut (29:44) | Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmıştır. kuskusuz, bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır. |
Ankebut (29:48) | Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kusku duyacaklardı. |
Ankebut (29:53) | Azabı senden çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kusku yok. |
Ankebut (29:56) | Ey benim iman eden kullarım! Hiç kuskusuz, benim yerkürem geniştir. O halde, yalnız bana kuluk/ibadet edin. |
Rum (30:60) | O halde, sabret! kuskun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. İmanı kemale ermemişler seni hafifliğe sevk etmesinler/seni küçümseyemeyeceklerdir. |
Lukman (31:23) | İnkar edenin küfrü seni tasalandırmasın! Onların dönüşü bizedir; yapıp ettiklerini onlara haber vereceğiz. kuskusuz, Allah, göğüslerin içindekini bilmektedir. |
Lukman (31:26) | Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. kuskusuz, Allah mutlak Gani, mutlak Hamid'dir. |
Lukman (31:29) | Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. kuskusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. |
Lukman (31:31) | Size, ayetlerinden göstermek için, Allah'ın nimetleriyle gemilerin denizde akıp gidişini görmedin mi? kuskusuz, bunda gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için kesin ibretler vardır. |
Secde (32:2) | Kitap'ın indirilişidir bu. kusku, çelişme yok bunda. Alemlerin Rabbi'ndendir bu. |
Secde (32:14) | "Bu gününüzü unutmuş olmanın karşılığını tadın. kuskusuz, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık o uzun süreli azabı tadın!" |
Secde (32:23) | Yemin olsun ki, Musa'ya kitabı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuskuda olma! Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık. |
Secde (32:25) | kuskusuz, Rabbin, evet O, ihtilaf edip durdukları hususlarda onların arasını ayıracaktır. |
Secde (32:26) | Evlerinde-yurtlarında dolaşıp durdukları nice nesilleri, kendilerinden önce helak etmiş olmamız onlara yol göstermedi mi? kuskusuz, bunda ibretler vardır. Hala işitmiyorlar mı? |
Ahzab (33:1) | Ey Peygamber! Allah'tan kork ve küfre batmışlarla münafıklara boyun eğme! kuskusuz, Allah Alim, ve Hakim'dir. |
Ahzab (33:34) | Evlerinizde Allah'ın ayetlerinden ve hikmetten okunanları hatırlayın. kuskusuz, Allah Latif'tir, Habir'dir. |
Ahzab (33:45) | Ey Peygamber! Hiç kuskusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. |
Ahzab (33:55) | Peygamber'in hanımlarına; babaları, oğulları, kardeşleri,erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, hizmetindeki kadınlar ve anlaşmalarıyla sahip olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah'tan korkun, ey Peygamber hanımları! kuskusuz, Allah her şeye tanıklık etmektedir. |
Ahzab (33:64) | Hiç kuskusuz, Allah, inkarcıları lanetlemiş ve onlar için çılgın bir ateş hazırlamıştır. |
Sebe (34:9) | Onlar, önlerinde ve arkalarında, gökten ve yerden neler var, görmediler mi? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Hiç kuskusuz, bütün bunlarda Allah'a yönelen her kul için mutlak bir ibret vardır. |
Sebe (34:11) | Geniş ve uzun zırhlar yap! Dokumasında titiz davran! Siz de hayra ve barışa yönelik iş yapın. kuskusuz, ben, yaptıklarınızı görüyorum. |
Sebe (34:21) | Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir sultası yoktu. Sadece biz; ahirete inananı, onun hakkında kuskuya düşenden ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin herşey üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir. |
Sebe (34:54) | Artık kendileriyle, iştahla arzuladıkları şey arasına engel konmuştur. Tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Gerçek şu ki onlar, tutarsızlığa iten bir kusku içindeydiler. |
Fatir (35:1) | Hamt, Fatır olan Allah'adır; gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur. Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuskusuz, Allah her şeye gücü yetendir. |
Fatir (35:6) | Şu bir gerçek ki, şeytan sizin için bir düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç kuskusuz, o kendi hizbini cehennem yaranından olmaları için çağırır durur. |
Fatir (35:8) | Ya o kişi? Yaptıklarının kötülüğü kendisine allanıp pullanmış da onu güzel görüvermiş. Doğrusu şu: Allah dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. O halde canın onlar için üzüntülere dalmasın. Hiç kuskusuz, Allah onların ürettiklerini/ortaya koydukları oyunları çok iyi bilmektedir. |
Yasin (36:3) | Hiç kuskusuz, sen, gönderilen elçilerdensin; |
Saffat (37:4) | Ki sizin ilahınız hiç kuskusuz bir ve tektir. |
Saffat (37:83) | Hiç kuskusuz, İbrahim de onun grubundandı. |
Saffat (37:99) | İbrahim dedi: "kuskunuz olmasın ki ben Rabbime gideceğim, O bana kılavuzluk edecek." |
Saffat (37:106) | "Bu, hiç kuskusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi." |
Saffat (37:133) | Hiç kuskusuz, Lut da peygamberlerdendi. |
Saffat (37:137) | kuskusuz ki, siz onların yanından sabahları geçiyorsunuz. |
Sad (38:8) | "Öğüt ve uyarı, içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar benim zikrimden/Kur'an'ımdan kuskulandılar. Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar. |
Sad (38:35) | Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! kuskusuz sensin, evet sensin Vahhab! |
Zümer (39:3) | Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'nun yanında birilerini daha veliler edinerek, "Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuskusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz. |
Zümer (39:8) | İnsana bir zarar/zorluk dokununca, Rabbine yönelerek O'na dua eder. Sonra ona bir nimet lütfettiğinde, önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler, ortaklar isnat eder. De ki: "Birazcık nimetlen küfrünle! Hiç kuskusuz, sen, ateş halkındansın." |
Zümer (39:30) | Hiç kuskusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler! |
Zümer (39:41) | kuskusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin. |
Mumin (40:28) | Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık-seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. kuskusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz." |
Mumin (40:34) | Yemin olsun, daha önce Yusuf da size açık-seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kusku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuskucuları işte böyle saptırır. |
Mumin (40:55) | Öyleyse sabret! kuskun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et! |
Mumin (40:59) | O saat elbette gelecektir; kusku yok bunda. Fakat insanların çokları inanmazlar. |
Fussilet (41:39) | Sen, toprağı huşu halinde boynu bükük görüyorsun ya, işte o da Allah'ın ayetlerindendir. Onun üzerine suyu indirdiğimizde, o titrer ve kabarır. Hiç kuskusuz, onu dirilten Muhyi ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şey üzerinde güç sahibidir. |
Fussilet (41:43) | Senin için söylenen, senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir. Hiç kuskusuz, senin Rabbin hem çok affedicidir hem de acıklı bir azabın sahibidir. |
Fussilet (41:45) | Yemin olsun, biz Musa'ya Kitap'ı verdik de onda ihtilafa düşüldü! Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Hiç kuskusuz, onlar, Kur'an hakkında, sürekli işkillendiren bir kusku içindedirler. |
Sura (42:7) | İşte böyle! Biz sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki, ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekileri uyarasın. Ve toplama günü konusunda da uyarıda bulunasın. Hiç kusku yok o günde. Bir bölük cennettedir, bir bölük ateşte. |
Sura (42:14) | Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kusku içindedirler. |
Sura (42:24) | Yoksa, "Yalan düzüp Allah'a iftira etti" mi diyorlar? Allah dilerse senin kalbini mühürler; batılı mahveder ve hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir. kuskusuz, O, göğüslerin özündekini çok iyi bilir. |
Sura (42:52) | İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuskusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. |
Zuhruf (43:15) | Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuskusuz, insan apaçık bir nankördür. |
Zuhruf (43:43) | Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuskusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. |
Zuhruf (43:61) | Hiç kuskusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur. |
Zuhruf (43:64) | "kuskusuz, Allah hem benim Rabbimdir hem sizin Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin! İşte bu, dosdoğru bir yoldur." |
Zuhruf (43:79) | Yoksa bir iş ve oluşta kesin karara mı vardılar? kuskusuz, biz de kesin kararlıyız. |
Duhan (44:3) | Biz onu kutlu/bereketli bir gecede indirdik. Hiç kuskusuz, biz uyarıcılarız. |
Duhan (44:5) | Katımızdan bir emir olarak. Hiç kuskusuz biz, resuller göndeririz, |
Duhan (44:6) | Senin Rabbinden bir rahmet olarak. Hiç kuskusuz O, gereğince duyan, gereğince bilendir. |
Duhan (44:9) | İş, onların sandığı gibi değil! Bir kusku içinde oynayıp oyalanmaktadırlar. |
Duhan (44:40) | Hiç kuskusuz, ayrım günü, hepsinin buluşma zamanıdır/buluşma yeridir. |
Duhan (44:50) | "İşte budur o kuskulanıp durduğunuz şey." |
Casiye (45:3) | kuskusuz, göklerde ve yerde, iman sahipleri için sayısız ayetler vardır. |
Casiye (45:17) | Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuskusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir. |
Casiye (45:19) | kuskun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar sağlayamazlar/Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah ise takvaya sarılanların Veli'sidir. |
Casiye (45:26) | De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o hakkında hiç kusku bulunmayan kıyamet gününde biraraya getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar." |
Casiye (45:32) | Hani, size, "Hiç kuskusuz, Allah'ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle demiştiniz: "Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece bir şeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz." |
Ahkaf (46:18) | İşte bunlar, kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan ümmetleri içinde, üzerlerine azap hak olanlardır. Hiç kuskusuz, onlar, hüsrana uğrayanlardır. |
Muhammed (47:19) | Allah'tan başka tanrı olmadığını kuskusuzca bil! Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir. |
Hucurat (49:9) | Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. kuskusuz, Allah adalette titiz davrananları sever. |
Hucurat (49:12) | Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuskusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır. |
Hucurat (49:13) | Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuskusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. |
Hucurat (49:15) | Müminler ancak şu kimselerdir ki, Allah'a ve resulüne iman ederler; sonra hiçbir kuskuya düşmezler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda didinirler. İşte bunlardır, özü-sözü birbirine uyanlar. |
Kaf (50:15) | İlk yaratıştan aciz kalıp yorulmuş muyduk? Hayır, yeni bir yaratıştan kusku içinde olan onlardır. |
Kaf (50:37) | Hiç kuskusuz, bunda, kalbi olan yahut tam bir tanık olarak kulak veren için mutlak bir öğüt vardır. |
Zariyat (51:5) | Hiç kuskusuz, o size vaat olunan kesinlikle doğrudur. |
Zariyat (51:28) | O arada, içine bunlardan bir kusku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. |
Zariyat (51:47) | Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuskusuz, biz, genişleticileriz. |
Zariyat (51:58) | Hiç kuskusuz, Allah Rezzak'tır, bol bol rızık verir. Kuvvet sahibidir, Metin'dir, güçlü ve dayanıklıdır. |
Tur (52:7) | Ki hiç kuskusuz, senin Rabbinin azabı meydana gelecektir. |
Tur (52:48) | Rabbinin hükmüne sabret! kuskusuz, sen bizim gözlerimizin önündesin. Kalktığında, Rabbinin hamdiyle tespih et! |
Necm (53:12) | Onun gördüğü şey hakkında kuskuya düşüp onunla çekişiyor musunuz? |
Necm (53:30) | Onların, ilimden ulaşacakları şey işte budur. kuskusuz, yolundan sapmış olanı Rabbin çok iyi bilir. Hidayet üzere yürüyeni de en iyi O bilir. |
Necm (53:32) | Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuskusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur. |
Necm (53:42) | Hiç kuskusuz, son varış Rabbinedir. |
Necm (53:43) | Hiç kuskusuz, güldüren de O'dur, ağlatan da... |
Necm (53:44) | Hiç kuskusuz, öldüren de O'dur, dirilten de... |
Necm (53:45) | Hiç kuskusuz, iki çifti, erkeği ve dişiyi yaratan O'dur; |
Necm (53:47) | Hiç kuskusuz, o ikinci oluşum da O'nun işidir. |
Necm (53:48) | Hiç kuskusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da... |
Necm (53:49) | Hiç kuskusuz, Şi'ra yıldızının/şuurlanmanın Rabbi de O'dur. |
Necm (53:50) | Hiç kuskusuz, daha önceden gelmiş olan Ad'ı helak etti. |
Necm (53:55) | Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuskuya düşüyorsun? |
Kamer (54:36) | Yemin olsun, Lut onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuskulanıp çekişmişlerdi. |
Kamer (54:47) | kuskusuz, suçlular, şaşkınlık ve çılgınlık içindedir. |
Hasr (59:7) | Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuskusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. |
Mümtahine (60:12) | Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse, onlarla bey'atleş ve onlar için Allah'tan af dile! kuskusuz, Allah Gafur'dur, Rahim'dir. |
Tegabun (64:14) | Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun! Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezden gelirseniz, kuskusuz, Allah da affedici, merhamet edici olur. |
Talak (65:3) | Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter! Hiç kuskusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir. |
Talak (65:4) | Adetten kesilen kadınlarınızın iddet bekleme sürelerinde kuskuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Hiç adet görmemiş kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan sakınırsa, O ona işinde bir kolaylık nasip eder. |
Tahrim (66:4) | Eğer ikiniz, ey hanımlar, Allah'a tövbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz kaydı; yok eğer Peygamber'e karşı dayanışmaya girerseniz hiç kuskusuz bizzat Allah, onun destekçisidir. Cebrail'le iman sahiplerinin iyilik severleri/ barışçıları da. Bütün bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. |
Mülk (67:19) | Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. kuskusuz O, her şeyi görmektedir. |
Hakka (69:1) | el-Hakka/geleceği kuskusuz olan şey! |
Mearic (70:1) | Soran birisi, geleceği kuskusuz azabı sordu. |
Nuh (71:2) | O dedi ki: "Ey toplumum! Hiç kuskunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım." |
Cin (72:18) | Hiç kuskusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın. |
Müzzemmil (73:7) | kuskusuz, gündüz boyu senin için uzun bir dolaşma/yoğun bir uğraş vardır. |
Müzzemmil (73:20) | Hiç kuskun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı/duayı yerine getirin! Zekatı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuskusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. |
Müddessir (74:31) | Biz, cehennem yaranını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuskuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir. |
Nebe (78:17) | Hiç kuskusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir. |
Naziat (79:26) | kuskusuz, bunda, içine ürperti düşen için tam bir ibret vardır. |
İnfitar (82:10) | Ve şu kuskusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular-bekçiler var. |
İnfitar (82:13) | Şu da kuskusuz: İyiler tam bir nimet içindedir, |
Buruc (85:12) | Hiç kuskusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir. |
Ala (87:18) | Hiç kuskusuz, bu Kur'an, ilk sayfalarda da elbette vardır. |
Gasiye (88:25) | Hiç kuskusuz, onların dönüşleri bizedir. |
Adiyat (100:11) | Hiç kuskusuz, o gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır. |
Kevser (108:1) | Hiç kuskusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini. |
Kevser (108:3) | kuskun olmasın ki, ebter/soyu kesik, seni kötüleyenin ta kendisidir! |
Nas (114:5) | İnsanların göğüslerine kuskular, kuruntular sokar o; |